BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş.AXİN MAHİR DİCLE (5.BÖLÜM)
Axin arkadaş 2005’te canlı kalkanlarla birlikte katılan bir arkadaştır. Uzun süre Özel Kuvvetler’de kalıyor. Ardından 2012’den tekrardan gençliğe geldi. 2012 Kongresi’ne geldi ve yönetime de seçildi. Gençlik koordinasyonu oldu. Bir dönem de Ali Çiçek Akademisi’ne baktı. Ondan sonra Leyla Şaylemez akademisine baktı, bir devre. Axin arkadaş Cizre’de belli bir süre kaldıktan sonra abluka gelişti. Abluka geliştiğinde gençliğin bir akademisi var orada hala devam ediyordu. Onlarca arkadaş vardı ve gerçekten Cizre’nin yükünü biraz da gençlik kaldırıyordu. Ayrıca Axin arkadaş diğer alanlara karşı da sorumluydu. Diğer alanlarıda takip ediyordu, denetliyordu, perspektifini veriyordu. Axin arkadaşla başından beri diyalog içerisindeydik. 56’ıncı güne kadar da diyaloğumuz vardı, ilişkimiz vardı. Çok fazla heyecanlı, çok fazla sıcakkanlı, çok fazla umutlu bir arkadaştı. Daha ablukanın başlarında hep şunu diyorduk ona sen mi çok iyimsersin yoksa gerçekten durumunuz bu kadar iyi midir? Bu kadar kapsamlı bir operasyonda, bu kadar kapsamlı bir ablukada, bu kadar Türk ordusu bütün özel kuvvetlerini getirmiş Cizre’ye koymuş bunun karşısında siz çok ciddiye almıyorsunuz diyorduk. Ya gerçekten durumunuz çok çok iyidir ya da çok fazla iyimsersin diyordum ama gerçekten öyleydi. Şimdi abluka başladıktan sonra bir süre zaten cephe vardı, bir de cephenin gerisi vardı. O yüzden akademi dağıtılmadı.
25’inci güne kadar da akademi devam etti ve birçok arkadaş cepheye gitmemesi gereken birçok arkadaş 25’inci güne kadar cephe gitmediler. 25’inci güne kadar Axin arkadaşında cepheye gitmesini engelledik, durdurduk. Ama 25’inci günden sonra Yafes’in de bırakılmasıyla birlikte artık alan daralınca cephe gerisi ve sonu kalmadı. 25’inci günden sonra Cizre’deki tüm arkadaşlar cepheye gittiler. Axin arkadaşda dahil olmak üzere. Axin arkadaş zaten bizde hep böyle askeri duruşuyla, askerliği ile böyle önplana çıkan bir arkadaştı. Yani Özel Kuvvetler’de de kalmıştı. Ama duruş itibariyle, yoğunlaşma itibariyle askerliğe daha yakın olan bir arkadaştı, askeri bir duruşa sahip bir arkadaştı. O yüzden savaş, askerlik, cephe Axin arkadaşın hep daha fazla ilgisini çekmiştir. Teorik çalışmalar, siyasi çalışmalar, toplumsal çalışmalar çok Axin arkadaşın dikkatini, ilgisini çok fazla çekmiyordu ama askerlik konusunda yetkinleşmiş bir arkadaştı. Sadece duruşu değil, üslubu da biraz askeriydi. Axin arkadaş kısa, net ve keskin konuşan bir arkadaştı. Hiçbir zaman bir şeyi ifade ederken, üç cümleyi ard arda konuşmazdı. Ya bir kelimeyle ya üç kelimeyle ya da bir cümleyle ifade ederdi. Hatta üslubu o kadar keskin ve netti ki çoğu zaman eleştiri konusu bile oluyordu. Bazen bazı arkadaşlarda rahatsızlık yaratıyordu ama hiç kimse bir gün bile ben Axin arkadaşı anlamadım demiyordu. Çünkü çok anlaşılır bir dil, net ve sade bir dille konuşuyordu. Tam bir askerlik diliydi aslında. O konuda her yönüyle kendisini geliştirmiş, bir arkadaştı, askerlik konusunda. Yani üslubunu da yakalamıştı, tarzını da yakalanmıştı, duruşunu da yakalanmıştı.
Bazen toplumsal çalışmalarda üslubu sert kaçabiliyordu sert karşılanabiliyordu. Ama askerlikte tam olması gereken bir üsluptu ve şu dolaylı ifade etme diye birşey yoktu heval Axin’de, direkt ifade etme, söylediğini, düşündüğünü direk karşısındakine söyleyen bir arkadaştı. Ne olursa olsun bir eleştiri olsun, bir talimat olsun, bir uyarı olsun, ne olursa olsun bunu dolaylı değil direk yüzüne karşı söyleyen, bazen yüzüne vurarak söyleyen bir arkadaştı. Bu açıdan mesela heval Axin’in talimatları, söyledikleri perspektifler hep ne yapılması gerektiğinin net söyleyen bir tarza sahiptir.
Hasta olmasına rağmen bunun konuşulmasını sevmezdi. Hatta bunu konuşanlara karşı çok sert tepki gösterirdi. En az 10 defa tepki göstermiş. Biz demişiz heval Axin senin sağlığın nasıl, Diyor ne sağlığı niye soruyorsunuz sağlığımı, ben iyiyim. Yani hiçbir şey bunun önünde engel olarak görmüyordu, kabul etmiyordu. Özellikle askerlikle ilgili, savaşla ilgili, pratikle ilgili bir meselede hiçbir şeyi engel yapmıyordu. Kuzeye gittikleri zaman sormuştuk heval Axin sen zorlanmaz mısın? Kızmıştı gene sen niye bana öyle yaklaşıyorsun, niye bana hep böyle sanki yapamazmışım gibi yaklaşıyorsun diyordu. Ben dedim tamam ben bir şey dememişim sadece sordum. Gerçekten düşmana karşı öfkesi büyük olan bir arkadaştı. Düşman öfkesi çok fazlaydı. Bunun için savaşa ve askerliğe bu kadar eğilim göstermişti. Yani düşmana karşı savaşmak, darbe vurmak istiyordu, sürekli. Öfkesi büyüktü. Savaş başladığında ya da savaşın içerisine girdiğinden moral alan bir arkadaştı, sevinen, mutlu olan bir arkadaştı. Axin arkadaş Cizre’ye gittiğinde ve Cizre’de abluka olduğunda sevinen bir arkadaştı. Yani sevinci şundandı artık düşmanla savaşabilir, düşmana darbe vurabilir düşüncesiyle bu kadar sevinmişti. Arkadaşlar daha sonra anlatıyorlardı Axin arkadaş fiziken çok ciddi zorlanmıştı o süreçte. Hem sağlık sorunundan kaynaklı ciddi zorlanmıştı ama hiç kimse onun ne hastalığı olduğunu bilmiyordu. Söylememişti, söylemiyordu ve tek bir gün dahi bunu sorun etmemişti. En son arkadaşlar diyordu ayağa kalkacak durumda bile değildi ama yani bir gün bile bir şeyden geri durmadı.
Tabii birde heval Axin’in örgüt bağlılığı, örgüt algısı daha farklıydı. Örgütü olması gerektiği gibi algılamıştı. Çok böyle örgütü her şeye kadir olarak tanımlayan biriydi. Şöyle yapıyordu en tıkandığı, zorlandığı yerde bile diyordu ya örgüttür, örgüt bilir, örgüt yapar, örgüt çözer. Kobanê sürecinde de Şengal sürecinde de biz Axin arkadaşla her tartıştığımız da bunu yapıyor. Bizim aklımızın ermediği, gücümüzün yetmediği yerde diyordu ki ya örgüt yapar, örgüt büyüktür yapar. Yoldaşlığa önem veren bir arkadaştı. Hani son günlerde getiriyordu bütün arkadaşları tek tek benimle konuşturuyordu. Biraz son günlerde bile arkadaşları böyle görüştürmek, biraz moral almasını sağlamak onun için temel bir hedef olmuştu. Hep şunu diyordu en çok bu konuda işte biz yaralıları bırakamayız, yaralıları bırakıp geri çekilemeyiz, nereye geri çekileceğiz diyen arkadaş oydu. Bunda ısrar eden oydu. Şunu söylüyordu, hep beraber başladık, hep beraber bitireceğiz diyordu. Biz yaralıları bırakamayız diyordu.
O yüzden son güne kadar da, 58’inci günde de heval Axin şehit düşmemişti ve yararlı değildi. Ondan sonra uzun bir süre haber alamadık. En son öğrendik ki heval Axin 59 uncu günde şehit düşmüş, yani direniş bittikten bir gün sonra. Oradan çıkmış ama caddede suikastle şehit düşüyor.
KAYNAK: NÛÇE CİWAN
YORUM GÖNDER