ANADOLU-MEZOPOTAMYA İLİŞKİLERİNDE İKTİDAR SORUNU VE DEMOKRATİK YÖNETİM (1.BÖLÜM)
Devletin temelinde teokrasi vardır. Hiçbir döneminde bundan vazgeçilmiş değildir. Teokratik devleti şekli olmaktan öte özde görmek gerekir. Ortadoğu’da rahip tapınağının etrafında yükselen bu kurumun mayasındaki ideolojik özü görmek önemlidir. Zihniyetteki inandırıcılık bağı olmadan, çıplak zorla binlerce kişiyi tapınağın hizmetinde uzun süreli çalıştırmak zordur. Devletin ilahi, kutsi niteliği bu ihtiyaçtan ileri gelir. İster mitolojik ister dinsel inanca dayansın, hâkim zihniyete dayanmadan ve meşruiyet sağlanmadan devlet binası sağlam kılınamaz, uzun ömürlü olamaz. Tek tanrılı dinin oluşmasında büyük rol oynayan İbrani kabilelerindeki otorite olma, her iki tarafında büyük bir heybetle duran Mısır ve Sümer devletinden farklı bir devlet kurma ihtiyacı, Ahdi Atik’in-Kutsal Kitap-temel kaygısıdır. Bir nevi İbrani Krallığının ideolojik temelidir.
Özellikle ‘Samuel-1’ ve ‘Samuel-2’ bölümleri âdeta Yahuda devletinin-tanrı devlet-kuruluş manifestosu gibidir. Pers-Med İmparatorluğu’nun temelinde Zerdüştlük belirleyici dinî etkendir. Hıristiyanlık Roma sonrası tüm Avrupa devletlerinin ortak genidir. İslâm devleti daha doğuşunda dinin kendisidir. Ortaçağın tüm İslâm devletleri kendilerini olmazsa olmaz kabilinden din devleti sayarlar. Zerdüştlük yerine geçen Şia İslâm’ı halen devletin resmi ideolojisidir. Tüm Arap ülkelerinde devletin dini resmi ideoloji olarak İslâm’dır. Kendini laik ilan eden Türkiye Cumhuriyeti en geniş Diyanet-resmi Sünni İslâm ideolojisi-kadrosuna sahiptir. İslâm resmi devlet dinidir. Pakistan ve Afganistan resmi İslâm devletleridir. İsrail din devletidir.
Laik devlet ideası köklü bir devrimden geçmedikçe ütopik bir ideadır. Ancak örtük veya açık dinli devletten bahsedilebilir. Devlet ne zaman şeffaf, genel güvenlikle zorunlu kamu yararlı bir kuruma dönüşürse, ancak o zaman dinsel örgülerinden sıyrılıp gerçek laik bir niteliğe kavuşabilir.
Toplumun çağdaş hiçbir rejimde görülmeyen devletleştirilmesi söz konusudur. Devlet toplum aleyhinde ne kadar büyütülürse o kadar kendini güçlü saymakta, güvencesini ve gücünü totaliter devlette görmektedir. ‘Geleneksel, kutsal, ana, baba devlet’ sıfatları eksik edilmemektedir. ‘Devletten yemlenme’ klasik bir tabir haline getirilmiştir. Devlet önce milletten çalıyor. Sonra dilenciye sadaka dağıtır gibi velinimet olarak kendini sunuyor. En değme hırsızdan daha tehlikeli oluyor. Devlete dayanarak yapılmayacak kötülük yoktur. Gerçek Leviathan günümüz devletidir derken nedenlerimiz çoktur. İşin acı tarafı, bu devlet halka en temel iş ve aş kapısı gibi gelmekte, her şeyi kurutan devletten her şeyi var eden hizmetler beklenmektedir.
Ortadoğu devleti çözümlenmeden hiçbir ekonomik ve toplumsal sorunun üstesinden gelinemez. Ne Batının yöneldiği demokratik duyarlılığı yüksek devlet, ne de örtük olmayan açık faşist devlet gibi olabilen bu güncel devlet tüm sorunların kaynağıdır. Yeniden yapılanması şarttır. Sorun çokça konulduğu gibi ‘üniter, yerel, federe’ gibi ayrımlara dayalı çözümler değildir. Çözüme duyarlı devlet gerekiyor. En azından bireyin özgürleştirilmesi, toplumun demokratikleşmesi önünde engel konumundan çıkarılması gerekiyor. Sadece küçülmesi değil, işlevsel kılınması gerekiyor. Rasyonel, genel güvenlik ve gerçek kamu yararlılığı dışında, tüm fazladan kurum ve kurallarını terk etmesi gerekiyor. Devlet reformu bu temellerde geliştirilmeden, el atılacak her sorun ağır, hantal devlet nedeniyle çözümsüzlüğe itilmekten kurtulamaz.
Her dönemden daha yakıcı bir devlet iktidarı sorunu ile karşı karşıyayız. Yakın geçmişin sosyal demokrat, ulusal kurtuluşçu ve reel sosyalist devlet hastalığına kapılmadan, ne yıkarak yenisini ne de uzlaşarak kendisini ele geçirme gibi aldanmalara düşmeden, devlete yönelik ilkeli bir demokratik uzlaşı veya çözüm olanağını yaratmak en temel görev olmaktadır. Tüm politik eylemlerin hedefine bu görev alınmak durumundadır.
ALİ FIRAT
YORUM GÖNDER