AHLAKİ-POLİTİK TOPLUMA DOĞRU; RIZA ŞEHRİ VE ALEVİLER (4.BÖLÜM)
Köyden Kente Göçler ve Alevilerde Yabancılaşma;
Aleviliğin yapısal değişime uğramasını iki ana kategori altında görebiliriz. Birincisi, küçülen aileler ve büyük aileden miras alınan davranış ve ibadet geleneğinin sekteye uğraması, küçülen ailenin yani çekirdek ailenin de gelenekleri sürdürebilme motivasyonundan yoksun olması. İkincisi de dağlarda (kırsalda) yaşayan Alevilerin kapitalist hegemon güç tarafından kendi “modernist şehirlerine” sürülüp dejenere edilmesidir. Kapitalist modernite üretim ağı içerisinde etkisizleştirilen kişi, kültürel dünyasına da yabancılaşmaya başlar.
Köylerde ev ev dolaşıp manevi dünyalarını besleyen pir/dedelerin, kapitalist modernist kentlerde “gerici ve çağ dışı” olarak gösterilmesinden sonra toplumun direnç noktalarının kırılmasına sebep olmuştur.
‘’Evrensel bütünlüğü bozucu davrandığımızda ahlak bir dereceye kadar zarar görür. Kendi dışımızdaki bütünlüğe zarar verdiğimizde ahlak iyiden iyiye zarar görür. Kendi bütünlüğümüze zarar verdiğimizde ise ahlak tamamen çöker.”
Kişinin kendine ve geleneksel çevresine yabancılaştığı kent yaşamıyla birlikte, Pir ile olan birebir ilişki kurulamaz olur. Tipik bir semavi din mekanını andıran cemevlerinin görece ‘resmi’ yapısı da eskiden yaşanan o samimi ilişkinin (pir-talip) tekrardan kurulmasını bir anlamda engellemiş oldur.
Kişinin kendine yabancılaşması, bağlı olduğu topluluk ya da inanç grubuna yabancılaşmasını da olanaklı hale getirir. Yabancılaşan kişi, sosyal yaşam ilişkileri içinde dejenerasyona neden olurken ahlaki deformasyona da uğrar. Doğal yaşam alanlarından koparılan kişinin eline de, beline de, diline de sahip olmasını frenleyen bir mekanizma yoktur çünkü. Marx bu duruma, ‘’bireylerin birbirlerinden ve kendi türsel varlıklarından soyutlanması’’ diyor.
Sosyal dokusuna yabancılaştırılan Alevi birey, tatmin olamadığı kendi sosyal çevresinden de uzaklaşır zamanla. Artık ne dinlediği saz, ne kulağına çalınan beyit / deyiş onun duygularını harekete geçirmeyecektir. Kültürel değerlerine yabancılaşan Alevi birey, zayıf düştüğü herhangi bir sosyal alanda, rakiplerinden gelen ilk zokayı yiyecektir.
Mazdeklerden Karmatilere, Horasan’dan Dersim’e, Hallacı Mansur’dan Nesimi’ye, Pir Sultan’dan Anşa Bacı’ya miras kalan Ehli Hak (Ehli Haq) yol süreği ve onların yarattığı ortakçı ahlak mirası; mülkiyet kaleleri kuran iktidar sahiplerini tedirgin etmeye devam ediyor. Çünkü sınıfsız, sömürüsüz bir dünyanın mümkün olduğuna inanan, bu uğurda mücadele eden yol serüvencileri var hala ve bu makaleyi Güneş Ülkesi’nin Rıza Şehri’nde yaşamak isteyen tüm ütopistlere armağan etmiş olalım…
NESİMİ ADAY
YORUM GÖNDER