BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (2.BÖLÜM)
KÜRT TOPLUMSAL ŞEKİLLENMESİ VE SAVAŞ GERÇEKLİĞİ Med Toplumunda Savaş Olgusuna Yaklaşım; Zerdüştlük inancı Kürtlerde bir toplumsal bilinç geliştirerek daha büyük bir şekilde güçlenme ve toparlanmalarını sağlamıştır. Toplumdaki bu gelişme Asur İmparatorluğu’na karşı yıllarca süren bir direnişin yaşanmasında ve bu direnişin Newroz zaferiyle taçlanıp, Med konfederasyon sürecinin gelişmesinde temel kaynak olmuştur. Toplumsal düzeydeki bu nitelik kazanma durumu kuşkusuz ki savaşa yaklaşım konusunda da bir gelişmeye yol açmıştır. Asur imparatorluğunun zulmü altında ezilen halklar Medler öncülüğünde birleşmişlerdir. Babil ve İskitlerin de katılımıyla Medler büyük bir tarihi direniş başlatmışlardır. Bu direnişin efsaneleşen komutanı Demirci Kawa öncülüğünde Med güçleri MÖ 612’de Asur İmparatorluğu’nun başkenti olan Ninova’yı ele geçirerek, Asur zulmüne son vermişlerdir. Bu zulümden kurtuluşun günü olan 21 Mart tarihinin tüm Mezopotamya halkları için özgürlük, direniş ve kurtuluş bayramı olarak kutlanageldiği bilinmektedir. Bu direniş sürecinin Medlerde savaş olgusuna yaklaşımda belli bir düzeyi yarattığı anlaşılmaktadır. Tarihte ilk kez savaşan güçlerde kol tarzındaki örgütlenmeye geçişin Medler zamanında gerçekleştiği yönündeki bilgiler mevcuttur. Yine ordularda uzmanlaşmanın, sınıflaşmanın gelişmesinin (mızraklılar, okçular, süvariler, piyadeler gibi) bu dönemde olduğu tarihi kayıtlarda geçmektedir. Aynı biçimde zırhlı elbise vb çeşitli savaş araçlarının da geliştirildiği bilinmektedir. Toplumların kaderlerinin belirlenmesinde savaş ve ordunun önemli bir yere sahip olduğu tarihin bu aşamasında Medlerin de savaş sanatı konusunda bir hayli yoğunlaştıkları görülmektedir. Herodot Tarihi’nde Med ordularındaki bu düzey çarpıcı bir biçimde yansıtılmaktadır. Medlerdeki bu gelişme ilk kez savaş sanatını uygulamada belli bir düzeyin yakalandığını göstermektedir. Her ne kadar Herodot Tarihi dışında yazılı bir belgeye dayandırılmazsa da dönemin direniş ve savaş düzeyleri göz önüne getirildiğinde Kürtlerin tarihte ilk kez sistemli bir ordu düzenini geliştirdikleri anlaşılmaktadır. Yine bu ordunun çeşitli halklardan oluşturulduğu Herodot Tarihi’nde ifade edilmektedir. Bütün bunlarla birlikte önemli bir mücadele ve güçlü bir zemine dayanarak kurulan Med konfederasyonu fazla yaşama yeteneği göstermez. Dönemin özelliğinden kaynaklı, hanedanlık oluşumu bu tür yapılanmalarda belirleyici roldedir. Her ne kadar içte güçlü ve gelişkin bir sistem kurmuş olsalar da, yönetim erkini ellerinde bulunduran hanedanların saray içi darbe ve komplolarla sık sık el değiştirdiği bilinmektedir. Medlerde ordu komutanı olan Harpagos’un Persli muhalif bir hanedanla anlaşması yönetimin kansız bir biçimde el değiştirmesine neden olur. Harpagos’un ihanetiyle gelişen pratiğin sonucu, Med organizasyonunun yıkılışı değil, yönetimin el değiştirerek kökeni Persli olan Kyros hanedanının eline geçmesidir. Konuyla ilgili tarihi kaynaklarda yazılanlar dikkatle incelendiğinde, belki de ilk olan Kürt ihanetinin nasıl aile içi ilişki ve tepkilerine dayandığı bu enteresan örnekle görülecektir. Çünkü daha sonra Kürt hanedanlarında benzer aile çelişki ve tepkilerine dayanan birçok ihanet sergilenmiştir. İlk ve ilginç olmasından dolayı bu ihanet sürecinin nasıl geliştiğini Herodot şöyle anlatmaktadır: Belirtildiğine göre, Med kralı Astyages’in rüyasının yorumlanması sonucu kızı Mandane’den doğacak bir çocuğun krallığını ele geçireceği sonucuna varılır. Bunun üzerine kızını Kambyses adında bir Persli ile evlendirir. Gerçekten de kızı bir erkek çocuk doğurur. Bu durum onu daha da tedirgin eder, çocuğu ordusunun başında olan Harpagos’a vererek öldürmesini ister. Ama Harpagos çocuğu öldürmez, kendi denetimlerinde bulunan bir köle aileye öldürmesi için verir. Fakat aile çocuğu kendi ölmüş olan çocuğu ile değiştirir. Çocuk büyüdükten sonra bu durum anlaşılır. Harpagos’un talimatı yerine getirmediği ve yalan söylediği kral tarafından anlaşılır. Fakat Astyages’in büyümüş olan torununu öldürmeye vicdanı elvermez. Çocuğu annesi ve babasının yanına göndererek, aileyi de sürgün eder ve merkezden uzaklaştırır. Ama bunun yerine Harpagos’un aynı yaşta olan oğlunu öldürterek, verdiği bir ziyafette etini de babasına yedirir. Harpagos oğlunun etini yedikten sonra Astyages’in verdiği hediye sepetinde oğlunun kafa ve ellerini görmesiyle durumu anlar. Fakat Harpagos orada ses çıkarmaz. Astyages’in ona yaşattığı acıyı sineye çeker. Persli torun Kyros büyüyüp isyan amaçlı küçük bir ordu kurana kadar bekler. Astyages, muhalif Kyros hanedanının isyanını bastırmak üzere ordu komutanı Harpagos’u orduyla beraber gönderir. Ancak Harpagos savaş yerine işbirlikçiliği esas alır, isyancı Kyros hanedanıyla birleşerek, gelip Astyages’i esir alır. Burada yaşanan ihanet tarihin akışını etkilemekle kalmamış, günümüze kadar yaşanan Kürt trajedisinin de önemli bir başlangıcı olmuştur. Med organizasyonunda yaşanan bu ihanet sonucunda gerçekleşen hanedan değişimiyle iktidar Medlerden Perslere geçmiştir. Heredot tarihinde Astyages’in olayın ardından ordu komutanı Harpagos’a şöyle söylediğini yazar; “sen insanların en budalası ve haksızısın. Çünkü en budalası, mademki bu işi sen kendin yapabilecektin, tacı da kendi başına koyabilirdin, oysa şimdi bu gücün ancak üçte biri elindedir ve en haksızı, çünkü o şölenin öcü Medya’yı köleliğe sürüklemiştir.” Burada, mademki ihanet ettin, iktidarı neden bir Persliye teslim ettin, bari kendin imparator olsaydın demiştir. Böylece Pers imparatorluğunun şekilleniş süreci başlarken, Medler, Pers imparatorluğu sistemi içerisinde ezilmekten ziyade Perslerden sonra en etkili ikinci halk olarak imparatorluk içinde yer almışlardır. Medlerin savaş ve ordu konularındaki etkinlikleri, yönetim Perslere geçtikten sonra da devam etmiştir. Harpagos yine ordu komutanıdır. Pers sisteminin her katmanında Kürtlerin yine görev aldığı bilinmektedir. Kısacası ad değiştirip, Pers imparatorluğu ismini alan sistem iki etnik yapıya dayalı bir oluşum olma özelliğini yitirmemiştir. İktidar el değiştirdikten sonra bile daha uzun bir süre, Pers ordusunun en etkili savaşçı birliklerinin Medlerden oluşturulduğu bilinmektedir. Bu dönemde milyonluk bir ordulaşmayı geliştiren Pers ordularında Medler önemli ve kilit yerlerde konumlandırılır. Pers ordusunda önemli bir yeri olan bir tür özel kuvvetler gibi örgütlenen ‘ölümsüzler kuvveti’ savaş sahalarında en zor cephelerde en büyük görevleri yüklenirler. Pers imparatorluğu ‘ölümsüzler’in savaş taktiklerindeki becerisi üzerinden dünyanın en güçlü imparatorluğu olma yolunda büyük yol kat eder. Ordunun bel kemiği ve en güvenilir güçleri olan ölümsüzlerin yarısını Medler, diğer yarısını da Persler oluşturur. O dönemlerde Perslerle Yunanlılar arasında yaşanan savaşlarda, Yunan ordularının en güçlü ve seçme birlikleri olan Makedonların önemli bir savaş muharebesinde görevlerinin, Pers ordusundaki Med kollarını karşılamak ve onları durdurmak olduğu yazılmaktadır. Çünkü Med kolunun yenilgisi Pers ordusunun stratejik yenilgisi anlamına gelmekteydi. Bu nedenle Yunan ordularının en güçlü kolu olan Makedonların temel görevi Medleri durdurmak biçiminde belirlenmiştir. Pers-Yunan savaşları daha çok Kürdistan coğrafyası üzerinde yürütülmüştür. Kürtler bu dönemde topraklarından geçen ordulara karşı çoğu zaman kendilerini savunmak zorunda kalmışlardır. Ksenephon’un ‘On Binlerin Dönüşü’ adlı kitabında belirttiği gibi vur-kaç taktiğiyle topraklarına giren veya topraklarından geçen ordulara büyük darbeler vurmuşlardır. Bütün bu tarihi veriler gösteriyor ki, MÖ 7., 6. ve 5. yüzyıllarda Med toplulukları savaş bilinci, savaş yeteneği ve savaş kurumu olan ordu örgütlenmesinde küçümsenmeyecek bir düzeye ulaşmışlardır. MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL) (2.BÖLÜM)
|
YORUM GÖNDER