TÜRKİYE’DE SİYASİ/EKONOMİK KRİZ GİTTİKÇE DERİNLEŞİYOR
Türkiye, tarihinin en zor zamanlarını yaşıyor. Çok küçük bir kesim dışında, kimse ülke siyasetinden memnun değil. Baş aşağı gidiş hızla devam ediyor ve iktidarı çok zor günler bekliyor. İnsanların yüzlerinde, ruh hallerinde sistemden memnun olmadıklarını anlamak mümkündür. Yaşam olanakları her geçen gün daha çok azalıyor.
Savaşın büyüğü küçüğü olmaz ve her savaş ülke ekonomisine darbe vurur. Yaklaşık kırk yıllık düşük yoğunluklu bir savaş var ve bazı açıklamalara göre, bir trilyon dolar gibi bir para bu savaşa almış ve hala da akıyor. Demokratik olmayan ülkeler de, yolsuzluk ve hırsızlıkların olduğu da hesaba katılırsa, devletin bütçesinin nerelere gittiği netçe görülür. Bu nedenden dolayı, savaş yağma/talan/ mafya siyasetinin egemen olduğu ülkelerde her bakımdan bir iflas kaçınılmazdır. Türkiye, damla damla kan kaybediyor. İnsanlar her an patlayabilecek koşullarda yaşıyorlar ve böyle devam ederse, ki devam edeceğe benziyor, iktidarı çok zorlu bir süreç bekliyor. Ülkenin balonunu şişirmeye devam ediyorlar ama bu balon, şişirtenin elinde patlayacak.
Türkiye’nin kabağı, AKP iktidarının elinde patlayacak. AKP iktidarı günden güne taban kaybediyor. Türkiye’de güçlü ve halkla bütünleşmeyi başarmış bir sol/demokratik muhalefet olursa, AKP iktidarını devre dışı bırakmak mümkündür. Seçimle gitmeyenleri, zorla götürürler. Türkiye, kimsenin babasının çiftliği değildir, ki istediklerini sürekli yapsınlar. Diktatörler, halka zarar verebilirler, verirler ama tarih, diktatörlerin en çok da, kendi sonlarını getirdiklerinin örnekleriyle doludur. Geçen sene, AKP iktidarını savunanlar, bu sene nefret ediyorlar. Özellikle son bir yılda, başta temel ihtiyaçlar olmak üzere, her şeye korkunç zamlar yapıldı.
Bir ekmek tam 5 lira oldu, patatesin kilosu 10 lira. En ucuz ev kirası 2000/2500 bandında. Bir kilo peynir 80/ 100 lira olmuş. Konut/emlak fiyatlarına artık güç yetmiyor. Memurlar bile konut kredisi almaya korkar olmuşlar. Geçen senelerde asgari ücretliler ve dar gelirliler durumlarından şikayetçiydiler. Ancak, şimdi, memurlar/ kar bile gidişattan hoşnut değiller. Türkiye’de son yıllarda çok sayıda sağlık elemanın, ekonomik nedenlerden dolayı ülkeden ayrıldığı biliniyor. Türkiye’nin durumu, sahipsiz kalmış bir insanın durumuna benziyor. Siyasi/ekonomik krizlere yol açtığı gibi, devrimlere ve olumlu değişimlere de yol açtığı unutulmamalı.
Siyasi/ekonomik kriz derinleştikçe iktidar daha çok yalnızlaşır ve alabora olmaktan kurtulamaz. Karaya vuran bir geminin mürettebatı panikleyerek oraya buraya kaçar. AKP iktidarının yakın gelecekte akıbeti bu olacak. Sağ/muhafazakar hükümetler, Kürt sorununu iktidarda kalmak ve ekonomik rant için bir fırsat olarak kullandılar. Kürt sorununun çözümü gerçekleşmedi. Eğer Kürt sorunu çözülseydi Türkiye şimdi bu hayat pahalılığı ile boğuşmayacaktı. Böyle devam ederse, çok daha zor bir süreç Türkiye’yi bekliyor.
Beterin beterinin beteri vardır. Son bir yılda ortaya çıkan kriz ve yoksulluk, son yirmi yıllık krize bedeldir. Döviz durmadan yukarı çıkıyor. Türkiye’de son 30/40 yılda sadece betona yatırım yapıldı. Tarım ve hayvancılık yarı yarıya bitti. Nüfus iki misli arttı ve bütçesinin önemli bir bölümünün savaşa aktığı ve yolsuzlukların olduğu bir ülkede başka ne gibi bir sonuç beklenirdi? Son yirmi yılda dört milyon çiftçi sayısı iki milyona düşmüş. Bu durumda, Türkiye takibi samanı Bulgaristan’da, zeytin yağını Cezayir’ de ve buğdayı, şekeri Amerika’da alır. Bundan 45/50 yıl önce bir kilo buğdayla bir litre mazot alınıyordu. Şimdi ise altı kilo buğdayla bir litre mazot zor alınıyor.
Türkiye halkı, kandırıldığını anlıyor. Ama güçlü bur bir sol demokratik önderlik gelişmediği için, halk çaresizce kapitalist düzen partilerinden sorunlara çözüm bekliyorlar. Halbuki sorunların kaynağı bu kapitalist sistem siyasetinin ta kendisidir. Yoksa, Türkiye’de kıtlık yok. Fakirden alıp zengine veren bir sistem var. Bu sistemin değişmesi bir zorunluluk olmuştur. Bütün ezilenlerin güçlü bir sol demokratik muhalefetle el ele vererek, Türkiye’yi bu krizden çıkarmaları ve Kürt sorununu, ekonomik sorunları, yani Türkiye’nin yıllardır birikmiş bütün sorunlarını çözmeleri gerekiyor. Arkadaşlar, üç haftadır Türkiye’ deyim. Gözlemlediğim kadarıyla, küçük bir kesim dışında kimse durumdan memnun değil ve AKP’nin bir an önce, gitmesini ve cidden bir değişimin olmasını istiyorlar. Önceki senelerde birçok evde bayrak asılıydı. Şimdi çok nadiren bayrak görüyorum. Bazı tanıdık Türklerle yaptığım sohbetlerde, Kürt sorunu çözülmeli ve ülkemiz düzelmeli diyorlar. 25 Ağustos’ta İngiltere’ye dönüyorum. İngiliz pasaportumla Türkiye’ye gidip geliyorum. Şimdi ye kadar bir sorun çıkmadı. Tanıdık Türklerde sosyal medyada arkadaşım olan ve benim yazılarımı okuyan ve etkilenen epey insan var. Sosyalizmin nasıl bir sistem olduğu konusunda çok Türk insanını değiştirdim. Güçlü bir sol demokratik önderlik olsaydı, çoktan devrim olmuştu. Mücadeleyi sadece Kürtlerin omuzuna yıkmakla olmuyor. Yakında Türk sokaklara çıkar. Halkın memnuniyetsizliğini bir örgütlülüğe dönüştürme gerçekleşirse, vahşi kapitalizm ve sözcüleri olan AKP/ MHP vb hepsi yıkılır. Artık halkın kandırabilecek bir siyasi argüman bulamıyorlar. Türkiye esasen şimdi bir devrime gebe hale geliyor. Tabi bir değimde en çok Kürtlerin payı/emeği olacak.
KEMAL SÖBE
YORUM GÖNDER