BAŞARININ YOLU BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA KURULAN SİSTEMİ ANLAMAKTAN GEÇİYOR (2.BÖLÜM)
NATO, Rusya-Çin-İran’ı hedefleyen bir konsept oluşturmaya çalışıyor;
Küresel sistem içerisindeki gelişmeler neyi ifade etti? NATO’nun karşısındaki güçler ne olacak? NATO, açıkça Rusya-Çin-İran’ı hedefleyen bir konsept oluşturmaya çalıştı. En azından ABD’nin politikaları bu biçimdedir. Böyle bir yaklaşımla da ABD sistem içerisindeki etkinliğini, liderlik pozisyonunu korumaya çalışmak istiyor, bu durum gözleniyor. Trump yönetiminin içe kapanıklığına karşı şimdiki yönetim, küresel politikayı çok daha fazla yürütmeye çalışıyor. Mevcut haliyle zaten ABD’deki iki iktidar blokunun politikalarının temelde ayrıştığı nokta burası oluyor. Trump yönetiminin iç politikayı öne çıkartan bir durumu vardı, demokratlar onu düzeltmeye, ABD’nin sistem üzerindeki zayıflayan etkisini arttırmaya çalışıyorlar. Aslında Afganistan’dan çekiliş bu temeldeydi, birkaç yıl daha kalsaydı ABD’nin liderlik durumu kalmazdı, çünkü çıkmaza girmişti. Oradan çekilince ve ardından Rusya’nın Ukrayna’ya savaş ilan etmesi temelinde Ukrayna’daki savaş durumuna dayanarak ABD yeniden bir etkinlik sağlamak istiyor, Avrupa’yı Rusya’ya karşı Ukrayna savaşı üzerinden enerji sorununu öne çıkartarak yönlendirmeye çalıştı, biraz da korkutarak bazı kararlar aldırdılar, İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya katmaya çalıştılar, bunların hepsini ABD yaptırdı.
Diğer yandan Çin’e karşı ittifak oluşturmaya çalışıyor. Öyle anlaşılıyor ki İngiltere’yi Avrupa Birliğinden sanki bunun için ayırmışlar. ABD yalnız başına politika yürütemiyor, Avrupa Birliği’ni de her politikasına olduğu gibi ortak edemiyor, İngiltere de Avrupa Birliği içerisinde olursa o zaman politik olarak serbest hareket edemiyor, aslında İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılışının çok önemli bir nedeninin bu olduğu değerlendirilebilir, ayrılması demek ki bunun içinmiş, böyle olunca ABD ile daha rahat politika yürütebiliyorlar. Ukrayna savaşını da onlar geliştirdiler, NATO’yu da Rusya’ya karşı onlar yönlendiriyorlar. Kapitalist sistemin merkezi zaten İngiltere’ydi, ABD’ye devretti.
İngiltere ile birlikte Çin’e karşı bir pasifik ittifakı oluşturmuş durumdalar, buna ‘pasifik NATO’su’ da deniliyor, fakat merkez esas olarak Ortadoğu’dur. Bu kararlardan sonra Biden hemen Ortadoğu’ya geldi, İsrail-Filistin görüşmesi yaptı. Böylelikle Amerika’nın Filistin’i düşünen bir yönetimi var izlenimi verildi. İsrail ve Arapları yakınlaştırmanın en etkili aracı İsrail-Filistin yakınlaşmasıdır. Aslında İsrail-Arap ittifakı yaratılmak isteniliyor. ‘Ortadoğu NATO’su’ dedikleri bu biçimdedir. Onun için Filistin’i güya destekliyorlar biçiminde biraz okşamaya çalıştılar, Arapları İsrail ile ittifaka çekmeye çalışıyorlar, bunu tam olarak başaramadılar, çünkü bütün Arapları öyle bir ittifaka götürmek mümkün değildir ama bunun için çalışacaklar.
Küresel kapitalist sistem Arapları birleştirmek istemez
Bazı çevreler ‘Arap birliğini oluşturacak’ dediler, bu da tutarsız bir görüştür. Sadece Arapları birleştirerek Ortadoğu NATO’su olmaz ve onunla da İran’a karşı mücadele edilemez. Araplar birleşseler de öyle Ortadoğu’nun etkili bir gücü olamazlar. Bir tarafta Türkiye, bir tarafta İsrail, bir tarafta İran varken olmaz. Bir de Arapların o kadar güçlenmesini ne Amerika ister ne de İsrail ister. Zaten daha çok bölüp parçalamaya çalışıyorlar, biraz güçlenmiş olan iki Arap devleti olarak Irak ve Suriye’nin başına nelerin getirildiği ortadadır. Herhalde Irak ve Suriye’de olanlar kendiliğinden olmadı. Irak ve Suriye’de de bizzat ABD müdahalesiyle bu durum ortaya çıktı. Irak’a doğrudan yüz elli bin askerle saldırdı. Suriye’ye de DAİŞ’i saldırtarak yaptılar. Demek ki DAİŞ sistem dışı bir güç değildir, tam tersine kontrgerillanın denetiminde paramiliter bir güçtür. Arkasında süper gladio var, bundan hiç şaşmamak lazım. ‘Terörist siyasi İslam’ denilen yapılanmanın arkasında hep NATO gladiosu var. Onun için Türkiye o kadar etkilidir, çünkü süper gladio Türkiye’de çok fazla etkilidir. Devlet Bahçeli de bu gladionun has elemanlarından birisidir. Tayyip Erdoğan’ın böyle bir politika içine çekilmesinde de Devlet Bahçeli ile kurduğu ilişkinin belirleyici olduğunu biliyoruz.
Kısaca küresel kapitalist sistem Arapları birleştirmek istemez, çünkü 22 devlete kendisi böldü. İngiltere ile Fransa böldü. Daha fazla bölmeye çalışıyorlar, DAİŞ ile Irak’ı ve Suriye’yi üçe bölmek istediler, hala da aynı politikayı yürütüyorlar, bundan vazgeçmiş değiller, zaman olgunlaştığında bu bölünme gerçekleşebilir. Onun için ‘Arap NATO’su’ görüşü doğru bir görüş değildir. Arapların kendi aralarında birleşip güçlenmelerine İsrail ve ABD izin vermez, o ancak İsrail ve ABD’ye karşı mücadele içerisinde bir Arap demokratikleşmesi olarak gelişebilir. O zaman geriye İsrail ile birlik olması kalıyor, ‘ittifak’ denilen İsrail ile birlikti. Zaten Biden de öyle yaptı. İsrail ve Arapları birleştirmek için önce İsrail ve Filistinlilerle görüştü, ondan sonra da Suudi’ye gitti. Bir boyutu ekonomik pazarlıklardı. Ukrayna savaşından dolayı ortaya çıkan enerji sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Petrol üretimini arttırmalarını istediler ama esas olarak Arap-İsrail ittifakını geliştirmeye çalışıyorlar. İran’a karşı oluşturabilirlerse öyle bir birlik oluşturacaklar. Şimdilik Türkiye’yi dışında tutuyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, ABD-İngiltere ve İsrail, Türkiye’yi dışta tutma temelinde birleşip İsrail-Arap birliği yaratıp İran karşısında mücadele etmek istiyorlar.
Türkiye’nin ise kendi projeleri var. Türkiye’nin de güçlenmesini istemiyorlar. Araplar-İsrail ve Türkiye’den oluşan bir ittifak olsa evet tekniğiyle İsrail’in etkili bir gücü olabilir ama diğer yandan en büyük güç Türkiye olur. Böyle bir ittifakın gücünü Türkiye alabilir, Türkiye’nin bölgede büyük etkinliği gelişebilir diye dışında tutuyorlar. Bu açıdan Türkiye’yi dışlayarak İsrail ve Arapları birleştirip İran’a karşı mücadele eden bir Ortadoğu yaratma çabasındadırlar.
Biden’in Ortadoğu ziyaretinin temel stratejisinin bu olduğu görüldü. Ekonomik ittifaklar yapmak üzere Suudi prensi Yunanistan’a gitti, zaten Mısır devlet başkanı Almanya’ya gitmişti, anlaşmalar yaptılar. Türkiye bu durumdan çok rahatsızdır, çünkü böyle bir sistemden dışlanmış oluyor. Diğer yandan Yunanistan’ı güçlendiriyorlar. Şimdiye kadar Türkiye ve Yunanistan arasında bir denge kuruyorlardı ama şimdi Yunanistan’a daha fazla ağırlık veriyorlar. Yunanistan’a askeri tesisler yaptılar, F-35 verdiler. Böylece Ortadoğu’da İsrail-Arap ittifakı, Avrupa’da, Balkanlar’da Yunanistan’ı güçlendirerek Türkiye dışlanıyor. ‘Türkiye’nin Tahran ve Rusya ile ilişkileri neden bu kadar gelişti?’ sorusunun cevabını burada aramak lazım. Türkiye bunu görünce de kendisine dayanak olarak Rusya ve İran ittifakını geliştirmede görüyor. İkili bir durumu yürütüyorlar.
DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)
YORUM GÖNDER