SAVAŞ, TOPLUMSAL ÇIKMAZ ve KONFORMİST ANLAYIŞ
Zamanın ruhuna dokunmak, anlam ve kavrayış gücünü açığa çıkarmak ve bu kısır döngüden çıkmak için devrimci politik eylemselliği örgütlemek gerekir. Toplumsal alanda ki tıkanma, anca ve anca ahlaki-politik topluma giden yolun yapı taşlarını dizmekle aşılır. Devrim canlı bir hücre gibidir, sürekli akışkan haliyle bir çağlayana benzer. Ritmi ve ruhu vardır devrimin. Bu bağlamda Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin dinamizmi, direnişi, sürekli değişimi ve canlılığı en büyük moral ve motivasyon kaynağı olmalıdır. Kürdistan Özgürlük Devrimi'nin nihai zafere ulaşmasının önündeki tüm engelleri kaldırmanın en etkili yöntemi yine üretmektir, devrimci pratiktir. 50. yıl Önderliksel çıkışı bugün çok daha büyük bir anlamı ifade etmektedir. 1973 baharından 2022 son baharına çelikleşen irade, zamanın ruhunu bükerek ilerliyor..
Kollektif bilinç ve komünal ruh toplumsal inşacılığın olmazsa olmazıdır. İnsan; düşünüş biçimi, ideolojik yeterliliği, devrimci tarzı, ahlaki-politik duruşu, üretimi, tutarlılığı, bağlılığı ile toplumsal karşılık bulur. Bu toplumsal karşılık, demokratlık toplumsal bilinci oluşturmanın buna öncülük etmenin doğal yetkisidir. Devrim kurumlarında, toplumsal, sosyal ve siyasal alanlarda en büyük yetersizlik ve eksiklik toplumsal öncülük, doğrultu ve de ilerlemeyi sağlayacak yol ve yöntem sorunudur. Toplumsal çıkmazı ve sorunsalı yaratan kariyerizm-popülizm batağı, liberalizm dinamiti ve oportünist, konformist anlayışlardır. Tasfiyeciliğe çıkan tüm bu karşı-devrimci anlayışlar kuşkusuz devrimsel sürecin en büyük handikapıdır. Bu pratik toplumsal, sosyal ve siyasal alanı paramparça eden, iç dinamikleri öldüren ve çizgiyi aşındıran pratiklerdir. Toplumsal refleksleri, kitle dinamizmini, kolektif bilinci ve komünal ruhu ortadan kaldıran bu anlayış-yapı devrimin içini boşaltarak kendi sistemini-iktidarını oluşturuyor. Tüm sahalarda örgütlenen bu karşı-devrimci anlayış; sürecin akamete uğramasının, şehadetlerin ve toplumsal sorunsalın birinci dereceden sorumlusudur..
Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Mücadelesi 44. yılına girerken, sömürgeci Türk devleti ve destekçisi küresel otoritenin Kürt soykırım politikası vahşi bir konsept ile devam ediyor. Merkezinde Önder Öcalan'ın olduğu Kürt soykırım politikası bir bütün olarak imha, işgal ve ihlakı hedefliyor. Bu temelde devam eden bu vahşi konsept, zindanlarda dahil tüm Kürdistan Özgürlük Hareketi denetimli alanlarda derinleştirilerek yürütülüyor. Savaş sahasında savaşçı güçler insan üstü bir çaba ile savaşırken, zindanlarda da başta Önder Öcalan olmak üzere tutsak yoldaşlar her türlü zulme ve baskıya karşı müthiş bir direniş sergiliyorlar. Gerilla karşısında hezimeti yaşayan sömürgeci güç zindanlarda tutsaklara, Rojava'da ve Güneyde sivillere ve öncülere yönelerek katliamlar yapmaktadır. 7. ayına giren Zap, Metina ve Avaşin işgal imha savaşı, Kürdistan Özgürlük Gerillasının insanüstü direnişi ile tüm görkemi ile devam ediyor. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin yasaklı bombalar, silahlar ile insanlık ve savaş suçları kapsamına giren kimyasal silah ve maddelerle yürüttüğü bu kirli savaş, savaşın ahlâk ve ilkelerini çiğneyerek devam ediyor. Her anlamda sıkışan sömürgeci faşizm, kimyasal silahlar ile gerilla güçlerine saldırarak çaresizliğini bir vahşi intikam hamlesine dönüştürmüştür. Toplumsal, siyasal ve kurumsal sessizlik ve tepkisizlik sömürgeci faşizme bu bağlamda cesaret vermektedir. Zira uluslararası kurum ve kuruluşların sessizliği sömürgeci soykırımcı Türk devletine büyük destek vermektedir. Kürt halkı başta olmak üzere devrimci demokratik yapıların ve kesimlerin sessizliği ise sömürgeci faşizm için bir nimettir. Buna idrak etmek gerekir..
Özcesi sömürgeci Türk devleti ve destekçisi küresel otoritenin tüm saldırılarına rağmen, devrimci güçler ve Önderlik ile zindandaki tutsak devrimciler görkemli direnişlerini sürdürüyorlar. Kürt toplumunun korkunç ölüm sessizliği ise sürüyor. Kanıksama ve alışma-alıştırılma hali giderek tehlikeli bir duruma dönüşüyor. Tasfiyeci, liberal, oportünist anlayışlar gibi Konformist anlayış da her alanda kendisini örgütlemiştir. Konformist anlayış mücadeleyi, direnişi ve devrim sürecini sabote ediyor. Konformist anlayış demek devrime, davaya, değerlere, direnişe ve mücadeleye ihanet demektir..
Konformizm; insan davranışlarının düşünüş biçimini, içinde bulunduğu ya da geldiği noktada onu dönüştürdüğü durumu ifade eder. Kelime olarak "İtaat eden", 'boyun eğen", "uyum sağlamış" anlamlarına gelse de sosyolojik, felsefik, kültürel ve politik temelde daha geniş anlam taşır. Bir yönüyle de herkesin düşüncesiyle bağdaşabilme; herkesle kolayca anlaşabilme anlamını taşır. Konformizm; bir zorlanma yada tercihen asli duruşundan vazgeçerek uyumculuk haline dönüşmektir. Konformist anlayış; düşünmeden, sorgulama yapmadan itaat eder. Dolayısıyla buda devrime ihanet demektir. Bu ihanet kişisel olmakla kalan bir ihanet değildir, sonuçları da öyledir. Konformist anlayış; problem, sorun sevmez, rahatlıkla verilecek tavizi verir, rahatsız olmak istemez, bencildir. Konformist anlayış eleştirel yeteneklere ve özgürleştirici fikirlere, düşünceye hayat hakkı tanımaz. Hiçbir konformist kendisini yenileyemez yenileme ihtiyacı duymaz, düzeltemez, düzeltmek istemez, onarmaz ve onarmak istemez. Konformist anlayış ufuksuzluğu ile içsel ötekiler üretir. İçsel ötekiler her durumda Konformist anlayış tarafından linç kültürün muhatabı haline getirilirler. Konformist anlayış bozguncudur, devrimci mücadeleye bağlı, üreten ve katkı sunanları hedefine koyar ve itibar suikastleri yapar. Her türlü itibarsızlaştırma oyunları oynarlar..
Sözün özü her alanda Konformist anlayış ile mücadele etmekte devrimci görev ve sorumluluktur. Devrimsel süreçlerde belirgin olan bu tarz anlayışlara karşı keskin Apocu devrimci tarzı ve ideolojik refleksi göstererek bu anlayışları bertaraf etmek devrimci mücadeleye sunulacak en büyük katkıdır. Zira otonom mücadele ve savaş dönemi de bunun yasası ve talimatıdır. Bu yasa ve talimat inisiyatif alarak sürecin işletilmesi için her Apocu'ya, devrimciye, yurtsevere verilmiş öncülük yetkisidir. Zira Önderliksel Paradigma ve KCK sözleşmesi bu hakkı yeterince tanımıştır. Hangi alanda, hangi devrim kurumunda, hangi mekanizmada, hangi platformda olursa olsun yetki ve doğal öncülük, öz yeterlik ve öz güç ilkesini özümsemiş, ideolojik çizgide ısrarcı Apoculardadır. Şehitlere, Önderliğe, değerlere, devrime ve direnişe bağlılığın samimiyet ölçüsü harekete geçmek ve bu temelde devrimci pratiğe geçmektir. Varlık yokluk savaşımına, devrimci halk savaşı bilinci ile katılım, güç ve destek sunmaktır. Mersin Mezitli fedai eylemi ile tekrar hatırlatılan yurtseverlik ölçü ve çizgisini kendinde oluşturmaktır..
ULAŞ MAHİR KATO
YORUM GÖNDER