MODERNİTENİN KRİZLERİNE KARŞI ALTERNATİF BİR SİYASET: 3.YOL -2.BÖLÜM
Demokratik Siyaset Aktörlerinin Üçüncü Yol Tahayyülü
Kürt hareketinin çıkışı devletin düzen Kürtleriyle sürdürdüğü siyasete karşı üçüncü bir siyasal alternatif olarak okunabilir. Daha sonra kapitalist modernite analizleriyle güçlendirilerek geniş kitlelerin sistem karşıtı siyasal modeli gibi tartışılmaya başlanan 3. Yol siyaseti; Kürtler açısından, düşman azaltarak Kürtleri daha fazla koruma amacının barışçıl yol ve yöntemi olarak anlaşılıyor. Çağımızın alternatif siyasetleri bağlamıyla bakarsak Üçüncü Yol fikriyatının kurucu babası sayın Abdullah Öcalan’dır.
Sayın Öcalan’ın Üçüncü Yola ilişkin önermeleri ve teorik analizleri reel siyasette de karşılık buldu. Bugün ise birçok siyasal aktör üçüncü yol siyasetini çoklu sömürüye karşı bir alternatif olarak görüyor. Makalemizin bu kısmında bu siyasal aktörlerin üçüncü yolu nasıl tanımladıklarına ve nasıl yorumladıklarına odaklanacağız. Demokratik Modernite yazarlarından Özgür Birtek Üçüncü yolu her şeyi yeniden değerlendirip, çözümlemenin ve mevcut olan her argümana karşı geçmişe, ana, geleceğe dönük hakikat rejiminin gücüyle alternatifler üretebilen bir yol olarak tanımlar.[3] HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ise Kürt halkının ulusal ve kültürel bayramı olan Newroz’u ‘Üçüncü Yol’da ısrar’ olarak tanımlayarak üçüncü yol siyaseti ile Kürtlerin geleneksel bayramı arasında bağ kurmaya çalışıyor.
Cengiz Çiçek üçüncü yol siyasetini “daha az devlet daha çok toplum”un teorik/pratik izini süren bir yol olarak görüp sınıflı uygarlığın geleneksel kodlarına radikal bir şekilde eleştiri yönelten ve ondan büyük oranda kopan zihinsel, kuramsal ve ideolojik bir zemin olarak tanımlar.[4] Çiçek’in Kürt meselesi ile üçüncü yol arasındaki bağlantısı ise dikkate değer bir saptamadır: “Demokratik Kürt muhalefetinin Kürt sorununu gündemleştirme, çözümünü dayatma ve bu konuda sorunun çözümüne daha yakın duran güçlerle demokratik müzakere yürütmesi, üçüncü yolun temel siyasal ilkelerindendir.
Üçüncü yol, mevcut iktidarların elinde sürekli bir darbe mekaniği haline gelmiş Kürt çözümsüzlüğünü sonlandıracak politikaları öncelemektedir.” Bu nedenle Çiçek, savaşa karşı barış mücadelesini üçüncü yolun siyasal pusulası olarak görür.Pratik siyasette yapılan konuşmalarla ve sosyal medya mecralarında demokratik siyasetin temsilcisi olan özneler, hareket halinde olan bir siyaset olduğu için üçüncü yol vurgusu ve tanımını güncel sorunlarla ve toplumsal sorun alanlarıyla ilişkilendirerek bir süreklilik ve canlılık katmaya çalışırlar. HDP Eş Genel başkanı Pervin Buldan’a göre Üçüncü Yol siyaseti, farklılıkları yok sayanlara karşı Kürt sorununu diyalog ve müzakere yoluyla çözmekten yana olanların yoludur. Eş Başkan Mithat Sancar ise enflasyonun yükselmesi, adalet, hukuk ve demokrasinin sıfırlanması karşısında denklemi tersine çevirecek, ülkeye adaleti, refahı, eşitliği ve barış içinde ortak yaşamı getirecek siyasetin üçüncü yol ile mümkün olabileceğini söyler. HDP eski eş genel başkanlarından Sezai Temelli HDP’nin 4.Konferansında yaptığı konuşmada Üçüncü Yol siyasetini “Ortadoğu halklarının özgürlük siyaseti” olarak tanımlamış ve bu siyasal yolu Kapitalizmin merkezlerine karşı inşa etmenin siyaseten büyük önem taşıdığını söylemişti.
Amed büyükşehir belediyesi Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı ise Üçüncü Yol’un siyaset tarzına olan ihtiyaca vurgu yapar. Mızrak’lıya göre birbirine benzeyen siyasi yapılara karşı yeni bir siyasi çalışma ön plana çıkmak zorundaydı; halkların alternatifsiz ve umutsuz olmadığını beyan etmek gerekliydi. Mızraklı, Üçüncü Yol sadece Kürt sorununun çözümünü değil aynı zamanda Türkiye de bir kangren haline demokratikleşme sorununu da, ekonomik krizi de çözeceğini iddia ediyordu. HDP’nin Çocuk Sempozyumunda, Komisyon eş sözcüsü Nuray Türkmen çocukluğa dair hâkim yaklaşımlara karşı başka bir çocukluk algısı ve yaklaşımıyla ‘3. Bir Yol Mümkün mü?’ tartışmasını başlatarak gelecek kuşakların yaşamını bu perspektifle izah etmeye çalışması bir ilkti.Üçüncü Yol siyaseti hem sosyalistlerde hem Kürtlerde karşılık buldu.
Üçüncü yolun hem sol cephede hem de Kürdi cephede karşılık bulması devrimci ve demokratik siyaset açısından önemli bir bariyerin aşılması anlamına geliyor. HDP ve sosyalist bileşenler, “Sağın iki yüzüne de mecbur değiliz, üçüncü bir yol mümkün” diyor. ESP Eş Genel başkanı Şahin Tümüklü’ ye göre “Tek çıkış yolu Üçüncü Yol’ dur; bu nedenle ezilenler ve onlar adına siyaset üreten politik güçler bağımsız bir programı ile öne çıkmalıdır.” HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, partisinin “Oyuncu değil, oyun kurucu” olduğunu belirterek, Üçüncü Yol seçeneğiyle ülke siyasetinin değişeceğini söylüyor. Sosyolog Azad Barış, Üçüncü Yolu salt bir mücadele hattı veya alternatif bir yaşamın modeli olarak değil, aynı zamanda kapitalist sistemin siyaset felsefesinin ve bölgesel modernist hareketlerin karşı karşıya kaldıkları kavram ve söylem krizlerine de radikal bir cevap olarak tanımlıyor. Makalemiz tüm bu tanımlamaları anlamlı bulduğu gibi bunlara ek yapmayı da bir sorumluluk olarak görüyor. Kutuplaştırma ve antagonist çelişkiler modernitenin kalbidir, ikilik uygarlığın motorudur.
Dünya ikilikler arasında dönmüyor elbette, fakat ikilikler arasında oynanan oyun dünyanın merkezi haline getiriliyor. İnsanlık tarihinde çoğu zaman iki zıt düşüncenin aynı anda iktidara, erkek egemen sisteme, doğa tahribatına, devlet fetişizmine hizmet ettiği anda her zaman üçüncü bir koridora, bir nefes borusuna ihtiyaç duyulur, ancak her zaman üçüncü bir yol bulunmaz. Hem statükoya karşı hem de statüko karşıtı olup cevap olmakta zorlanan alternatiflere karşı Üçüncü Yol bir çıkış koridorudur; ikiliklere maruz kaldığımız kriz anlarında cankurtaran gibidir. Kriz anında müzakereci ve çözümcüdür, stratejik düşünme ve örgütlenme tekniğidir, kendini topluma dayatan iki çözümsüz alternatiften sıyrılma hamlesidir, bürokratizme ve uzmanlığa alternatif devrimci bir hattır. Çatışma kaçınılmaz bir hakikattir. Ancak toplumcu olan fikriyatın çatışmanın ötesinde politikleşerek toplumsallaşan, iknayı ve inşayı aynı anda icra eden bir iddiaya sahiptir; başka bir deyişle üçüncü yol ikna ederek inşa eden öz irade, öz direniş ve öz politikadır. Üçüncü yolun felsefesine hakim olmak üçüncü yolda olmanın ön koşuludur.
Üçüncü yol çürümenin başladığı yerde durmaz, iktidarın ve hiyerarşinin mekanında barınmaz, amatör bir ruhla yapılır; elit değil toplumsal, eril değil eşitlikçi, hiyerarşik değil yatay ilerleyen bir yoldur. Teorik olarak sürekli genişleyen ve toplumsal sorunlara alternatif ve de pratik çözümler bulmaya çalışan bu politika biçimi, yapısal sorunlarıyla sürekli yüzleşerek yola devam etmeyi tercih ediyor. Ancak kendisini dar sorunsallıklara boğmadan kesintisiz bir özgürlük arayışıyla[5] yol yürüyor. Mezopotamya uygarlıklarından batı uygarlığına, sürekli gasp edilen “özgürlük arayışı” üçüncü yolun yolcularını, yapılarını ve güzergahını milliyetçilikten, cinsiyetçilikten, dincilikten, şiddetten ve gericilikten koruyan temel olgudur. Zira yol tarif edilebilmeli, ön görülebilmeli; bunun için yolun hedefleri olmalı, öznesi tanımlanmalı. Yol bizi istediğimiz amaçlara götürebiliyorsa genişletilmeli.
Üçüncü yol bu yönüyle devrimci diyalektiğin izlerinin takip edilmesi, güzergahların genişletilmesidir; küresel, bölgesel ve yerel ölçekte değişen ve dönüşen siyasi, iktisadi ve sosyolojik parametreleri takip ederek alternatif yollar sunan dinamik ve devrimci aklın öznesidir. Bu bağlamıyla üçüncü yol siyaseti sol diyalektiğin moderniteye karşı direnişinin güncellenmiş politik, ideolojik ve örgütlü stratejisi olarak tanımlanabilir.
MEHMET NURİ ÖZDEMİR
YORUM GÖNDER