DÜNYA DEMOKRATİK ULUSLAR KONFEDERASYONU (3.BÖLÜM)
Asıl Olan Meclisli, Tartışmalı Karar Alma Yeteneğidir
Ne Nietzsche gibi doğruyu söylemekle yetindim ne Michel Foucault gibi insanlık olarak ölümümü ilan etmeye razı oldum; ne Adorno gibi kaderci, küskün biri olarak “başa gelen çekilir” dedim ne de Andre Gunder Frank gibi ‘farklılık içinde birlik’ arama sloganına sığınmayı yeterli buldum. Hatta I. Wallerstein’ın tersine entelektüel, ahlaki (etik) ve politik görevlerin önemini belirlemenin yeterli olduğuna da inanmadım. Alternatifini denemeyi, çok daha gerçekçi ve cesurca buldum. Demokratik modernite, modern ulus-devletin evrenselci, düz ilerlemeci ve kesinlikçi (olasılıklar ve alternatiflere kapalı yöntem anlayışı) yöntemle çizdiği yolda gerçekleştirmek istediği homojenleşmeye (tek tipleşmeye), sürü ve kitle toplumuna; çoğulcu, olasılıkçı, alternatiflere açık ve demokratik toplumu görünür kılan yöntemlerle cevap verir. Farklı siyasi oluşumlara açık, çok kültürlü, tekelleşmeye kapalı, ekolojist ve feminist özellikleriyle, temel toplumsal ihtiyaçlara cevap veren ve topluluk tasarrufuna dayalı ekonomik yapısıyla alternatifini geliştirir. Kapitalist modernitenin ulus-devletine karşı demokratik modernitenin siyasi alternatifi, demokratik konfederalizmdir.
Ahlaki ve politik topluma dayanır. Demokratik siyasete dayanır. Ulus-devletin katı merkezli, düz çizgili, bürokratik yönetim ve idare anlayışına karşılık, tüm toplumsal gruplar ve kültürel kimlikler kendilerini ifade eden siyasi oluşumlarla toplumun özyönetimini gerçekleştirirler. Çeşitli düzeylerde atamayla değil seçimle başa gelen yöneticilerle işler görülür. Asıl olan meclisli, tartışmalı karar alma yeteneğidir. Başına buyruk yönetim geçersizdir. Genel merkezî koordinasyon kurulundan (meclis, komisyon, kongre) yerel kurullara kadar her grup ve kültürün bünyesine uygun, çok yapılı, farklılıklar içinde birlik arayan kurullar demetiyle toplumsal işlerin demokratik yönetimi ve denetimi gerçekleştirilir. Süper hegemonik gücün denetimi altındaki ulus-devletlerin BM’li birliklerine karşılık, ulusal toplumların Dünya Demokratik Konfederal Birliği’nden yanadır. Gerek sayısal gerek niteliksel olarak, çok daha geniş toplulukları demokratik siyaset kriterlerince Dünya Demokratik Konfederasyonu’nda birleştirmek daha güvenlikli, barışçıl, ekolojik, adil ve üretimsel bir dünya için şarttır. Toplumsal doğanın, esnek zekâ olarak, özgürlük kapasitesi yüksek, farklılıklar içinde birlik olarak varoluş haline demokratik modernite demek uygun düşebilir. Belki şu soru sorulabilir: Bir sistem bu kadar farklılığı nasıl kaldırabilir? Buna verilecek yanıt, ahlaki ve politik toplum esasında birliktir. Her birey ve grubun ödün vermeyeceği tek değer, ahlaki ve politik toplum olarak kalmaktaki ısrardır. Farklılık için, eşitlik ve özgürlük için tek ve yeterli koşul, ahlaki ve politik toplumdur.
Demokratik toplum, bu tarihsel-toplumun modern hali olarak kendini gittikçe daha çok kanıtlamaktadır. Kapitalist modernitenin ulus-devletinin gözünde politik toplum, kendi varlığına, birliğine ve bütünlüğüne karşı bir tehdittir. Hâlbuki toplumun varoluş hali olan politik unsuru, daraltmanın da ötesinde fiilen kullanılamaz hale getiren ulus-devlet idareciliği ve bürokratizmi, toplum üzerinde sadece Demokles’in kılıcı olarak durmuyor, saat saat toplumu doğruyor. Çağımızın politik felsefesinin en temel sorunu, bu gerçeklik olduğu gibi faşizm olarak da pratikte yaşamın önündeki en büyük engeldir. Demokratik modernite ile ne kapitalist ne de sosyalist olarak yeni bir toplum tipi yaratılıyor. Demokratik modernite, bu kavramların, toplumu nitelendirmekten uzak propaganda kavramları olduklarını belirtiyor. Şüphesiz bir toplum gerçekleştiriliyor ama bu toplum; ahlaki ve politik ilkenin azami rol oynadığı, sınıfsallaşmanın pek gelişme imkânı bulamadığı dolayısıyla iktidar ve devlet aygıtlarının ya zorlarını dayatamadıkları ya da karşılıklı uzlaşmayla birbirini tanımanın gerçekleştiği, farklılık içinde birlik, eşitlik ve özgürlüğün hem bireyselliğin (bireyciliğin değil) hem de toplumsallığın özelliği olarak yaşandığı bir modern demokratik toplumdur. Daha fazla eşitlik, özgürlük ve demokrasi, bu toplumun doğası gereği, demokratik siyaset kurumunun yol açtığı değişim ve gelişimin sonucudur.
Demokratik konfederalizm, ulus-devlet sistematiğinden kaynaklanan olumsuzlukları aşma potansiyeline sahip olduğu gibi toplumu politikleştirmenin de en uygun aracı konumundadır. Basittir ve uygulanabilir. Her topluluk, etnisite, kültür, dinî cemaat, entelektüel hareket, ekonomik birim vb. birer politik birim olarak kendilerini özerkçe yapılandırıp ifade edebilir. Federe yapı veya özerklik, kendilik denilen kavramı, bu çerçeve ve kapsamda değerlendirmek gerekir. Her kendiliğin, yerelden küresele kadar konfederasyon oluşturma şansı vardır. Yerelin en temel öğesi, özgür tartışma ve karar hakkıdır. Her kendilik veya federe birim, katılımcı demokrasi olarak da kavramlaştırılan doğrudan demokrasiye uygulama şansı tanıması nedeniyle eşsizdir. Bütün gücünü doğrudan demokrasinin uygulanabilirliğinden alır.
Temel bir rolü olmasının gerekçesi de budur. Ulus-devlet, doğrudan demokrasinin ne kadar inkârı ise, Demokratik konfederalizm de tersine o kadar onun oluşturucu ve işlevselleştirici biçimi konumundadır. Doğrudan katılımcı demokrasinin ana hücreleri olarak federe birimler, koşullar ve ihtiyaçlar gerekli kıldığı kadar konfedere birliklere dönüşme esnekliği bakımından da eşsiz ve idealdir. Doğrudan katılımcı demokrasiye dayalı birimleri esas almak kaydıyla geliştirilecek her tür siyasi birlik, demokratiktir. En yerelde doğrudan demokrasinin uygulandığı, yaşandığı birimden en küresel oluşuma kadar geliştirilen politik işlevselliğe, demokratik siyaset demek mümkündür. Gerçek demokratik sistem, tüm bu süreçlerin yaşanmasının formülasyonudur. Toplumsal doğa dikkatlice gözlemlenirse, ulus-devletin ‘demirden kafes’ niteliği ile demokratik konfederalizmin en uygun özgürleştirici niteliği rahatlıkla anlaşılabilir. Ulus-devlet, toplumu ne kadar bastırıyor, tek tipleştiriyor ve demokrasiden uzaklaştırıyorsa, demokratik konfederalist model de o kadar özgürleştirici, çoklaştırıcı ve demokratikleştiricidir.
Dikkat edilmesi gereken bir husus da federe ve kendilik birimlerini çok zengin bir kapsamda düşünmektir. Bir köy veya şehir mahallesinde bile konfedere birliklere ihtiyaç olacağını anlamak büyük önem taşır. Her köy veya mahalle rahatlıkla bir konfedere birlik olabilir. Örneğin köyün ekolojik birimi yani federesinden özgür kadın, özsavunma, gençlik, eğitim, folklor, sağlık, yardımlaşma ve ekonomi birimlerine kadar çok sayıda doğrudan demokrasi birimi köy çapında birleşmek durumundadır. Bu yeni birimler birimine de rahatlıkla konfedere (federe birimlerin birimi) birim veya birlik denilebilir. Aynı sistemi yerel, bölgesel, ulusal ve küresel seviyelere kadar taşırdığımızda, demokratik konfederalizmin ne denli kapsayıcı bir sistem olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Demokratik modernitenin temel boyutlarından (demokratik ulus, ahlaki-politik toplum, eko-endüstri) üçünün de birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu konfederalizm sistematiği ile daha iyi anlamak mümkündür. Her boyut bu sistem içinde kendini tartışma, değerlendirme, kararlaştırma, yeniden yapılandırma ve eylemselleştirme potansiyeline sahip olduğu için, toplumsal doğanın tarihsel-toplum gerçekliği ve bütünselliği de en iyi biçimde sağlanmış oluyor.
ALİ FIRAT
YORUM GÖNDER