ÇÖKMÜŞ DEVLET, KORKAK ORDU VE ŞİZOFRENİ
Korku, içgüdüsel olarak tüm canlılarda etkin olarak var olan bir histir. Yani ontolojik bir gerçekliktir. Öz olarak varlığın yok olma, tükenme, bitiş, yitirme, kaybetme gibi duyguları yaşaması durumunu ifade eder. Varlık olarak kendisi için koku zemini olan bu gerçeklik yok olma korkusudur. Varlık bu korku karşısında kendi varlığının sürekliliğini sağlama temelinde; tedbir alma, savunma yapma ihtiyacı hissetme yada saldırıya geçme gibi kimi eylemsellikler gerçekleştirmeye yönelir. İnsan açısından korku güdüsü ve buna sebep olan faktörler daha derin ve çok yönlüdür. Özellikle kendini üzerinden var ettiği durum, tarih mekan yada olgu bir yalana dayalıysa, yalanının ifşa olacağı korkusu yani kendini üzerinden var ettiği sahte gerçekliğin biteceği korkusu yalancı için anlık olarak yaşadığı bir dehşet duygusuna dönüşür. Korkunun anlık yaşattığı dehşet duygusu, insanda düşünce bozukluğu, duygu sapması, davranış ve ruhiyet bozukluğu olan şizofreniye dönüşür. Korkunun yaptırıcı etkisi altına giren insan korku zeminini savuşturmak ve etkisinden çıkmak için dehşetin yarattığı psikoloji ile her türlü çabaya girişebilir ve bunun her türlü eylemselliğinde bulunabilir; çünkü yok olma ve yitirme korkusu artık onu esir almıştır. Tarif etmeye çalıştığımız bu gerçeklik soykırımcı, sömürgeci, faşist Türk devleti ve onun şahsında faşizm gerçekliğidir.
Wan’n Başkale ilçesi Xaşkan Mahallesi’ne bağlı Sersul mezrasında tek bir yurtsever insanı gözaltına almak için ikinci büyük Nato ordusu olarak tüm teçhizatlarıyla donattığı yüzlerce askerini yığması ve bu korkak faşist çetelerin aynı anda binlerce mermi sıkması çökmüş bir devlet acziyeti, tükenmişlik ve onun şizofreni ordusunun fotoğrafı niteliğindedir. Devlet olarak böylesi aciziyet ve rezalet durumuyla övünüp bunu çok başarılı bir ”operasyon” gibi propaganda edecek kadar aymazlık ancak faşist Türk devletine has bir gerçeklik olabilir.
Kahraman Kurdistan Gerillası karşısında darbe üstüne darbe yiyen faşist sistem ve korkudan eli tetiğe gitmeyen onun şizofreni ordusu bir köylüyü gasp etmeye çalışırken tüm cephanesini çok rahat kullanıyor. Görüntülerde yüzlerce askerin tüm cephanesini kullandığı esnada bile büyük bir cesaret ve dirençle karşılarına dikilen Kurdistan kadınlarının korkusuz ve asil duruşu neden bu kadar korktuklarının da en büyük cevabını veriyor. Faşist çetelere tüm cephanesini şifozrenik bir şekilde kullandırtan işte bu asil duruşun yarattığı korkudur. Şizofreni ordunun bu durumunu savunmak için halkın, askerlerin üzerine yürümesine karşın yapıldığını söyleyen faşist vali farkında olmadan bizim söylediklerimizin açık bir itirafı şeklinde bunu ifade etmiştir. Nasıl bir ordudur ki birkaç insan karşısında yaşadığı dehşetle tüm cephanesini kullanıyor. Bu ordunun birkaç sivil karşısında içine girdiği bu şizofreni durumu böyle iken insan aklına şu soruyu getirmeden yapamıyor; ‘Bu ordu birkaç sivil karşısında bu duruma düşüyorsa Zap’ta, Avaşîn’de, Metîna’da, Heftanîn’de, Xakurkê’de, Garê’de gerillanın karşısına çıktığında hangi durumlara düşmüştür?’ Tabi sorunun cevabı da Gerillanın eylem görüntülerine tüm ÇIPLAKLIĞI ile yansıyor.
Kuşkusuz bu görüntüleri izleyen herkes Kurdistan gerçeğinde daha önce Cizre, Silopi, Nisêbîn ve birçok yerinde tanık olduğu bir görüntü olduğunu hatırlayacaktır. Soykırımcı, faşist TC ve şizofreni ordusu Kurdistan’da bunu yıllarca yaptı ve hiçbir sonuç alamadıklarını acı bir gerçeklik olarak itiraf etti. Daha önce basına sızan bir MİT belgesinde bu tür saldırıların sonuç almadığını hatta kendilerine karşı hep direniş ve eylem olarak geri döndüğünü itiraf etmişlerdi. Fakat bu gerçeğin itiraf edilmesine karşılık yaşadıkları zorlanma, ruhsal bozukluk ve kontrolsüzlük durumu tam da tanımladığımız gibi böylesi bir şizofreniyi tekrar ettiriyor.
Kurdistan halkı, kadını ve gençliği, yıllardır tüm faşist, emperyalist güçler ve onların işbirlikçi, ihanetçileri tarafından her türlü imkan ile donatılan faşist Türk devletinin, devlet olmanın sözde bütün kudret ve kerametini seferber ederek eşi benzeri benzeri görülmemiş her türlü saldırına maruz kalmış olmasına rağmen hala asil ve onurlu bir direniş ve eylem içerisindedir. Düşmana korku salan ve bitiren de bu direniş gerçeğidir. Şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır ki korkusunun eseri olmuş bir düşmanı daha fazla direniş, daha fazla eylem ile korkutmak onu tamamen bitirecek olan tek gerçekliktir. Korkak birini biraz daha korkutursan, korkak, kendisini korkutana teslim olur. Faşist Türk devletinin yaşayıp da itiraf edemediği gerçeği şu an bu eşikdedir.
Kuşkusuz bu görüntüler ve daha öncesinden de tanık olduğumuz çok daha vahşice saldırılar onurlu hiçbir insanın kabul edemeyeceği, tahammül edemeyeceği şekilde gerçekleştirilmiştir. Evet tanık olmak, şahit olmaktan bahsettik. Tanık olmak, şahit olmak dahi şüphesiz tanığa ve şahide sorumluluk yüklüyor. Bu vahşi saldırılar kuşkusuz çoğu insanda tepki ve öfke yaratmıştır. Fakat bu tepki sadece izlerken sarf edilecek birkaç söz veya sanal medya üzerinden bir kaç paylaşım yapmaktan çok daha öte bir sorumluluk yüklemektedir. Yani sözünü ettiğimiz tepki ve öfke, intikam ve eyleme dönüşmelidir. Bu ve tüm faşist saldırılar özellikle Kurdistan Gençliği önünde yeni bir direniş, eylem ve intikam gerekçesi olarak durmaktadır. Bunu görev olarak NURÎ DERSÎMÎ en güzel şekilde gençliğe hitafen şunları söylemiştir.
”Hiç bir milletin tarihi bizimki kadar kanlı olmamıştır. Hiçbir milletin yurdu bizimki kadar istila dalgalarına uğramamıştır. Hiçbir millet bizim kadar mutemadi döğüşmemiştir. En gayri müsait şartlar altında bile, Kürt eli silah tutarken teslim olmamıştır. Kahhar kuvvetlerin, sayı çokluğunun savaş için meydan okumalarına, Kürt daima “EVET!” cevabını vermiştir.
İşte, varlığımız bütün hikmeti, devamımızın bütün sırrı bu kelimede bulunmaktadır.
Ey ırkımın ümidi istikbali olan Kürt gençliği! Bu naciz eseri sana ithaf ediyorum.
Kurdistan denilen harabezar anayurdun istilası için. İntikam!
Kürt diyarında uluyan sırtlan ve çakallar ırkının mülevves vücutlarından Kürt vatanını tathir için. İntikam!
“Medeniyet” denilen kahpenin peşine sığınarak bize uluyan köpekleri susturmak için. İntikam! İntikam! İntikam!
ZAFER FIRAT (NC)
YORUM GÖNDER