DUYGU ZAMAN ANLAMSALLIĞI VE YENİ HAKİKAT BİLMELERİ (4.BÖLÜM)
DUYGU ZAMAN ŞEFFAFLIĞI VE ERMİŞ İNSAN SAFLIĞI
‘Kölelik sadece maddi emek üzerine kurulmaz; öncelikle zihniyet, duygu ve bedenler üzerinde inşa edilir. İdeolojik kölelik gelişmeden maddi emek köleliği gelişmez.’’ Rêberti
Dinamik hakikatin duygu zaman anlamsallığıyla olan bağının sonsuz niteliği bizlere özgür ufukların kapılarını aralıyor. Keskin bir içgörgüden beslenen şeffaf anlamsallık radikal özgürlüğün günümüz hissizlik resital modasına bir başkaldırısıdır. Masumiyetini yitiren çağ insanı aşkı, tutkuyu ve saflığı kirletti. Duygu ekonomisinin yarattığı sahte kavram girdaba kana kana ve kanata kanata hiçliğe teslim oldu.
Zamansız zamana yazılmış çelişik duygular karmaşası çevrelemiş dört bir yanı. Geleceğin şimdiye yansıyan, dünün fragmanı ve zamandan şimdiki mekana yansıyan figürleriyiz. İnsanın varlığını bastırarak hiçlikte yiten varlığın yaşama düşen cemrelerin izdüşümleriyle avunması ne yaman bir çelişki!
Ruha yansıyan ve yansıtılan karamsarlık illeti duygu zaman iradeleşmesini tehdit ediyor buda duygu düşünüşünün kılavuzluğunu şüpheyle düşürüyor. Özgür yaşam istemini doğru anlamak ve anlamlandırmak önemli bir feraset ister. Yoksa hakikat arayış ırmağında toy bir sazan çırpınışında debeleniriz.
Üretilmiş yaşam görünürlülüğünün arkasına hapis edilmiş yakıcı hakikatin haykırışını duyumsamak sezgisel bilgelik gerektirir. İnsan yalnızlığın bilgece doğurganlığında çoğalır. Arayışın ermiş saflığını içlerindeki karanlığı aydınlatmak için kullananlar olgunlaşırlar. Kendi toy ve çığ gerekçelerini hakikat zanetmenin ölümcül yanılgısını fark ettiğinde insan ya erer yada saplantıda erir.
Duygu zamana dair anlamsallığı hiçe sayan umut yanılgıları sahte melankoli deryalarında boğulmaktan kurtulamaz. İçinde yaşanılan göreceli toplum farklı sezgisel duygu zamansallığı yaşayan insanı boşluğa iter ve hiçliğin karanlığıyla tehdit eder. M.C.R bunu şöyle tanımlar “Ne pişmanlık ne de isyan, derinden bir keşkedir insan.”
Kendi duygu zaman ruhsal belleğine ulaşmayı başarmak ince bir yaşam ve insan farkıdanlığı gerektirir. Umut ve çaresizliğin düellosunda bu aktif sezgisel farkıdanlık sonucu belirler. Hissizleşenler hala canlı sayılırlar mı sorusunu sorduran içsesin beslendiği kaynak sahi nedir?
Ölümün kendisini bile duygu zaman anlamsallığında aşma boyutunu yakalamak için yeni bilmelere ihtiyaç vardır. Ötekinin ötesini anlama düşünüşünü olabilir kılma bu yeni bilmelerin alanıdırlar. Duygunun sosyolojik felsefesi çağı aşan bir öğreti olarak öznesiz bilmelere odaklanmalıdır. Özneyi günümüz anlam bağlamındaki özneden özgürleştirmek gerekiyor.
Duygu bilinci öznesizlik özgürlüğünü cesarete dönüştürebilirse yeni bir anlamsallık kazanabilir. Sonsuz özgürlüğün öznesizlik ikliminde hakikat içeren Aşk duygu zaman anlamsallığında öz ritmine kavuşarak görünürlük kazanır estetiğin sosyolojiside yeni bir mecrada yol alır.
Radikal duygu anlam hakikat aşırılığı ölçüsüz bir sınırsızlığın varlığına işaret eder. Zamanın süresizliği sonlu sonsuzluğa akar buda insanı duyguyla anlamlandıran yoğun sonsuz seçenekli kuantum evresine taşır. Araf hakikat canlılığı öte şimdi ve geçmişin deneyim zenginliği taşır hiçliğe direnerek.
Hakikatin süresizliğine eşlik eden duygu zaman anlamsallığı kesintisiz bir anlam dönüşümleri yaşamaya devam ederek zamanın ruhunda yaşam bulmaya başarır. Algı ve yargı despotizmini değişitirip dönüştürenler ise hakikat arzusuna ulaşan duygu zaman anlamsallığını kavramayı başarırlar. Duygu bilinç felsefesinin yarattığı canlılığı çoğaltan ise politik hissin sınırsız olasılıklar barındıran bilinmezliğidir.
KEREM ÇİFTÇİ
YORUM GÖNDER