KADIN; BİLİM VE BİLGİ
Ne zaman bilgi ve bilim kadının elinden alındı? O zaman iktidarla buluştu.
Doğasında bulunan merak ve öğrenme isteği, insanı hep bir arayışa ve güçlü gözlemleme sürecine götürür. Bunun sonucu doğadan çok şey öğrenir. Doğal toplumda ana kadın eksenli yaşam biçiminde insanın zihniyet dünyası hem doğadan kopmamıştır, hem de bütünlükçüdür. Henüz zihniyet dünyasında doğaya karşı bir yabancılaşma ve tahakkümcü yaklaşım gelişmemiştir. Aksine her şeyi doğadan öğrenmekte. İlk öğretmeni doğa anadır. Zaten doğanın bağrında geldiğine inanır. Doğadan öğrendiği bilgiyi, deneme yanılma, gözlem ve sezgi yoluyla bilime dönüştürür. Bilge kadın doğanın gizemini ve sırlarını ilk keşfetmeye başlayandır. Bu açıdan doğadan edindiği ve deneyimlediği her şeyi toplumun yararına kullanır. Doğal toplum döneminde, bilge kadın elinde bulunan bilgi ve bilimi, hem toplumun hizmetine sunar, hem de topluma mal eder. Bilge kadın büyücü olarak tanımlanır daha sonra, burada tanımlanan büyücülük toplumun güçlenme denemesidir. Önderlik, büyücülüğü bilimin anası olarak tanımlar. Sürekli doğayı gözetleyen, onda yaşam bulan ve doğumu tanıyan kadın bu toplum tarzının bilgesidir. O dönemdeki bilinç düzeyi büyücülük biçiminde pratikleşir. Yaşam pratiği gereği doğal toplumda gelişen her şeyi en iyi bilen kadındır. Büyücülerin daha çok kadın olması da bu gerçeğin ifadesidir.
Nasıl oldu da yaşamın en büyük anlamı olan bilge kadın (şifager) bilimden kopartıldı? Tarihin başlangıç aşamasında doğada ki bitkilerin bilgisini deneyerek, gözlemleyerek elde edip bilime dönüştürürken, bu bilgiyi elde edene kadar kim bilir kaç bilge kadın yaşamını yitirdi? Her koşul altında, kendi canına mal olsa da, elde ettiği bilgiyi büyük bir aşkla ve sevgiyle toplumun hizmetine sunar. Çünkü bilir her şey toplumla anlam bulur. Bu bilgiyi paylaşırken bir karşılık bekleme, maddi çıkar elde etme, kendini sahip olduğu bu bilgi üzerinden güç yapma gibi bir zihniyete sahip değildir. Onun zihniyet dünyasında bu tür yaklaşım ve beklenti yoktur. Etik de görmemektedir. Anlam gücü derin olduğundan, bilimsel bir zihniyet yapılanması sahip olduğunu belirtebiliriz. Çünkü doğal güçleri doğru ve objektif olarak tanımlayıp toplum hizmetine sunmakta. Doğanın sırlarını ve doğal güçleri elinde bulunduran kadın daha sonra egemen erkek tarafından cadı ve büyücü olarak tanımlanarak yok edilmesi gereken olarak ilan edilir. Esasında kıskanır bilimi ve bilgiyi keşfeden kadını.
Özellikle toplumla bağlantılanan bilgi ve bilim anlam yüklüdür. Önderlik, “en gelişkin anlam yorumudur” diye bilimi tanımlar. Bilim yaşamla birlikte vardı. Anlamı derindir. Bilimin yorumlanma biçimi zihniyet ve düşünce ile bağlantılıdır. Kurnaz erkek tanrı tarafından çalınan kadının elde ettiği bilgi ve oluşturduğu bilim toplum yararından çıkartılır. Uygarlık tarihinde toplum yararına kullanılmayıp sadece belirli bir kesimin daha fazla kar elde edilmesi için kullanılan bilim, kadını da bilim dünyasından koparır. Hem bilgisi çalınır hem de bilgiye ulaşması engellenir. Bilgi iktidarının, mülkiyetin, adaletsizliğin, cinsiyetçiliğin ve canlı olana hükmetme zihniyetinin geliştiği dönem. Bilim dünyası özellikle cinsiyetçi kodlarla ilmek ilmek örülerek, hem fiziki olarak hem de zihniyet olarak kadına kapatılır. İktidarlar kendi denetiminde olmayan bilgi ve bilimi kendi sistemlerinin düşmanı ilan ederler. Bu eril zihniyete karşı bilge kadınlar büyük mücadele yürütmüşlerdir. Özellikle Ortaçağda geliştirilen cadı avları Yeniçağda da devam ettirilir. Cadılar aslında o döneme kadar doğal toplum sürecinde edinilen bilgi ve bilimi getiren bilge kadınlardır. Dinciliğin etkili olduğu bu çağda cadılar şeytanın ortağı olarak görülerek diri diri yakılır. Orada topluma gösterilen şeytanın ortağının yakıldığıdır. Gerçek kendi denetiminde olmayan ya da kendi izni olmadan kullanılan bilginin temsilcisi olan kadının, fizikken ve fikren ortadan kaldırılmasıdır. Kendi iktidarını ve sisteminin sağlamlığını zayıflatabilecek ve sarsılmasına neden olabilecek güç olarak görür. Dinciliğin temsilcisi olan erkek (rahip vb). Yeni çağ bilimciliğin etkili olduğu çağdır. Bu dönemde de kadınlar cadı olarak katledilmeye devam edilir. Katledilenler yine bilge kadınlardır. Katledenler ise erkek egemen zihniyetin temsilcisi olan erkektir. Dikkat çeken yön bilge kadınların katledilmesine onay verenlerin çağa pozitivist bilim alanına damga vuran erkek bilimcilerdir (Bacon’u örnek verilebiliriz). Bu zihniyet temsilcileri bilgiyi elde etme ve deneyle doğrulama sürecinde doğanında katline ve parçalanmasına sonuna kadar kapıyı açarlar. Tanımlama farklılığı olsa da bilimcilik ile dincilik aynı ideolojinin ürünüdür. Her ne kadar çatışıyor gibi yansıtılsa da ataerkil zihniyetin farklı yüzleridir. Bilim dine ne kadar karşıt görünüyor olsa da dinden daha fazla yaşamın anlamını ve toplumsallığı yok etmeye ve parçalamaya çalışmaktadır. Önderlik, “‘Bilimcilik’ olarak adlandırabileceğimiz bu ideoloji felsefi düzlemde pozitivizmle özdeştir. Yeniçağa damgasını vuran bu ideolojik akım, bilimcilik veya pozitivizm adıyla giderek kapitalist modernitenin dini inancı haline gelmiştir. Şu hususu önemle belirtmeliyim ki, pozitivizm bir gömlek farkla eski dindir veya aynı gömleğin, din gömleğinin tersine çevrilmiş halidir. Bilimcilikteki yasa anlayışıyla dinlerdeki yasa anlayışı arasında zihniyet birlikteliği vardır. Ne sanıldığı gibi din ‘uhrevi’ ne de laiklik ‘dünyevi’ bir anlayıştır. Burada yapay bir ayrım söz konusudur…Ruhsallığı olmayan, duygusal zekâsını yitirmiş bir bilimcilik (kaldı ki, bilimcilik aynı zamanda kontrolsüz analitik zekâdır) her tür tehlikeye açıktır. Bir nevi söylem kanseridir. ” şeklinde belirtir. Kapitalist modernitenin bilimcileri burjuvazinin modern rahipleri gibi görev yapmakta ve canlılığa dair her şeyin yok edilmesi için her türlü buluşlar gerçekleştirirler.
Tekrardan belirtecek olursak , günümüzde kapitalist modernitenin bilimi toplumsallıkla bağını yitirdiğinden (zaten toplum karşıtı) iktidarın bir parçası konumuna düşmüştür. Kendi gerçekliğine yabancılaşan bilimin hakikate ulaşma gibi bir derdi de olmaz . Bilimcilik olarak ifade edebileceğimiz kapitalizmin bilimi doğal olan her şeye ve doğaya düşmandır. Toplum ürünü olan bilim artık topluma düşman olan kapitalizme hizmet etmekte. Doğal toplum döneminde kök bulan bütünlükçü bilgi ve bilim artık kendini pozitif (metafizik, teorik- pratik ve deneye dayanan) dayanmayan olarak parçalanır. Bilgi ve bilim alanında gelişen bu parçalanma uygarlık tarihinde gelişerek iktidara hizmet eder konuma girer. Bilim özgür ve bağımsız değil , İktidara bağımlıdır artık. Azami kar mantığına göre hareket eden bilim teknolojisiyle birlikte dünyayı, doğayı yaşanamaz hale getirmiştir.
Sonuç yerine, pozitivist bilimin özne-nesne ayrımı cinsiyetçiliği daha da güçlendirir. Bilimin özne-nesne ayırımı sadece kadınları değil doğayı, toplumu, hatta erkeği de köleleştiren, sömürüleştiren ve tahakküm altına alınan konuma getirir. Kapitalist sistemin bilimi kullanmasının esas amacı daha öncede belirttiğimiz gibi aşırı kar elde etme, iktidarını ve tahakkümünü daha da arttırmaktır . Bununla birlikte yaşamı anlamsız kılarak toplumu parçalayarak bunalımlı bireyi yaratır . Önderlik çözüme dair şunu belirtir “Din, felsefe, bilim ve hatta mitolojinin ortak bir diline varmak günümüz birey bunalımından çıkışın temel etkenlerinin başında gelmektedir. Din daha çok yeni özgürlük ahlakında rol alırken, bilim toplum bağlantısını kendi açısından yeniden yorumlayarak topluma sunmayı görev saymalıdır.” Bunun sorumluluğunu ve öncülüğünü Jineoloji kendine görev sayarak iddialı bir şekilde yoluna devam etmekte. Nasıl bir bilim, neden Jineoloji, niçin Jineoloji sorularının cevabını bir sonraki yazıda değinmeye çalışacağız.
RONAHİ MALATYA
PAJK.ORG
YORUM GÖNDER