BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (94.BÖLÜM)
MEŞRU SAVUNMA STRATEJİSİ
Paradigmasal Değişim Ve Meşru Savunma Stratejisi;
Meşru savunma savaşının aktif savunma aşamasının amacı; yaygın bir biçimde elden ne kadar gelirse o kadar savaşmak değil, kontrollü ve planlı bir savunma stratejisini uygulamaktır. Kaldı ki eğer koşullar orta yoğunluklu bir savunma savaşını dayatmıyorsa ve böyle bir karar yoksa normal bir aktif savunma savaşı sürecinin kontrollü bir savaş seviyesinde sürdürüleceği anlamına gelmektedir. Meşru savunma stratejisinin temel amacı, siyasal demokratik mücadele ile sonuç almaktır. Sorunu şiddetle değil, diyalogla çözmeyi ön görür. Ancak egemen gücün şiddetsaldırıları karşısında şiddetin kullanılarak dengelenmesi, savunmanın geliştirilmesi ve düşmanın şiddet yoluyla sonuç almayacağını ortaya koymasını hedefler. Meşru savunma stratejisi bir yerde, şiddet yöntemiyle toplumsal sorunları çözmek isteyen egemen devlet gücüne şiddetin çözüm gücü olamayacağını gösterme stratejisidir. Bunun için meşru savunma güçlerinin profesyonel duruşu ve yenilmezliğinin kanıtlanması önemli bir hedeftir. Burada meşru savunma stratejisinin amacısorunu şiddet yöntemiyle çözmek değil, siyasal demokratik çözüm yöntemlerini dayatmak, bunun için kitleleri iradi bir güç haline getirerek, toplumun öz savunmasını yetkinleştirme ve toplumsal iradeye dayanan halk savunma güçlerinin yenilmezliğini gösterme temelinde çözümü mutlak bir biçimde dayatmaktır. Bütün bu dayatmalara karşın çözümün bütün yollarını kapatan ve topyekun saldırıya geçen düşman karşısında çaresiz olmayan meşru savunma stratejisi hem topyekun direnişle cevap vermek ve hem de kendi başına bağımsız çözüm tarzını devreye koyarak, kesin başarıyı hedefleyen birstratejik mücadele doğrultusudur. Bu açıdan bakıldığında mücadelemiz henüz topyekun savunma savaşı sürecine gelip dayanmış değildir. Topyekun savunma savaşı bir aşamadır.
Öncelikle düşmanın topyekun saldırısı karşısında topyekun direnişile zafer elde etme koşulları bulunuyorsa topyekun savunma stratejisi planlanıp hayata geçirilmelidir. Bütün güçleri harekete geçirme ve stratejik bir düzeyde ataklar geliştirerek, tüm gücüyle sonuç almayı hedeflemeyi gerektiren bir kritik aşama olmaktadır. Topyekun savunma savaşının sonuç alıcı olabilmesi için bölgedeki siyasal konjonktürün ve ülke içindeki siyasal denge durumunun iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bütün bu durumları büyük bir dikkat ve hassasiyetle inceleyerek, ulusal düzeyde bir hamlesel çıkış biçiminde pratikleştirilmesiyle sonuç almayı bilmek gerekiyor. İsabetsiz tespitler ve zamansız bir şekilde topyekun savunma savaşı ilan edilirse o zaman baş aşağı düşüş ve kaybetme ihtimali de yüksek olur. Yani her şeyin bir zemini ve zamanı vardır. Bu iş kişilere göre olmaz. Kimse kendisine göre düşünüp, ölçüp biçemez, kendisine göre evet ya da hayır diyemez. Halkımızın, hareketimizin ve düşmanın, yine bölgenin var olan koşullarını gözeterek, şartların el verip vermediğini doğru tespit edip, sonuç verip vermeyeceğini iyi görerek, sürece ilişkin kararın verilmesi ve adımın atılması gerekmektedir. Tabii ki hem serhildan hareketinin hem de savunma kuvvetlerinin böyle bir adıma hazır hale getirilmesi taktik önderliğin ana görevi durumundadır. Taktik önderliğin serhildan ve gerilla kuvvetlerini topyekun savaşa hazırlayarak, doğru anı doğru tespit ederek, cesur, kararlı, ısrarlı ve planlı bir biçimde hamleyi devreye koyması gerekmektedir. Taktik önderliğin hem siyasal hem askeri güçleri doğru dengelemesi ve harekete geçirmesiyle kesin sonuç almaya tam kilitlenmesi başarı için çok gereklidir.
Topyekun aşama, halk serhildanlarının yetkinlik kazanması, gerillanın daha etkili ve hazırlıklı olması temelinde gerilla ve halkın buluşmasıyla sonuçlanacak bir aşamadır. Bu kadar büyük devrimsel çıkış bir günlük bir iş değildir. Bir süreç işidir. Adım adım gelişerek gerillanın kapsamlı düşürme hareketlerini yaptığı ve serhildanın da sertleşerek, amaca kilitlendiği bir dönemdir. Bu atmosferin devrimsel çıkışı çözüme gelmeyen egemen sistemi ya parçalayarak ya da aşarak, kendi çözümünü yaratmaya yönelir. Amaç halkla gerillayı birleştirmektir. Böylece, yola gelmeyen sömürgeci siyaseti çözümsüz bırakma ve kesin sonuç almayı hedeflemek durumundadır. Bu gelişme sürecinde doğacak devrimsel atmosferde sistemde köklü bir değişikliğin ve demokratikleşmenin gelişmesi halinde bütünlüklü bir çözümün ön görülmesi ve demokratik cumhuriyet ekseninde çözümün esas alınması mümkündür. Böyle bir gelişmenin olması için ya egemen zihniyetin köklü bir değişikliğe uğraması ya da egemen ulus içindeki demokratik hareketlerin devreye girmesi, ortaklaşması, süreci köklü bir yenilenme ve demokratikleşmeye dönüştürmesi gerekmektedir. Bunun olmaması halinde meşru savunma stratejisinin kendi bağımsız çözümünü hedefleyerek sonuca gitmesi kaçınılmaz hale gelir. Bu durumda devrim hareketi kendi bağımsız seçeneğini esas almak zorunda kalır. Kürdistan’da demokratik konfederal sistem bağımsız temellerde gerçekleşmek durumunda olur. Bu ayrı bir devlet kurma anlamına gelmiyor. Fakat koşullar gereği denetim altına alınan ülke topraklarında bağımsız temelde kendi özgür, demokratik sistemini inşa etme olayıdır. Bazıları bu bağımsızlıktır, devlettir, diyebilirler. Ama biz devleti kurmayacağız, devlete karşıyız.
Çünkü devlet; egemenlik, tahakküm ve eşitsizlik demektir. Devletin olduğu yerde gerçek demokrasi olamaz. Bu nedenle özgür topraklarda KCK sistemi olan konfederalizm ilanıyla kendi kendini yönetecek devletsiz bir ülke pekala mümkündür. Eğer devlet bu konfederal sistemle diyalogtan yana olursa buna açık olunur. Devlet+demokrasi çerçevesinde birlikte bir konsept geliştirilebilinir. Bu süreç gelişmeden önce yani kapsamlısavaş yaşanmadan önce devletin uzlaşıya gelmesi, daha sancısız bir çözümün gelişmesi açısından daha gerçekçidir. Devlet+demokrasi formülüyle birleşmek, demokratik bir sistem içinde birlikte yaşamak asli amacımız durumundadır. Ama bunun eşit ve özgür temellerde demokratik cumhuriyet ekseninde bir anayasal güvenceye kavuşması gerekmektedir. Toplumun öz savunması ve güvencesi her zaman olmalıdır. Devletin askeri olarak bitirme niyeti her zaman olabilir. Böyle bir durumda örgütlü konfederal toplum her zaman kendini savunmaya hazır olur, mevzilerini korumada hiçbir biçimde tereddüde düşmeden gerekirse topyekun direnişle karşılık vererek, demokratik özgür yaşamı tesis etmeyi temel bir görev olarak önüne koyar. Bu topyekun savunma savaşının başarıya ulaşması halinde ise KCK kendi demokrasisini esas alarak, tek başına ve bağımsız bir sistem olarak inşasını güçlendirir. Meşru savunma stratejisinde her aşamanın kendine göre özgünlükleri vardır. Meşru savunma stratejisi toplumsal devrim hareketini başarıya götürecek bir stratejidir. Hedefleri berraktır, nettir. Eski stratejide olduğu gibi tıkanma durumları söz konusu olamaz.
Çünkü mücadelesi çok yönlüdür ve süreklidir. Siyasal alan tıkandığında savunma kuvvetleri devreye girer, savunma kuvvetleri zorlandığında serhildan hareketi süreci ilerletme görevini yerine getirmeyi başaracak olanaklara sahip olur. Kısaca tek yönlü bir mücadele tarzı değil, çok yönlü bir mücadele tarzı söz konusudur. Toplumsal yaşamın bütün alanlarında faaliyet halinde olan ideolojik, siyasal, kültürel, sosyal, ekonomik aktiviteleriyle meşru savunma stratejisinin milyonlara dayanması onu sürekli akıcı kılan yönü olurken, tıkanma ve daralma dönemlerine girmeyen, üretken, yaratıcı, değişimi ve gelişmeyi yaratan paradigmasal özelliğiyle sürekli ilerlemeyi ve akışı geliştiren bir stratejidir. Yeni dönemde ön ve arka cephe diye bir ayrıma da gerek kalmayacak. Teknolojinin geldiği düzey geri ve ön cephe ayrımını ortadan kaldırmıştır. Eskiden bu ayrım vardı ama şimdi yoktur. Şimdi bütün cephelerin hepsi aynıdır. Düşman nereye fazla yoğunlaşırsa oraya göre tedbir alınması gereklidir. Eğer düşman bir yere fazla yoğunlaşırsa o zaman orası ileri cephe olur. Şayet az yoğunlaşırsa orası da geri cephe olur. Bu anlamda ön ve geri cepheler kullanılmayan kavramlardır, aşılmıştır. Hareket tarzı açısından farklılaşan üç temel alan vardır. Biri Medya Savunma Alanı’dır. Medya Savunma Alanları kurtarılmış alanlardır. Ama bu kurtarılmış alanlar klasik anlamdaki kurtarılmış alanlar değildir. Yeni dönem anlayışına göre savunulması gereken alanlardır. Gerillanın araziyi genişliğine ve derinliğine kullanma tarzıyla savunmasını yaptığı ve hakimiyetsağladığı alanlardır. İkinci alan ise gerilla sahalarıdır. Bu sahalar çoğunlukla gerilla hareket sahası olan düşmanın da girebildiği ama gerillanın çeşitli taktiklerle etkin olduğu alanlardır. Hareketli bir biçimde alan üzerinde hakimiyetini sağlayan gerilla yoğunlaştıkça bu alanlarda daha fazla pekişmeyi hedefler.
Gerilla bölgeleri diyebileceğimiz bu bölgeler gerillanın hızlı, gizli ve vur-kaç taktikleriyle etkili olduğu bölgeler durumundadır. Bu sahalarda uygun coğrafyaya sahip olan kesimleri giderek Medya Savunma Alanına dönüştürmek bir hedeftir. Üçüncüsü ise şehir, ova ve metropollerdir. Meşru savunma stratejisinde temel kuvvet sadece gerilla değildir. Serhildan gücü de temel bir kuvvettir. Bu üçüncü alanlarda daha çok serhildan gücü etkinlik sağlar. Öz savunma örgütlenmesiyle kendisini etkin hale getiren kitlesel örgütlenme ve serhildan hareketi bu zeminleri de birer devrimsel çıkış alanları haline dönüştürmek durumundadır. Kürdistan’da kitlenin yoğun yaşadığı metropollerle birlikte Kürdistan kentleri ve ovaları serhildan hareketinin ve öz savunmanın örgütlenme alanlarıdır. Uzun süreli halk savaşı stratejisinde olduğu gibi buralar beyaz alanlar olmayıp, en az gerilla bölgeleri kadar konfederal sistemin etkinlik sağladığı toplumsal devrim alanları durumundadır. Her üç alanın birbirini tamamlaması ve her alandaki güçlerin görevlerini yerine getirmesiyle birlikte devrimsel hareketin yenilmezliği ve engel tanımaz bir biçimde tarihsel yürüyüşünün muzaffer kılınması olanak dahiline girmiş olacaktır.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER