50. ONUR YILI
Demirci Kawa’dan bugüne baş eğmeyenlerin destanını anlatır Mart ayı…
Bu yılki Mart ayıyla birlikte Önder APO ve PKK’nin 50. Mücadele yılına giriyoruz.
23 yılı İmralı kayalıklarında çarmıhta geçen 49 onurlu yılın ardından, 50. Onur yılında Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü sağlama kararlılığı baharın gelişi kadar nettir.
O, doğmamış çocukların hafızasıdır. O, herkesin gizli dili, gizli şarkısı, gizli sevdasıdır. Onu anlayan her şeyi anlar; O herkesin efsunudur ki Ona inananlar ölmez.
Adını duyan umutla güler. Direnişlerden doğan iradedir, moraldir, sevdadır. Sonsuz bir tililidir, hem acılı hem coşkulu.
Evi yıkılır başına, başı yıkılmaz önüne!
Karlar erirken Adar gülümsüyor. Yine Mart’ın, yine baharın, yine direnişin güzel kokuları geliyor.
Demirci Kawa’dan bugüne baş eğmeyenlerin destanını anlatır Mart ayı…
Mart ayının direniş ayı olduğu; PKK sayesinde tüm tarihi direnişlerin canlanıp günümüz direnişleriyle buluştuğu ve gerçek anlamına kavuştuğu biliniyor. Bu yılki Mart ayıyla birlikte Önder APO ve PKK’nin 50. Mücadele yılına giriyoruz.
Kimi kuruluşlar böylesine yarım asırlık yıldönümlerini birçok eserle anlamlandırıp kalıcı hale getirirler. Örneğin mimaride 50. Yıl için "ellinci yılda elli eser" ya da müzikte 50. Yıl konseri, sporda ellinci yıl turnuvası, doğada 50. Yıl bahçesi gibi…
Lakin varlık-yokluk mücadelesi veren, kültürel soykırımı tüm vahşiliğiyle yaşayan bir halkın 50. Yılına giren direnişidir söz konusu olan.
Bir gün Heval Fuat yüksek sesle bizi çağırdı: "Koşun gelin!" dedi. Hızla yanına gittik. Okulun arka tarafındaki bahçeye ektiğimiz domates fidelerine eğilmiş halde heyecanla: "Bakın biraz daha uzamış!" dedi.
Bir fidenin beslenmesinin, yetiştirilmesinin, birazcık daha büyümesinin nasıl bir sevince yol açtığını gördük, öğrendik…Özgürlük davasında ilk sözlerin söylenişi, ilk toplantı, ilk grubun oluşması, ilk kararın alınması…
Kürt halkı için 1973 Newrozunun büyük anlamı buradadır. Ve adım adım, iğneyle kuyu kazar gibi geliştirilen, büyütülen mücadele…
Her şeyin sırrı o ilk anda, ilk dönemde atılan adımlarda gizlidir. Sonrası bu adımlardaki kutsallıkla belirlenmiştir.
Adı ve dili bile yok sayılan bir halktan fedaice direniş ve kahramanlık destanının yaratılması… Üstelik 48 saat ömür biçilirken, 49 yıla sığdırılan büyük insanlık tarihi… 49 yılda açığa çıkarılan kayıp özgürlük tarihi… 49 yılda başarılan özgür kadın uyanışı ve Pandora’nın Kutusunun tersine bu kez umut başta olmak üzere tüm güzelliklerin dünyaya yayılışı…
Ve 8 Martlarla, Newrozlarla, Kahramanlık Haftasıyla; Mazlumlar, Zekiyeler, Agitlerle 50. mücadele yılına giriş, büyük bir iddiayla ve tüm zamanların en güçlü kararlılığıyla gerçekleşmektedir. Şiir diliyle söylenirse:
Herkes baharın beyaz pembe çiçeklerine vurulur; birbirine ve dostuna vurulur. Biz ya bir pusuda vuruluruz ya da kan kızılı bir hayalden dolayı yine bir çarşı ortasında asılırız yağmur altında… Ama hep böyle olmaz. Hep böyle acıyla bitmez baharlar… Direnenler de var bu yağmurlarda. Yağmurlar memleket kokusu getirir, yani serhildan, yani Suruç, Nusaybin, Cîzre... Dersim, Serhat, Botan. Yani Bakur, Başûr, Rojhilat ve işte Rojava… Ve Rusya ve Avrupa, en uzak kıtaya varıncaya dek işte isyana kalkacak koca bir dünya…
İşte bu insandan iyi serhildancı olur. Çünkü o yıkılan kentlerin, yakılan insanların ve o büyük hasretin intikamıdır! Tüm duvarları yıkacak kasırgadır, kayalıkları parçalayacak dalgadır.
23 yılı İmralı kayalıklarında çarmıhta geçen 49 onurlu yılın ardından, 50. Onur yılında Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü sağlama kararlılığı baharın gelişi kadar nettir.
Önder APO’yla ellinci yılın anlamlandırılması için neler yapabiliriz? Eğitimden eyleme, sanattan edebiyata her alanda nasıl karşılık verebiliriz? Bu soruları kendimize sorabiliriz.
Her yıla bin yılların tarihini sığdıran bir özgürlük hareketiyiz. 49 yıla neler sığmadı ki? Önderlik ve PKK ile nefes nefese 50. mücadele yılına giriyoruz! Bunun anlamını her alanda gündem yapmak, buna her çalışmada mutlaka karşılık vermek gerekir.
Bu temelde 15 Şubat karanlığını 50. Yıl direniş ateşiyle aydınlatabiliriz!
Faşizmi ve onunla birlikte İmralı duvarlarını yıkacağız. 50. Yıla vereceğimiz en anlamlı yanıt budur: Önder APO’yu aramıza getirmek!
Tüm tartışmalar, düşünceler, planlamalar bu amacı gerçekleştirmek için olursa sonuç alırız. Bunun için ellinci mücadele yılını, hak ettiği görkemlilikle karşılayabiliriz!
Ve büyük şehidimiz Armanc Goşkar yoldaşın dediği gibi "özgür insan olma kavgasında devrimci gibi görünmeyi değil de, gerçekten devrimci olacağımızı, bunun gereken tüm bedellerini ödemeye hazır olduğumuzu" bu temelde başarıya kilitlendiğimizi belirtebiliriz.
NURETTİN DEMİRTAŞ
YORUM GÖNDER