BAŞARININ YOLU BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA KURULAN SİSTEMİ ANLAMAKTAN GEÇİYOR (5.BÖLÜM)
Lozan sistemi bir dünya sistemidir;
Özgürlük Mücadelemiz açısından, Ortadoğu demokrasi açısından mücadeleden kopmamak gerekiyor. Fakat yalnız başına Irak olarak ele almamak gereklidir. Irak mücadelesinden kopmamak lazım ama Irak’ı merkeze de koymamak lazım. Çünkü mevcut durumda çözümü Türkiye belirleyecek.
Bu, iki nedenle böyledir. Bir, Ortadoğu’da Türkiye askeri-siyasi olarak aktif bir iktidardır. Küresel bir politika yürütüyor. İki, Ortadoğu’nun mevcut sistemi TC üzerine kurulmuştur. Dikkat edilirse Sevr Anlaşması üzerine kurulmadı, Lozan Anlaşması üzerine kuruldu, dolayısıyla Ortadoğu’da değişiklikler olacaksa, Türkiye’deki değişikliğe göre olur. Türkiye’yi değiştiremeyen bir gelişme yerel kalır, büyümez. Ancak Türkiye’de gelişecek değişiklik en fazla bölgeyi etkiler, bölgede yeniden yapılanma yaratır. Bu kesindir. Bu bakımdan da hem devletçi uygarlık sisteminin gelişim mantığını iyi anlamak gerekiyor, hem 1. Dünya Savaşı sonrasında kurulan sistemi iyi anlamak gerekiyor. Lozan Anlaşması’nın yüzüncü yılına girildi, Lozan Anlaşması’nı iyi anlamak gerekiyor. Herkes için doğru anlamak ve başarılı olmak açısından gereklidir, en çok da Kürtler için gereklidir. Kürtler açısından bu zorunludur. Bu durum görülmezse, sistemsel gerçeklik, şekillenme doğru anlaşılmazsa ne etkili mücadele edilebilir ne kalıcı sonuç çıkartılabilir, ne de başarılı olunabilir.
Lozan sistemi bir dünya sistemidir. Sadece Türkiye kurulmamıştır, Ortadoğu ona göre şekillenmiştir. 1. Dünya Savaşı’nın galibi olan devletler burada anlaştılar. İngiltere-Sovyet dengesi buna göre kuruldu. Kemalist hareket -Tayyip Erdoğan’ın yaptığı gibi- destek alarak kendisini egemen kıldı. Aslında 1919’dan 1925’e kadar izlenen Kemalist politikayla, 2015’ten 2023’e kadar Tayyip Erdoğan’ın izlediği politikalar birbirine çok benziyor. Bu, politikada iki taraftan da yararlanarak kendini var etme ve egemen kılma politikasıdır. Kemalist hareket ancak Misak-ı Milliyi mevcut sınırlar düzeyinde kabul ettirebildi ama Mustafa Kemal’in vasiyeti var ‘fırsat olduğunda Misak-ı Milli gerçekleştirilmelidir’ diyor. Örnek olarak da Hatay’ı gösteriyor. ‘Fırsat oldu Hatay’ı aldık, böyle fırsatlar yakalandığı her zaman Misak-ı Milli tamamlanmalıdır’ diyor. Demek ki bundan vaz geçmiş değiller. O zaman Fransa ile 1921’de, İngiltere ile de biraz 1923’te ama esas olarak da 1926’da yaptıkları anlaşmalarla bu inkar ve imha statüsünü Kürdün yokluğu üzerinden ortaya çıkarttılar.
Şimdi bu böyle devam ediyor. Lozan, Kürt soykırım anlaşmasıdır Lozan’a karşı mücadelenin merkezine TC’nin konulması gerekiyor, TC’deki inkar ve imha zihniyetini kırmak önemli ve belirleyicidir, çünkü pratik egemen odur, bir de zayıf halka odur. Onun için TC’ye yüklenilmeli ama değişim sadece Türkiye’den olmayacak. Türkiye’deki değişim, Kürt sorunundaki değişim sadece Ortadoğu’yu değiştirmeyecek, küresel sistemi değiştirecek. Kürt sorunu böyle bir sorundur. Kürt Özgürlük Mücadelesinin böyle bir bölgesel ve küresel gerçekliği var. Bu görülmez ve anlaşılmazsa ilişki ve ittifaklar da doğru anlaşılamaz, diplomasi faaliyeti de doğru yürütülemez, dahası Kürdistan’da başarılı, sonuç alıcı mücadele yürütülemez. Dost, düşman kimdir, kimden ne kadar yararlanılır, kime karşı ne tür tedbirler içine girilir; bunlar belirlenemez.
Lozan diyerek geçmemek gerekiyor. Lozan’ın yüzüncü yılında ‘anlaşma fesh oluyor’ deniliyor. Öyle olabilir mi, bunu bilemeyiz ama Türkiye’de CHP bloku ya da ‘altılı masa’ deniliyor, onlar Lozan’dan yanadırlar. Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ise Lozan’ı değiştirmek istiyorlar, aslında Devlet Bahçeli’nin çizgisi İttihatçı hareket çizgisiydi. Tayyip Erdoğan’ı da o çizgiye getirdiler. Onlar Lozan’dan yana değiller, Tayyip Erdoğan ‘Türklerin zararına olan bir anlaşma’ olarak tanımladı. Dolayısıyla ‘yüzüncü yılında güncelleyeceğiz’ dedi. Peki, zararına olan nedir? Amasya Tamimi’nde belirlenen Misak-ı Milliyi gerçekleştirememişti, yani Kürtlerin ve Türklerin yaşadığı yerlerin vatan olma durumunu başaramamıştı. Bir kısmını Fransa ve İngiltere’ye vermişti. Bu açıdan ‘başarısızdır’ diyordu. Nasıl ki İlker Başbuğ, Yaşar Büyükanıt 90’lı yıllarda PKK’ye karşı KDP ile ittifak yapılmasını yanlış politika saydılarsa, Tayyip Erdoğan’da o zaman Lozan’daki anlaşmayı yanlış politika olarak gördü ve ‘bu yanlışı gidereceğiz ve Lozan’ı güncelleyeceğiz’ diyor. Bu temelde mücadele yürütüyor ve şimdi yüzüncü yıla girildi.
Lozan, Kürt soykırım anlaşmasıdır. Kürdistan üzerinde devletçi egemenlik kuruyor ama Kürdün bunda adı ve yeri yoktur. Kürt inkar edilerek ve imhanın önü açılarak oluyor. Kürdistan üzerinde yönetim kuruyorsan o zaman Kürdistan’ı tanımlayacaksın ama tanımlamıyor, bu temelde inkarcıdır. O zaman Kemalistler bu inkarı ustaca yapıyorlar. Mustafa Kemal-İsmet İnönü-Feyzi Çakmak üçlüsü çok bilinçli bir şekilde böyle hareket ediyorlar. O zaman İsmet İnönü sıkışınca ‘kendisinin Kürt olduğunu’ da söylüyor. İngilizler önce Kürtlerin talepleri diye bir liste sunuyorlar, Kürt Şerif Paşa’yı da götürüyorlar, böyle biraz zorlamaya kalkıyorlar ama İnönü ‘ben Kürt’üm, Şerif Paşa’da kimmiş’ diyor. Bunu böyle ustaca kabul ettiriyorlar ve karşılıklı anlaşıyorlar.
Petrol alanı olan Musul verilince İngiltere için yetiyor. Aynı zamanda Ekim Devrimi olmuş Sovyetler Birliği kuruluyor, zaten küresel bir tehdit var. 1. Dünya Savaşı’ndaki çelişki, İngiliz-Alman çelişkisiydi. Yeni çelişki olarak da İngiliz-Sovyet çelişkisi olarak ortaya çıkıyor. Onun verdiği korku da var, Türkiye’yi kendi yanına çekmek ve çatışmayı azaltmak istiyorlar, böylece anlaşıyorlar. Dolayısıyla soykırım belgesi olan Lozan Anlaşması yapılıyor. Bu anlaşma Kürdistan üzerindeki egemenliği kabul ediyor, Kürdün ve Kürdistan’ın adını anmıyor, dolayısıyla Kürdistan’ın yok edilmesinin önünü açan bir belge oluyor. Bu soykırım belgesini dünyanın diğer güçlerine de onaylattılar. Zaten 1. Dünya Savaşı da dünyanın yeniden paylaşımı için oldu. Paylaşılan alan ise Osmanlı Ortadoğu’suydu. Osmanlı yönetimi yenilince de böyle bir paylaşımın önü açıldı. Rusya da Ekim Devrimi’yle birlikte anlaşmadan çekilince geriye İngiltere ve Fransa kaldı. Ortadoğu’nun yeni siyasi haritası İngiltere ve Fransa’nın çıkarları temelinde çizildi.
Sevr’de bir siyasi coğrafya çizdiler, Kemalist hareket onu değiştirdi. Dolayısıyla Ortadoğu’nun sistemi Sevr Anlaşması üzerine değil, Lozan’da İngiltere ve Fransa’nın Kemalistlerle anlaşması üzerine kuruldu. Bunu Amerika’da, Sovyetler Birliği de böyle kabul etti.
DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)
YORUM GÖNDER