BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (78.BÖLÜM)
ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜNDE BÜYÜK ZAFERİ ENGELLEYEN NEDENLER
Kahraman-Komutan İlişkisi Ve Çelişkisi;
Kürt tarihinde gelişen direnişler zafer direnişi olmadığı için, zafer kazanmış komutanlıklar da yoktur. Agitler yani kahramanlık gösteren, nam salan on binlercesi çıkmıştır. Agitler ve Agitleşen kahramanlar vardır. Bunların birçoğu üzerine türküler yakılmış, destanlar söylenmiştir. Dewrêşê Evdê, Teyyar, Hemê Musikê, Filitê Quto, Cembeliyê Hakkari ve Memê Alan bu agitlerden sadece birkaçıdır. Bunun gibi çeşitli yönleriyle kahramanlaşmış, agitleşmiş yiğitler vardır ama komutanlar yoktur. Tarihte iz bırakan komutanlardan olan Selahaddin Eyyubi bir istisnadır. Değişik koşullarda Haçlı Seferleri’ne karşı islam kılıcı adına mücadele yürütmüştür. Ortadoğu halklarının kültürünü ve dinini koruma adına ortaya çıkmış bir Kürt komutanıdır. O, bir istisnadır. Osmanlı ordusunda veya değişik ordularda başka biçimlerde yetişmiş Kürt komutanlar da vardır. Nitekim Ebu Müslim Horasani, Kavalalı Mehmet Ali Paşa vb kişilerin Kürt olduğu söylenir. Bunların doğru olup olmadığı o kadar önemli değildir. Doğru olsa da yetiştikleri zemin farklıdır. İşin esas boyutu Kürtlük adına gelişen isyanlarda komutalaşmanın yaşanmamasıdır. Kürt isyanlarında ortaya çıkmış, şekillenmiş güçlü komutanlıklar yoktur. Bilindiği gibi bu direnişlerin önderlikleri vardır.
Mesela Yezdan Şer, Bedirxan Bey döneminde ordu komutanıdır. Kısa bir süre sonra, amcasının iktidarını devirmek için düşman tarafına geçer. Düşman tarafına geçtikten sonra yanıldığını anlar, bu kez düşmana karşı isyana kalkışır, sonucu trajik ölümdür. Kısacası hiç birinde muzaffer komutanlık gelişmemiştir. Hamidiye Alayları döneminde İbrahim Paşayê Milli vb birçok komutanlık ortaya çıkmışsa da bunlar gelişen milli komutanlıklar olarak değerlendirilemez. Çünkü ciddi bir yetkinlikleri olmadığı gibi, daha çok işbirlikçi temelde gelişen örgütlenmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Tarihsel toplumsal açıdan herhangi bir olumlu yanları yoktur. Kürtlerin yürüttüğü savaş tarzı ile herhangi bir komutanlaşma düzeyinin gelişmesi söz konusu olamazdı. Her şeyden önce Kürtler birlik olamamışlardır. Dolayısıyla ordulaşma geliştirilememiştir. Aşiret düzeni içerisinde savaşla uğraşılmıştır. Her bir aşiret kendi başına, yarı otonom bir biçimde kendi alanında iktidardır. Bir konfederasyonun diğer konfederasyonlarla birleşerek bir ordu sistemini geliştirmesi söz konusu değildir.
Nasıl ki Osmanlı boyu, diğer Türk boylarını yenerek onları boyunduruk altına alma temelinde büyük bir birliği kurma üzerinden imparatorluk olmuşsa, böyle bir birleşme ve ordulaşma Kürt aşiretleri arasında gelişmemiştir. Aşiretler arası çatışmalar gelişmiş olsa bile yenişememişlerdir. Tarihin çeşitli dönemlerindeki zemin böyle bir çıkışa uygundu. Mesela, Merwani Kürt devleti güçlü bir birlikteliği oluşturma zeminine sahipti. Fakat yetkin bir komutalaşması gelişmemiştir. Önderlikleri zevk ve içki alemlerine dalarak, kendilerini yaşatmış, askerileşme ve komutanlaşmayı bir kenara bırakmışlardır. Bundan kaynaklı olarak herhangi bir komutalaşma çıkışı ve yetkin bir savaş tarzından bahsedilemez. Can alıcı iki olgunun gelişmemesi, bu devletin kalıcı bir güç olmasını engellemiştir. Kürtlerdeki mirlik örgütlenmesi öncülüğünde küçük devletçikler gibi örgütlenmiş mirlik komuta tarzı temelinde gelişen komutanlık, kendine özgü bir savaş tarzını yürütür, bir takım savaş muharebelerini yapar, sonra ya yenilir ya da dağa çekilip yarı özerk bir yaşam sürdürmeyi esas alır. Yani Kürt direnişlerinin yenilmesi tümüyle Kürt toplumunun teslimiyeti anlamına gelmemiştir.
Toplum hep yarı özerk bir biçimde yaşamaya devam etmiştir. Yenilmiş olsa bile dağlara çekilerek yarı özgür bir tarzda yaşamını sürdürmüştür. Zaten şehir ve ova yaşamından kopmasının ve hep dağların zirvelerine doğru çekilmesinin ana nedeni budur. Dikkat edilirse savaş tarzında zafer yoktur, zaferden ziyade direniş vardır. Çoğu zaman bu direniş başarılıdır. Ama bu başarı kalıcı bir sisteme dönüşmemiş, dolayısıyla zaferle taçlanmamıştır. Fakat Kürtler başka orduların yedek gücü olmada epey başarılıydılar. Örneğin Osmanlı ordusunun yanında yedek bir güç olarak çok başarılı olmuşlardır. İyi bir öncüdür, iyi bir saldırgandır, saldırı akınlarını başarıyla yapmıştır. Bu anlamda başka ordulara oldukça yararlılıklar gösteriyorken, doğru strateji ve doktrine dayanmadığından dolayı kendisi için ve halkı adına yürüttüğü savaşlarda istediği sonucu alamamıştır. Ne aşiretler arası iç savaşta, ne de devletlere karşı geliştirdiği isyanlarda kesin bir zafere erişememesinin sebebi de budur.
Günümüze kadar toplum üzerinde süregelen bu psikolojinin etkisi hala mevcudiyetini korumaktadır. Bu etkiler değişik biçimlerde komuta kadememizde yansımasını bulmuştur. Kürt toplum psikolojisinde kesin zafere yer yoktur. Hep savunma, direnme, çoğu zaman da yenilgi olduğu için sadece yakınma kültürü gelişmiştir. Birleşerek yetkin bir çarpışma ile sonuç alma, zafer elde etme tutkusu ve eğilimi olmamıştır. Bugün bile bu tarzın Kürt kişiliği üzerinde çok derin etkileri vardır.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER