BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (101.BÖLÜM)
MEŞRU SAVUNMA STRATEJİSİ
Meşru Savunma Gerillası Zafer Gerillasıdır;
Bunun için HPG’nin temel ve önemli bir kolu olan YJA-STAR ile birlikte diğer önemli iki kolu ise özel kuvvetler örgütlenmesi ve HPG yerel birlikleri örgütlenmesidir. Savunma savaşını kapsam ve içerik olarak zenginleştiren, yaygınlaştıran ve başarıya taşımada en önemli role sahip olan bu kolların sağlam bir biçimde örgütlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Gerilla, Kürdistan devriminde stratejik bir güçtür. Gerilla, meşru savunma alanında kendini geliştirmez, darbe yer ve rolünü oynamazsa her şey tekrar geriye döner. Gerillanın var olması demokratik toplumsal sahanın da rolünü oynamasına zemin sunmaktadır. Gerillanın yarattığı mücadele dengesi olmazsa kimse demokratik siyasal serhildan zemininin rol oynamasına izin vermez. Gerillanın yarattığı denge üzerinde bugün Kürdistan’da demokratik siyasal ve serhildan mücadelesi yürütülmektedir. Bunun için bütün toplumsal alanın gerillanın bu rolünü iyi bilmesi ve gerilla konusunda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekiyor. Gerillanın yarattığı denge ortamında bugün Kürdistan’da siyasal mücadele koşulları vardır. Eğer gerillanın yarattığı ortam, denge unsuru olmasaydı ne Türk devleti, ne de başka devletler Kürt halkının siyasal demokratik mücadele yürütmesine bu denli göz yummazlardı. Daha etkili, uydulaştırıcı, bastırıcı, teslim alıcı bir yönelimle özellikle devletin ekonomik, siyasal baskı güçlerini kullanarak, toplumu iradesizleştirmeyi geliştirirlerdi. Ama gerillanın mücadele yürütüyor olması bu politikaları sonuçsuz bıraktığı gibi varlığıyla bir denge oluşturmuştur. Bu denge ortamında halkımız ve demokrasi güçleri de siyasal demokratik mücadele olanaklarını bulabilmektedir.
Örneğin gerillanın varlığı olmasaydı alevi halkımıza ve tüm alevilere yaklaşım farklı olurdu. Yine diğer toplumsal kesimlere karşı tutum farklı olabilirdi. Bugün burjuva düzeninin toplumdaki çeşitli kesimlere yönelik hiçleştirici ve bastırıcı politikasını önleyen, Kürdistan’daki gerilla mücadelesi ve gerillanın varlığıdır. Bu anlamda gerilla aynı zamanda bir demokrasi gücüdür. Egemen burjuva anlayışı bunun tersini iddia ediyor olabilir ama işin gerçeği böyle değildir. Gerçek şu ki Kürdistan’da gerillanın mücadelesi ve varlığı Türk devletinin tek yönlü, baskıcı uygulamalarını önleyen temel bir aktördür. Bu bir özgürlük ve demokrasi mevzisidir. Ama mücadele ile yaratılmış bir mevzidir. Bu anlamda gerilla gerçek bir savunma gücüdür. Kürt halkının mücadele mevzisini, değer yargılarını savunan, Kürt sorununun demokratik çözümünü en çok dayatan bir güç durumundadır. Bunun için de Kürt halkının geleceğini teminat altına alan ve toplumsal değer yargılarını koruma ve temsil etmede en aktif bir güç olma pozisyonuyla gerilla gerçek bir savunma gücü durumundadır. Gerillanın mevzilenmesi ve mücadelesi özgürlük mücadelesinin diğer tüm güçlerine ve toplumsal tabana cesaret, moral, güven ve inanç kaynağı olmaktadır. Gerillanın yarattığı denge her şeyden önce bir alternatif oluşturmaktadır. İnsanlar sistemin yaşamına mahkum olmak zorunda değiller. Gerekli olursa herkesin dayanacağı imkanı yaratmaktadır. Bu da insanlarda bir güven ve inanç yaratmakta ve her yerde daha cesaretli olmalarını sağlamaktadır. Ne zaman isterlerse gerilla zeminine dayanabilir, katılabilirler. Bu büyük bir imkandır. Gerilla olmazsa bu insanlar nereye gidecektir? Ancak hapishaneye gidebilirler.
Çünkü seçenekleri olmayacaktır. Yani birisi bilinçli ve kararlı da olsa gerilla olmadan ben bu devletle savaşabilirim, diyebilir mi? Hayır, diyemez. Açık ki gerillanın oluşturduğu şemsiye altında önemli gelişmeler yaşanmaktadır ve bu şekilde gerilla öncülük rolünü oynamaktadır. Sadece mevzisin de ve yerinde konumlanarak, kimseyle uğraşmadan, otomatikmen de bu rolü oynamaktadır. Zaten gerilla, sistemimizin diğer kurumlarına fiili olarak müdahale etmek durumunda değildir. Gerilla ile toplumsal kurumlar arasında belli bir mesafe var ve örgütsel bir ilişki yoktur. Ama sisteme esas ruhunu veren gerilladır. Gerilla olmazsa bu sistem yürümez. Ama gerilla fiili olarak, bizzat siyasal ve toplumsal alanın işleri içinde değildir. İşin uzağındadır. Dikkat edelim, düşman bizzat bu konu üzerinde yoğunlaşıyor. Siyasal alanı daraltarak, “sizin PKK ile ilişkiniz var” demeye getiriyor. Bunun için ispatlar yaratmaya çalışıyor. Herhangi bir ispat geliştiremez çünkü legal toplumsal alanla gerilla çalışması arasına kalın bir hat çekilmiştir. Örneğin Şırnak’ta veya herhangi bir yerde siyasi çalışmalar yürütülmektedir. Gerilla ile arası çok kısa mesafede olabilir. Ama birbirleriyle alakaları yoktur. Bu duruma devlet de şaşırmıştır. Bunlar planlı ve gizli olarak böyle çalışıyorlarmış gibi şüphelere düşmektedir. Oysa herkes kendi işini yapmaktadır, birbirleriyle ilişkili değillerdir. Savunma güçlerinin mevzilenmesi sadece Kuzey Kürdistan’da değil, tüm Kürdistan’a yayılmıştır. Doğu Kürdistan’da aynı paralelde gelişen HRK gerillaları vardır. Orada devletin oluşturduğu tüm baskı sistemine rağmen halkın yoğun ilgisi olduğunu biliyoruz. Bu, gerillanın toplumda oluşturduğu sinerjiden ve güvenden kaynaklıdır. Gerilla bu rolü Doğu Kürdistan’da da oynamaktadır.
Halkın ilgisinin, özgürlük tutkularının, direnişin, umudun gelişmesi vardır ama toplumsal örgütlenme zemini henüz tam olarak oturtulmamıştır. Fakat giderek gelişmekte olduğunu görüyoruz. Bu, bir süreç işidir. Güneybatı Kürdistan’da gerillanın bizzat üslenme durumu yoktur. Ama burada da halk, gerillanın diğer parçalardaki mevzilenmesinden ve mücadelesinden moral, güç almaktadır. Eğer gerillanın tüm sömürgeci güçleri ürküten bu mevzilenme düzeyi olmasaydı, bugün Güney Kürdistan federasyonlaşması bu biçimde oluşamazdı. Çünkü Türk devleti asla böyle bir oluşuma fırsat vermezdi. Ancak gerillanın yarattığı denge ve gerillayı etkisiz kılma politikaları çerçevesinde Güney Kürdistan federasyonlaşmasını engelleyememişlerdir. Kürdistan özgürlük gerillası Kürdistan üzerinde adeta bir tepeci konumundadır. Özellikle Güney Kürdistan için adeta bir savunma kalkanı durumundadır. Aslında gerillanın tüm Kürdistan için böyle bir rolü vardır. Gerilla mücadelesinin yarattığı denge ortamında hem Güney’deki halkımızın kazanımları pekişmiş hem de Kuzey’de kazanımlar ortaya çıkmış, Kürdistan genelinde milli duygular kabarmış, ulusal demokratik örgütlenme ve gelişmeler yaşanmıştır. Görüldüğü gibi bugün Kürdistan’da var olan meşru savunma kuvvetleri, tüm Kürdistan halkı için gerçek anlamda bir savunma gücü konumundadır. Önderliğimizi, halkımızı, değer yargılarımızı ve kazanımlarımızı savunmada en esas güç meşru savunma kuvvetleri olan gerilladır. Kuşkusuz kazanılan mevzileri sadece gerilla korumamaktadır.
Aynı zamanda halkımızın ulusal toplumsal örgütlenmesi, siyasal kültürel ve diplomatik mücadelesinde yaratılan kurumlaşma ve mevzilenme temelindeki öz savunma da önemli bir savunma aktörü durumundadır. Yine bugün Güney Kürdistan’da neredeyse düzenli bir ordu durumuna geçen peşmerge de Güney Kürdistan’ın bir savunma gücüdür. Ama HPG’nin dayandığı siyasal strateji, çizgisi ve mücadele pozisyonu itibariyle, tüm Kürdistan için bir savunma rolünü oynadığı ve esasen bunu pratik açıdan da geliştirmek durumunda olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir. Eğer Kürdistan özgürlük gerillası üzerinde sömürgeci düşman güçlerin tasfiye planları ilerlerse ikinci hedef mutlaka Güney Kürdistan federasyonu olacaktır. O zaman Güney Kürdistan’daki sistemi sürdürmek büyük bir tehlikeyle yüz yüze gelir. Bugün Türk devletinin öncülüğünde sömürgeci devletlerin yürüttüğü strateji Kürdistan’ı ortadan kaldırma stratejisidir. Bunun için HPG’nin oynadığı rol ulusal, demokratik bir roldür. Demokratik ulusu inşa ve ulusal değerleri koruma rolüdür. Başta Güney Kürdistan olmak üzere bütün Kürdistan’da ulusal demokratik değerlerin bütününü savunmaktadır. HPG bunu mevzilenmesi ve hareket tarzıyla yapmaktadır. Gerillanın mevzilenmesi tasfiye edilirse bu açıdan Kürdistan savunmasız kalacaktır. Bunun anlamı, Kürt halkının savunmasız kalması ve teslim alınmasıdır. Gerillanın teslimiyeti Kürdistan’ın teslimiyetidir. Ne zaman ki Kürt halkının kimlik hakları anayasal çerçevede teminat altına girerse o zaman biz gerillanın konumunu tartışabiliriz. Gerilla o zaman farklı nitelikte ve biçimde bir öz savunma gücü olarak düzenlenebilir. Neden?
Çünkü hiçbir toplum öz savunma gücünden yoksun olamaz. Öz savunmadan yoksun hiçbir halk varlığını devam ettiremez. Bir toplumun kendisini savunabilmesi için iç ve dış güvenliğini sağlam tutması gereklidir. Meşru savunma stratejisi tüm toplumsal sistemimizi kapsamaktadır. HPG en ön safta öncülüğünü yapmaktadır. Meşru savunmayı ideolojik, siyasal, örgütsel ve askeri olarak profesyonel düzeyde yürütmek gerekmektedir. HPG sadece askeri anlamda mücadele yürütmüyor, siyasal olarak da bir denge yaratıyor. Dikkat edilirse gerilla stratejik bir rol oynadığı için hedef gerilladır, düşman gerillayı silahsızlandırmak ve tasfiye etmek istiyor. Düşmanın bütün yoğunlaşması bunun üzerinedir. Devrimimizin içinde bulunduğu koşullar, Kürdistan halkının dört parçada mevzilenmesi göz önüne getirildiğinde HPG’nin mevzilenmesinin ve varlığının askeri savunmadan öte bir rol oynadığı açıktır. HPG sadece klasik bir savunma gücü değil, tüm ulusun demokratik güvencesidir. HPG bu sistemin temel gücüdür, onun koruyucu ve öncü gücüdür.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER