ANNALES VE TARİH (23.BÖLÜM)
MAKRO TARİH OLARAK ANNALES F. BRAUDEL VE ABDULLAH ÖCALAN
Annales Okulu 1929 yılında Marc Bloch ve Lucien Febure Annales dergisi etrafında bir araya gelerek geliştirdikleri bir tarih hareketidir. Egemen pozitivist tarih anlayışına karşı aşağıdan tarih soyut tarihçilik Annales hareketin temel özelliğidir. Annales’e kadar tarih büyük kralların soyluların imparatorlukların tarihiydi. Bu Egemen tarihi anlayışına karşı Annales yıkıcı bir gerilla hareketidir. Annales‘in temel özelliği Batı Avrupa merkeziyetçiliği ne karşıya global tarih anlayışının esas almasıdır. Bu makalenin amacı farklı iki kişilik olan F. Braudel ve Abdullah Öcalan'ın tarihi anlayışlarını karşılaştırmak benzer özelliklerini gösterip ayrıştıran yanlarını özelliklerini belirtmektedir. Kuşkusuz E. Hallet Carr belirttiği gibi tarihçi biz vareden tarihi anlayan ve onu yapan kendisidir. Bu anlamda bu iki farklı karakterdeki kişiliğinin kitaplarından yola çıkarak tarihçileri karşılaştırmaktır.
F. BRAUDEL VE ABDULAH ÖCALAN
F. Braudel Doğu Fransa'da 1902'de doğdu. Sorbonne Üniversitesi'nde öğrenim gördü. 1929 yılında Cezayir de tarih hocalığını yaparken diğer yandan tezini yazıyordu. (1935-1937) yıllarında Sao Paulo Üniversitesi'nde Fransızca dersler verdi. 2. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanya’sında esir düşerek savaş yıllarının büyük kısmını Lübeck yakınlarındaki bir savaş esirleri kampında geçirdi.(1)
Akdeniz Dünyasını taslağını savaştan sonra geri olmak üzere L. Febure postalamıştır. Akdeniz Dünyası geleneksel doktora tezi standartlarına göre ölçüldüğünde büyük bir kitaptır. İlk basımında onu sıradan bir kitabın hacminden 6 kat büyük kılan 600.000 sözcükten oluşuyordu (2).
F. Braudel “insan ile çevre” arasındaki ilişki neredeyse zaman dışıdır. Abdullah Öcalan 1949 yılında Urfa'da yoksul bir köylü olarak dünyaya geldi. Gençliğinde kendisini tutkulu bir Marksist olarak tanımlıyordu. Leninist parti modelli PKK adlı partiyi 1978 yılında Diyarbakır'da kurdu. 1999 yılında ABD, İsrail, Türkiye iş birliği ile korsan bir şekilde Uluslararası bir hukuku da çiğneyerek Kenya başkenti Nairobi’den kaçırılarak İmralı Adası'na hapsedildi. İmralı adası Türkiye muhaliflerin cezaevine konulup idam edildiği yerdir.
Türkiye başbakanı Adnan Menderes 1961 yılında bu adada idam edildi. Abdullah Öcalan en önemli eserlerinden Tıpkı F. Braudel in Nazi Almanya’sında esir düştüğünde Akdeniz Dünyasını yazması gibi Sümer Rahip Devleti'nden Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne 2001 yılında İmralı cezaevinde yazdığı iki ciltlik kitabı 500 sayfalık uygarlık çözümlemesi akademik dünyanın pek alışık olmadığı tarz ile yazılmış ilginç bir kitaptır. Bu kitap Avrupa insan hakları mahkemesine mahkeme savunması olarak yazılması ilginçtir. Türk Ceza hukukunun baskıcı karakterinden kaynaklı ve yazabilecek kitaplar el konulabilirdi. Bu kitapların Avrupa insan hakları mahkemesine savunma olarak sunulmasının nedeni budur.
F. Braudel Fransız bir Akademisyen, Abdullah Öcalan Kürt halkına önderlik yapan Politik bir liderdir. Abdullah Öcalan gençliğinde tutkulu Ortodoks Marksist, F. Braudel Marksizm ile her zaman arasında mesafe koymuştur. Ancak I. Wallerstein ile yaşlılık döneminde tanışmasıyla Neo Marksizm’e yönelmiştir. F. Braudel Marks’ı şematik bulup insanın sadece ekonomi zemin üzerinde tanımlanmasını eksik olduğunu anlatıyordu. Abdullah Öcalan gençliğinde Marksizmi referans alıyordu. 2001'de yazdığı Sümer Rahip Devleti'nden Demokratik Cumhuriyet adlı iki ciltlik kitabında uygarlık çözümlemesi yaparken Marksizme sistematik eleştirilerini dile getiriyordu. Marksizm ilkel komünal köleci feodal kapitalist de geleceğin toplum olarak komünist toplum olarak adlandırılması Hristiyanlık felsefesinin eskatoloji olarak değerlendiriyordu. F. Braudel üç ciltlik Maddi Uygarlık adlı eserinde kapitalizmin ekonomi olmadığını iktidar biçimi ile kıyaslama yöntemi ile göstererek anlatır.
Bu konuda Abdullah Öcalan da F. Braudel le aynı fikirdedir. “ Kısmen zihniyet boyutuyla tanımlanması çeşitli açılardan yapılabilir. Başta yapılması gereken şey bu zihniyet eklektik her kalıba giren, aldatma riski büyük bir yandan en katı dinsel dogmalardan daha dogmatik diğer yandan en soyut felsefeden daha saçma spekülatif putçuluğun bile asla içine düşmediği kadar putçuluk olan pozitivizm ile iğdiş ve liberalizm olarak tanımlanmasıdır.
MÜRSEL YILDIZ
YORUM GÖNDER