İNGİLİZ SENARİSTLİĞİNDE RUS İŞGALİ NEYİ AMAÇLIYOR?
İngilizler Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Birlik'ten ayrılma kararı almıştı. İngiltere AB'den resmen 31 Ocak 2020'de ayrıldı. İngilizler ABD ile kurduğu ittifakla da AB’yi adeta kuşatmaya almış oldu. AB’yi ABD ile kurduğu bu kadim ortaklıkla nüfuz alanını daralttı ve Ortadoğu'daki genişleme stratejisini haritalandırma evresine geçti. ABD ve İngiltere'nin AB’yi kendilerine bağımlı hale getirmek için ısmarladıkları ve adım adım gerilim politikalarıyla hayata geçirdikleri Rusya-Ukrayna savaşını, AB için bir güvenlik-ekonomik tehdide dönüştürerek bunu başarmış oldular. Küresel denklemde Rusya ve Ukrayna savaşı aslında global ölçekte birden çok neden ve sonucu yaratmaya dönük harlanıyor. İktidar hesaplaşmaları ve liderlerin bir birbirini düşürmeyi hedefledikleri “Rus ruletinden” sonra şimdi de batak oyununda asıl hedef olabildiğince ası piyonla düşürmek!
Bu hayati süreçte Tarihteki en kötücül karakterlerden sayılan CALIGULA- Neron karışımı bir ruh ikizleri prototipi olan Erdoğan'ın iki yüzlü politikalarının Kürt halkı açısından yarattığı avantajlar ve dezavantajlar çok iyi hesaplanmalıdır. Anı anına bunları analiz edip ona göre tedbirler geliştirmek Kürt halkı açısından hayati önemdedir. Kürt özgürlük mücadelesinin temsil ettiği üçüncü çizgiden rol çalmayı amaçlayan ve bununlada yerlerde olan prestijini kurtarmayı düşünen Erdoğan'ın sinsi planlarına karşıda uyanık olmak gerek. Zira sezinlenen Erdoğan'ın bunu seçimleri kazanmaya dönük bir fırsat olarak görüp Kürt halkına karşı saldırgan bir hamleye dönüştüreceğidir. Rojava devrimi üzerinde müttefiki Barzani Masif hanedanlığıyla yoğunca üstünde askeri projeler geliştirdikleri bir pratik hamle hazırlığındalar. İngilizlerin sahada yoğunca mekik diplomatik atağı da söz konusu! Kıbrıs takviminde de yakın gelecekte farklı pazarlıklarda bu temaslara dahildir.
Daişist terörizmin hamisi ve küresel tedarikçisi Erdoğan sahadaki bu paralı katiller sürüsünü sadece Kürt halkına karşı kullanmakla kalmadı sırasıyla; Suriye'de, Irak'ta, Libya’da, Karabağ’da ve şimdide Ukrayna’da savaştırıyor. Daiş neden bitmiyor ve yeniden diriltiliyor diyenler Küresel bir proje olan Erdoğan'ın onlarla sosyolojik ve ideolojik bağına baksınlar belki fotoğrafı daha net olarak artık görürler. Kerkük Türkmen Cephesi'nin paramiliter çeteleriyle daişist unsurların ortaklaşa yakın gelecekte Maxmur ve Şengal başta olmak üzere Rojava’yı da içine alacak bir saldırı konseptinde kullanılmaları hiçte uzak bir ihtimal değildir. TC'nin Kürt halkına karşı olası hamlelerini iç dengeler-bölgesel-uluslararası sistem düzleminde okumakta yarar vardır.
İsrail menşeli ortaklıkla geliştirdikleri son savaş teknolojisi ürünü İHA ve Bayraktarların hem Ukrayna da kullanılması hemde onlara dönük bilgilerin Rusya ile paylaşılması Erdoğan'ın şark kurnazı taktiğini bilenler için hiç sürpriz değildir. Ortadoğu ve özellikle Rojava devrimini kuşatmak için Rusya'nın yanı sıra Nato'dan kopardığı tavizler hala meçhul bir sır olarak duruyor. Nato'ya sunduğu görünür desteklerle aktif oyuna dahil oldu. Yakın ve uzak kazanımları konusunda Kürt halkına çıkaracağı ağı faturalara karşı hazırlıklı olmakta yarar vardır. İngiliz jeopolitik ve jeostratejik hamlerine tümden kendini yatıran TC dış politikaları bunun ödülünü de yeniden İsrail ile de normalleşme adımı olarak aldı. İsrail Cumhurbaşkanının Türkiye ziyareti de böylelikle kesiniyet kazandı!
Diktatör Erdoğan ekonomik çöküş ve hayat pahalılığından bunalan topluma kurduğu medya tekeli ve algı mekanizmaları desteğiyle adeta savaşı naklen vererek gündem değiştirdi. Topluma etkili bir mobbing uyguladı. Siyasi muhalefetin güdüklüğü her zamanki gibi bu küresel işbirlikçi projenin taşeronunun en büyük avantajıdır. Zira siyasi muhalefet alternatif gündemler yaratamadığı gibi halka direk temas eden güncel bir siyaseti üretemediği için de adeta her zamanki gibi ona can simidi oldu! PKK dışında faşizmi geriletecek bir devrimci güç Türkiye de yok maalesef. Siyasi kutuplaşmalar ve kimi popülist polemik atışmalar olsa olsa faşizmin ömrünü daha da uzatır, umut kırılması yaratıyor. Korakor direnişten yoksun bu dilsel ve yüzeysel umut tacirliği güncel faşizm reel gerçekliğinde toplumu suskunluğa, pişkinliğe ve kanıksanmış bir sindirmişliğe itiyor!
Savaşın Dünya ticari dengelerinde yol açtığı sarsıntılar ve yeni stratejikn ortaklıklar açısından da önemli gelişmelere gebe bir süreç aralığından geçiyoruz. Ekonomik ve siyasi açıdan makro küresel dengesizliklerin ilişki ve çelişki diyalektiği kendisini yeniden sürekli krizlerle derinleştiriyor. Küresel ekonomik finansal krizler kendisini artık halklar talanı üzerinden yarattıkları savaşlarla dışa vuruyor. ABD-İngiltere ve Rusya arasındaki ticari yaptırımları içeren ambargoların ve restleşmelerin yarattığı sonuçların da ağır faturası yine insanlığa çıkacak. Küreselciler laboratuvarlarda ürettikleri ve insanlığın başına bela ettikleri Corona virüsünden sonra ikinci hamleyi de Ukrayna savaşıyla yapmış oldular. Bu şok hamleleri seri olarak yeni oyunlarla devam edeceğinden kimsenin artık bir şüphesi de yok. Küresel, bölgesel ve lokal kimi çelişkilerin buna gerekçe yapılması sadece işin kamuflajıdır. Dünyanın Kürt soykırımına gözünü kapatması ve üç maymunu oynaması ne kadar iki yüzlü ise Ukrayna halkına sözde gösterilen destek ve sempatide o kadar iki yüzlü ve vicdandan yoksun bir sahtelik içeriyor. Küçük bir azınlığın samimi duyarlılığı bile sonuç üstünde pekte bir etki yaratmıyor!
Peki bu savaştan Kürt jeopolitik ve jeostratejik konumu nasıl etkilenecek? Aslında cevabını yakıcı bir şekilde arayan soru da budur. Çok bilinmeyenli bilinmezliklerle dolu bu sürecin açığa çıkardığı tehdit ve avantajları önceden öngörmek ve tedbirler geliştirmek sanılandan da zordur! Feraset ve kerametin yanı sıra güçlü hazırlıklarda hızlıca yapılmalıdır. İmralı'da ki ağır tecrit, Kürt halkına dönük geliştirilen topyekun saldırı dalgasının bir amacıda bu küresel denklemde Kürt halkını ve kazanımlarını ortadan kaldırmaktır. İçte uğraştırma, suni gündemleri dayatmalarının en büyük amacı bu tarihi özgürlük treninin tekrar kaçırılması içindir. TC de faşizmin kökeni her ne kadar derinse de, devrimci direnişinde tarihi o denli derindir. Zalim ve zulümle asla uzlaşmayan bu tarihi miras ahlakın etiği ve toplumsal direnişin estetiğinde kendisini artık görünür kılabilmelidir!
Sonuç olarak görünen şudur; ABD-İngiliz ortak yapımı planının amacı olabildikçe savaşı körükleyerek Rusya'yı Ortadoğu'dan uzak tutmaktır. Enerji koridorları üzerindeki gücünü tekrar kurmaktır. Ukrayna bu projenin sadece kurbanıdır ve kimsenin gerçekte derdi Ukrayna ve halkı değildir. Zaten topraklarına göre nüfusu son derece az olan Ukrayna'nın demografisini bu savaşın yarattığı göçlerle dağıtmayı amaçlamaktadırlar. Bir diğer amaçta Rusların Çin ve Hindistan ile olan stratejik ortaklığını darbelemektir. Böylelikle Ukrayna tümden Rusya denetimine ve nüfuz sahasına yeniden entegre olacak! Bu politik uzlaşı denklemin diğer ayağında Suriye, Irak ve kısmen İran sahasının da ABD-İngiltere ve İsrail arenasına dönüşmesi vardır. Rusya'nın Ortadoğu'daki yeni paylaşım savaşında payına düşen yine tarihi emelleri ile uyumlu kendi hinterlandı olacak. Ortadoğu da ise ufukta savaş kartlarının yeniden dağıtılacağına dönük güçlü sinyaller var. Soğuk savaş denkleminin yarattığı bakiyeden kaynaklı yine sıcak savaşın fay hatlarını sürekli aktif tutacağa benziyor. Bu fay hatlarının kimleri yutacağını görmek için çok da fazla beklemeyeceğiz!
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER