ULUSAL KAHRAMANLIK ÇİZGİSİ ZAFERE YÜRÜYEN KÜRDİSTAN HALKININ YENİLMEZ GERÇEĞİDİR (3.BÖLÜM)
Kürt Milliyetçiliğinin Esas Rolü Kürt Varlık ve Özgürlük Mücadelesini Zayıflatmaktır
Bu temelde baktığımızda Kürt milliyetçiliğinin rolünün tarihsel olarak aslında Kürtlüğe dayatılan çok vahşi saldırganlığın soykırımcı yok etme çabasının çok boyutlu, her alanda yürütülmesinin ortaya çıkardığı zorlukları, travmaları gidermek, yumuşatmak, can çekişmeyi biraz kolaylaştırmak için uydurulmuş bir yaklaşım, geliştirilmiş bir eğilim olduğunu görüyoruz. Aslında Kürt milliyetçiliğine oynatılmak istenen tarihsel rolün bundan öteye geçmediğini, Kürt varlığı ve özgürlüğü konusunda herhangi bir rol oynayamadığını, yenilmekten, kaybettirmekten, can çekişmeyi kolaylaştırıcı rol oynamaktan öteye bir anlam ifade etmediğini çok net görüyoruz. Bu bakımdan Önder Apo ve PKK çıkışının tarihsel rolünü, misyonunu şu veya bu biçimde karartmaya çalışan, kendine rol biçmeye, yer tutmaya çaba harcayan, Kürt varlığı ve özgürlüğü mücadelesinde kendisinin de olumlu bir yerinin, rolünün olduğunu iddia edip dayatma çabasında olan bütün yaklaşımların, her türlü milliyetçi eğilimin bir yalan olduğu, Apocu özgürlük çıkışını zayıflatmak, boğmak için beslendiği, geliştirildiği, esas rolünün ise Kürt varlık ve özgürlük mücadelesini zayıflatarak sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve siyasete hizmet etmek olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bunu böyle açık bir şekilde tanımlamalıyız. Bunda herhangi bir tereddüt kesinlikle olmamalıdır. Bazıları Kürdistan’ın parçalanmışlığına dayanarak söz konusu soykırımcı yok oluş dayatmasının sadece Kuzey Kürdistan’da etkili olduğunu, dolayısıyla Kuzey Kürdistan’daki durumun tüm Kürtlüğe mal edilemeyeceğini de söylemeye çalışıyorlar. Bu tür anlayışların, yaklaşımların da aslında kendi suçunu örtbas etmek isteyen Kürt milliyetçiliğinin uydurma çabaları olduğunu bilmemiz lazım.
Bir defa söz konusu sömürgeci-soykırımcı saldırılar sadece Kuzey Kürdistan’a yöneltilen bir saldırı değildir. Çok iyi biliyoruz ki Kürdistan’ın dört parçasındaki halk varlığına, her türlü yurtsever, özgürlükçü gelişmeye karşı tıpkı Kuzey Kürdistan’daki gibi her zaman katliamcı, soykırımcı saldırılar dayatılmıştır. 20. yüzyılın başından itibaren Güney Kürdistan’a yöneltilen saldırıları da biliyoruz. Doğu Kürdistan’a yöneltilen saldırıları da biliyoruz. Bunlar canlı gerçekler. Bu parçalarda yaşananların da Kuzey Kürdistan’dan yaşanandan hiçbir farkının olmadığını, benzer sömürgeci-soykırımcı saldırıların geliştirildiğini, dolayısıyla ortaya çıkartılmak istenen sonucun aynı ve tümünün sömürgeci-soykırımcı bir saldırı olduğunu çok net olarak görüyoruz. Bunun dışındaki yaklaşımların hepsi bir tarihsel çarpıtmayı ifade ediyor. Bilinç karartmasını ifade ediyor. Maksatlıdır. Onlara inanmamak, aldanmamak lazım. O halde farklı Kürdistan parçalarındaki gelişmelerin birbirinden çok bir farkı yok. Tersine aynılık, benzerlik içeriyor.
Kuzey Kürdistan’daki gelişmelerin bütün Kürdistan üzerindeki etkisini de hafife almamak lazım. Kuzey Kürdistan’da ortaya çıkacak sonuç aslında tarihsel olarak Kürt varlığının ne olacağını, nasıl şekilleneceğini belirleyecektir. Bu yarım asra yakın süren mücadele bu gerçeği açıkça ortaya çıkardı. Tarihsel gelişmenin böyle olduğunu da biliyoruz. Güncel olarak yaşadığımız mücadelenin de bu temelde somutlaştığı net bir biçimde ortadadır.
O nedenle öyle Kürdistan parçalarının birbirinden çok ayrı olduğunu, düşmanın, sömürgecilerin öldüğünü düşünmemek gerekiyor. Hele hele Amed’de, Van’da, Botan’da yaşanan gelişmelerin bütün Kürdistan ve Kürt toplumu üzerindeki etkisinin öyle zayıf, hafif kalacağını sanmanın, söylemenin büyük bir yanlışlık olduğu da ortadadır. Tersine belirleyiciliği vardır. Zaten Kuzey Kürdistan’da doğup gelişen PKK ruhunun, bilincinin, eyleminin dört parça Kürdistan’a, dünyanın dört bir yanındaki Kürtlüğe bu kadar çok yayılması, etkide bulunması da bu gerçeği net bir biçimde gösteriyor. Önemli bir kısmı öyle bilinçli, örgütlü bir çalışma olarak gelişmiyor. Doğal bir etkileme, doğrudan bir yayılma olarak ortaya çıkıyor. Bu ta baştan beri öyle oldu. Aslında bu mücadele partinin kuruluşu ve ilk eylemlerini geliştirmesinden itibaren etkisini diğer parçalara, yurtdışına hemen duyurmaya, yaymaya başladı. Bunu Avrupa üzerinde gördük, diğer parçalardaki duyarlılıkta ve daha sonra yaşanan gelişmelerde gördük. Bir defa bu gerçeği tarihsel olarak doğru anlamak, tanımlamak, tereddütsüz benimsemek gerekiyor. Bu noktada herhangi bir tereddüt olmaması gerekiyor.
DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)
YORUM GÖNDER