BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (57.ÖLÜM)
TAKTİKTE TIKANMA SÜRECİNİN GELİŞMESİ
1996’da Eyaletlerin Yeni Taktiğe Yaklaşımı Ve Boşa Çıkarıcı Tasfiyecilik;
Bir yandan siyasal düzeyde bazı önemli gelişmeler yaşanırken, diğer yandan tasfiye girişimleri de devam etmişti. Zeki’nin tasfiyeci çabaları, iki aylık süre içerisinde Botan eyaletini tahrip noktasına getirmişti. Botan’da kış hazırlığını yaptırtmayarak, kış sürecinde bütün güçleri zorunlu Güney’e çekmenin planları yapılmıştı. Elde ne kadar erzak ve hazırlık varsa hepsini tüketerek gücü kışta kırılmaya uğratma ya da zorunlu Güney’e çekme, politikasının esası olmuştur. Botan’a vardığımızda gördüğümüz ilk gerçek buydu. Bestler ve Beytüşşebap alanındaki güçleri Hezil çayının üzerindeki Mehrê köyünde toplantıya çağırdık. Fakat halen Zeki dönemindeki sistem geçerli olduğu için toplantıya çağrılan güçler cihaz yoluyla çağrılmışlardı. Düşman cihazdan mı haber aldı, yoksa başka biçimde mi haber aldı bilemiyoruz ama bizim orada toplantı yaptığımızı anlamıştı. Bu nedenle toplantı güçlerini ve özel olarak da yönetimi imha etmek için hem alana dönük kapsamlı bir operasyon düzenlemiş, hem de büyük bir para ödülü karşılığında çeteleri sızma kuvveti olarak içimize sızdırarak sonuç almak istemişlerdi. Özel olarak vurulmam karşılığında çetelere çok büyük ödüller konulup sızma olarak saldırtılmıştı. Türk ordu güçleri tepelerden kuşatma gerçekleştirmişti. Korucu çeteler vadiden sızma tarzında gelmişlerdi. Kaldığımız yer Hezil suyunun kenarıydı. Vadi içindeydik. Ağaçlar ve su sesinden dolayı sızma yapanları fark edemedik. Ama tepelerde çatışma başladı ve hızla güçlerimizi tepelere çıkardık. Kaplan’da, Gırê Rıştê’de ve Şaibekir hatlarında çatışma başladı. Bu arada vadi içerisinde bulunduğumuz yere sızma yapmışlardı.
Fakat biz fark edememiştik. Üstümüzdeki tepede bulunan Şehit Pılıng arkadaş (1998’de Gevaş’ın Kanisipi alanında şehit düştü) cihazla bize haber verdiğinde iç içe olduğumuzu gördük. Daha önceden mermi sesi gelmişti fakat çatışmadaki uçaksavar mermilerinin gelip, üstümüzde patladığı sanıldı. Meğer çeteler içimize girmiş fakat ağaçlardan dolayı biz fark edememiştik. Noktanın ilk girişinde küçük bir mağara vardı. Bu mağarada Garzan eyaletinden Botan’a kadar sırt ve katırla taşınarak getirilen üç yaralı arkadaşımız vardı, onları şehit etmişlerdi. Ancak biz fark ettikten sonra müdahale ettik ve saldırı püskürtüldü. Artık akşama kadar onlar kendilerini kurtarmaya çalıştılar. Çünkü güçlerimizin ortasına girmişlerdi. Akşama kadar süren çatışmada bazı kayıpları oldu ama güçlerimizden kaynaklı bazı hatalar sonucu kuşatmamızdan kurtuldular. Sonuçta alana yapılan müdahale temelinde hem soruşturma başlatıldı, hem de hızla kış hazırlıkları yürütüldü. Bir kısım eylemsellikler de planlanarak eyalet çalışmalarına çeki düzen verilmeye çalışıldı. Bu dönemde Adil arkadaş Haftanin sorumlusuydu. Bize önemli katkıları olduğu gibi eyaletin esas eylemsel çıkışını kendisi hazırladı. Eylem, Cudi güçleriyle birlikte Kirya Reş taburunu kuşatmak, darbe vurmak suretiyle askeri güçleri araziye çekmekti. Çok kapsamlı bir eylemdi. Bu eylem bir hafta boyunca sürdü, ciddi çatışmalar yaşandı. Sonuç alıcı yönü fazlaydı. Beytüşşebap ve Gabar alanında da bazı eylemsel çalışmalar olmuştu ama sezon zaten sona ermişti. Başka etkili bir eylemsel süreç geliştirilmedi. Bizim açımızdan yıl genelde düzenleme, tahribatları giderme ve taktik üzerine yoğunlaşma ile geçti. Bu dönemde en avantajlı eyalet Zağros’tu.
Çünkü geri cephesi güney hatlarıydı ve herhangi bir sorun yoktu. Yılı, temel hedeflere değil sınır hattındaki korucu köylerine yönelmekle geçirdiler. Geliştirilen sözüm ona korucu köylerini vurma taktiğiydi. Açık ki bu eylemlerin olumlu bir yanı yoktu, ortada doğru bir taktik de yoktu. Bu biçimde sınırdaki Gerdiya aşiretine mensup korucuların vurulması yanlış bir hedef tespitidir. Bu nedenle Zagros eyaletinin eylemsel süreci boşa çıktı. Direkt devlet güçleriyle çarpışacağına korucu köylerini hedeflemesi doğru değildi. Bilinen klasik taktikte ısrar ve yapıyla ilgilenmeme Zagros eyaletinin temel handikabıydı. En kapsamlı eylem planı hazırlanırken bile, eylem komutanı olan Botan unsuru zamanını gazete okuma vb boş işlerle geçirmekteydi. Duyarsızlık ve pervasızlık had safhaya çıkmış, gücü savaşa motive etme görevi yerine getirilmemişti. Bunun üzerine Zagros eyalet komutanı olan Botan, 1996 kışında Zap’ta yapılan merkezi bir toplantıda görevden alındı. Daha doğrusu Önderlik tarafından hem görevden alındı, hem de ordudan atılarak Soran alanındaki cephe faaliyetlerine gönderildi.
Abbas arkadaş daha sonra Zagros eyalet komutanı olarak atandı. Bu dönemde iki yıldan fazla Önderliğin yanında kalan çok değerli bir komutan olan Felat arkadaş (Mehmet Özaydın) Önderlik tarafından Mardin’e müdahale olarak gönderildi. Mardin zaten Serhat unsuru elinde adeta bitmenin eşiğindeydi. Felat arkadaşla beraber çok güçlü ve nitelikli, Mardin koşullarında mücadele yürütebilecek bir takımlık güç hazırladık. Kendisiyle birlikte gidenlerin başında eyalet yürütmesinde yer almak üzere düzenlenen Şehit Mervan Mardin arkadaş ve Şehit Bahoz Tırbesipi arkadaşlar vardı. Çok güçlü bir yönetim ekibiydi. Bu iki arkadaş daha önce Mardin eyaletinde kalmış, bölge yönetimlerinde yer almış, 1994 dönemindeki düzenlemeler sürecinde Botan’a gelerek, Botan’daki pratik süreçte oldukça tecrübeler kazanmış, savaşkan, gözü pek arkadaşlardı. Mardin’e üst düzeyde bir müdahale yönetimi olarak giden Felat, Mervan ve Bahoz arkadaşlar çok talihsiz bir biçimde Önderliğin uluslararası komplocu güçler tarafından yoğun takibe alınıp esir edildiği süreçte Bagok alanında peş peşe girdikleri çatışmada toplam 29 arkadaşla şehit düşmüşlerdi. Felat arkadaş ve beraberindeki ekip tamamen Botan eyaletinde hazırlanıp hareket etmişlerdi. Çünkü o zamana kadar Mardin eyaleti sürekli Botan eyaletinin küçük kardeşi gibiydi. Her zaman Mardin eyaletinin kadro ihtiyacı Botan’dan karşılanmaktaydı. Hatta arkadaşların gidişinden sonra alanı canlandırmak için Botan’dan hareketli bir birlik Xebat Derik ve Dijwar Şırnak arkadaşların sorumluluğunda giderek Mardin’de Savur baskınına kadar uzanan bir eylemselliği geliştirmişlerdi. Felat arkadaşların eyalete gidişi yeni bir canlanma ve yenilenme yarattı. Eyaletin yeniden kendi kendini örgütleme süreci başladı. Bu dönemde Zilan arkadaşın fedai eylemi temelinde Dersim ve Karadeniz’deki güçlerde belli bir canlanma gelişmişti. Yine Amanoslar’da bir hareketlilik söz konusuydu.
Önderliğin, gerillanın Türkiye sahasına taşırılması perspektifi sonucu güçlerimiz Karadeniz başta olmak üzere Akdeniz ve Ege’ye kadar açılım yapmıştır. Bu açılım çalışmalarında değerli komutan Sarı İbrahim arkadaşın (Ramazan Toptaş) ısrarı, emeği belirleyici önemdedir. Türkiye sahasının gerillaya açılmasında öncü düzeyde rol oynayan arkadaşlardan biri olmuştur. Yine bu sahaların açılmasında eyalet komutanı düzeyinde görev alan ve daha sonra ayrı ayrı zamanlarda şehit düşen Ayhan ve Rohat arkadaşların da büyük emeği olmuştur. Aynı dönemde Amed’e yeniden Dr. Süleyman, Garzan’a ise Nasır, Erzurum’a Küçük Zeki, Serhat’a da Berxwedan düzenlenmişti. Aslında bu düzenlemelerin hiçbirisi çok sonuç alıcı olmadı. Bunun nedenleri vardı. Önderlik sahasında 1996’nın başında gelişen devrede yaşanan gelişmelerle ilgilidir. Bu devre iyi araştırılıp incelenirse, Önderlik sahasında olmalarına rağmen Önderlik çizgisinin nasıl deforme edileceği konusu üzerine orada tartışmışlardır. Aslında denilebilinir ki tasfiyeciliğin temeli ruhsal düzeyde burada Botan, Dr. Süleyman, Küçük Zeki, Helin vb kişiler tarafından atıldı. Özellikle devrenin boşa çıkarılması ve ikiyüzlü bir biçimde çizgi karşıtı yaşam tarzıyla her türlü ahbap çavuşçuluğu ve yaşam biçimini gizli bir biçimde burada konuşup tartışmışlardı. Anlayış düzeyinde gayrı resmi tüm sohbetlerde işlenen tasfiyecilikle, daha sonra herkes gittiği alanda Önderlik çizgisini değil, kendi aralarında konuştukları tasfiyeci çizgiyi esas almıştır.
1996’da Önderliğin araziye dayalı taktik açılım perspektifi çok önemliydi. Bu, beraberinde ciddi gelişmeler yaratabilirdi. Ancak bu taktik perspektif temelinde eğitilen ve sonradan tüm ülkede önemli düzeylerde görevlendirme ve düzenlemeleri yapılan bu kişilerin dönem taktiğini değil, tasfiyeciliği dayatmalarıyla Önderliğin 1996’daki bütün hazırlıkları boşa çıkarılmıştı. Bu grubun gittiği eyaletlerde yarattığı tahribatlar 1997’nin de silik geçmesine yol açan en önemli etkendir. 1996 yılı sonunda başta Botan kişiliği olmak üzere, diğerleri de 1997 yılı içerisinde tasfiyeci pratiklerinden dolayı görevlerinden alındılar. Çünkü verdikleri tahribatlarla 1996 yılında yapılması gereken hazırlıkları ve 1997 hamlesini boşa çıkarmışlardır. Böyle olunca 1996 yılı, genelde etkili olmayan bir yıl olarak pratikleşti. Aynı yılın kış aylarında araziye dayalı savaş taktiğinin komutaya özümsetilmesi için, Gabar’da bir taktik devre eğitimi başlatıldı. Orta komuta kademesinden 40’a yakın bir sayıyla yaklaşık iki aylık bir eğitim yapıldı. İki ay boyunca taktik üzerine yoğunlaşıldı. Öncesinde de Mahsum Korkmaz Akademisi’nin Botan şubesi gibi faaliyet yürüten bir yapılanma oluşumu vardı. Geliştirilen eğitim devresi bunun devamıydı. 1993-94 ve 1995 yıllarında Mahsum Korkmaz Akademisi’nin Botan şubesi eğitsel faaliyetlerini sürdürmüştü.
Düşman kış ortasında geliştirdiği bir operasyonla eğitim devresini boşa çıkarmak istemişti. Operasyonda Dêrşev tepesinde çıkan çatışmada Berivan isminde savaşçı bir bayan arkadaş şehit düşmüştü. Bunun üzerine devre bir hafta ara vermek zorunda kalmıştı. Eğitsel faaliyet kısmen de olsa araziye dayalı taktiğin sonuç almasında önemli bir işlev gördü. Eğitimin bitiminden sonra eyalet konferansı da gerçekleştirilerek, araziye dayalı savaş taktiği üzerine detaylı bir planlama yapıldı. Bu taktik tarz yıl boyunca Botan’da önemli oranda uygulandı ve çok ciddi sonuçlar ortaya çıkardı. Görüldü ki, eğer genelde daha kararlı bir biçimde uygulanmış olsaydı, Türk ordusunu felç edecek yeni bir taktik açılımı ortaya çıkarabilecek gelişmeler yaratabilirdi. Bu taktik tarzın Botan’da kısmi uygulanmasıyla 1997 yılında arazinin denetimi tekrar gerillaya geçti. Ve bu da eyaletin yeniden toparlanmasını, bazı gelişmeleri yaşamasını beraberinde getirdi. Düşman, gerillanın kendisini araziye çekerek tuzağa düşürme taktiğini uyguladığını anlayınca, artık araziye rahat değil, korkuyla ve çekinerek girmek durumunda kaldı. Böylece araziye çıkmaktan ürkmeye başladı. Herhangi bir yerde gerilla görüntüsünü yakalasa bile ‘belki tuzaktır’ mantığıyla değerlendirip artık araziye çıkamaz oldu. Bu yüzden arazi denetimi tekrar güçlü bir biçimde gerillaya geçti.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER