HASTA TUTSAKLARIN ONURLU DİRENİŞİ
Kürt siyasetçiler zindanlarda onurlu duruş gösteriyorlar. 12 Eylül zindanında direnenlerin mirasını sürdürüyorlar... Baskılar karşı gösterilen direnişi sadece zindanlara bırakmak doğru olmaz. Bunlar bizlerin onurudur; o zaman onurumuza sahip çıkmalıyız.
Türkiye’de iktidarların karakterini anlamak için zindanlara bakmak yeterlidir. AKP-MHP iktidarının zulüm, baskı ve faşist olduğunu anlamak için de zindandaki uygulamalara bakmak yeterlidir. Bu iktidar dışarda baskı kurmayı yeterli görmediğinden zindanlar içinde zindanlar ve işkencehaneler yaratmış. Artık neredeyse her gün zindanlarda birkaç ölüm beklemek normal hale gelmiş. Zaten Kürt olmak işkence ve baskı görmeye yetmektedir. Bırakalım zindanları Türkiye’nin batısı, kuzeyi ya da güneyine gidilsin, orada polisin halka yaklaşımı görülsün, bir de Kürt illerinde polisin yaklaşımına bakılsın, o zaman Türkiye’de Kürtlere farklı uygulama yapıldığını herkes kabul eder. Artık HDP’li ya da politik Kürtler değil, farklı siyasi görüşte olan Kürtler de bu gerçeği görüyor.
Zindanlarda her gün bir tutsağın cenazesi çıkıyor ama bu yeterince gündemleşmiyor. Zindanlarda öyle bir düzen kurulmuş ki, dışarıya hiçbir insanın sağlıklı çıkması mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye’deki zindanlarda bir hasta tutsaklar sorunu bulunmaktadır. Binlerce tutuklu ya da hükümlü ciddi hastalıklarla zindanlarda tutulmaktadır. Siyasi tutuklu ve hükümlülerin iradesi bir de böyle kırılmak isteniyor. 12 Eylül askeri faşist cuntasının uyguladığı irade kırma ve teslim alma politikaları şimdi farklı yol ve yöntemlerle uygulanıyor. 12 Eylül zindanlarından çıkardıkları sonuçlarla daha ince ve örtük yöntemlerle zindandakiler çökertilmek isteniyor. Kaba işkenceler de uygulanıyor; ancak 12 Eylül faşizminden çıkarılan derslerle iç ve dış kamuoyuna hemen yansımayacak yöntemler kullanılıyor. Yani işkence ve baskı yöntemlerini artırmışlar, çeşitlendirmişlerdir.
Hastalık zindanlarda bir baskı ve teslim alma yöntemine dönüşmüş. 12 Eylül faşizmi bu düzeyde bu yola başvurmamıştır. 12 Eylül’de devlet mahkemelerinin verdiği cezaları yatanlar hemen bırakılırmış. Şimdi ise tahliye olması gerekenlere pişmanlık dayatılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu uygulama şimdi Türkiye cezaevlerinde uygulanıyor. AKP-MHP faşist iktidarı zindanda da dışarda da herkesin kendisine boyun eğmesini dayatıyor. Çünkü artık başka türlü ayakta kalma imkanı kalmamıştır.
AKP iktidarı 2013 gibi siyasi ortamın yumuşadığı ortamda bile tek bir hasta tutsağı bırakmadı. PKK tüm esir askerleri, polisleri bıraktığı halde söz vermesine rağmen tek bir hasta tutsağı bırakmamıştır. AKP iktidarının genlerinde ilkel intikam duyguları bulunmaktadır. Zaten Tayyip Erdoğan’ın siyasi intikamcı bir kişilik olduğunu tüm dünya öğrendi. Erdoğan böyle yaparak herhalde muhaliflerine korku salmak istemektedir. Ancak zindandaki insanlara böyle bir yaklaşım gösteren bir siyasetin ve siyasetçinin ömrü uzun olmaz. Çünkü böyle bir siyasetçide hiçbir değer kalmamıştır. İnsani ve toplumsal değeri olmayanın da bir geleceği olmaz. Nitekim AKP-MHP iktidarı ve Erdoğan bunu yaşamaktadır.
Şimdi Tayyip Erdoğan bir kadın siyasetçiden intikam almaktadır. HDP eski eş genel başkanı ve iki dönem milletvekilliği yapmış Aysel Tuğluk’u cezaevinde öldürmek istemektedir. Erdoğan’ın ruh ikizi Devlet Bahçeli’nin zihniyetinde olanlar Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesini mezardan çıkarmışlardı. Kürt siyasetçinin annesinin Ankara’da gömülmesini engellemişlerdi. AKP-MHP iktidarı, Tayyip ve Bahçeli ikilisi şimdi aynı zihniyetle Aysel’i diri diri mezara gömüyorlar. Kuşkusuz bu demokrat siyasetçiler bu iktidar karşısında diz çökmezler. Son nefeslerine kadar zindanda onurluca yaşarlar. Tayyip-Bahçeli ikilisi hiçbir siyasetçiye diz çöktüremez. Dersim’in onurlu önderlerinden Pir Seyit Rıza’nın dediği gibi bu da Erdoğan ve Bahçeli’ye dert olsun! Dersimli bir kadın olarak Aysel Tuğluk tabi ki Pir Seyit Rıza gibi son nefesine kadar onurlu duruşunu gösterecektir.
Aysel Tuğluk aynı zamanda avukattır. Bizlere de avukatlık yapmış; hatta tahliye olduğumuzda gelip bizi zindan kapısından almıştı. Böyle onurlu bir insanın bize avukatlık yapmasından da onur duyuyoruz.
Kürt siyasetçiler zindanlarda onurlu duruş gösteriyorlar. 12 Eylül zindanında direnenlerin mirasını sürdürüyorlar. Kürt devrimcilerin ve siyasetçilerin böyle bir geleneği vardır. Kürt halkı da eskiden beri zindandaki evlatlarına sahip çıkmıştır. Bugün de sahip çıkmaktadır. Ancak daha fazla sahip çıkmak gerekmektedir. Baskılar karşı gösterilen direnişi sadece zindanlara bırakmak doğru olmaz. Kaldı ki, ahlaki de olmaz. Zindandakilerin çıplak vücutları ve inançları dışında bir mücadele araçları yoktur. Ama dışardakilerin bin bir yöntemle mücadele etme imkanları vardır. Ne baskı gören zindandaki insanlar ne de aileleri yalnız bırakılmalıdır. Bunlar bizlerin onurudur; o zaman onurumuza sahip çıkmalıyız.
DR HAYRİ HAZARGÖL
Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi
YORUM GÖNDER