HEGEMONYA KAYBEDECEK, HALKLAR KAZANACAK (1.BÖLÜM)
Günümüzde en çok konuşulan ve tartışılan konuların başında 3. Dünya Savaşı gelmektedir. Şubat’ın son haftası başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, bu konuyu daha da gündeme getirdi ve tartışmaları derinleştirdi. Kimi uzmanlar, sosyal ve siyaset bilimcileri, bugünkü gelişmeleri “2. Dünya Savaşı sonrası ve 3. Dünya Savaşı öncesi” diye yorumlarken, kimisi de 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak değerlendirdi. Doğu Avrupa’da patlak veren bu savaşın bir tarafında Ukrayna’nın arkasında duran, kapitalist merkezi hegemonik güçler olan ABD ve İngiltere öncülüğündeki NATO, diğer tarafında da Rusya’nın bulunması böylesi tespitlerin yapılmasına ön ayak oldu. Bugün yeni yeni görülmeye başlanan 3. Dünya Savaşı, hem kavramsal olarak hem içerik olarak Abdullah Öcalan tarafından uzun yıllardır üzerinde durulan önemli konular arasında yer almaktadır. Yaptığı tespit ve değerlendirmelerde bugünü ön görmekte; yaşananlar da kendisini doğrulamaktadır.
Zaman ve mekan bağlamında fitilin ateşlendiği döneme ve yaşananlara gitmek, hegemonik güçlerin deşifrasyonu açısından da ufuk açıcı olacaktır. En sonda söylenmesi gerekeni en başta söyleyelim. 3. Dünya Savaşı’nın merkez üssü Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da da Kürdistan kilit noktada durmaktadır. Ortadoğu kökenli merkezi uygarlık sistemini ele geçiren, Batı Avrupa imalatı olan kapitalist hegemonik güçler, dünyada son dört yüz yıl, Ortadoğu’da ise son iki yüz yıldır felaket üstüne felakete sebep olmaktadır. Çatışmalardan, savaşlardan ve krizlerden beslenerek ayakta kalan Batı merkezli hegemonik güçler, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın dört bir tarafına bindikleri ulus-devlet atıyla katliam, sömürü, asimilasyon ve soykırım taşımıştır. Salt fiziki değil, kültürel, zihinsel ve ideolojik zora dayalı her türlü yönelimlerle demir kafese aldığı halkları/toplumları ya tasfiye etmiştir ya da kendi kapitalist sistemi içinde eritmiştir; oluşturduğu yerel, bölgesel ajan kurumlarla köle topluluklar yaratmıştır. Dolaysıyla ilk hegemondan günümüz hegemonlarına kadar bu feraset değişmemiştir.
Öcalan, bu süreci ana nehir ve yan kolları şeklinde somutlaştırıyor: “Bilinen haliyle ilk hegemon olan Akad Kralı Sargon’dan beri zincirleme halkalar halinde gelen ve günümüzde yine Sargon İmparatorluğu benzeri bir hegemon olan ABD ile devam eden bu süreç, merkezî uygarlık sistemi açısından bir ana nehir akıntısı gibidir. Sümer, Akad, Babil, Asur, Hitit, Mitanni, Urartu, Med, Pers, İskender, Roma, Sasani, Bizans, Arap-İslâm, Türk-Moğol, Osmanlı, Britanya ve ABD hegemonyaları ana nehri oluştururken, Mısır, Elam, Harappa, Çin, Hint, Rus, Frank ve Germen İmparatorlukları ana nehrin yan kolları konumundadır. Tarihsel toplum, merkezî uygarlık tarihi boyunca somut olarak ana ve yan kollarıyla sembolize edilirse daha gerçekçi kavranabilir.”[1]
CEMAL ANADOLU
YORUM GÖNDER