PKK VE ÖZGÜR KADIN ÇİZGİSİNİN GELİŞİMİ JIN, JIYAN, AZADÎ DEVRİMİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR -2.BÖLÜM
PKK ile yeni bir toplumsallık oluşmaktadır
PKK nedir? PKK nasıl bir ihtiyaç üzerinden ortaya çıktı? PKK kadınlar açısından neyi ifade ediyor ya da PKK içerisinde gelişen özgür kadın çizgisi nasıl pratikleşmektedir? vb sorulara verilecek en somut cevap, Rojava Devrimi ve Rojhilat Kadın Devrimi’nde ve kadın kişiliğinde dile gelen özgürlük duruşudur, özgür yaşam yani Jin, Jiyan, Azadî formülasyonunda somutluk kazanmaktadır denilebilir. Özcesi PKK ile yeni bir kadın, yeni bir erkek ve yeni bir toplumsallık şiirsel, estetik, sanatsal bir üslupla dile gelmektedir. Ve bunu en çarpıcı kılan da kesinlikle kadın kimliği, özgür kadın kişiliği ve çizgisi olmaktadır. Bunun yanında tüm bu yaşanan devrimsel gelişmeler, Önderliğimizin İmralı direnişi bir kez daha uluslararası komplocu güçleri de boşa çıkarmıştır. Çünkü Önderliğin ideolojisi, paradigması Jin, Jiyan, Azadî sihirli formülü etrafında şekillenmiştir.
Önderliğimizin formüle ettiği bu slogan bugün tüm dünya tarafından duyulmuş, şiar edilmiş ve kadınları eyleme çekmeyi başarmıştır. Bu anlamda PKK 45. yıl dönümünü komplocuları bir kez daha kınama, amaçlarına asla ulaşamayacaklarını gösterme anlamında eylemsel bir cevap vermiştir. Zira kadının özgürlük istemi eylemle dile gelmiştir. Önderliğimizin ilk kez ifade ettiği Jin, Jiyan, Azadî sloganı Rojhilat başta olmak üzere tüm dünyada yankılanırken, Özgürlük Hareketi’nin yeni mücadele dönemine çok daha güçlü, örgütlü, başarılı ve inançlı bir giriş yaptığı da görülmektedir. Bununla bağlantılı olarak gelişen imha, inkar ve tasfiye konsepti PKK direnişçi gücü ve devrimci halk savaşı perspektifiyle hareket eden kadın ve gençlik öncülüğünde bertaraf edilmektedir.
PKK’nin 45. büyük direniş yılı aynı zamanda Zap, Avaşîn, Metîna başta olmak üzere tüm Medya Savunma Alanları’na yayılan şiddetli bir savaş ve direniş zamanına da denk gelmiştir. Kürdistan dağlarının neredeyse her kayasına, ovasına, deresine, ağacına sinen direnişçilik 21. yüzyılın gerilla savaşının mahiyetini de ortaya koymaktadır. NATO’nun tüm gelişmiş silah ve teknolojik araçlarını arkasına alan AKP-MHP faşist rejimi iktidarını sürdürebilmek için gerillaya, Özgürlük Hareketi’ne tüm gücüyle saldırmaktadır. Rojava Devrimi’ni boğmak, Şengal’deki Ezidî Kürt halkını ve inancını ortadan kaldırmak ve DAİŞ’in başaramadığını başarmak temel hedefleri arasındadır. Bunun yanında Efrîn’den geliştirdiği işgali Zagroslardan tüm Kürdistan sınırlarına kadar yaymayı amaçlamaktadır. Kürdistan’ı sonsuza dek parçalı kılmak, ulus-devlet sınırlarını sağlama almak, başkaldıran Kürdü ezerek savaştan beslenmek temel varlık gerekçesine dönüşmüştür. Bu nedenle tüm sınır ülkeleriyle savaşmayı göze almış gibi gözüken AKP-MHP faşist çete devleti aslında sadece Kürtlerle savaşmaktadır. Bölgede de KDP öncülüğünde işbirlikçi-ihanetçi Kürtleri de önüne katarak Özgürlük Hareketimize karşı varlık-yokluk savaşı başlatmıştır. AKP-MHP-KDP son 20 yılını PKK’yi tasfiye etmeye, etkisizleştirmeye ve Önderlik üzerindeki tecriti derinleştirerek sonuç almaya çalışmakla geçirmiştir. Bunun için de Katar ve Suudi’den finansal destek, İsrail’den istihbarat desteği, Almanya, ABD, Rusya ve İngiltere gibi Avrupalı emperyalist devletlerden de siyasi, askeri destek alarak bölgede hegemon güçler adına savaşı yürütmeye çalışmaktadır. Zira yürüttüğü bu savaş süreci boyunca büyük darbeler almış, zayıflamış ve çöküşün eşiğine de gelmiştir. 24 Temmuz 2015 yılından bu yana da tüm ordu-istihbarat gücünü sahaya sürerek gerillaya ve Özgürlük Hareketine karşı tam bir seferberlik halinde soykırım savaşı yürütmekte; çöktürme planı adı altında hazırladığı tasfiye harekatını bir an önce sonuca götürme hevesindedir. Bunun karşısında elbette Kürdistan Özgürlük Hareketi de eşi benzeri görülmemiş bir direniş geliştirerek düşman güçlerine geçit vermemiştir.
ŞİMAL ÜLKEM GÜNEŞ
YORUM GÖNDER