TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (17.BÖLÜM)
10. KARINCALAR
“Sömürgecinin varlığı sömürgeleştirilen insanın varlığıyla o kadar yakından ilişkilidir ki, hiçbir zaman, belanın bir işe yaramadığını dile getiren tartışmanın üstesinden gelemeyecektir. Tüm gücü ile sömürgeleştirilen insanları ret etmek zorundadır, ama aynı zamanda onların varlığı kendi varlığı için kaçınılmazdır.” Sömürgeci ve sömügeleştirilen insan -Albert Memmi
SOZDAR İLE GÖRÜŞME: TARİH ARALIK 2014
Kobanêli, 20 yaşında, YPJ’li, güler yüzlü, genç bir kadın devrimci. Batı Cephesi’nde yağmurlu bir günde ışıl ışıl gözleri ile Rojava devriminin kadın ve gençlik devrimi olduğunu bize anlatıyor. Daha önce yaralandığını ancak hiç acı hissetmediğini söylüyor.
Ben önce devrimci gençlikte çalışıyordum. YPG’li arkadaşlara yardım etmek için mevziye gittim. YPG’li arkadaşlar farklı olduklarını hissettiriyorlardı. Yoldaşlıkları farklıydı. Doğu Cephesi’nde biz de bazen yer alıyorduk. Hem yoldaşların yaşamlarından etkilendim hem de şahadetlerden. Arkadaşların yanında kalmak istiyordum. Arkadaşlar benim gitmemi istiyorlardı. Eylemler başladı. Arkadaşlar eyleme gidiyorlardı. Bir arkadaş şehit düşmüştü. Şahadet hem moral gücü kazanmanı sağlıyor hem de ölüm karşısında acı duyuyorsun. 7 ay arkadaşların arasında kaldım yine de ailemi aramadım. Arkadaşlar, “seni diğer cepheye gönderelim. Orda eğitim alırsın” dediler. Kabul ettim. Ağır silahları kullanmayı öğrendim. 45 gün ağır silah eğitimi aldım.
Doğu Cephesi’ne döndüm. Eğitimimiz de çok güzel sürdü. Moralimiz iyiydi. Kim yanımıza gelse bizden moral alıyordu. Eğitimimizi hem askeri hem de siyasi olarak alıyorduk. Siyasi ve ideolojik eğitimlerimizi parti tarihi, insanlık, uygarlık tarihi, Kürdistan tarihi, kadın tarihi olarak ele alıyorduk. Eğitim komisyonu bize eğitim veriyordu. Sonra platformlarımız oluyordu. Bizim iyi bir devrimci olmamız için platformlar yapıyorduk. Platformda çok moral alarak ayrıldık. Sonra düzenlememiz oldu. Doğu Cephesi’ne gittik. Arkadaşlar, Çelebi Köyüne gitmemizi istedi. Kobanê’nin doğusuna düşüyor, çimento fabrikası vardı. Orada bulunan hareketli taburda görev aldım. Genel olarak yaşamımız birlikte idi. Ancak takımların konumlanması farklıydı. Çimento fabrikasının etrafında savaş çok yoğunlaşmıştı. Arkadaşlar 5 gün direndi. Binlerce kişiyle saldırdılar.
Arkadaşlarımız çembere düştü. Diğer savunma alanlarından takviye geldi. Bazı arkadaşlar şehit düştü, bazıları yaralandı. Hani bazen karıncalar gelir ya öyleydi. Binlerce kişilik bir saldırı grubuyla arkadaşlara saldırıyorlardı. Düşman ağır silahlarla saldırarak Çelebi Köyü’ndeki çimento fabrikasını aldı. Bizde sadece “keleş” olduğu için onlara karşı koyamıyoruz. O kadar büyük bir güçle gelmişlerdi ki arkadaşlarım mecburen o köyü terk ettiler. Bir gün dinlendik. Ertesi gün savaş tekrar başladı. Erkek arkadaşlar bizden önce gittiler. Daha sonra biz de gittik. Savaş yoğunlaşmıştı. Bir yerde çatışma çıktı mı sen de orada olmak istiyorsun. Arkadaşlar çok direndi ancak 15 arkadaşımız şehit düştü. Ondan sonra birkaç gün Kopuklu Köyü’nde kaldım. Bir daha düzenlenmem oldu. Bir süre de orda kaldım. Yaşamımız çok iyiydi. Arkadaşlar birbirlerine moral veriyorlardı. Bizim taburumuza nerede ihtiyaç varsa oraya gidiyorduk. Güney, Batı, Doğu cephelerini geziyorduk. Özel olarak komutan Evin, savaşçılarından önce kendisi savaşa atılırdı. Hani insan var, iradesi savaşta zayıftır. Heval Evin öyle değildi. Bizden önce arabaya binerdi.
Arkadaşlar ondan moral alıyorlardı. Bize, “Eğer benimleyseniz korkmayın” savaşta onun hesabı yoktu. Savaşta insanın moral düzeyi yüksek olmalı. Bir savaşta moralin zayıfsa iraden düşer. Güney Cephesi’nde heval Evin’in yanındaydık. Kuzey Kürdistan’dan seferberlik ilanı sonrası arkadaşlar gelmişti. Kısa bir eğitimden sonra karma bir tabur oluşturduk. Çimento fabrikasının orada tekrar çatışmalar çıktı. Bu Kobanê savaşından önceki en ağır savaştı. Arkadaşlar hiç dinlenmiyorlardı. Her yere gidiyorlardı. Bizim biswing, keleş ve biksilerimiz vardı. Düşmanın tankları ve ağır silahları vardı. Düşman hepimizi orda imha etmeyi planlıyordu. Kobanê’nin düşmesi buraya bağlıydı. Arkadaşlar aç, susuz günlerce direndi. Savaş çok yoğunlaştı. Çatışmalar yoğunlaştı. Bir tepede kendimizi savunuyorduk. Düşman üzerimize ağır silahlarla geliyordu.
Fazla kayıp vermemek için komutanımız bizi geri çekti. Bir süre sonra Helince Köyü’nde savaş yoğunlaştı. Biz de Miştenur Tepesi’nde mevzilenmiştik. Şiddetli çatışmalar yaşandı. Düşman ağırlıklarının bir kısmını bırakarak kaçtı. Birkaç gün Miştenur Tepesi’nin yamacında durduk. Birkaç arkadaşı tanımıyordum. Düşman bir keresinde Miştenur Tepesi’ne de ulaştı. Bir arkadaşımız şehit düştü. Bir arkadaşımız da yaralandı. Bir gün sonra savaş daha da yoğunlaştı. Arkadaşlar ne yatabiliyordu ne yemek yiyebiliyordu. Düşman büyük bir güçle saldırmıştı. Arkadaşlar direndiler. Ancak Miştenur Tepesi düştü. Güney Cephesi’ne geldik. Güney Cephesi ile Doğu Cephesi arasında bir hat oluşturduk, çatışmalar çok yoğunlaşmıştı. Düşmanın ağır silahları vardı, arkadaşlar burada da çok direndi; ancak geri çekilmek zorunda kaldık.
Burada 48. Caddeye geldik. Bir evdeydik. Düşman burada bizi taradı. Şiddetli çatışmalar yaşanıyordu. Bize ‘biswing’ attılar, birçoğu_muz yaralandık. Bir süre hastanede kaldık. Doğu Cephesi’nde gerçekten çok şiddetli çatışmalar yaşanıyordu. Bir arkadaş yaralandığı zaman diğer bir arkadaş onu almaya gittiğinde o da yaralanabiliyordu ya da şehit düşüyordu. Arkadaşlar kendilerini o kadar iyi savunmalarına rağmen, suikastçıları vardı. Suikastçıları bir tane değildi. Birçok suikastçıları vardı. Arkadaşlar nasıl hareket etse, vuruyorlardı. İyileştikten sonra doğu cephesine gittim. Bir süre sonra, Heval Avreş’in yanında kaldım. Doğu Cephesi’nde arkadaşlar çok büyük bir direniş gösterdiler. Biz de bir yer tuttuk, düşman sınır tarafından bize saldırmak istiyordu. Kapıyı bizden alıp; yaralı arkadaşlarımızın kapıdan geçmesini engellemek istiyorlardı. Doğu Cephesi’nde 5 dakika bile durmuyorduk. Gözlerimizle gördük oradaki arkadaşlarımızın fedakârlığını, unutamayız. Orada yaşamımız çok iyiydi. O kadar yoğun çatışmaların yaşanmasından kaynaklı, arkadaşlar düzenlemeleri yapamıyordu. Bazı arkadaşlar, fırsat bulamadığı için bir aydan fazla banyo yapamamışlardı. Tabi şimdi biraz daha iyi olmuş, düşman kırılmış.
Arkadaşlar çok operasyon ve eylem yaptıkları için düşmanın iradesi kırılmıştı. Uçaklar bazen düşmana vuruyor, bu da bizim yer tutmamızı sağlıyordu. Uçak vurduğu zaman, biz geri çekiliyorduk. Uçak vurduktan sonra tekrar ye_rimizi alıyorduk. Uçak vurduğu zaman basıncı bizi etkiliyordu. Bazen taşlar bizim arkadaşlarımızın yaralanmasına neden oluyordu. Gerçekten yaşamın zorlukları olduğu zaman, o yaşam da güzel oluyor. Çok zorlanıyorduk; ancak bir o kadar da güzeldi. Çatışmalar başladı, yaşça büyük olan bir arkadaşımız vardı. Daha önce yaralanmış, iyileşip tekrar cepheye gelmişti. Onun şahadeti beni çok üzdü. Kobanê’li yaşlı bir amca idi. Bazı arkadaşların şahadeti insanda derin bir yara bırakabiliyor. Ben biraz orda rahatsızlandım, zorlanmamdan kaynaklı arkadaşlar beni hastaneye götürdü. Daha sonra düzenlememi yapıp, beni Güney Cephesi’ne gönderdiler. Güney Cephesi’nde hareketli tabura geçtim. Güney Cephesi’nde ilerlemeyi sağladık. Arkadaşların morali yükseldi. Düşman da gücünü toparlamak için geri çekildi. Biz de yerimizi aldık. Düşmana da takviye gelmişti, akşam da şiddetli çatışmalar yaşandı. Daha önce de Güney Cephesi’nde kalmıştım. Yani burada yaşam çok yoğun yaşanıyor. Her arkadaş bir derya gibidir, anlatılarak bitirilemez… Dün biliyorsun yılbaşı idi. Düşman her cepheden saldırı planlıyordu. Biz de hazırlıklarımızı ona göre yapıyorduk. Doğu ve güney cephelerine saldırdılar.
Ancak Batı Cephesi’ne saldırmadılar. Bazı yaşlı arkadaşlar buraya gelip nöbetlerini çok dikkatli tutuyorlar. İnsan onlardan moral alıyor. Biz de onlardan moral alıyoruz onlar da bizden moral alıyorlar. Bir taraftan çok zorlanıyorduk diğer taraftan yoldaşlık ilişkisi çok güzel, zor olan şey aynı zamanda güzeldir. Mesela insanın annesi çok önemli, ama burada insanın yoldaşı anneden önce gelir. Biz yoldaşlarımız için bu partinin içindeyiz. PKK’nin yaşamı temizdir. Düzeni, sistemi insanı cezbediyor. Önderlik kadının özgürleşmesi için bize çok emek vermiş. Bazı şeyler vardır ki farklıdır. Burada hepimiz eşitiz. Her işi birlikte yapıyoruz. Savaşta birlikteyiz, yaşamda birlikteyiz. Birbirimizden farklı bir iş yapmıyoruz. Yaşam ve yoldaşlık gerçekten çok güzeldir. Toplumdaki arkadaşlık zayıftır. Ama partideki arkadaşlık çok güçlüdür. Partiye katıldıktan sonra bende çok büyük değişim oldu. Yaşamda her şeye anlam vermeye çalışıyorsun. Eğitimde arkadaşlığa yoldaşlığa çok önem veriyoruz. Yani yoldaşlık o kadar güzel ki, sana bir mermi geldiği zaman arkadaşın sen ölme diye kendini merminin önüne atıyor. Gerçek yoldaşlık bu olsa gerek. İki arkadaşımız vardı. Biri kanas silahıyla şehit düştüğü zaman diğer arkadaş ona daha önce, “Eğer sen şehit düşersen ben de senin yanına geleceğim” demişti. Bunu söyleyen arkadaş da kanas ile şehit düştü. Bu arkadaşlardan biri Kobanêli, diğeri Efrînli’ydi. Efrînli arkadaş uzun süre Kobanê’de kalmıştı. Yeni katıldığın zaman kadro arkadaşlarla tanışıyorsun, onlara olan sevgin çok fazla oluyor. Botana Reş vardı. Şehit düştü.
Mücadeleyi o insanlarla tanıdığın için seni etkide bırakan onlar oluyor. Onun için onlara olan sevgin bir farklı oluyor. Yeni katılmıştım. Kobanê’nin doğu tarafına gitmiştim. Oradaki arkadaşların yaşamlarından etkilendiğim için onların tesirinde kalmıştım. Ciwanen Şoreşger de çalışırken de şehit arkadaşların cenazesine katılıyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse, Birlikte yaşamı paylaştığın bir arkadaş şehit düşünce tesiri çok fazla oluyor. Doğrudur, hepsi şehidimiz. Ancak insanın birlikte paylaşımları oldu mu onun tesiri çok fazla oluyor. Eskiden birçok arkadaşı tanıyordum. Ama şimdi birçoğunu tanımıyorum. Eski arkadaşların birçoğu şehit düşmüş. Eskiden Kobanê’nin ismini bile kimse bilmezdi. Şimdi Kuzey Kürdistan’da, Efrîn’den, Cizîr Kantonu’ndan, her taraftan genç insanlar savaşın yoğunlaştığı Eylül ayından itibaren Kobanê’ye geldiler. Kobanê’ye savaşmaya gelen her genç bir dünya yaşamdır. İnsan her insandan burada güzel bir şey öğreniyor. Savaş yoğunlaştığı zaman arkadaşlarımız telsizden “Bijî Serok Apo” diyerek düşmanın eline geçmemek için bombayı kendilerinde patlatıyorlar. Özellikle Eylül ve Ekim aylarında birçok arkadaş buraya savaşmaya geldi.
Bazı arkadaşlarımız vardı, 4-5 gün sadece keleş eğitimi alarak savaşmaya başlamışlardı. Çok kısa sürede şehit düştüler. Ancak yoldaşlığa verdikleri değer çok büyüktü, yoldaşlarına çok bağlıydılar. Bir arkadaş vardı, yeni gelmişti 4-5 gün yanımızda kaldı, bana “Heval Sozdar 2 yıldır ailemi görmemişim Kobanê için gelmişim” dedi. Severek gelmişti. İnsan ondan moral alıyordu fazla da Kobanê’de kalmadı. Döndü arkadaşına “Heval Herdem, biz hiç birbirimizi bırakmayacağız. Kimse bizi birbirimizden ayıramaz” dedi. Düzenlemeler yapıldığı zaman arkadaşlara diyordu: “bizi birbirimizden ayırmayın”. Akşam oldu o arkadaş şehit düştü. Ertesi gün diğer arkadaş şehit düştü. Daha sonra teyzesinin oğlu geldi. “Xemgin nerede?” diye sordu. Arkadaşlardan Heval Hebun, “şehit düşmüş” dedi. Önce inanmak istemedi sonra inanmak zorunda kaldı. O da artık Doğu Cephesi’nde yer aldı. Doğu ve güney cephelerinde savaş çok yoğundu. Düşman o günler doğu cephesine çok yükleniyordu. Kapıyı almak istiyordu. Yaralılarımızın tedavi edilmesini düşman istemiyordu. Onun için kapıya her türlü taktiği kullanarak yükleniyordu. Bir ara heval Medya’nın yanındaydım. Doğu, güney batı ve kapı tarafından dört taraftan saldırıyordu düşman. Kapıda biliyorsunuz patlama olmuştu. Türk devleti onlara yardım etti. Düşman kapıya çok yüklendi. Arkadaşlar onlara çok iyi cevap oldu. Kapıda çok büyük patlama olmuştu.
Türkiye; “Kobanê iki saate düşer” diyordu. Arkadaşlar kapıdaki saldırıyı püskürttü. Sınır nöbetinde halkımız bizi destekliyordu. Bu da bize moral oluyordu. Herkes Kobanê direnişine anlam verdi. Kobanê için ayaklandı. Şehit düşen arkadaşlara çok büyük anlam biçtiler. Eskiden devletler bile Kobanê’yi tanımıyordu şimdi herkes Kobanê’yi tanıyor. Herkes buradaki direnişi gördü. Halkın seni desteklediğini gördüğün zaman sen de çok büyük moral alıyorsun. Halk da bizden moral alıyordu. Halkımız zorlandığı zaman biz de zorlanıyoruz. Kobanê’yi terk etmeyen sivil halkımız var, buna biz çok anlam biçiyoruz, bu da bir direniş biçimidir. Kışın hayat şartları zordur. Bu kadar zorluklar görüyorlar ancak Kobanê’yi bırakmıyorlar. Biz buna çok büyük anlam biçiyoruz, bu da bize moral veriyor. Halkımız bize destek olmak için çok büyük zorluklar çekti. Sınır hattında kuzey halkımız bizim için insan zinciri oluşturuyordu. Bu bize çok büyük moral veriyordu. Televizyonda izlediğimiz zaman bundan moral alıyorduk. Kuzey halkımız 6-8 Ekim’de Kobanê için ayaklandı bu bizde büyük moral kaynağına neden oldu. Bizim için Kuzey halkımız Serhıldanlarda şehit düştü. Her devletten insanlar merak ediyordu. Kobanê’ye gelip buradaki direnişe katılmak istiyordu. Bunun anlamı bizim için büyüktür.
Duydum ki, İsrailli bir kadın gelip bizim YPJ saflarına katılmış. İsrail devleti biliyorsun Kürtleri sevmiyor. Yani duyuyorsun böyle insanlar destek oluyor, insan şok oluyor. Çok kişi Kobanê’yi merak ediyor. Böyle insanların Kobanê’ye gelmek istediğini duyuyoruz. Bu bizim moralimizi yükseltiyor. Önderliği, partiyi anlayan ve onun felsefesini bilen insanlar buna bir anlam verebiliyor. Halk toprağına biz ise yoldaşlarımızın mücadelesine anlam veriyoruz. Kaçan insanlar var ancak bizim üzerimizde etkisi yoktur. Evet, kaçanlar oluyor bunu biliyoruz. Buradaki yaşamı anlamıyorlar. Kaçmak normal değildir. İnsan o kadar emek veriyor, kaçtığı zaman da o arkadaş için üzülüyorum. Kadın olsun erkek olsun toprağını bırakıp gidiyorsa bu bana tesir etmez. Burada birkaç ay mücadele edip sonra kaçan insanlar oldu, onları çok seviyorduk. Topraklarını arkadaşlarını bırakıp kaçtılar her insan savaşamaz doğrudur. Her insan direnemez, bu ancak çelikten irade ile olur. Güçlü bir iradeyle olur, direnirsen amacına ulaşırsın. Mücadele edemeyen, tahammülü olmayan bırakıp gider. Bazı arkadaşlar var, onları çok iyi tanıyorum, bırakıp gittiler. Seferberlikte gelip bize katılan arkadaşlardı. Eğitim gördüler. Hareketli taburlarda yer aldılar.
Sonra birkaç ay kalıp kuzeye döndüler. Ben gerçekten şuna inanıyorum gelip buradaki yaşamı görüp evine dönenler pişman oluyorlar. Öz eleştirilerini veriyorlar. Bir erkek arkadaş eve gitmişti evlenmişti bir sorumluluk almıştı. Buraya da gelemiyordu. Ağlıyordu, tekrardan dönmek istiyordu. Burayı bırakıp ailesine giden arkadaşlar zorlanıyor. Buranın sistemi farklıdır. Burada bir düzen vardır. İnsanlar birbirinin kıymetini biliyor, aileye gittiği zaman boşluğa düşüyor. Sizin gibi arkadaşlar gelip sohbet ettiği zaman biz de mutlu oluyoruz. Umarım en kısa zamanda Kobanê özgürleşir.
RÊNAS MÛSA
YORUM GÖNDER