ÖNDERLİK PARADİGMASI - ORTADOĞU
Kapitalist Modernite ile bölgesel güçlerin PKK’yi salt bir silahlı örgüt olarak görmeleri en büyük handikaptır. Halbuki PKK Hareketi bölgesel güç olmakla beraber, bölge politikasına çok güçlü şekilde etki eden ve zaman zaman dünya gündemini belirleyen siyasal, askeri, toplumsal ve kültürel harekettir. Devrimin öncü gücü, toplumsal hareketin lokomotifi olan PKK Hareketi, milyonları bulan tabanı ile muazzam bir halk hareketidir. PKK Hareketi, güç-denge savaşınımının, küresel ve bölgesel siyasetin ve ilişki-çelişki diyalektiğinin merkezinde olan, belirleyici rol ve misyon sahibidir. Dolayısıyla PKK Hareketini salt silahlı bir örgüt olarak görmek politik körlükten başka birşey değildir. Kapitalist Modernite ile bölgesel işbirlikçi güçlerin tüm kirli politikalarına, her türlü hilelerine ve en vahşi saldırılarına karşın PKK Hareketinin ayakta kalmayı başarması dahi kuşkusuz başarının zirveleşmiş halidir. Küresel-bölgesel güçlerin aşamadıkları PKK gerçekliği destansı bir şekilde ve emin adımlarla, en iradeli ve görkemli bir şekilde yoluna devam ediyor!
Süreci daha doğru anlayabilmek için biraz geriye gidecek olursak reel Sosyalizmin çöküşü, Sovyetlerin dağılması süreci (1991), ABD'nin tüm dünyada Kapitalizmin Jandarması misyonu yüklenmesine neden olurken, dünya artık Yeni Dünya Düzeni (YDD) ile tek kutup üzerinden şekil alacaktı. YDD'nin öncüsü elbetteki ABD olacaktı. 1991 körfez savaşı ile beraber Ortadoğu’da yerleşik pozisyona geçen ABD yer yer hamilik, yer yer vasi, bazende vekil olarak görev yapmaya başladı. Diyebiliriz ki bu süreç ABD'nin Ortadoğu’ya yerleşmesinin tarihidir. İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’nın bölgedeki varlıkları zaten çok uzun yıllara dayanmaktaydı. Keza İsrail zaten dünya sermayesinin sahibi olarak bölge devletiydi ve tabiki birde Rusya faktörü vardı sahada!
Önder Öcalan'ın liderliğinde 27 Kasım 1978'de kurulan PKK Hareketi, 15 Ağustos Atılımı ile silahlı mücadeleyi kesintisiz olarak başlatmış, 1990'larda devasa bir halk hareketi haline dönüşmüştü. PKK, Marksist-Lenininst bir hareket olmakla beraber Önder Öcalan gibi bilimsel, felsefefik, zamanın ruhunu bükebilen, sürekli olarak yeni yol ve yöntemler için büyük düşünen, bilgeliği ile yeni bir yaşamın inşası için çabalayan ve muazzam bir kuramcı lidere sahipti. İşte bu durum PKK'yi bugüne taşıyan ve bölgede güç yapan en temel etkendi. Bu liderliğin dışında, esas olarak bir hakikat arayışıydı ve dünya devrimler tarihinde ender rastlanan bir durumdu. Kürt halkının diriliş Manifestosu Ortadoğu haklarına da umut olurken, şimdi ise dünya haklarının kurtuluş reçetesi olmaktadır!
Önder Öcalan reel Sosyalizmin çöküşü ile beraber bunu muazzam bir şekilde çözümleyen, tahlil eden ve YDD sistemini en doğru şekilde kavrayan, çözümleyen ve geleceği bunun üzerinden inşa eden Önder'dir. O süreçte FARC, ETA, IRA, NKP, Tamil vs gibi dünyanın farklı kıtalarında mücadele eden hareketler ile Türkiye Devrimci Hareketinin de (TDH) hatırı sayılır şekilde güçlü oldukları dönemlerdi fakat bugüne geldiğimizde malesef o güçten eser kalmamış durumda. Bunun en belirgin iki sebebinin ilki; süreci doğru okuyamama ve tahlil edememe, ikincisi ise Önderlik krizidir. Kürt Özgürlük Hareketi'nin başarısının en önemli ve temel nedeni Önderliğin kurumsallaşması, yani kurumsal Önderliktir. Kürt Özgürlük Hareketi mücadele tarihinin hiçbir döneminde Önderlik krizi yaşamadı ve bu PKK Hareketini güçlü kılan temel etkendir!
Önder Öcalan liderliğindeki PKK Hareketinin bugüne gelmesi ve güç olmasının en temel sebebi, Küresel-bölgesel sistemi, yapıyı ve konjonktürel gerçekliği doğru okumak ve inşa sürecini bilimsel bir şekilde doğru temel üzerine kurmaktı. İlişki-çelişki diyalektiğini hatasız okuma, güç-denge savaşımını doğru orantıda hesaplamak, Kürdistan ve Ortadoğu'mun sosyo-politik, sosyo-kültürel ve inançsal gerçekliğine de kuramsal yaklaşmak, Önder Öcalan doktrinini ortaya çıkarmıştır. Tamda bu sebepten dolayı çöken reel Sosyalizm sonrası Önder Öcalan'ın kuramları ve PKK Hareketinin inşacılığı, konjonktürel gerçeklik içerisinde reel Sosyalizmin eleştirisi ile beraber Sosyalizmin revize edilmesi ile adım adım Demokratik Konfederalizm kuramı doğmuştur! Önder Öcalan'ın yeni yaşam toplumsal formülasyonu tüm engellere rağmen dünyada yankı uyandırıp karşılık bulurken, Demokratik Rojava Devrimi ve işleyen inşa süreci ile de yeni yaşam modeli ete kemiğe bürünmüş, bu pratik Rojava'yı dünya devrimlerinin çekim merkezi haline getirmiştir. Devrimin öncüleri ve Demokratik, Komünal toplumcu, kadın özgürlükçü, ekolojist yaşam paradigmasının inşacıları tanrıçaların görkemli mücadeleleri ve emekleri, özü itibariyle bu devrimi ve paradigmayı kadın kuruluş ideolojisi haline getirmiştir. Önderliksel Paradigma tam bu noktada daha büyük bir anlam ifade etmektedir!
Önder Öcalan Kapitalist Modernite'ye karşı Demokratik Modernite kuramı ile muazzam bir konumlanmayı yaratmıştır. Demokratik Ulus Paradigması ile ahlaki-politik toplumsallığın inşası, yeni toplumsal formülasyon olarak ezilen, sömürülen ve ötekileştirilien halklara, topumlara, çevrelere, yapılara öncülük etmektedir. Özelikle de devletsiz ve statüsüz toplumların nefes alacağı ve yaşam bulacağı, Kapitalist Modernitenin vahşi saldırılarına karşı dayandığı öz yeterlilik ve öz savunma hakikatini bilince çıkaran, temellendiren ve geliştiren, devrimsel süreç içinde aynı zamanda toplumsal yaşamı inşa eden Apocu devrim rüzgarı elbette Kapitalist Modernite ile bölgesel işbirlikçi güçlerin hedefi olmaktadır. Kürt düşmanlığı, katliamları ve soykırımları noktasında tarihsel düşman olan Türk çete devleti de tüm gücüyle Apocu devrim hareketine en vahşi şekilde NATO ve küresel-bölgesel tüm güçlerin desteği ile saldırmaktadır. Kapitalist Modernitenin bekçilik, tetikçilik görevi gören ulus-devlet formu, PKK’nin destansı direnişi karşısında çözülmüş olup, yenilgi ve hezimet yaşadığı su götürmez bir hakikattir. Psikolojik, ekonomik, siyaseten ve ahlaken çökmüş olan sömürgeci faşizm girdiği çaresizlik girdabından çıkamadığı gibi, sivil insanları dahi katledebiliyor. Halkların ortak, eşit ve özgür yaşam umudunun ve onun Önderliği Önder Öcalan'ın, uluslarası konsept ile mutlak tecrit ve izolasyona tabi tutulması da bunun tartışmasız nedenidir. Tamda bu temelde Önder Öcalan'ın koşulsuz özgürlüğü Kürdlstan ve Ortadoğu haklarının mutlak özgürlüğü demektir!
Kapitalizmin kriz halinin yansıması elbette Ortadoğu merkezli kaos politikasıdır. Kaosun derinleştirilmesi ise kapitalizmin kriz halinin uzaması anlamını taşır. Buda daha çok savaş, daha çok zulüm, daha çok kan demektir. Kuzey Afrika'da başlayan Suriye'de merkezlişen kaosun yeni adresi Taliban marifetiyle Afganistan'dır. ABD ve küresel güçlerin işgal gerekçesi eski 'düşman' Taliban bugün yeni müttefik oldu bile. İdlib'de kurulan cihadist devletçiğin sınırları, Efrîn işgali sonrası 2019 yılında BM kürsüsünden gösterilen 'tampon bölge' haritası ile Rojava'nın neredeyse tamamı ve Medya Savunma Alanlarını da işgal ederek Urmiye'ye kadar genişleterek, idlib merkezli Ortadoğu'nun cihadist devletçiğini büyütmekti esas amaç. Fakat buda tıpkı BOP projesi gibi Apocu devrimci harekete takıldı. Beklenmedik bir şekilde Suriye iç savaşı ile beraber Rojava'da şaha kalkan Apocu devrimci mücadele ile BOP planını büyük oranda çöpe atan Apocu devrimci hareket, o günden itibaren uluslarası cihadist terörizme karşı zafer kazanarak dünyayı kendine hayran bıraktı!
Son kertede Kapitalist Modernite ile bölgesel işbirlikçi güçlerinin Ortadoğu'yu 'yeniden dizayn' projesi Önderlik Paradigmasına ve PKK Hareketine takıldı ve tek adım ilerleme sağlanamıyor. Kürdistan ve Ortadoğu’nun makûs talihi Önder Öcalan'ın doktrini ve Apocu devrimci hareketin muazzam direnişi ve mücadelesi ile değişerek ,dönüşerek en çetin savaş süreci ile beraber zafere doğru emin adımlarla gitmektedir. Uluslarası bir proje olan "PKK'nin tasviyesi" konsepti KDP ve TC çeteciliği eliyle yapılırken, Demokratik Modernite Gerillasının destansı direnişi her iki çetecilik faaliyetini Heftanîn, Garê, Avaşîn, Zap ve Metina'nın sarp kayalarına çarparak dumura uğratmıştır. En kirli yöntemler ve devasa teknikler dahi Demokratik Modernite Gerillasının KDP ve TC çeteciliğine hezimet üstüne hezimet yaşatmalarına engel olmamıştır, olmayacakta!
Kılıçtan keskin kıldan ince bir köprüden geçsekde çelikten yoğrulmuş irade, mutlak inanç, sarsılmaz cesaret ve Apocu fedai ruh kazandığı bu savaşı son kertede zafer ile taçlandıracaktır. Yaşanılan süreç bu uzun yürüyüşün son maratonudur. Ez cümle 3. yol aydınlıktır, yaşanılabilir gelecektir, umuttur ve sistem karşıtı tüm toplumların, güçlerin, yapıların bu temelde ortaklaşması gerekir. Kürdistan Özgürlük Gerillasının destansı direnişi sahiplenmeli, bu cesur yiğitlere, kahramanlara çeper olunmalı!
ŞOREŞ MUNZUR
YORUM GÖNDER