DUYGU ZAMAN ANLAMSALLIĞI VE YENİ HAKİKAT BİLMELERİ (20.BÖLÜM)
YALITILMIŞ DUYGULARA ÖZGÜRLÜK TANIMAK
“Bütün evren değişimdir ve yaşam, onu nasıl varsayıyorsanız öyledir.” Marcus Aurelius
Aşırı disipline edilmiş toplumdan duygusal bir kopuş ve yalıtılmışlık eşliğinde sessizce içsel dünyamıza hicret ederiz maruz kaldığımız bu A-düzen(!) insani ilişkilerde başat olan güvenin-özgüvenin altını oyar.
Ehlileştirilmiş bu yaşamın bir hapishane-tımarhaneden hiçbir farkı yoktur kendimize bile kapatılmışız doğadan kopartılmışlık eşliğinde!
Evrenin doğal özgürlük melodisine sağır edilmiş ruhlarımız sığıntı bir göçmen yabancılığı statüsü biçilmiş esaretimize.
J. P. Sartre göre duygular, “dünyanın sihirli dönüşümü” yoluyla dünyayı değiştirme teşebbüsüdürler. Bunu gerçekçi kılan ise politik duyguların dünya karşısında insanı özgür ve özerk bir iradeye kavuşturma ideasıdır.
Duyguların uyandırmış olduğu ruhsal diriliş bilinçli sorgulamalardan önemli deneyimler kazandırır eylemsel hayata anlam katan duygular onarıcıdır ve kararlı iradeleşmelerin öz bilincidir.
Yaşama yeni etik-estetik deneyimler üreten politikleşen duygular yalıtılmışlığa karşı çok güçlü direnişlerin dayanaklarını oluştururlar.
Kendi özgün ezgisini yaratan politik duyguların evrensel özgürlük melodisinin notalarına zenginlik katacağı yüksek olasılıktır bu ahengi çekici kılan ise tutkuların kolektif doyuruculuğudur.
Deneyimlerin his-sezgi aşamalarından olgunlaşarak çıkan politik duyguların yeni bir ilişki-iletişim yaratmaları yaşama tahakküm kuran etkenleri aşma yolunda bocalayan insana yol gösterecektir.
Duygu ve düş gücümüzü yargılar-tabular üzerinden etkisizleştiren-çökerten mekanizmalarla mücadele etmek için çok güçlü özgürlük tutkularına sahip politik duyguların oluşması gerekiyor.
Zamanın ruhunu güçlü kılan duygular asi bir bilgelik taşırlar insan aklıyla yaratılan ve çaresizlik üreten bütün edilgenliklerin üstüne üstüne giderler.
Güzellikleri soldurmadan kötülüklerden kurtarma duygusu demokratik bir zihniyet dönüşümünün yansımasını umut olarak yaşama akıtır. İnanç ve irade üretir.
Umuda dair özgürlük doğuran politik duygular yaşamı büyütür insan evladını özgünlüğünde genişletir kişiliği üzerinde söz sahibi kılar bilinmeyene karşı da kötümser değil iyimserdir.
Politikleşen duygular özgürleştirici toplumsallığın temel taşlarıdır aynı zaman da yalıtılmış duygularla yüzleşebilme ve aşabilme zihniyetinin de gücüdürler.
KEREM ÇİFTÇİ
YORUM GÖNDER