TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (21.BÖLÜM)
14. TARİHSEL BELLEK
“Sen topluluk adına pazarlık etmeye yetkili değilsin. Kavgayı kim verdi, kanı kim döktü ise pazarlığı o yapacaktır. Ve madem ki o varlığını sürdürmek, haklarını savunmak ve öteki insan kardeşlerini korumak için vuruşmuştur. Kimseye bir damla egemenlik tanımak hakkını kendinde bulamazsın sen. En zorba hapishane insanın kendi kafasının içinde kurduğu hapishanedir.” Simavna Kadızade Şeyh Bedrettin Mahmut Bile
MAMOSTE AWAZ ANLATIYOR: KOBANÊ ADALET BAKANI, (GÖRÜŞME TARİHİ ARALIK 2014)
Kobanê Adalet Bakanı. Devrimden önce Rakka’da avukatlık yaptığını söylüyor. Tarihin ve sosyal bilimlerin bilim olmadığın söylüyor. Çünkü Kobanê direnişinde Bakûr’dan gelen gençlerin kentte savaştığı ancak tarihe bunun “Kobanê Direnişi” olarak yazılacağını söylüyor. Fen bilimlerin bilim olduğunu çünkü fen bilimlerinde kesinlik olduğunu söylüyor. 29 Ekim’de Peşmergelerin Hewler’den çıktığı gündü. DAİŞ beş koldan Kobanê kent merkezine saldırdı. Batıdan, güneyden, doğudan, güneydoğudan ve kentin ortasından olmak üzere, akşam saat 06.00’da başladı. Diğer gün saat gecenin üçünde aralıksız olarak devam etti. Kobanê savaşında Kobanêliler azdı. Savaşçıların büyük çoğunluğu Kuzey Kürdistan’da gelmişlerdi. Ben daha önce Rakka’da yaşıyordum.
Buradaki savaşçıların büyük çoğunluğu gerilladır. Kobanê kent merkezinde 13 bin ev vardır, bu bile yeterdi Kobanê direnişi için. Savaşçıların büyük çoğunluğu kadınlardı. Kobanê’de savaşçıların yüzde 80’ini Kuzey Kürdistan’dan gelen gençler oluşturuyordu. 6-8 Ekim’de Kürdistan’da ve Türkiye’de Kürt halkının gösterdiği Serhıldan olmasaydı Türkiye tank ve silahlarını DAİŞ’e verirdi ancak bu Serhıldanlar Türkiye’nin kararını değiştirmişti. Diğer taraftan Kuzeyden halkımızın gösterdiği Serhıldanlar, TC’nin DAİŞ’e desteğini azalttı. T.C, DAİŞ’e destek verirken, ABD, YPG/YPJ ve diğer muhalif guruplar DAİŞ’e karşı direnemez, Kobanê düşer görüşündeydiler.
Kobanê’nin batısında T.C askerleri ve DAİŞ çeteleri sohbet ediyorlardı, bu basına da yansımıştı. DAİŞ’in yaralılarını da T.C tedavi ediyordu. İnsanların tedavi edilmesi insani bir şeydir ancak bu çok yoğun olarak yapılıyordu, bizim yaralılarımız kötü tedavi ediliyordu. Ebu İsa ve oğlu Urfa’dan DAİŞ tarafından alıp götürüldü. Akçakale tarafından zar zor onların elinden yaralı olarak kurtarıldı. 28 Ekim’de DAİŞ beş koldan Kobanê kent merkezine saldırmıştı.
Genelde DAİŞ bir iki saat saldırır, amacına ulaşmazsa bırakırdı. Akşam saat 6’da başlayan saldırı diğer günün sabahına kadar devam etti. DAİŞ’in 28 Ekim’de öyle kapsamlı çatışmalarının amacı Kobanê’yi düşürmekti. Ancak 29 Ekim sonrası Kobanê’nin düşmeyeceğini onlar da anladı. DAİŞ, ne kadar gücü varsa hepsini kullanmıştı. 28 Ekim’de gözlerimiz, uçakları arıyordu ancak hiç uçak görmedik. Bazen hiç gözükmüyordu bazen de bizim arkadaşlarımızı vuruyorlardı. Normalde ABD uçakları yanlış vurmaz, vurduğu zaman da yanlışlıkla vurduk diyorlardı.
DAİŞ, ilk zamanlar tankları Miştenur Tepesi’ne çıkardı. Uçak bombardımanı başlayınca bundan vazgeçti. Arkadaşlar Miştenur’a odaklanmışlardı. Miştenur Tepesi alınırsa şehrin yeniden ele geçirilmesi daha kolay olacaktı. Stratejik bir noktaydı. Miştenur Tepesi’ne varmak için iki cadde kalmıştı. Önderlik 99’da yakalandığı zaman, Papa bile Önderliğin idam edilmesini istemişti. T.C’ye çağrı yapmıştı. Bir tek Arap ülkesinde Önderlik için çağrı yapılmamıştı. Bazı Arap arkadaşlar, biz Kürtlerin Müslüman kalmasına şaşırıyoruz diyorlar. Müslümanların merkezi Suudi Arabistan’dır. Papa Türkiye’ye gelecekti. Önderliğin idam edilmesi için konuşma yapacaktı. Biz ömrümüzü Araplar için geçirdik hep diyorduk. Kürtler ve Araplar kardeştir. Arap siyasetçileri bunu söylediğinde şaşırıyorduk.
Amed’in nasıl Müslüman olduğunu tarihte okuduğumuz zaman bu daha iyi anlaşılır. Amed’in surlarında insanların kafası kesilmiş, şehrin yanından geçen Dicle nehrinde günlerce kan akmış, bütün bunlara rağmen Kürtler Müslüman kalmış. DAİŞ, iktidar Müslümancılığını aynen olduğu gibi uyguluyor. Bütün bunlara rağmen Kürtler Müslüman kalmaya devam ediyor.
RÊNAS MÛSA
YORUM GÖNDER