BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (49.BÖLÜM)
BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (49.BÖLÜM)
0 Yorum
925
22-12-2021

                                                             TAKTİKTE TIKANMA SÜRECİNİN GELİŞMESİ

Komuta Ve Taktiğe Yaklaşım;

Savaş sahasında gerillanın giderek inisiyatifi yitirmesinin bazı önemli nedenleri vardır. Her şeyden önce PKK’nin uyguladığı taktik çizgi genel hatlarıyla doğruydu. Ama bu taktik çizginin somut koşullara yanıt verebilecek anlayış ve pratikleşme düzeyi pek gelişmemişti. Taktik perspektifi genelde Önderlik vermiştir. Ama Önderliğin perspektiflerini pratiğe aktaracak, tamamlayacak, güçlü taktisyenler ortaya çıkmamıştır. Savaş sahasında bizzat gözlem yapabilecek, yaptığı gözlem ekseninde savaş doktrinini somutlaştırabilecek ve bu eksende taktik üreticilikte rol sahibi olacak komuta yapısının açığa çıkmaması büyük bir talihsizliktir. Kürdistan devrimi elbette somut koşullarında özgün bir takım savaş stilleri ve komuta tarzını geliştirmiştir. Ama bunu yönlendirecek, bilinçli bir düzeyle pratik sahaya kanalize edecek olan taktik önderliklerin rollerini oynayamamaları giderek tıkanmayı geliştiren en önemli etken olmuştur. Bu yetmezlikler PKK mücadele tarihi boyunca çokça görülmüştür. Taktik önderlik her türlü girişim ve riski göze alan bir kararlılık ve ısrarı maalesef sergileyememiştir. Farklı eyaletlerde bulunan komuta kademesi birbirini destekleme, tamamlama ve yürütme düzeyinde bir ekip ruhunu oluşturamamıştır. Savaşın gidişatını değerlendiren, eksikliklerini tespit eden ve buna karşı ön açıcı bir rol oynayacak ortak bir koordinasyonu örgütleyememiştir. Özcesi, taktik çözümlemeyi yapabilen, pratikte detaylara kadar inebilen, bu temelde konsept oluşturup ülke sathına indirgeyebilen bir organizasyon oluşturulamadı. Bu nedenle çok parçalı, yerellerin inisiyatifinde bir savaş gerçekliği ortaya çıktı. Bu, birinci nedendir. 

İkincisi, Önderlik sahası dışında ihtiyaca cevap verebilecek eğitsel faaliyetlerin yeterli düzeyde geliştirilmemesidir. Bilindiği üzere 1991–92 yıllarında yoğun katılımlar vardı. Yönetim gerçekleşen katılımlar altında ezilmişti. Katılan gerilla adaylarını doğru temelde eğitme koşullarını yaratamamıştı. Öyle bir noktaya geldi ki, katılan gerilla adayları çok kısa süreli eğitimler ardından silah alıp, savaşmak zorunda kalmışlardı. Yönetim, yeni katılan adayların kişiliğini PKK ruhu, tarzı, felsefesi ve yaşam biçimiyle donatamadı. Bunda küçük burjuva ukala tip ile dar köylü mantığıyla her sorunu çözümleyebileceğini düşünen ve bu temelde pratik uygulamayı yapan özelliklere sahip kişilerin yönetimde olmaları etkili olmuştur. Halk orduları elbette ki halktan oluşur. Toplumun her sosyal katmanından katılım gerçekleşir. Kürdistan koşullarında gerçekleşen katılımların büyük çoğunluğunun köylü kökenlilerden olması kadar doğal bir durum olamaz. Ancak modern bir devrimci hareket, köylüyü de, küçük burjuvayı da, farklı sosyal tabakadan geleni de kendi anlayışına göre eğitir. PKK’nin en fazla önem verdiği eğitsel faaliyetler maalesef pratikte pek anlam bulmadı. Bu nedenle komuta anlayışında küçük burjuva lafazan bazı tipler olsa da, daha çok köylü anlayışı egemen olmuştur. Bu anlayışın en belirgin özellikleri; yüzeysellik, darlık, bastırmacı zihniyet ve gelişen siyasal ile askeri süreci kestiremeyen bakış açısına sahip olmasıdır. Bu bakımdan orduyu eğitecek, savaştıracak, yetiştirecek ve geliştirecek bir komuta karakterine bürünemedi. Bu nedenlerden ötürü eğitimsiz güçlerle 1994 süreci karşılandı. Üçüncüsü, savaş komutasının gelişmemesidir. Savaş komutanlığının gelişmediği yerde taktik zenginlik de gelişmez. Savaşı yerinden yönetecek, yönlendirecek bir ana karargahın olmayışı ciddi bir boşluk yaratıyordu. 

Ana karargah görevi daha çok Önderlik Sahası’na kalıyordu, ama bunun tüm pratik sorunlara cevap olamayacağı açıktır. Dolayısıyla tüm alanlar arasında koordinasyon ve pratikte tek elden yönlendirmenin olmayışı beraberinde ciddi sorunlar yaratıyordu. Taktik düzeyde belki giderek biraz gelişme yaşanmıştır ama esas olarak köylü isyancı anlayışını aşan bir komuta ve yönlendirme tarzına ulaşılamadı. PKK’nin yürüttüğü direniş savaşının en belirgin taktiği saldırı, çatışma ve geri çekilmedir. Taktik zenginlik yakalanamamıştır. Tabur, karakol ve bunların uzak güvenliklerini sağlayan tepe baskınları esas saldırı yöntemi durumundaydı. 1993’ten itibaren Türk ordusu bu sabit hedefleri mayın, tel örgü, projektör, termal kamera ve tankla güçlendirdi. Türk ordusu bu yöntemlerle gerillanın saldırı taktiğini boşa çıkardı. Her tabur ve karakolu adeta bir kale gibi inşa ederek, yeni önlemlerle sürekli güçlendirdi. Her tabur ve karakola tank ve en önemlisi de termal kamera yerleştirdi. Tank çok önemli değildir. Apocu ruhla gerilla güçlerimiz tarihin tanık olduğu en büyük cesarete sahiptirler. Gerektiğinde tankın içine bile girmiştir, tekrar girmede en ufak bir tereddüt yaşamaz. Ama termal kameralar farklıdır. Kilometrelerce öteden gerilla tespiti yapabilme kapasitesine sahiptir. Termal, tankla birleşince Türk ordusu açısından oldukça elverişli bir pozisyonun doğmasına ve uzaktan vuruş gücüne sahip olmasına yol açtı. Aslında termalli tank sistemi olmasaydı Türk ordusunun şu an Kürdistan’da bulunan taburlarının çoğu tutunamazdı. Çünkü gerillanın yüksek saldırı ruhu karşısında bu tür taburların salt dikenli tel, mayın vb yöntemlerle tutunması mümkün değildi. Ama gelişen bu tedbirler karşısında taktik zenginliği geliştirmeyen komuta kademesinde, başta Botan, Zağros olmak üzere tüm alanlarda bir daralmayı getirmiştir. Bunun nedeni komuta kademesinin özellikle Botan ve Zagros’ta sabit hedeflere yönelimi bir alışkanlık haline getirmiş olmasıydı. Bu taktik mantığa göre tabur, karakol ve tepelerde tedbir alınınca artık gerillanın vuracağı hedef kalmıyordu. 

Örneğin tüm savaşlarda patlayıcıların rolü önemli bir yer tutmuştur. Uzaktan kumandalı patlayıcı düzenekleri yeni icat edilmiş değildi. Gerilla, 1980’de Filistin’de eğitimini kapsamlıca görmüştü. Ama Dörtlü çetenin belirli düzeyde etkisi ve feodalitenin bakış açısıyla yaklaşan anlayışın savaş taktiğinde patlayıcılara yer yoktu. Hatta patlayıcı ve mayınlamayı yapanı “oportünist” olarak gören bir anlayış geliştirilmişti. Çünkü uzaktan vuruş yapan değil, hedefi yakından vuran, üzerine gidip silah kaldıran kahraman olarak değerlendiriliyordu. Dikkat edilirse bu anlayışın altında Kürt’ün eski, klasik feodal bakış açısı vardır. Halbuki daha 1981 yılında “devrimimiz bir patlayıcılar devrimi olacak” diye bir slogan vardı. Bu söylem daha sonrasında Dörtlü çetenin etkisiyle terk edilmişti. Herkesin izlediği gibi şu anda uzaktan kumandalı patlayıcıların kullanımına ağırlık verilmesiyle Türk ordusuna büyük darbeler vurulmaktadır. Modern savaşlarda uzaktan kumandalı düzeneklerin bolca kullanıldığının örnekleri çoktur. Hatta bu taktik, önemli bir yere sahiptir. Gerilla güçlerimiz taktik zenginliği yakalayamadığından giderek şehirlerdeki örgütlülüğü de darbe almış ve adeta tecrit olmuştu. Güçlü, üretken, ön açıcı ve zengin taktikler yakalanabilseydi, düşman bizi şehirlerden koparamazdı. Güçlerimiz düşmanın geliştirdiği taktikleri boşa çıkaran yaklaşımlar geliştiremedi. Taktiğe, karşı bir taktikle yanıt verilmemişse, o zaman taktik yok demektir. Çünkü taktik sadece bir vuruş tarzı değildir. Taktik; örgüttür, hareket tarzıdır, mevzilenmedir, karşıyı nasıl yeneceğinin planlanmasıdır. Biz bunu yapmayınca, Türk ordusu inisiyatifi eline almıştır. Komuta sorununun en önemli yetmezliklerinden biri de erken iktidar hastalığına yakalanmış olmasıdır. Erken iktidar hastalığı aynı zamanda erken başarıya göre de kendini hazırlamayı geliştirmiştir. 1994 yılından sonra bazı komuta mensuplarında bunalım ve psikolojik sorunlar gelişti. Farklı arayışlar ve bunun sonucunda tıkanmalar yaşandı. 

Bunun nedeni erken zafer beklentisine kapılmış olunmasıdır. Zafer erken sağlanmayınca bu tür sorunlar ortaya çıktı. Erken iktidar hastalığı 1991’de gelişen, daha çok üst kademedeki komuta yapıları için başlı başına bir anlayıştı. Denetiminde gerilla gücü ve kitle desteğini gören, bazı başarıları elde eden komuta artık her şeyi ben yarattım, bundan sonra da yaşama hakkım vardır psikolojisine girmişti. Dolayısıyla iktidar hastalığını yaşayan bir komutanın gerçek bir taktiksiyen ve savaşçı olma özellikleri gelişemezdi. Bu da savaş taktiğinin kendini tekrar etmesine neden olan, başta gelen anlayışlardan birisidir. Eyaletçilik ve yerelcilik anlayışlarının gelişmesinde de bu anlayışın payı büyüktür. Adeta her eyalette ayrı bir PKK oluşturuldu. Yine komutada ekip ruhu yoktu, daha çok tekleşme gelişmişti. Eyalet komutanı her şeyi kendinde merkezileştirmişti. Ağzından çıkan her sözün adeta bir yasa gibi görülmesini isteyen bir tarz gelişmişti. Tekleşme olunca, taktiğin çok yönlü bir biçimde gelişmeyeceği aşikardır. Taktik gelişmeyince, eğitim, düzenleme ve mevzilenme doğru düzeyde gelişmez. Tüm olgular zincirin halkaları gibi birbiri ile bağlantılıdır. Biri diğerini ve bir sonrakini de etkiler. Bu zihniyet oluşumu, vuruş tarzını giderek zayıflatmıştı. Mesela teknik, taktiğin hizmetine hiç sokulmadı. Bu durum gücün teknik eğitimini çok olumsuz etkiledi. Daha önce Bekaa’daki Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi, gerillaları çok iyi eğitiyordu. Akademi kapanınca, tekniği kullanma düzeyinde bir zayıflık gelişti. Yeni katılan gerillayı on beş günlük bir askeri eğitime tabi tutmak yeterli sayılıyordu. Bu, büyük bir yanılgıydı. Genelde Vietnam devrimi örnek alınıyordu. 

Çünkü Vietnam devriminde beş günlük bir askeri eğitim ardından, savaşa katılım gerçekleşiyordu. Oysa Vietnam’ın koşulları ve zihniyet oluşumu ayrı, Kürdistan’ın apayrıdır. Zira Kürdistan’da bir gerilla adayı on beş günlük eğitimle gerilla kapasitesine ulaşamaz. Eğitim süreci Vietnam için beş gün ise Kürdistan gerillası için beş ay olmak zorundadır. Bu durum gerilla gücünde teknik düzeyde bir kötürümleşmeyi geliştirdi. Hatta birçok yerde taktik, tekniğin hizmetine sokulmaya çalışıldı. Mesela nerede hangi silahın daha etkili kullanma koşulu bulunduysa, orada eylem yapıldı. Böylece taktik, tekniğe göre ayarlandı. Oysaki teknik taktiğin hizmetine girmeliydi. Taktik düzeyde içine girilen bir diğer eksiklik de sınır kültürünün gelişerek, bir tarz haline gelmesidir. Başta Zağros olmak üzere bir kısım güçlerde sınır kültürü gelişmişti. Sınır kültürü daha çok üslenme düzeyinde açığa çıkmıştır. Kuzey’de birkaç ay savaştıktan sonra, Güney’e geçerek hareketsiz yaşam biçimini esas almıştır. Güney’de üslenmenin, Kuzey üzerinde olumlu etkisi olmakla birlikte taktik açıdan olumsuz etkileri de olmuştur. Gizlilik, kamuflaj, hareketlilik gibi gerillanın temel ilkeleri bu üslenme tarzıyla yeterli uygulanmamıştır. Güney’in rahatlatıcı etkisinin yarattığı tarzla Kuzey’e geldiğinde farklı sorunlarla karşı karşıya kalınmasına neden olmuştur. Taktikte aşınmanın gelişmesinde bu tarz üslenmenin de payı vardır. Dördüncü önemli neden, riskin yeterince göze alınmamasıdır. Savaşın en önemli ve belirleyici yönlerinden biri de risktir. Zaten savaşın kendisi risktir. Savaşa kalkışmak en büyük riski göze almak demektir. Söz konusu olan bir ülkeyi kurtaracak bir savaşsa, gerektiğinde her türlü riski göze almak gerekiyor. Ama komuta birçok yerde bireysel kaygılara kapıldığı için riski göze almamıştır. Kapıldığı kaygılar onu adeta prangalarla zincirlemeye götürmüştür. ‘Ya başarılı olamazsam’ kaygısı girişken olmasını engellemiştir. Bu nedenle günü kurtarmanın peşine takılmıştır. Bir strateji ve doktrine dayalı mücadele yürütme yerine, günü kurtarmacı bir zihniyetle yaklaşılmıştır. 

Diğer önemli bir husus da, komutanın hiçbir zaman alan kurtarma stratejisine inanmamış olmasıdır. Her ne kadar çoğu zaman planlama konusu olmuşsa da, gerçekte komuta kademesi bunun gereklerini yerine getirmemiştir. Yine komuta hiçbir yerde ayaklanmaya inanmamış ve amaca dönüştürmemiştir. Bunu 1993 yılında düşman subayları da söylemiştir. Gever halkı bir günlük silahlı ayaklanma yapmıştı. Keza 1992 yılında Şırnak halkı aynısını yapmıştı. Ama halk ayaklanmasından hiçbir gerilla komutanının haberi yoktu, ne katılmış ne de desteklemişti. Komuta, halkı ayaklanmaya yöneltmemiş, hatta başarılı olacağına hiç inanmamıştı. Önderlik, sürekli hareketli savaşı geliştirmeyi dayattı. Ama komuta hareketli savaşla denge konumunu yakalama tarzına hiçbir zaman kendini yatırmadı. Önderliğin Botan-Behdinan’ı birleştirmesinin bir nedeni vardı; o sürece kadar Behdinan’da yoğun güç olmasına rağmen yine de takım eylemliliği esas alınıyordu. Bu mantık, kaygıdan kaynaklanıyordu. Takım hareketiyle vur-kaç taktiğini iyi uygularım, küçük güçlerle vurur, silah kaldırırım, kayıp vermem, sene sonunda hesabımı bu biçimde kayıpsız kapatırım, diyerek, riskli ama sonuç alıcı eylem türlerine girişmemiştir. İmkan var, geri cephe var, olanaklar var, halk desteği var ve halk ayaklanmak istiyor, gerilla da bunun öncüsü olmalı diye düşünmemiştir. Çünkü bu mantık ve yaklaşımda ‘risk’ vardır ve maalesef bu risk göze alınmamıştır. Bu eksende düşmanı daraltacak, ona geri adım attırtacak taktik bir yönelim geliştirilememiştir. Denilebilinir ki, hayatını bu işe yatırmış, gerektiğinde fedaice çarpışabilen bir komutan nasıl risk göze alamıyor? Çoğu komutan arkadaşta şunu gördüm; gözünü kırpmadan kendini feda edebilir ama bireysel kaygılarından ötürü en ufak bir eleştiri ya da farklı bir yaptırımı göze alamazdı. Bu durum ciddi, sosyolojik bir olaydır. Her gün ölümle dans eden insanların bireysel kaygılarla taktik süreci yönlendirmesinin izahı kolay değildir. Ama pratikte yaşanan gerçekliğin bu olduğu kesindir. 

Gerilla psikolojisiyle yetişmiş birçok komutan arkadaşın “aman gücümü koruyayım, risk altına girmemeyim, sene sonunda hesap vermeyeyim” diye yeni taktik açılımları yapmadığını çok iyi biliyorum. Yine, “gücüm fazla olursa, sorumluluğu ağır olur, nasıl besleyeceğim” diyerek savaşçı almayan, işin kolayına kaçan, sürekli hazır güç ve olanak isteyen birçok komutanlık örneği yaşanmıştır. Burada ucuz komutanlıktan bahsetmiyoruz. Bu, zaten eleştirilmesi gereken, komutanlaşmayan bir duruş anlamına gelmektedir. Her şeyde hazırı arayan ve kolaya kaçan ucuz komutanlık örnekleri de olmuştur. Ama ucuz komuta duruşundan ziyade, önemli taktiksel süreçlerin açılımını yapması gereken komutanlıklardan, savaşta gözü pek ve gerektiğinde fedakarlık yapabilen komutanlardan bahsediyoruz. Bu nedenle işin izahatı oldukça zor bir durumdur. Hem her türlü fedakarlığı yapacaksın, hem de başarı için risk göze almayacaksın. Elbette ki bu bir çelişkidir ama pratikte yaşanan da budur. Beşinci husus; hareketi oldukça zorlayan, tabanını sindirmeye çalışıp kontra eylemlerini geliştiren odaklara karşı gerillanın etkili yönelmemesidir. Yurtsever kitlenin en yoğun bulunduğu Batman, Nusaybin, Şırnak, Cizre, Silvan, Amed vb yerlerde yoğun kontra saldırılarıyla halk yıpratılırken, gerilla komutası halkı yeterince savunamamıştır. Mesela Hizbullah ya da Hizb-i Kontra, sivil insanları kaçırıyor, domuz bağıyla bağlayıp vahşi işkencelerle katlediyor, şehrin ortasında insanlara yanaşıp arkadan vuruyordu. Bugün Hizbullah, suçlarını itiraf etmeden hiçbir şey olmamış gibi halkın içinde siyasi örgütlenmelere girişiyor. Oysa geçmişte yaptığı katliamlar ne islamla ne Kürt yiğitliğiyle ne de insanlıkla izah edilebilir. O dönemde bu örgütlülüğü etkisiz kılacak, tabanını kurutacak ciddi hiçbir askeri planlama geliştirmeyişimiz halkı savunmasız kılmıştı. 

Bu kontra odaklarını etkisiz kılma rolü sadece milislere verilmişti. Milis örgütlenmesinin, bir devlet örgütlenmesi olan Hizbullah ve JİTEM ile başa çıkamayacağı açıktır. Bu yanlış anlayış nedeniyle şehirler adeta Hizbi-kontra ve JİTEM kaynaklı kontra gruplarına terk edildi. Sonuçta JİTEM, Cizre gibi bir yerde mahalle komitelerini kurmaya kadar gitti. Yine 1994 yılındaki yerel seçimlerin boykot edilmesi bazı açılardan doğru olabilir, ama bu boykot yerel yönetimlerin idaresinin kontra odaklara bağlı kişiliklerin denetimine geçmesine neden oldu. Seçim sürecinde “PKK’ye karşıdır” diye nerede bir iblis, çete reisi ve kontra varsa yerel yönetim idarelerinin başına getirildi. Kamil Atak, Baho Ağa gibi tiplerin belediye başkanı olmasıyla, yurtseverler üzerinde uygulanan baskıların boyutları daha fazla genişledi. Bu tiplerin yaptıkları yanlarına kar kalınca, geliştir_dikleri kontra faaliyetlerin kapsamını daha fazla genişletmişlerdi. Gerilla, Türk ordusuna kilitlendiği için, bu odaklara yönelim gerçekleştirmedi. Gerilla komutanları kontra odakları etkisizleştirmek için bir plan geliştirmeyince, meydan onlara kaldı. Sonuçta bu odaklar birçok yerde adeta halka kan kusturmuşlar ve harekete büyük zarar vermişlerdi. Altıncı husus; gerillanın düşmanın hazırlıklarını çok fazla dikkate almaması, taktik düzeyde düşmanın gerisinde kalmasına neden olmuştur. Türk ordusunun 1993 kışında ne tür hazırlıklar ve nasıl bir savaş taktiği izleyeceğine dair verileri almaya dönük bir çaba gelişmediği için, buna karşı önlem alma tedbirleri de açığa çıkarılmamıştır. Düşmanın kapsamlı yönelebileceği tahmin edilmesine rağmen yeterli bir taktik tedbir öngörülmemiştir. 

Ancak baharla beraber düşmanın kapsamlı imha konseptinin gelişmesiyle bazı tedbirlere gidildi. Düşmanın taktiklerini yerinde değerlendirip boşa çıkaracak karşı bir taktik geliştirmekten ziyade, daha önce alınan kararlar ekseninde planlama yürütüldü. Zaten düşman önceden alınan kararların uygulama zeminini birçok yerde ortadan kaldırmıştı. Eyalet komutanlıkları bu temelde yenilikçi tarz ve taktiği esas almadığı için, birçok eyalette ciddi darbelerin alınmasına yol açılmıştı. Kuzey eyaletlerindeki komutanların izledikleri pratik, süreci tersine çevirmişti. Amed ve Garzan eyaletleri düşmanın saldırıları karşısında ciddi kayıp ve içe büzülmeyi yaşamışlardı. Amed eyalet komutanı Şehit Harun arkadaştı, Garzan eyalet komutanı ise Dr. Süleyman’dı. Hakeza GAP eyaleti de aynı pozisyonda bulunmaktaydı. Şehit Cemal ve Şehit Hasan Ağaç arkadaşlar eyalet yönetimindeydi. Mesela bu eyaletlerde düşmanın hazırlıklarını boşa çıkarıcı bazı tedbirler geliştirilebilirdi. Kontra ve işbirlikçi çevreler üzerinde bir baskı oluşturulabilir, düşmanın bu yönlü hazırlıkları etkisiz kılınabilirdi. Kısacası, düşmanın hazırlıkları gerillanın hazırlıklarından daha güçlü olduğu için daha fazla sonuç almışlardı. Yedinci husus; kitabımızın beşinci bölümünde de açımladığımız gibi alanlara dengesiz güç yığmadır. Bazı alanlara kaldırabileceğinden daha fazla güç yerleştirmek, teknik donanımı çok daha güçlü olan Türk ordusuna daha kolay hedef olmaya yol açmıştır. Serhat eyaleti bu taktik yanlışlığın tipik bir örneğidir. 1994 yılında Serhat’ta tam bir facia yaşanmış, gerilla güçleri burada adeta katliamdan geçirilmişti. Çünkü alan koşulları yüksek sayıda bir gerilla gücünü kaldırmaya ve korumaya müsait değildi. Mardin, GAP ve Garzan’da aynı durum yaşanmıştı. Bu alanlarda çok sayıda kayıp verilmişti. Kuşkusuz ki her eyalet kayıp verdi ama bu eyaletlerde verilen kayıplar mevzilenme ve taktik yetersizlikler nedeniyle verilmiş kayıplardır. 

Çünkü adı geçen eyaletlerde daha çok coğrafyanın doğru değerlendirilememesi sonucu yaşanan sorunlar nedeniyle kayıplar artmıştı. Sekizinci husus; Zelê pratiğinin güçler üzerinde yaratmış olduğu olumsuz ve tahripkar etkidir. Güçleri yeterince savaş gerçeğine göre hazırlayamaması, burada parti adaleti ve sistemi yerine farklı bir sistemin uygulanmasıyla ciddi bir moralsizlik ve rahatsızlık yaratmıştı. Burada 1500 kişilik gücün başta Serhat, Zagros, Botan, Garzan olmak üzere bütün alanlara dağıtılması, Zelê’deki tahribatın bir biçimde her alana yansıtılmasına yol açmıştır. Bu da partileşme, askerileşme ve komutalaşma gerçeğine olumsuz etkide bulunmuştur. Dokuzuncu ve son husus da; Zeki unsurunun ikiyüzlü bir biçimde savaşı arkadan hançerlemesidir. Zeki’nin gerillaya rolünü oynatmayarak süreci boşa çıkarması, diğer eyaletlerde kıran kırana geçen savaşa arkasını dönmesi sürecin kaderini tayin etmede belirleyici olmuştur. Türk devletine teslim olup itirafçı olduktan sonra verdiği ifadelerde bu sürecin değerlendirmesini oldukça iyi yapmışa benziyor. İfadelerinde, “aslında ben devlete çok hizmet ettim” diye verdiği beyanatlar var. Doğrudur, PKK içerisindeyken Türk devletine hizmet eden birçok uygulamaya imza atmıştır. Devlete esas hizmetini de 1994 yılında, başında bulunduğu eyaletlerin güçlerini savaştırmayarak, savaşı boşa çıkarmakla yapmıştır. Çünkü dönemin konseptini boşa çıkarmada önemli bir rolü olmuştur. Eğer bizzat Önderlik sahasındaki ulusal konferansta bulunmasaydı, alınan kararlardan haberi yoktu diye bir anlam verilebilirdi. Ama konferansta kendisi hazırdır, alınan karar ve planlamanın doğru olduğunu kendisi söylemiştir. Ancak Kuzey’e geçtikten sonra tersini uygulamış ve ikiyüzlü bir pratik sergilemiştir. PKK’nin bu süreçte gereken sonucu alamayışının nedenlerini böyle sıralamak mümkündür. 

Tüm bu nedenlerin gelip kilitlendiği yer taktik öncülüktür. Gelişen tüm olumsuzluklara rağmen Kürdistan gerillası açısından 1994 yılı bir yıkım yılı değildir.Aksine 1994 yılı bir direniş yılıdır. Düşmanın çok kapsamlı ve topyekün saldırılarına karşı kahramanca direnen bir gerilla ve halk gerçekliği vardır. Direnişlerde elbette kayıplar da verilecekti. Ama yanlış mevzilenme, hareket tarzı ve taktik yetersizliklerden dolayı yaşanan kayıplar acı vericidir. 1994 yılının sonlarına gelindiğinde gerillada herhangi bir mevzi kaybı ve gerileme durumu yoktur. Fakat güçlerimizde belli düzeyde bir yıpranma yaşanmıştı. 1994 yılındaki yıpranma esas etkisini 1995 yılında göstermiştir. Bu nedenle 1994 yılını bazılarının değerlendirdiği gibi bir yıkım yılı olarak değerlendirmek yanlıştır. 1994 yılı daha çok bir direniş yılı olarak tarihe geçmiştir. Bahardan itibaren Türk ordusunun alan hakimiyetine dayalı yürüttüğü savaşa karşı güçlü bir hamle yürütmek gerilla açısından hayati önemdeydi. Bunun için gelişen saldırılara karşı sadece direnmek değil, bir karşı hamleyi geliştirmek gerekiyordu. Bu dönemde karargah olarak temmuz-ağustos aylarında Haftanin’de kaldıktan sonra tekrar Kuzey alanına yeni bir hamle için dönüş yapıldı. Bir bölükle beraber Cudi’nin askerler tarafından tutulan bölgelerinin içinden geçerek Bestler alanına geçildi. Beytüşşebap-Çatak zozanlarından gelen Adil arkadaşların gücü Garısa alan güçleri ile birleşerek yeni bir harekatın geliştirilmesi planlandı. Cudi, Gabar, Çırav Serxetê ve Garısa bölgesinde dalgalar halinde eylem dizileri gerçekleştirildi. Altı-yedi bölükle harekatlar yapılmasına rağmen bu eylemlerin ciddi bir etkisi oldu. Ama istenilen başarıyı yarattığı söylenemez. Düşman, alanın stratejik bazı noktalarında teknik desteğinde üslenme yapmıştı. Bu nedenle yapılan harekatlar önemli olmakla birlikte, dönemi kurtaracak, daha doğrusu Türk ordusunun 1994 baharından itibaren geliştirdiği saldırılara karşı kapsamlı bir güz hamlesi biçiminde olamadı. Ama yine de güçlerimiz için güçlü bir moral yarattı. 

Çünkü ağır saldırılar ardından böyle bir harekat güven verici nitelikteydi. Ama dönemi tümden belirlemek için daha köklü ve kapsamlı bir harekatla birçok yeri düşüren bir güz hamlesi olabilirdi. Bu_rada geliştirilen o düzeyde değildi. Yine de 1994 güzü itibariyle önemli bir çıkıştı. Fakat süreci tayin edici bir düzeyde değildi. Nihayetinde Aralık ayına kadar sürdürülen bu hamlesel çıkışta Şehit Adil, Şehit Erdal gibi arkadaşların çok çarpıcı ve belirleyici rolleri vardı. Özellikle Serxetê bölüğüne yapılan saldırı eyleminde 16 silahın alınmasında ve hedefin düşürülmesinde bu iki arkadaşın belirleyici rolü olmuştu. Bu hamle, belirttiğimiz gibi sürece istenilen cevap düzeyinde olmazsa da, düşmana şu mesajı vermiştir: Sen gerilla karşısında asla başarılı olamazsın. Hakimiyet sağlamışım, dediğin yerlerde sana karşı güçlü eylemsellikler sergilenmiş ve gerillanın gücü ortaya konulmuştur! 

MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

TARİHİ 15 AĞUSTOS ATILIMI ve YARATTIĞI SONUÇLAR

DURAN KALKAN: BÜTÜN DÜNYADA GERİLLA DEVRİ BAŞLAYACAKTIR

KÜRT İSYANLARI VE İÇ İHANET

TÜRK DEVLETİ YENİLGİSİNİ YALANLARLA GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (ÖNSÖZ)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (2.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (3.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (4.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (5.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(6.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(7.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(8.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(9.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(10.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (11.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(12.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (13.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (14.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (15.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(16.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (17.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (18.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (19.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (20.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (21.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (22.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (23.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (24.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (25.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(26.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(27.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(28.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(29.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(30.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(31.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(32.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(33.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(34.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(35.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(36.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(37.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(38.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(39.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(40.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(41.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(42.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(43.BÖLÜM)

BİR DOĞUŞ DESTANI (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(44.BÖLÜM)

BİR DOĞUŞ DESTANI (2.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(45.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(46.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(47.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (48.BÖLÜM)

KÜRTLER'İN TOPYEKÜN SALDIRILAR KARŞISINDA DİRENİŞİ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (49.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(50.BÖLÜM)

2021’E GERİLLA CEPHESİNDEN BAKIŞ (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (51.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (52.BÖLÜM)

''TARİH MUTLAKA KENDİ KAHRAMANLARINI YARATIR’’

ROBOSKİ İÇİN MÜCADELE KESİNTİSİZ SÜRMELİDİR

KONGRA-GEL’DEN 2022 MESAJI

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (53.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (54.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (55.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (56.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (57.ÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (58.BÖLÜM)

PROFESYONELLEŞEN GERİLLA İŞGALCİLERİN HAYALLERİNİ YIKTI

ÇAĞA DAMGA VURAN DİRENİŞ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (59.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (60.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (61.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (62.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (63.BÖLÜM)

DİRENİŞ KAZANDI, KRİZ DERİNLEŞTİ

‘SAKİNE CANSIZLAR GİBİ SÜREKLİ BİR DİRENİŞ İÇİNDE OLACAĞIZ’

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (64.BÖLÜM)

YURTSEVER HALKIMIZA VE DEMOKRATİK KAMUOYUNA

SARALARIN KARARLILIĞIYLA MÜCADELEYİ YÜRÜTÜYORUZ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (65.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (66.BÖLÜM)

DÜŞMANA CEVABIMIZ SARALAŞMAK OLACAKTIR!

CENAZELER GELMEDEN ÇÖZÜM BULUNMALI

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (67.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (68.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (69.BÖLÜM)

EFRÎN YURTSEVER İNİSİYATİFİN'DEN HASHTAG KAMPANYASINA DESTEK ÇAĞRISI

PKK'NİN LİSTEDEN ÇIKMASI İÇİN EYLEMLERİ BÜYÜTECEĞİZ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (70.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (71.BÖLÜM)

YPG GENEL KOMUTANLIĞI ŞEHİT XEBAT DÊRİK'İ ANDI

EFRÎN'İ ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ

EFRÎN'İN HAYKIRIŞI-1

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (72.BÖLÜM)

“EFRÎN’DE İŞGALE KARŞI KOBANÊ RUHUNU KUŞANALIM!”

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (73.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN TARİHİ VE MEŞRU SAVUNMA (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (74.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN TARİHİ VE MEŞRU SAVUNMA (2.BÖLÜM)

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM, ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM

EFRÎN GÜNDEMİ

SOYKIRIM VE İŞGALE KARŞI ÇAĞIN DRENİŞİ DEVAM EDİYOR (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (75.BÖLÜM)

EFRÎN'DE İŞLENEN SUÇLARIN 3 YILLIK BİLANÇOSU

ULUSLARARASI HALK HAREKETLERİNDEN EFRÎN'E YÖNELİK İŞGAL HAREKATINA TEPKİ GELDİ...

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (76.BÖLÜM)

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM, ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM (2.BÖLÜM)

TÜRK DEVLETİNİN VEKİL GÜÇLERİ EFRÎN'DE BOZGUNA UĞRADI

ŞENGAL ÖZER YÖNETİMİ'NDEN IRAK ORDUSUNUN HAREKETLİLİĞİNE TEPKİ

TÜRK İŞGALİ ÖNCESİ EFRÎN

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (77.BÖLÜM)

EFRÎN İŞGALİNE YÖNELİK AÇIKLAMALAR

1500 ŞEHİT, 72 UÇAK, 58 GÜNLÜK DİRENİŞ...

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM (3.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (78.BÖLÜM)

EFRÎN İŞGALİNE KARŞI YAPILAN EYLEMSELLİKLER

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (79.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN'DA ZORUN ROLÜ

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM, ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM (4.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (80.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (81.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (82.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN’DA KOMPLOCULUK KAYBETMİŞTİR

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (83.BÖLÜM)

MAXMÛR KAMPI YENİ SALDIRILARI DA BOŞA ÇIKARACAK!

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (84.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN DA SEVGİ VE AİLE

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (85.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (GİRİŞ)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (86.BÖLÜM)

ŞERMA DERSÊN BİJARTE!

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (87.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (2.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (88.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (3.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (89.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO VE VİYAN ÇİZGİSİNDE DİRENİŞE ÇAĞIRDI

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (90.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (5.BÖLÜM)

YURTSEVER HALKIMIZA VE DEMOKRATİK KAMUOYUNA!

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (91.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (6.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (92.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (7.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (93.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (8.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (94.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (9.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (95.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (10.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (96.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (11.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (97.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (12.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (98.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (13.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (99.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (14.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (100.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (15.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (101.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (16.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (102.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (17.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (103.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (18.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (104.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (19.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (105.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (20.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (106.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (21.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (107.BÖLÜM-SON)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (22.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (23.BÖLÜM)

KÜRT DİLİ VE EDEBIYATINDA HEWRAMANİ(GORANİ) LEHÇESİNİN ÖNEMİ

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (24.BÖLÜM)

KJK EĞİTİM KOMİTESİ

EZ EHMED İM, Jİ XANA ÇELÊ

ZİMAN BEDEN E, EM XWEDÎ Lİ BEDENA XWE DERKEVİN

EM JİN Jİ HER DEMÊ BÊHTİR XURT İN

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (25.BÖLÜM)

Bİ HÊZA Jİ ABDULLAH OCALAN WERGİRTÎ 34 SAL İN TÊDİKOŞE

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (26.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (27.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (28.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (29.BÖLÜM-SON)

HPG ÖNDERLİĞİMİZİN VE HAREKETİMİZİN KARARLARIYLA HAREKET EDECEKTİR

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (1.BÖLÜM)

UYGARLIK BİREYDE, TARİH İNSANLIKTA GİZLİDİR

EŞİTLİĞE KADAR MÜCADELE MESAJI

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (2.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (3.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (4.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (5.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (6.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (7.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (1.BÖLÜM)

HALKIMI, TOPRAĞIMI BIRAKAMAZDIM

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (2.BÖLÜM)

HALEPÇE DENİLİNCE…

HALEPÇE KATLİAMI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER (1.BÖLÜM)

HALEPÇE KATLİAMI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER (2.BÖLÜM)

HALEPÇE KATLİAMI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER (3.BÖLÜM)

TARİHİ ROLÜMÜZÜ OYNAMAYA DEVAM EDECEĞİZ

MEZOPOTAMYA’DA UYGARLIĞIN DOĞUŞUNDA SAVAŞ VE SAVAŞA YAKLAŞIM

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (1.BÖLÜM)

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (2.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (3.BÖLÜM)

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (3.BÖLÜM)

1. ROJAVA ENTERNASYONALİST KONFERANSI YAPILDI

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (4.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (4.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (1.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (5.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (1.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (2.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (3.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (2.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (4.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (3.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş.AXİN MAHİR DİCLE (5.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (4.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş.FARAŞİN SİDAR (6.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (5.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. SERDEM PİR (7.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. ŞERKER MAZDEK (8.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (6.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. SİDAR MASİRO (9.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. HARÛN BAGOK (10.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. KURTAY FARAŞİN-Ş. AGİT NUSAYBİN- Ş. FELAT SERHAD (11.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. NUDA ELEFTERYA-Ş. SOZDAR ŞERGER- (12.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ŞIRNAK-NUSAYBİN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (13.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ŞIRNAK ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR- Ş. ŞERVAN SERHAT (14.BÖLÜM)

İNİSİYATİF VE ÜSTÜNLÜK GERİLLADA

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SİLOPİ ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR- Ş. ERÎŞ ÇİRAV (15.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ-NUSAYBİN (16.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA NUSAYBİN DİRENİŞİNİ ANLATIYOR-Ş.GELHAT GEVER (17.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA NUSAYBİN ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. DERSİM TOLHİLDAN (18.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA GEVER ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ROJVAN ARVİN–Ş. ALİŞER HOŞİN (19.BÖLÜM)

DEVRİMCİ HALK SAVAŞINI DAHA DERİN UYGULAYACAĞIZ

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA GEVER ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. VİYAN AMED (20.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ÇİYAGER HEVİ (21.BÖLÜM)

EBU CİWAN BİR EMEK ŞEHİDİDİR

‘DİRENİŞ VE ZAFER ÇİZGİSİ ESASTIR’

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. HARUN WELAT (22.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş.BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ERîŞ MORDEM (23.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. HOGİR AMED (24.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ANDOK ÖZGÜR (25.BÖLÜM- SON)

YPJ’NİN FEDAKARLIKLARI SAYESİNDE DÜNYA KADININ GÜCÜNÜ TANIDI

KETİNA ZAPÊ ZEHMET E, YAN JÎ DERKETİNA JÊ? (BEŞA YEKEMÎN)

KCK'Ê Jİ BO XWEDÎDERKETİNA Lİ ZİMANÊ KURDÎ BANG KİR

KOMÎTEYA PERWERDEYÊ YA KJK'Ê CEJNA ZİMANÊ KURDÎ PÎROZ KİR

HEWLÊR KATLİAMI (16 MAYIS 1997)

KÜRDİSTAN’DA KDP İHANETİNİN KANLI SAYFASI: HEWLÊR KATLİAMI

DİRENİŞ ALANINA DÖNÜŞEN KUROJAHRO

‘DİRENMEKTEN BAŞKA YOL YOK’

ZAP DİRENİŞİNDEN ÖZGÜR ÜLKEYE (1.BÖLÜM)

ZAP DİRENİŞİNDEN ÖZGÜR ÜLKEYE (2.BÖLÜM)

EGÎD’İN İZİNDEKİ SAVAŞÇI: METİN SPÎNDAROK

ZAP’A GİRMEK Mİ ZOR, ZAP'TAN ÇIKMAK MI ZOR? (1.BÖLÜM)

ZAP’TA ÇELİĞE SU VERDİLER (2.BÖLÜM

BAKURÊ KURDİSTAN GENÇLERİ SEFERBERLİK RUHUYLA EYLEME GEÇMELİDİR

GENÇLER İÇİN GERİLLA DIŞINDA KURTULUŞ YOLU YOKTUR

DÜŞMAN RAHAT NEFES ALAMAYACAK

NİSÊBÎN’İN DİRENİŞ RUHUNU YAŞATANLARDAN: ŞEHİT VİYAN SEMA AYDIN

AYAKLARININ ALINMASI DURDURAMADI HOZAN’I

ŞEHİTLER ÖZGÜRLÜK TUTKUMUZU BÜYÜTMEKTE

KÜRDİSTAN’DAKİ SAVAŞTA ‘TAKTİK NÜKLEER SİLAHLAR’ DEVREDE

WERXELÊ’DE TERMOBARİK KULLANILDI

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (1.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (2.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN’IN KADERİ GERİLLANIN ZAFERİ VE HALKIN BİRLİĞİNE BAĞLIDIR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (3.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (4.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (5.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (6.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (7.BÖLÜM)

19 TEMMUZ ÖZE DÖNÜŞ DEVRİMİDİR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (8.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (9.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (10.BÖLÜM)

ZINDAN BERXWEDAN Û AZADÎ

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (11.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10. YIL DÖNÜMÜ (12.BÖLÜM)

TÜM GÜCÜMÜZ TÜRK İŞGAL SALDIRILARINA ODAKLANMIŞTIR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10'UNCU YILDÖNÜMÜ (13.BÖLÜM)

ŞOREŞA 19 TÎRMEHÊ

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILDÖNÜMÜ (14.BÖLÜM)

19’Ê TÎRMEHÊ RONDIKÊN AZADIYÊ Û KÊFXWEŞIYÊ

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YIL DÖNÜMÜ (15.BÖLÜM)

19 TEMMUZ DEVRİMİNE İLİŞKİN MESAJLAR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YIL DÖNÜMÜ (16.BÖLÜM)

KOMKUJİYA PEREXÊ RUYÊ RAST A DEVLETA TİRK A QİRKER EŞKERE DİKE!

RÊWITIYA JIYANA APO’YI

HALKIMIZI HER TÜRLÜ KİRLİ SALDIRILARDAN KORUYACAK GÜCE SAHİBİZ

PKK'Î HATİN, HEVAL HATİN!

YJŞ KÖK KÜLTÜRÜ İLE TOPRAĞINA KÖK SALMADIR

BİZ ‘O GÜZEL ZAMANLARI’ ÇOCUĞU ŞİMDİNİN İSE BÜYÜĞÜYÜZ

SİHA SALDIRILARININ 3 YILLIK BİLANÇASU, KATLİAM ARAÇLARI VE YEMİN OPERASYONU

KÜRTÇE ÜZERİNDEKİ ENGELLEMELERE SON

EGÎD KÎNE?

ŞEHİTLERİMİZE LAYIK OLMAK İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTECEĞİZ!

KAMERAMI ASLA BIRAKMAYACAĞIM!

AYDINLIK YÜZLERİYLE DÜNYAYA IŞIK SAÇAN 6 YOLDAŞ

TÜRK DEVLETİ DAİŞ'İN İNTİKAMINI ALMAYA VE CANLANDIRMAYA ÇALIŞIYOR

HEVAL BÊRÎVAN ÖNCÜ BİR GERİLLA, KAHRAMAN BİR KOMUTANDI

BUGÜN DE MARDİN… YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN FAŞİZİMDEN HESAP SORULMALIDIR

ROJÊN NÛ

JINEKÊ APOGER BÛ

BU SAVAŞ ASLA UNUTULMAYACAKTIR

DENGBÊJI DÎROKA ME YA ZÎNDIYE

ME BÊHNEKÎ BÊHNA XWE DA

BEŞIŞÎN

DENG Û RENG BIDIN BERXWEDANÊ

EW Ê XWEDIYÊ MEKABA SORIN

HEQÎQET PÊTEK JI AGIR E

ÇIRÛSKÊN ÇAVÊN XWE JI ÇAVÊN MIN KÊM NEKE

ÇANDA DAYIKTIYE

BERXWEDANA RÊHEVALAN

DI BIN NAVÊ MALBATÊ DE ÇANDA TECAVUZÊ TÊ SAZKIRIN

FÎDAN

WE GAVA DESPÊKÊ YA GERÎLLA AVÊT!

İRAN SALDIRILARINA KINAMA

YÜZLERCE KEZ BU HALKA CANIMIZI VERSEK AZDIR

Dİ ARTÊŞBÛNA JİNÊ DE 30 SAL

NASNAMEYA CIWANTIYÊ

BÛN EVÎNA TÊKOŞÎNA AZADÎYÊ

LI DERIYÊ QAÇÊ QÊRÎNA PEZ

EW KEÇA DAYIKA XWE BÛ

MÎLÎTANA APO’YÎ BÛ RAMANA RÊBERTÎ

JI BO RAYA GIŞTÎ Û GELÊ ME

BIHÛŞTEK DI XWEŞIKBÛNA PAYÎZÊ DE

MEZİTLİ’DE FEDAİ EYLEMİ YAPAN SARA TOLHILDAN ARKADAŞIN MEKTUBU

MEZİTLİ’DE FEDAİ EYLEMİ YAPAN ŞEHİT RUKEN ZELAL ARKADAŞIN MEKTUBU

DENGÊ KEVIRAN

DILÊ KU GOTIN Û CEWHER LÊ GIHAYÎ HEV

JI BO RAYA GÎŞTI Û GELÊ ME

ÇANDA BERXWEDÊRÎ Û SERHÊLDÊRÎ DI JIN DE NAMIRE

DI RASTIYA SEDSALA 21. DE ŞOREŞA JINÊ Û PIRSGIRÊKA PÊŞENGTIYÊ

FEDEKARÊN ŞOREŞA KURDISTANÊ HEVAL ŞUKRÎ SERHED-YASÎN BULUT

EM JININ

JI RAYA GIŞTÎ Û GELÊ ME RE

DI EZMÛNA ROJAVA’DA XWEPARASTIN

PEZ Û HIRÇ

NEFESA PAQİJ A AZADÎYÊ EM Bİ XWE NE

ŞERÊ GEL Ê ŞOREŞGERÎ Û ROLA BAJAR Û ÇIYAYAN

RÛBIKEN Û RÛBIGEŞ A ÇIYAYAN BÛ

SIZMAYA LOJÎSTÎKÊ

ÇALAKIYA BI RÛMET A JIYANÊ: PARASTINA CEWHERÎ

ROJ XISTINA DILÊ XWE (BEŞA 1.)

BÊHNA ZÎLANÊ JI DERSÎMÊ TÊ

ROJ XISTINA DILE XWE-2

JI DÎROKA KURDISTAN, TENÊ HINEK KÊLÎ

SERPÊHATİYA SAKÎNEYÊ DOKTRÎNA AZADİYÊ

SÊ KULÎLKÊN AZADIYÊ…

GER TU XWE-BÎ, TÊ HE-BÎ… WEKÎ DIN TÊ TINE-BÎ

JI SARAYAN HETA EVÎNAN, JIN JIYAN AZADÎ

LI DERDORA WÊ ÇEMBEREK YA HEZKIRINÊ HEBÛ

DI EZMÛNA ROJAVA DE XWEPARASTIN

DÎSA BÎRANÎNEK JI BOTANÊ

JI GELÊ ME YÊ WELATPARÊZ Û RAYAGIŞTÎ RE

BI QASÎ CÛDÎ SERBILIND Û RÛMET BÛ

JI BONA TAVA KU CIHANÊ RONÎ DÎKE

DILÊN DILDARÊ JI JIYANA AZAD RE

JI BO RAYA GÎŞTI YA DEMOKRATÎK JIN Û ÇAPEMENÎ RE

KÊLIYEK JI JIYANA GERÎLA

8’E ADARÊ LI TEVAHÎ JINAN PÎROZBE

HÎMÊN BERXWEDÊRÊN ŞOREŞÊ

DÎROKA TEVGERA AZADIYA JINÊ

FERMANDARA WÊREK A ZAGROSÊ BÛ

JİNA KU BÛ QÊRÎNA NEWROZÊ

NEWROZ JIYANÊ DIHÛNE

DÎROKA TEVGERA AZADIYA JINÊ-2