DÜNYA DEMOKRATİK ULUSLAR KONFEDERASYONU (1.BÖLÜM)
Andre Gunder Frank’ın ‘farklılık içinde birlik’ formülü doğru olmakla birlikte aşırı bir genellemedir. Nasıl yaşama geçirileceğine ilişkin hiçbir açıklama sunmamaktadır. Yanlışlığı ise, sistem içinde daha iyi ve farklı modern yaşamların (teori ve pratikte) olabileceği konusunda umutlu olmasıdır. I. Wallerstein, bu konuda olumlu ve radikaldir; sistem içinde çözüme hiç inanmamaktadır. Yaşanan bunalımın, sistemsel ve yapısal olduğunu, bıkmadan tekrarlamakta ve çok doğru olarak belirlediği entelektüel, ahlaki ve politik görevlere dört elle sarılmayı önermektedir. Eksikliği, hangi sistem sorusuna kapsayıcı çözümler sunamamasıdır. Entelektüel sermayenin ne denli kapitalist moderniteye bağlı olduğunu ve ondan radikal kopuşun zorluğunu dile getiren hayli ders çıkarılması gereken şeyler söylemektedir. Andre Gunder Frank’ın, ‘Farklılık içinde birlik’ arayışı doğrudur ama yetersizdir. Tarihsel-Toplumun bütünlüğünü, kesintisizliğini ve sürdürülmesindeki farklılıkları birlik içinde doğru bir yoruma tabi tutmak gerekir. Toplumsal Doğaya karakterini veren, farklılık içinde birliğini sürdüren, tarihselliğini ve ana bütünlüğünü ifade eden belirleyici unsur rolünü oynayan, ahlaki ve politik toplum tanımıdır.
Birlik olmadan farklılık anlam ifade etmez. Farklılıklar, birliğe bağlı olarak olur. Mühim olan, birliği neyin temsil edeceğidir. Bazen devlet, bazen demokrasi, ahlaki ve politik boyutlar, zihniyet biçimleri ve ekonominin durumu, farklı birlik temelleri olabilir. Önemli olan, hangi farklılıkların hangi birlik temelinde geliştiğini tespit etmektir. Toplumsal Doğaya hem tarihsel hem de bütünlüklü anlamını veren ve farklılaşma içinde birliğini temel varoluş özelliği olarak temsil eden ana unsuru, ahlaki ve politik toplumdur. Klanın birliğini sağlayan, ahlak ve politikadır. Ahlâkını yitiren klan, dağılmış, dağıtılmış veya yok edilmiş klandır. Aynı özellik, politika için de belirtilebilir. Klan toplumu, çok basit ama hayati bir politik topluluktu. Bir gün bile politika yapmazsa ölürdü. İnsanlığı birleştirecek ilk hal, belki de klan toplumunun ana özellikleriydi. Klanı, ‘ahlaki ve politik toplumun en saf hali’ olarak nitelemeye çalıştık. Aile, klan içinde ilk farklılaşan kurumdur. Uzun süre anacıl aile dönemi olarak yaşandıktan sonra, köy-tarım devriminin ardından (tahminen M.Ö. 5000’lerde) gelişen erkek egemenlikli hiyerarşik otorite altında ataerkil aile dönemine geçildi.
Kadın üzerindeki sahiplik, ilk mülkiyet düşüncesinin temeli oldu. Peşi sıra erkek köleliğine geçildi. Kapitalist şebekeler, kârın en önemli kaynağını, aile içinde kadın emeği üzerindeki sömürüyle gerçekleştirdikleri halde, bunu örtülü kılarak aileye ek yük olarak bindirmişlerdir. Aile, âdeta düzenin sigortası kılınarak en tutucu dönemini yaşamaya mahkûm edilmiştir. Binlerce yıl saygınlığından çok şey yitiren kadın, büyük saygınlık ve güç kazanmadıkça, anlamlı aile birlikleri gelişemez. Erkek-kadın birlikteliği için en ideal yaklaşım, ahlaki ve politik topluma bağlı özgürlük felsefesini esas alanıdır. Zorla birlik olmaz, anlamlı birlikler özgür birliklerdir. Ulusların birliğinden söz edilirken de aynı örnek verilir. Nasıl ki kadın erkek arasında zorla birlik olunmaz ise ulusların birbirleriyle ilişkilerinde de zorla birlik olmaz, eşit, özgür, gönüllü birlik olmalı denilir. Kabile ve aşiretler, klan ve aile, gelişen üretim ve güvenlik sorunlarının çözümünde yetersiz kalınca, kabile biçimine dönüşme gereği duymuşlardır. Sadece kan bağına dayanan birlikler değil üretim ve güvenliğin gerekli kıldığı çekirdek toplum unsurlarıdır. Binlerce yıllık geleneği temsil ederler. Kabile, ahlaki ve politik toplumun en güçlü yaşandığı toplum biçimlenişidir. Aşiretler, kabile topluluklarının bir nevi federasyonu olarak daha da önem taşımışlardır. Köleci uygarlıkların saldırıları karşısında yok olmamak için birleşme ve direnme ihtiyacı, aşiret örgütlenmesini doğurmuştur. Aşirette, ortak zihniyet ve örgütsel birlik esastır.
Kavimler ve uluslar,kabile ve aşiretler halinde gelişme kaydeden toplum, daha yerleşik hale gelip ortak dil ve kültürünü geliştirdiğinde ve özündeki ahlaki ve politik toplum kimliğini sürdürdükçe kavim ve ulus olarak şekillenmeye başlar. Toplumlar, başlangıçtan itibaren kavim ve ulus kimliğinde doğmazlar, ancak Ortaçağda kavim ve Yakınçağda da ulus kimliğine çok daha fazla yaklaşmışlardır. Kavim, ulusun bir nevi kimlik malzemesidir. Yakınçağla (kapitalist çağ-kapitalist modernite) birlikte kavimlerin, iki yoldan uluslaştığı, resmi uygarlığın kavim asabiyetini modern milliyetçiliğe dönüştürüp devlet, burjuvazi ve kentin yeni toplum şeklini devlet-ulusu olarak belirlemeye çalıştığı görülür. Hâkim bir etnik grup, çekirdek rolü oynar. Ona ait kimlik, tüm ulusa mal edilir. Hatta kimlikleri çok farklı kabile, aşiret, kavim ve uluslar, zorla bu etnik grubun dil ve kültürü içinde eritilmeye tabi tutulur. ‘Vahşi uluslaştırma’ denilen yol budur.
Kapitalist modernitenin ulus-devlet anlayışıdır. Alternatifi demokratik modernitenin ulus anlayışı, demokratik ulustur. Bu temelde ikinci yol uluslaşma, ahlaki ve politik toplum kapsamındaki aynı veya benzer dil ve kültür gruplarının demokratik siyaset temelinde demokratik topluma dönüştürülmesiyle gerçekleştirilir. Tüm kabileler, aşiretler ve kavimler hatta aileler, ahlaki ve politik toplum birimi olarak uluslaşmada yer alırlar. Kendi lehçe ve kültür zenginliklerini, bu ulusa aktarırlar. Yeni ulusta, kesinlikle bir etnik grubun, mezhebin, inancın, ideolojinin tek başına egemenliğe damgasını vurmasına yer yoktur. En zengin sentez, gönüllüce gerçekleştirilenidir. Hatta birçok farklı dil ve kültür grubu bile aynı demokratik siyaset aracılığıyla demokratik toplumlar olarak, ulusların ortak üst birimi halinde, ulusların ulusu kimliği altında yaşayabilir. Toplumsal doğaya uygun olan da bu yoldur. Demokratik ulusta aynı zamanda köy ve kentin uyumlu birliği, ideolojik ve yapısal olarak temel öneme haizdir. Toplumsal doğa, ancak bu uyum temelinde varoluşunu güvence altında sürdürebilir. Köy veya modern köy, bir eko-topluluk olarak, ekolojik ölçekli ekonomik birimler olarak varoluşunu yeniden kazanabilir.
ALİ FIRAT
YORUM GÖNDER