DÜNYA DEMOKRATİK ULUSLAR KONFEDERASYONU (6.BÖLÜM)
Ortadoğu Demokratik Uluslar Birliği
Konfederasyonun ulusları, iktidar ve devlet gücüyle değil demokratik ilke ve uygulamalarla inşa edilir. Güce dayalı inşalar özellikle iktidar ve devlet gücüne dayalı ulus inşaları, ne kadar öyle olduğu iddia edilirse edilsin, tüm ulusal çıkarların gereği değildir; oligarşik bir zümrenin egoist çıkarları içindir. Demokrasiye dayalı ulus inşaları, gönüllü, adil ve özgürlük idealiyle sağlandığı için tüm ulusun çıkarlarına cevap verir. Demokratik ulus kavramı ve gerçeği, ulus-devlet çılgınlığına karşı geleceğin barış, adalet ve özgürlük içindeki en anlamlı toplumunu ifade eder. Demokratik konfederasyon, hem kendinden daha büyük hem de daha küçük konfederal birliklere açıktır. Kıtasal ve dünyasal çapta Demokratik konfederalizmi teşvik eder. Sadece başka bir dünyanın mümkün olduğunu belirtmekle kalmaz, en gerçekçi, adil ve özgür dünyanın kendisi olduğunu ilan eder. Demokratik Konfederasyonlar, sadece bir devletin içinde örgütlenme ile yetinemezler. Sınırların dışında da istedikleri kadar örgütlenebilir, üst konfederal birlikler oluşturabilir ve kendi diplomasilerine sahip olabilirler.
Demokratik ulus kuramı, her şeyden önce bu kasap tarzı kültürel bütünlüğü parçalayıp doğrama hareketinin yani ulus-devletçiliğin durdurulması ve bütünlüğün yeniden başlamasının zihniyet dünyasının kurgulanmasıdır. Demokratik ulus kuramı, Ortadoğu’nun kültürel dünyasını Demokratik uluslar birliği kavramı altında bütünleştirmeye ilkesel bir değer ve öncelik atfeder. İnşa edildiği tüm tarih çağları boyunca olanca çeşitliliği içinde bütünlük arz eden kültürel dünyamız, Kapitalist moderniteye alternatif olarak bu kavram altında bütünleştirilmek durumundadır. Son yüzyıla bakalım: Gidişat hep parçalanmaya doğru evrilmiştir. Arap kavmi, sadece yirmi iki ulus-devlete bölünmemiştir; birer proto-ulus-devletçik olarak habire birbirlerine zıt yüzlerce çelişkili zihniyete, örgütlenmeye, aşiret ve mezhebe bölünmektedir. Liberal felsefenin amacı da sömürgesel anlamda budur. Kapitalist bireyciliğin, toplumu atomize etme potansiyeli sonsuzdur.
Dolayısıyla demokratik ulus kuramı, yeniden özgür ve demokratikçe bütünleşmeye giden yolda temel ilkesel bütünlüğü ifade eder. Bu kuram, ulus olmak için katı siyasi sınır anlayışı olmayan, aynı mekânlarda ve hatta kentlerde farklı ulusları çeşitli bütünlükler içinde daha üst ulusal topluluklar halinde inşa etmeyi mümkün kılan bir ulus anlayışını öngörür. Böylece birbirleriyle sınırlar yüzünden sürekli savaştırılan büyük ulusal topluluklarla daha küçük olan ulusal toplulukları, azınlıkları, aynı ulusal bütünlük içinde eşit, özgür ve demokratik kılar. Sadece bu ilkenin uygulanması bile hegemonik sistemin ‘böl-yönet’ ve ‘tavşan kaç, tazı tut’ politikalarını boşa çıkarmaya yeterlidir. Bu ilkenin muazzam barışçı, özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratikleştirici değeri, sadece bu yönleriyle bile ulus-devletçi fesadın bütün savaşçı, köleleştirici, katmanlaştırıcı ve despotik faşist uygulamalarını boşa çıkarmak suretiyle üstün çözümleyici rolünü kanıtlar. Tekçi ve mutlaklaştırıcı ulus-devletçi milliyetçilik, ancak demokratik ulus zihniyetiyle durdurulabilir. demokratik ulus zihniyeti, Orta Asya’dan Hindistan’a kadar çok büyük bir çeşitlilik gösteren kültürler ve halklar için en uygun bütünleştirici çerçeveyi oluşturmaktadır.
Demokratik Ulusal Birlikleri, Ortadoğu çapında geliştirmek gerekir. En uygun alternatif, Ortadoğu çapında geliştirilecek bir Demokratik Ulusal Birlik Projesidir. Ortadoğu çapında geliştirilmiş demokratik uluslar birliği, çok muhtaç olunan kalıcı barış ve güvenliği sağlar. Bunun için demokratik uluslar birliği projesi çok önemlidir. Ancak Demokratik ulus zihniyeti, tüm tarihsel kültürleri barış, eşitlik, özgürlük ve demokrasi içinde bir arada tutabilir. Her kültür bir yandan kendini demokratik ulusal bir grup olarak inşa ederken, öte yandan iç içe yaşadığı diğer kültürlerle daha üst düzeyde demokratik ulusal birlikler içinde yaşayabilir. Tekçi ulus anlayışı aşıldıktan sonra birbirini eritmeye ihtiyaç kalmaz. Bunun yerine kültürel bütünlükler halinde tarih boyunca yaşandığı gibi yaşanır. Ortadoğu’nun tarihsel-Toplumsal bütünlüğü de demokratik konfederalizm ve Ortadoğu demokratik ulusal birliğini gerektirir. Buna karşı ABD’nin gündemleştirmek istediği Büyük Ortadoğu Projesi’nin başarı şansı pek yoktur. Zaten bu proje, ulus-devletlere dayalıdır. Benzer birçok proje, Ortadoğu’yu daha çok karışıklığa itmiştir. Son projenin yol açtığı durumlar da farklı olmamıştır. Ulus-devletçilik mantığı aşılmadıkça hiçbir proje, Ortadoğu’yu yaşadığı derin bunalımlar ve sorunlardan kurtaramaz, çatışmalar ve savaşlardan alıkoyamaz.
Gerek var olan Arap Birliği gerekse İslâm Konferansı Örgütleri, aynı ulus-devlet mantığıyla sakatlanmış oldukları için, hiçbir sorunu çözümleyici rolleri olmamıştır. Mevcut zihniyet ve yapılanmalarını aşmadıkça, çözüm şansları da olamaz. Demokratik ulus modelinin dayattığı çözüm, ulus-devletlerin inkârını değil onların demokratik anayasal çözüme bağlı olmasını gerektiriyor. Batı Avrupa’da iç içe geçmiş devlet-demokrasi izdivacı, yegâne çözüm modeli değildir. Tersine, sorunları çok olan ve çözümünü erteleten bir modeldir. Ortadoğu’da denenmesi gereken model, devlet-ulusuyla demokratik ulusun varlığını ve özerkliğini esas alan demokratik anayasal çözümdür. Aksi halde ortaya çıkacak birlik modelleri, rolleri bakımından İslâm Konferansı ve Arap Birliği (bunlara Türki Devletler Konseyini de eklemek gerekir) gibi oluşumların ötesine geçmez. İçte demokratik anayasal sisteme bağlı ulusların (buradaki ulus kavramı ile devlet-ulusu ile demokratik Ulusun uzlaşmasından doğan üst ulus veya uluslar ulusu kastedilmektedir) kendi aralarında oluşturacakları demokratik uluslar birliği, şüphesiz büyük bir gelişme olacaktır. Sadece kalıcı barışın sağlanması değil işsizlikten tümüyle kurtulmuş yığınların komünal ekonomi ve ekolojik endüstrinin birlikteliğiyle ekonomik üretkenliği ve Kültürel Rönesans’ı yaşaması anlamına da gelecektir. Hiç kimse, mevcut bilgi ve teknoloji çağında bölgedeki işsizliği, verimsiz ekonomiyi ve umut vermeyen kültürel yaşamı bir kader olarak göremez. Böyle görenler, ideolojik körlük içinde olanlar veya sistemin ideolojik hegemonyasını yaşayanlardır. Ortadoğu ancak Demokratik Uluslar Birliği çatısı altında tarihte çok uzun sürmüş olan evrensel rolünü yeniden oynayabilir.
Kapitalist Modernitenin ulus-devlet birimlerine dayalı birçok bölgesel birlik (Avrupa, Asya, Amerika ve Afrika’daki ulus-devlet birlikleri) ve BM, kurulduklarından beri hiçbir küresel ve bölgesel soruna çözüm bulamamışlardır. Çünkü ulus-devletin bünyesel olarak yaşadığı çözümsüzlük, sorun geliştirme ve erteletme kapasitesi, bu tür bölgesel birlikler ve BM birimleri için de fazlasıyla geçerlidir. Bu başarısız örneklerin yerine, ulus-devlet birimlerini aşan birimlerle yeni birliklerin oluşturulması ertelenemez bir ihtiyaçtır. Bölgesel Demokratik Ulusal Birliklere ihtiyaç olduğu gibi mevcut BM yerine ulus-devletleri aşan demokratik ulusal birimlerden oluşan Dünya Demokratik Uluslar Birliği’ne (DUB) de şiddetle ihtiyaç vardır. İster bölgesel ister küresel düşünelim, Demokratik Uluslar Birliği’nin sadece devlet birimlerinin değil demokratik sivil toplum örgütlerinin de katıldığı bir birlik olması gerekir. Dünya barışı, savaşın kaynağı olan ulus-devletlerle sağlanamaz. Aynı zamanda krizlerin kaynağı olan modernite kurumlarıyla kalkınma da sağlanamaz. Mevcut örnekler, bu gerçeği fazlasıyla kanıtlamaktadır.
Dünya barışı, demokratik uluslardan geçtiği gibi dünya halklarının çalışma hakkı ve temel ihtiyaçlarının giderilmesi de kapitalizmin çılgın kâr peşindeki Finans Tekellerinden değil, herkesin çalıştığı ve çalışmanın özgürlük sayıldığı Komünal ve Ekolojik Ekonomi ve Ekolojik Sanayileşme birliklerinden geçer. Komünal Ekonomik Birlikler Federasyonu yerel, ulusal ve bölgesel çapta Ortadoğu Demokratik Uluslar Birliği’nin ekonomik temelini ifade eder.Sonuç olarak başta Kürtler olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının çözüm ve kurtuluş yolu olan Ortadoğu Demokratik Uluslar Birliği için, onların da bir parçası oldukları dünya halklarının çözüm ve kurtuluş yolu olan Dünya Demokratik Uluslar Birliği için sonuna kadar gerekli olan her söylem ve eylem tarzıyla sürekli mücadele ve bunun gerekli kıldığı etik, estetik, felsefi ve bilimsel güçle yerel, bölgesel, küresel birlik ve dayanışmayla yeni bir dünya yaratmak mümkündür.
ALİ FIRAT
KAYNAK: DEMOKRATİK MODERNİTE
YORUM GÖNDER