BAŞARININ YOLU BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA KURULAN SİSTEMİ ANLAMAKTAN GEÇİYOR (4.BÖLÜM)
Irak her zaman çatışmalı bir alan oldu;
Diğer yandan Irak’taki durum da önemlidir. Bunları da güncel gelişmeler üzerinden bakarak değerlendirmek zordur. Güncel boyutları var, Irak kendi içinde parçalandı ama Sümer’den bu yana sistemin merkezi olarak ele almak lazım. Irak her zaman çatışmalı bir alandır. Tarihe baktığımızda da onu görebiliyoruz. Irak üzerinde çatışma oluyor, değişim oluyor ama sistem çok fazla kurulamıyor. Sistem Irak’ın dışına taşarak kuruluyor. Irak’ta Bağdat’ta, Basra’da çatışma oldu, yeni iktidar ve devlet uygarlığı gelişti ama uygarlık sistem haline Musul’da, Anadolu’da geldi, Roma’da geldi. Dolayısıyla Irak’taki çatışmaları kendi iç ilişki ve çelişkileriyle ve sistem boyutuyla ikili bir şekilde değerlendirmek gerekiyor. Ortadoğu’da ve dünyadaki ilişkiler boyutuyla da değerlendirmek lazım. Birini görüp diğeri görülmezse hata yapılabilir, tarihsel değil güncel bakılmış olur. Doğru çözüme ulaşabilmek, hata yapmamak için tarihsel bakışı kaybetmemek gerekiyor. Bu kesinlikle gereklidir. O nedenle iç ilişkileri, çelişkileri, çatışmaları görelim fakat her şeyi sadece buraya bağlamamak lazım, çünkü herkesin eli Irak’ın içerisindedir.
Küresel kapitalist sistem de öyle oluştu. İngiltere gelip Bağdat’ı ele geçirdi ama Ortadoğu’daki ulus-devlet sistemi Kemalist hareketle anlaşmayla Lozan’da Türkiye’nin şekillenmesiyle kuruldu. İngiltere’nin Bağdat’ı ele geçirmesi Lozan Anlaşması için sadece elinde bir koz, avantaj, güç kaynağı oldu ama yeni bir sistemin kaynağı olmadı. Bunu net görmek gerekiyor. Demek ki Irak’taki gelişmeler bölgeyi etkileyecektir. Sadr devrim çağrısı yapıyor, diğerleri de yaptılar, çelişkili durum derinleşecektir. Sert bir iç savaşa girilecek biçiminde değerlendirmeler de yapılıyor. Türkiye’nin eli kesinlikle çok daha fazla içerisinde olacaktır. ABD ve İran, Irak’tadır. Irak’taki olayların bölgesel ve küresel boyutlarını görmek gerekiyor. O nedenle hem iç durumu hem bölgesel durumu hem de tarihsel gelişmelere birlikte bakmak ve geniş bir analiz yapmak lazım. Dikkat edilirse ‘Sünni-Şii çatışması olacak’ deniliyordu ama şimdi Şiiler çatışıyor. İktidar olma istemi, dinden daha öne geçti, demek ki iktidar karşısında dinin, mezhebin fazla bir değeri yokmuş. Şiiler, Sadr ve Maliki çatışıyorlar. Şiilik içindeki çelişkiler çatışmaya dönüşüyor. Zaten onlar da bir iktidar bloklaşmasıydı.
Sadr, Sünniler ve KDP’nin ilişkileri vardı, onlar hükümet kuracaklardı. Güya Sadr hareketi, ‘KDP, Türkiye ile çok fazla ilişkiye girmiş oradan koparalım diye ilişkileniyoruz’ diyorlardı, açıklamaları bu temeldeydi. KDP ile ilişkileri eleştirilince, Sadr hareketi bunu gerekçe yaptı. Gerçekten öyle midir ya da daha farklı bir yaklaşımı mı var, bunu bilemiyoruz. Sonrasında hükümet kuramayınca Sadr hareketi parlamentodan çekildi, parlamentoda yeni bir bileşim oluştu, bu yeni bileşimle ilk pazarlığa giren de KDP oldu. Demek ki KDP öyle çok Sadr’a bağlı bir güç değildir, Sadr geri çekilince bu sefer de Şii koalisyonuyla ilk pazarlığa KDP girdi. Aslında Şii koalisyonu KDP’den yana çok olmadı, YNK’yi çok daha fazla öne çıkartıyordu. Sadr hareketinin meclisten çekilmesiyle hükümet kurabilecek aşamaya da geldiler. En son TC’nin bölgede yaptığı katliama da dayanarak yeni yönetimi oluşturmak istediler. Sadr’ın müdahalesi onu engellemeye dönüktür. İktidar olabilecek koalisyon üç aday gösterdi. Bunları da Sadr kabul etmiyor. Açığa çıktı ki Sadr kendi dışında hükümet kurulmasını kabul etmiyor. Seçimi de ne kadar istediği belli değildir. Oturup birlikte seçim yapalım da demedi, biraz kitle gücüne dayanarak zor kullanıp etkinliğini geliştirmek istiyor. Öyle bir pratiği var. “Biz Iraklıyız, ne Amerika ne de İran, Irak esastır” diyor. Ne kadar öyle olacak, ideolojik-stratejik boyutu ne kadar var veya bu durum günlük politikalara ne kadar alet olacak, bunu bilemiyoruz. Fakat şimdi bir iç gerginlik ve çatışmalı durum var. Mevcut haliyle bunu aşsalar da yine de kriz devam edecek, yeni çelişkiler ve çatışmalar ortaya çıkacak.
Türkiye daha fazla müdahale edebilir. Tayip Erdoğan yönetimi Suriye ve Rojava üzerinde hareket edemez ve orada kendisi için siyasi değer ifade eden bir çatışmalı durum yaratamazsa, Irak’ın içlerine daha fazla karışacaktır. Buradan kendisi için siyasi değer çıkartmaya çalışır. Bu kesindir. Diğer güçler de öyledir. İran tetiktedir. ABD, Avrupa, Çin ve Rusya’ya kadar işin içerisindeler. Dolayısıyla öyle bir çelişkili çatışmalı durum olur, fakat bir çözüm çıkmaz.
DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)
YORUM GÖNDER