DUYGU ZAMAN ANLAMSALLIĞI VE YENİ HAKİKAT BİLMELERİ (17.BÖLÜM)
BİLİNÇ HİSSİN DENEYİMLEDİĞİ ÖNGÖRÜDÜR
“İçimdeki anlamlı boşluğun ilham ettiği anlamsız davranışlar ve dışımdaki anlamsız boşluğun ilham ettiği anlamlı davranışlar; şaşkınım!”
Özgür sorgulamadan gücünü alan eleştirel politik düşünce hissin deneyimlediği bilinçten yaşama yansır ve onu vazgeçilmez bir değere dönüştürür.
Deneyimin dili düş kırıklıkları yaşayanlarla hisle konuşur bu özgür ilişkilenme var olan ısmarlanmış teorik soyutluğun aşılmasıyla anlam kazanır.
Hakikatin zarafetinden bakar hissin deneyiminden yansıyan özgürlük, billurlaştırır yaşamı insanın kendisiyle yeniden konuşma arayışını daha bir kolaylaştırır ve kendisine uyarladığı eklektik yabancılaşma yerine kendi içyüzünü kavrar.
Kendini dayatan ve derin boşluk içeren tutsaklaştırıcı iletişimin ötesine geçmek gerekiyor bunun mümkün olan yollarından biri de his bilinciyle iletişim kurmayı denemektir iç görü iletişimi kendi dilini öneriyor ve kendisini ifadeye kavuşturmak için insanın bu yalın ruh dili toplumsallığını arıyor.
İçi boşaltılmış ve anlamından kopartılmış kavramlar ile soyut sözcüklere tapınma derinleşen iletişimsizlik boşluğuna deva olmaktan uzaktır. Sadece his sezinliyebiliyor sahici iletişimi!
Kuru kavramların ve süslü modern sözcüklerin bilinç egemenliğini yıkan hissin deneylenmiş esnek bilincidir. Öz temasla yüreklerde köprüler kuruyor ve umutla insanı onarıyor.
Bize ait alışılmış dışılıklar güzeldir çekimser özerklikler taslamadan kucaklayıp sevmeliyiz hissin sürprizlerini taşıyan apansız armağanları.
İçimize hapis edilmiş özsel iletişimin sesini hisler tercüme eder yaşama bu ince ruhlara birleşme çağrısını da içerir kategorize etmeden, kırmadan özgürce kucaklar insanı ve hakikatini bölüşür.
Birbirimize tahakküm kurmadan hissel bilinçle eşitleyen bir iletişim kuramaz mıyız birbirimizle o büyüyen içsel boşluğumuzu doldurabilecek?
Aracısız aracılar zaten hislerimizde çoğalıyor değer yargılarının tutsaklığına neden böyle boyun eğip insana ait olan özgünlükten köşe bucak kaçıyoruz toy çiğliğin bizi ezmesine göz yumuyoruz. Mekanik acıların sanallığında neden hislerin saldığı kolektif mutlulukları kaçırıyoruz.
Neden birbirimizin ruh güzelliğine bakmayı denemiyoruz bunca bedeni çirkeflikler varken özgürlük müziğinin notalarına dönüşüp birbirimizi tamamlayamıyoruz. Bize küsen his göçünü durduramıyoruz?
Ürettiğimiz hissel imgeler bilinçli eylemsellikler üzerinden davranışımıza yansırlar özgün monologlar vicdan azabından bir nebze de olsa bizleri muaf kılarlar ve sezgisel çözümler getirirler.
KEREM ÇİFTÇİ
YORUM GÖNDER