PKK VE ÖZGÜR KADIN ÇİZGİSİNİN GELİŞİMİ JIN, JIYAN, AZADÎ DEVRİMİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR -6.BÖLÜM
Özgür Kadın Hareketi partileşerek ideolojik, politik kimliğini oturtmuştur
Kadının örgütlenmeden özgürleşmeyeceği tespiti yaşamsallaştı, hayat buldu. Kendi kendini örgütleyen kadının özgürleşme isteği artmış ve kendi savunmasını yapan kadının güçlendiği özgürlük saflarında görülmeye başlamıştır. Bu nedenle kadının özgün örgütlenmesi, ordulaşması Önderliğimiz tarafından gündeme getirilmiştir. 1987 yılında YJWK ilk kadın örgütlenmesi olarak ilan edilmiştir. YJWK (Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği) Avrupa’dan başlayarak ülkenin her yerinde kadını toplumsal zeminde örgütleme, siyasi, ideolojik bir güç haline getirme amacıyla çalışmalarını toplumsal alana yaymıştır. YJWK, YAJK, PJKK ve PAJK olarak en son örgütlenen Özgür Kadın Hareketi’miz partileşmeyle birlikte aslında ideolojik-felsefi-politik kimliğini oturtmuştur. Kadın Özgürlük Hareketi’mizin tarihine damgasını vuran ilk büyük şehitleri olan Bese Anuş, Azime Demirtaş, Rahime Kahraman, Binevş Agal, Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Zeynep Kınacı, Sema Yüce, Sakine Cansız, Aysel Doğan, Delal Amed, Çiçek Botan, Rojîn Gever, Şilan Kobanê, Viyan, Delal Nurhak, Gülnaz Ege, Hêlîn Murat, Nalin Muş gibi yoldaşlar isimleri sayılmakla bitmeyecek kadar çok olduklarından aslında kadın partimiz, bir şehitler partisine dönüşmüştür. Bu tarihi kişiliklerin, anatanrıça bilgeliği, savaştaki komutanlığı, yaşamdaki özgürleştirici duruşu, yoldaşlık ilişkilerindeki hakikati paylaşmakla, yazılmakla, anlatılmakla bitmeyecek derinliktedir. Hareketimiz öyle tarihi kişilikler geliştirmiştir ki her şehidin ardından onlarca kadın silah alıp dağlara koşmuştur. Hiçbir şehidimizin adı unutulmamış, uğruna mücadele ettiği değerlere halel getirilmemiştir. Bu nedenle halen saflarımızda Besêler, Zîlanlar, Semalar, Saralar, Bêrîvanlar, Ronahî, Çiçekler, Zekiyeler sayıları sürekli artarak, özgürlük savaşımını süreklileştirmektedir.
Kadın gerillacılığı tarihte bir ilk olma özelliğine sahiptir
Fakat ordulaşma deneyimi Önderliğimizin Bêrîtan (Gülnaz Karataş) yoldaşın 1992 25 Ekim’inde düşmana karşı teslimiyeti kabul etmeyerek Xakurkê-Lêlîkan’da uçurumlardan atlayarak fedaileşen Kürdistan kadın gerçekliğine bir cevap olarak geliştirmiştir. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi içerisinde PKK kimliğiyle örgütlenen Kadın Hareketimiz 1993 yılında kadın ordulaşmasının ilanını geliştirmiştir. Özgün birim, bölük ve taburlar şeklinde sadece kadın gerillaların içinde yer aldığı askeri örgütlenme hızla büyümüş ve özgün eylemselliklerle kadın komutanlaşmasıyla da, PKK içerisinde kadın gerillacılığı, kadının önde olduğu, inisiyatif ve karar aldığı, farklılık yarattığı görülmeye başlamıştır. Elbette tüm bu gelişmeler Önderliğimizin kadın sorununa olan yaklaşımıyla birlikte gelişmiştir. Kürdistan kadının etnik, ulusal, kültürel kimlik sorunu yanında cins olarak da ataerkil sistem, zihniyet tarafından sömürüldüğünü, ikinci sınıf muamelesi gördüğünü belirlemiş ve sahada eğitim ortamlarında özgün kadın gruplarını oluşturarak kadın özgürlük çözümlemelerini yoğunlaştırmıştır. Kadının ordusu, kadının partisi, kadının örgütü ve sadece kadınların yer aldığı özgün eylemselliklerin, eğitimlerin olması gerektiği perspektifini vererek kadın hareketi kadrosunu oluşturmaya başlamıştır. İlmik ilmik örülen kadın mücadelesinin Önderi Rêber Apo kadın eksenli yaşanan her gelişmeye büyük bir ilgiyle yaklaşmış, kadın düşüncesine, duygusuna, sorunlarına, örgütlenmesine büyük bir özveriyle yaklaşmıştır. Geleneksel, köle kadın kişiliğinin yıkılması, yeni, özgür ve başkaldıran güçlü kadın kişiliğinin boy vermesi için adeta mücadele içinde ikinci bir mücadele alanı oluşturmuştur. Kadın sorununu sadece tespit edip bir tarafa bırakmamış, teorik yaklaşmamış ve Kadın Özgürlük Hareketi’nin PKK’ye öncülük yapacak, PKK özünü koruyacak, PKK kimliğini evrenselleştirecek, tüm kadınlara mal edecek ve toplumsal özgürlüğü inşa edecek bir güce dönüşmesini amaçlamıştır. Sadece erkekle ve erkeğin önde olduğu bir savaşın-ordu sisteminin klasik devlet ordu sistemini doğuracağını, benzeştireceğini çözümlemiş eşitliğin, özgürlüğün ve güzelliğin örüleceği bir kadın ordulaşmasını gerilla içerisinde örgütlemeyi kararlaştırmıştır. Dünyada eşitlikçi ve özgürlükçü tek bir ordu olmamasına rağmen PKK’de Kürt Kadın Hareketi bu anlamda yeni bir tarih yazımına soyunmuştur. Eşitliğin, özgürlüğün, etik ve estetiğin bir arada olduğu, erkek egemen zihniyet ve sistemle mücadele eden kadın özgürlük ordusunu yaratmıştır. Özcesi PKK içerisinde özgür Kadın çizgisi kar topu gibi büyüyerek tarihte bir ilke imza atmayı başararak özgür kadın kimliğinde Sara’ların çizgisinde, Bêrîtanların ordusunu yaratmayı başarmıştır. Ve bugün PKK 44. Parti Yılını tamamlarken Özgür Kadın Hareketimiz açısından 30. kadın ordulaşma yılının sevinci, gururu ve onuru yaşanmaktadır.
Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi kadının mücadele ettiği her alanda erkeğe benzeşmeden, kadın özünü koruyarak, kadın kimliği-kişiliğini açığa çıkararak, kadın bakış açısı ve rengini vererek, farklılığını, birleştirici, koruyucu ve toplumcu eğilimini üreterek cins mücadelesinin geliştirilmesine önem vermiştir. Yanı sıra cins mücadelesini ideolojik mücadelenin temeli olarak görmektedir. Kadının kadınla, kadının erkekle ve toplumsal cinsiyetçi rollerle mücadelesi Kadın Özgürlük Mücadelesi'ni derinleştirmiştir. Erkeğin kendini sorgulaması, egemenlikçi-iktidarcı yanlarından arınması, özgürlük ilkeleri temelinde kendini yeniden yaratması, kadınla ilişkilerinde PKK yoldaşlığını esas alması temelinde cins mücadelesini sürdürmektedir. Erkeğin de özgürlük sorunu olduğu, erkek egemen zihniyetle hesaplaşması gerekliliği açığa çıkmıştır. Kadın Özgürlük Mücadelesi ile birlikte aslında erkeğin kadından daha fazla derin bir kölelik durumunu yaşadığı çözümlenmiştir. Dolayısıyla kadın özgürlük sorunu denildiğinde sanki kadının kendisi özgürlük sorununu yaratmış gibi bir algı, düşünce durumu gelişebilmektedir. PKK mücadelesinin gelişimiyle birlikte birçok toplumsal sorunun kökeninde kadın sorunu yattığı açığa çıkmıştır. Zira bu nedenle Önderliğimiz yanlış, iktidarcı ve erkek egemenlikli bilgi yapılarını eleştirmiş, batı patentli, oryantalist bakış açısını derinliğine tespit etmiş ve toplumu esas alması gereken bilgi ve bilimin sisteme-iktidara-erkeğe hizmet ettiğini deşifre etmiştir. Kadının varlık ve bilinç olarak sosyolojik temelde ele alınmadığını, toplumsal bir kategoriye indirgendiğini, bilimsel yaklaşılmadığını, kadın özgünlüğü ve farklılığını doğru, objektif bir gözle ele alacak sosyal bilimin gelişmediğini tespit etmiş, çözümlemiş ve bu temelde jineoloji bilimini geliştirmiştir. Kadınların sosyal bilimleri yeni baştan değerlendirdiğinde görülecektir ki aslında hepsi erkek egemen sistemin yaratımlarıdır. Verili sistem, düzen kendi iktidarı ve güvenliği için kadın karşıtı bir bilim sistemi kurmuştur. Aslında sistematik olarak 5 bin yıldır palazlanan erkek egemen uygarlık 5 yıldır da kadına operasyonlar düzenlediği açığa çıkmıştır. PKK’yle birlikte özgürlükle buluşan kadınlar özgürlük mücadelesini genel toplumsal mücadele ile birleştirmiş ve toplumsal dönüşüme, devrime öncülük etme görevini yüklenmiştir. Kadının hem parti içerisinde hem de gerilla savaşımında erkekle beraber ve kimi zaman da özgün olarak yer alması ve mücadelesini her alana taşırması Önderliğimizin büyük emekleri sayesinde gerçekleşmiştir.
ŞİMAL ÜLKEM GÜNEŞ
YORUM GÖNDER