KİRLİ UZLAŞMALARA KARŞI İDEOLOJİK RADİKALİZM
Güncelde kendisi emsalsiz bedellerle görünür kılan 4. Stratejik dönem“Kürdün varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama” mücadelesini ifade ediyor. Devrimci Halk savaşı stratejisi; Özgür Önderlik, Demokratik özerk Kürdistan ve Özgür Kürt Halkını hedefliyor. Bu hamlesel sürece girmek için her şeyden önce zihinsel bir ideolojik netlik gerekiyor. Devrimci teori pratik gerçeklerden asla kopuk olamaz. Eğer pratik ve taktik gerçekler optimal dengeyle ele alınıp bütünleştirilmiş ise, nihai başarı o zaman kesin sonuç alıcı olur.
Apocu devrime iman etmiş her adanmışlık ruhu koşullar ne olursa olsun Önderliğin düşünceleri, felsefesi ve ideolojisi üzerinde yaşamını inşa etme duruşunu gösterebilmelidir. Tüm zorlu süreçlerde iradeli ve inançlı durmak devrimciliğin en temel varoluşsal ilkelerinden birisidir. Biliniyor, eylemden yoksun kuru-kof dilbazlık inançsız yapılan göstermelik ibadete benzer. Son zamanlarda Sosyal Medyayı işgal eden faal bir klik’in kokuşmuş bir uzlaşılar dilbazlığı dikkatlerden kaçmıyor. Devrimci söylemi taklit eden ve içini boşaltarak kirli amaçları doğrultusunda araçsallaştırmak isteyen bu dilbaz klik de zihinsel zehirlemenin boyutları çarpıcı düzeydedir!
Sol popülizm dilini kullanan bu özel savaş politikalarına hizmet eden anlayış, olmayan olgular üzerinde yarattıkları negatif algılarla on binlerce yurtsever ve sempatizanı bu gelişme vaat eden alandan soğutuyorlar. Etkili yöntemlerle kirlerine, paslarına ve anlayışına girmeyenleri yaftalayarak yıldırma taktiği güdüyorlar. Sosyal medya tasfiyeciliği envai çeşit siyasi tetikçi ve itibar suikastçileri kullanıyor. Yoz ilişkiler üzerinden birilerini kayıran ve kirli bir uzlaşıyı esas alan bu klik hangi maske altına kendilerini saklamaya çalışırlarsa çalışsınlar klasik tabirle sosyal medyada etkisi iyiden iyiye hissedilen tasfiyeciliğin faal bir ayağını oluşturuyorlar.
Bu gelişkin sahada doğru örgütsel ideolojik çizgiyi oturtmada ciddi sorunlar var. Kabul ret ölçülerinde aşınmalar gözden kaçmıyor. İdeolojik duruş gösterebilen azınlıktaki yapılar adeta linç ediliyor. Oysa olayları, olguları ele alış tarzımız ve varolan bireysel-toplumsal sorunların üzerine gitme tarzımız çözümleyici ve derinlikli olabilmelidir. Sorunlara yaklaşımda örgütsel olgunluk göstermek esas tarzımız olmalıdır. Devrimci kişilik sorunlara yaklaşım tarzında kendisini netleştirir. Olgun devrimci pratik kendisini olay ve olguları birbirinden ayırt etmede gösterir. Bu da davranışa yansıyan bir öz disiplin anlayışıyla mümkün olur. Geliştirici ve kazanımcı bir ilişki tarzı da esastır yaşam özgünlüğünde. Kendisini Diaspora etkilerine karşı korumayı esas alan devrimci mücadele tarzı da yukarıda saydığımız tüm bu özellikleri bire bir yaşama yansıtmakla sorumludur. Avrupa devrimci mücadele geleneğine karşı Diyasporalaşan ve eriten bir anlayışın varlığı sezinleniyor. Avrupa merkezli bu insanı eriten anlayış: Geçmişte nasıl ki Dersim mirasını ve Türkiye sol devrim mirasını bitirmenin eşiğine getirmişse şimdi de Kürdistan devrim mirasını vakumlayarak var olan enerjiyi tüketmek istiyor!
Ahlaki politik vicdandan kopuşu temsil eden ve Devrimi kendine borçlu gören bir söylem ve mağduriyet rantçılığı ortalıkta cirit atıyor. Amaçsız ve avare bir dilsel radikalizm kendisini bir çok alanda emeksizce konuşturuyor. Mücadele değerlerinin ortaya çıkardığı kimi kazanımlar üzerinden kendilerini konumlandırma uğraşı veriyor. Artık bu çürümüş kof anlayışa karşı pratik bir ideolojik radikalizmle karşı koymanın zamanı geldi de geçiyor.
Şehit Kasım Engin Hevalin özlü tespitiyle; Diğer halklarda ülkeleri işgal edilmişse, her gün halka tecavüz ediliyorsa, en azından onuru kurtarmak için kendini ortaya atma durumu vardır. Daha düzenli ve güç haline gelerek, kendini örgütleyerek, her şeyini ortaya koyarak kendini feda etme hali vardır. Bu insan olmanın da bir gereğidir. Ülke işgal edilmiş, halkın onuru ve namusu her gün çiğneniyorsa, buna karşı direnişe geçmeme ve mücadeleye atılmama, tek kelimeyle onursuzluktur. İnsanlıktan çıkmadır. Başka bir anlamlandırma ve kavramlaştırma sadece ve sadece gerçekleri yozlaştırma olacaktır. “İnsanın özgürlüğünden vazgeçmek demek, insan olma niteliğinden, insan haklarından hatta ödevlerinden vazgeçmesi demektir” der Jean Jacques Rousseau. Kürt egemen dokusunda olan tam da budur: Yapılanı sineye çekmedir, içki masalarında nara atmadır…!
Kendini gerçekleştirmiş bir hakikat bilincinin hakikat mücadelesi vermesi değerlidir. Özgür yaşam tutkusunu pratikte anlama kavuşturmak için düşünsel bir netlik yakalamak gerekiyor. Fedai Apocu ruhun açığa çıkardığı intikam hırsını düşmana an be an bilemek için devrime ikirciksiz iman etmeyi de gerekli kılıyor. Anlamlı yaşamın sırrına ermiş Apocu dervişane bilgelik bizlere ; Yoldaşını sahiplenme duygusunu yitirenlerin hiçbir menzile varamayacaklarını tembihliyor. Aydınlar ise uyarıyor “İnsan kendi hatalarını her zaman yıkacak birilerini aramıştır.“ Diyor. Hangi yöntemler ve araçlarla olursa olsun yoldaşlarını devrimci sürecin dışına itenleri en başat temel etik ve moral değerlerimiz olan Şehitlerimize hesap vermekten kurtulamayacaklardır!
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER