TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (1.BÖLÜM)
SEFERBERLİK
“Toprak herkesten çok savaşçıların yardımcısıdır. Savaşçı toprağa sarıldı uzun uzun, deli gibi, onu kucakladı, ateş karşısında ecel terleri dökerek yüzünü, kollarını bacaklarını onun içine soktu mu? O zaman toprak savaşçıların biricik dostu, ağabeyi, annesi olur; savaşçı korkularını, feryatlarını alır; savaşçı yeniden, onu on saniyeliğine koşturacak bir dirilik verir. Sonra savaşçı yine tutar, bazen bu tutuşu sonsuz olur.”
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Erich Maria Remarque
“Sevgili anne tanıdığım bütün insanlar içinde en çok sen üzüleceksin; bu yüzden düşüncelerimi sana aktarıyorum. Ölümden ötürü kimseyi suçlama, bu kader benim seçimim. Sana ne yazacağımı bilmiyorum. Aklım başımda ama uygun sözleri bulamıyorum. Kurtuluş ordusunun saflarında yer aldım ve zaferin ışığı henüz parlamaya başlarken ölüyorum. Az sonra yirmi üç yoldaşımla birlikte kurşuna dizileceğim. Savaştan sonra hakkın olan emekli aylığını istemelisin. Eşyalarımı sana hapishanede verecekler, sadece babamın fanilasını alacağım. Çünkü soğuktan titremek istemiyorum.
Bir kez daha elveda diyorum cesaret! Oğlun
Spartaco.” Spartaco Fantano, yirmi iki yaşında Misak Manouchian’daki Fransız direnişi gurubunun üyesi. 1944 Lettere. Erich Hobsbawm’’ Aşırılıklar Çağı
BARGIRAN ANLATIYOR (GÖRÜŞME TARIHI ARALIK 2014)
Benim Kobanê savaşına katılma nedenim, DAİŞ’in Şengal’de Kürt kadınları esir alıp köle pazarlarında satmasıdır. DAİŞ Kobanê’nin köylerine yeni saldırmıştı. Biz de Önderliğimizin çağrısına uyarak sınıra, Suruç’a geldik. Köylerde sınır nöbetini tutuyorduk. Kobanê’deki sivil halk Suruç’a göç ediyordu. Biz de Atmanek Köyü’nde nöbet tutuyorduk. Biz bir grup genç, sınırı aşarak Kobanê direnişine katıldık. Müthiş bir kargaşa vardı. Binlerce insan Kuzey Kürdistan’da sınırı aşarak, Kobanê direnişine katılıyordu. Hemen görevlendirme yapıldı. Bana verilen görev yeni seferberlikten gelen arkadaşların kimlik bilgilerini alıp kayıt yapmaktı. Her gün onlarca genç bu direnişe katılıyordu. Zımane Kürdi binasını karargâh olarak kullanıyorduk. Seferberlikten gelen Musa, uzun boylu bıyıkları yeni terlemiş yakışıklı bir gençti. İlk dikkatimi çeken elindeki küçük defter oldu. Kobanê savaşı başladığı zaman üniversitelerden gençler direnişe katılmak için Kobanê kent merkezine geliyordu. Ben de üniversiteye hazırlanıyordum. Musa’nın yanında iki genç daha vardı. Galiba onlar da üniversiteli gençlerdi. Musa uzun boylu ve sert mizacıyla hemen kendini insana hissettiriyordu. Ben kayıtları alıyordum. Musa’ya nereden geldiğini sordum. Eskişehir’den üniversiteden geldiğini söyledi. Ben de “çok iyi“ dedim. Benim hayalimdeki üniversitelerden biri. Bana dönüp: “Heval iyi ki üniversiteye gitmemişsin eğer üniversiteye gitseydin burada Kobanê direnişine katılmazdın. Üniversiteler bataklık olmuş. İnsanı kimliğinden uzaklaştırıyor” dedi.
Onun üniversitedeki öğrencilere öfkesini anlamıyordum. Galiba bazı hayal kırıklıkları yaşamıştı. O gün 60 kişilik bir grup gelmişti. İsim kayıtlarını alıyorduk. Musa’ya “kalıcı olarak mı, seferberlik için mi geldin?” diye sordum. Seferberlik için geldiğini, Kobanê özgürleşirse tekrar döneceğini söyledi. Kodunu Numan Amed yapmak istedi. Amed/Liceli olduğunu söyleyince ben de Amed/Liceliyim dedim. Aramızda sıcak bir yakınlaşma oldu. Bir abisinin Amed’de partide çalıştığını bana söyledi. Ben dedim “bu isimden arkadaş sayısı fazla, ismini Amed Numan yapalım”. Kendisi de hiç itiraz etmedi. “Tamam” dedi. DAİŞ saldırısı kent merkezine yaklaşmıştı. Tahmini olarak 5 kilometre kalmıştı. Kobanê’de elektrikler kesilmişti. Her taraf karanlıktı. Elimde el feneri ile karargâhı dolaşıyordum. Feneri Amed arkadaşın yüzüne tutmuştum. Hemen birbirimizi tanıdık. “Savaşa hazır mısın?” dedim. “Her zaman savaşa hazırım”, dedi. Amed arkadaş psikolojik olarak kendini savaşa hazırlamıştı. Geçmişte örgüte çalışmış mı? Bilmiyorum.
Ancak disiplinli ve fedakâr bir arkadaştı. Kendini devrime adamış bir yapısı vardı. Sanki bir üniversite öğrencisi değil bir kadro gibi her şeye hazırlıklıydı. Kobanêli olup savaşamayıp kaçan Kobanêli gençler vardı. Ben Kobanêli gençlere Amed arkadaşı örnek veriyordum. Üniversitesini bırakıp kilometrelerce yolu kat ederek buraya, kendini Rojava devrimine adamaya gelmiş diyordum. Amed arkadaş sessiz bir arkadaştı. Duygularını derin yaşıyordu. Üniversite okurken sevdiği bir kadın arkadaşı varmış. “Önemli olan devrimin amacına ulaşması ve halkın özgürlüğüdür. Vatanın özgür olmayanın aşkının gerçekleşmesi imkânsızdır” diyordu. Amed heval yaşama bir bütün olarak bakıyordu. Ben yemek dağıtıyordum. Yemekte şiar okuyorduk. Benim yanıma gelip, dedi: “heval, şiar yeminini bana da öğret”. Ben de “tamam” dedim. Amed heval her işi zamanında yapıyordu. Benim yemek yemediğimi görünce merak edip, “heval sen niye yemek yemiyorsun?”dedi. Ben de dedim, “yeni arkadaşlar gelmiş onlar önce yesin. Ben sonra yerim”. Zımane Kürdi balkonunda Amed heval ile birlikte otuyorduk. Okuduğu üniversite sıkıntılı bir yermiş. Kendini yaşatan kişiliklerden bahsediyordu. Bu kişiliklere rağmen Rojava devrimine gelip katılmıştı. Üniversiteden gelip uyum sorunu yaşamayan nadir insanlardan biridir. Spor ve silahlı eğitime önem veriyordu. Sabah “roj baş” çektiğimizde ilk ayağa kalkan arkadaşlardan biriydi. Telsizi nasıl kullanabileceğini bana sordu. Savaş teçhizatlarına karşı ilgiliydi. Savaşın gerçekliğini iyi kavramıştı. Her an cepheye gidecek gibi kendini hazırlıyordu. Amed hevalin sessizliği insana güven veriyordu. Sanki bu sessizliğin altında bir volkan gibi patlamaya hazır dağ gibiydi. Kobanê savaşı devrimci iradenin sınandığı ender savaşlardan biridir. 20 yıllık savaşçı olup da Kobanê’de savaşamayıp kaçan insanlar vardı.
Ancak Amed Heval gibi seferberlikten gelip göğsünü dijminin kurşunlarına siper eden gençler iradesinden dolayı Kobanê direnebildi ve düşmedi. Hatırladığım kadarıyla 6 Ekim günü savaş uçakları Kobanê semalarında görünmeye başladı. Ben ilkin bu uçakların Türkiye uçakları olduğunu zannediyordum. Dedim “Türk savaş uçakları bizi bombalayacak”. Güney cephesinde doçka yüklü bir DAİŞ arabasının uçakla vurulduğunu gördüm. Telsizden komutanlarımızdan Hâkî, Kobanê ile bağlantıya geçti. ABD’nin öncülük ettiği uluslararası koalisyon güçlerinin bizimle birlikte DAİŞ mevzilerine saldıracağını söyledi. O anda çok sevindik. Türkiye’nin dördüncü bir cephe açacağından korkuyorduk. Daha sonra öğrendik ki, Kuzey Kürdistan’da halkımız ve dostlarının yaptığı gösteriler etkili olmuş. ABD ve koalisyon güçleri DAİŞ’e müdahale etme kararı almıştı. Kobanê’nin düşmemesinde emeği ve kanı olan bütün aziz şehitlerimize minnettarım. Koalisyon uçakları çok geç müdahale etti.
Bundan dolayı yaşamını yitiren yoldaşlarımızın sayısı fazla oldu. Koalisyon uçakları sınırlı sayıda müdahale ediyordu. Bizim direnme kapasitemizi ölçüyorlardı. Uçakları koordine edenlere arkadaşlarımız hedef ve koordinatları vermesine rağmen uçaklar bazen vurmuyordu. Koalisyon ikiyüzlü davranıyordu. Halkımız şunu iyi bilsin, bu savaşı kazanan Amed ve onun gibi isimsiz kahramanlardır. Onların fedakârlığı ve halkımızın direnişi Kobanê’yi düşürmedi. Kobanê’ye kadar, DAİŞ saldırdığı bütün şehirleri kısa sürede işgal ediyordu. İlk defa karşısında küçük bir kasaba direniyordu. Bütün dünya Kobanê savaşıyla, Kürt kadın ve gençlerini tanıdı. DAİŞ hem ideolojik hem de felsefik olarak Apocuların siperinde boğuldu. Biz burada sadece DAİŞ’i yenilgiye uğratmayacağız. Onu destekleyen bütün güçleri de yenmiş olacağız. Kobanê savaşının dönüm noktaları var. Halep grubunun gelmesi bunlardan biridir. Halep gurubunun Halep’te kent savaşında tecrübesi vardı. Sokaklara perde çekmeye başladılar. DAİŞ’in suikastçılarının çoğu Çeçendi. Biz ilk defa sokaklara perde çekildiğini görüyorduk. Hiç unutmuyorum bir arkadaş vardı. Bir perdeyi asmak için saatlerce çabalıyordu. Defalarca suikastken kurtuldu. En sonunda perdeyi asabildi. O perde onlarca yoldaşımızın hayatını kurtardı. Devrimci ısrar oldu mu başarı kaçınılmaz olur. O gün anladım ki, Kobanê düşmeyecek. Amed arkadaş yanılmıyorsam Mektebe Reş bölgesinde Miştenur Tepesi’nin hemen alt cephesinde şarapnel parçasıyla yaşamını yitirmişti. Süreçten kaynaklı Amed hevalin şehadeti belki gündemleşmedi. Amed heval ve onun gibileri Kobanê direnişin isimsiz kahramanlarıdır. Türk sömürgeciliğine karşı net bir tavır ortaya koymuşlardır.
RÊNAS MÛSA
YORUM GÖNDER