BARZANİLER KDP’Sİ KÜRT ULUSUNUN BİR GÜCÜ DEĞİLDİR VE KÜRTLERİ TEMSİL EDEMEZ! (3.BÖLÜM)
Barzani ailesi KDP’yi aile partisine, Kürdistan’ı da özel mülkü gibi ele almaktadır. Barzani aile hanedanlığı Güney Kürdistan ve toplumunu kendine ait saymaktadır. Güney Kürdistan’da Barzani aile hanedanlığı söz konusudur. KDP Güney’in AKP’si, Barzani’de Güneyin Erdoğan’ıdır. Herkesi KDP’leştirmek, olmayanı ise düşman kategorisinde görmek KDP’nin temel mantığıdır. KDP toplumu tıpkı Saddam Baas rejiminin yaptığı gibi üretimden kopuk, siyasal ve ekonomik anlamda tamamen dış devletlere bağımlı şekilde yönetmektedir. KDP zihniyeti aile-grup çıkarlarına hizmet eden parça zihniyetidir. Hiçbir zaman tüm Kürt ulusunun çıkarını ve özgürlüğünü esas almamış bu doğrultuda bir politika izlememiştir. Barzani/KDP iktidarı fiiliyatta 30 yıldır devlet olmasına rağmen hiçbir zaman ulusal demokratik çıkarlara hizmet etmemiştir. Kürtlerin ulusal özgürlüğü ve birliği için hiçbir çalışma yapmamıştır. Aksine engelleyici ve dağıtıcı pozisyonda olmuştur. Bütün çabası Barzani ailesinin Kürdistan’da hegemon güç olmasıdır. Kendi parça iktidarına, aile-aşiret-grup ve parti çıkarlarına öncelik vermiş ve her zaman üstün tutmuştur. Gerek Kuzey Kürdistan gerekse Rojava devrimine yaklaşımında açığa çıktığı gibi KDP hiçbir zaman yurtseverlik çizgisinde yürümemiş, ulusal bir güç olmamış, Kürt ulusunun ortak acısını ve beklentilerini sahiplenmemiş ve buna göre hareket etmemiştir. KDP, aynı şekilde Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de AKP-MHP faşizminin HDP başta olmak üzere demokratik Kürt kurumlarına karşı geliştirdiği siyasi soykırım operasyonlarının esas destekleyicisidir. KDP ihaneti ve desteği olmadan Türk devleti bu düzeyde saldırlar gerçekleştiremez ve tecrit politikalarını uygulayamazdı. KDP ihaneti olmasaydı Türk sömürgeciliği, AKP-MHP iktidarı çoktan dağılmış olacaktı. KDP bu denli tarihi bir ihanet rolünü oynamaktadır. Tabanında yurtsever kesimleri bulundursa da ki, bunlarda bastırılarak etkisiz hale getirilmiştir Barzani ailesi yönetimindeki KDP’yi ulusal güç statüsünde görmemek gerekir. Kürtlüğü sadece dil ve giyimde gören ilkel milliyetçi anlayışla KDP’yi ele almak yanlıştır ve gerçeği saptırmaktadır. Kürtlük; ulusal bilinç, yurtseverlik ve direniş biçiminde değerlendirmek gerekir. Barzani KDP’sinin Kürtlük ve Kürdistanilikle bir alakasının olmadığını bilerek, dış güçlerin bir projesi olarak Kürt toplumuna dıştan dayatılan, gerici, gaspçı, işbirlikçi bir güç biçiminde değerlendirmek gerekir. Mevcut yapısıyla Barzani KDP’si bir mafya ve çete tarzı örgütlemedir. Burjuva devlet düzeyinin bile çok gerisindedir. Hiçbir hukuka bağlı değildir. Toplumu zorbalıkla yönetmektedir. Demokrasi karşıtıdır. Kadın özgürlüğüne karşı gerici feodal bir güçtür. KDP’nin ulusal bir güç gibi gören ve mevcut durumunu meşrulaştıran yaklaşımları aşmak hakikati kavramak açısından çok önemlidir. KDP’ye yönelik politik yaklaşımımız ideolojik yaklaşımımızla karıştırılarak KDP’yi meşrulaştıran yanılgılar açığa çıkmaktadır. Önderlik bu yaklaşımı sert eleştirmektedir; “Barzani ve KDP’nin gerçekliği, hakikati bir türlü anlaşılamıyor. Barzani ve KDP’nin, nasıl bir gerçekliklerinin, hakikatlerinin olduğu, o kadar çok açık, somut, net pratikleri olmasına rağmen, tüm bu durum ortada herkesin gözünün önünde olmasına rağmen, bir türlü anlaşılamıyor, kavranamıyor. Barzani ve KDP, Kürt ulusal hareketinin bir parçası olarak görülmekte, değerlendirilmektedir. Böyle olunca da, Barzani ve KDP’nin karşısında, doğru bir duruşun sahibi de olunamıyor. Bu da Barzani ve KDP’nin; her türlü ihanetçi, işbirlikçi ajan faaliyetlerini sürdürmesine imkan veriyor. Bırakalım bizim dışımızdaki güçleri, bizim kendi arkadaşlarımız bile Barzani ve KDP’nin tüm yaptıklarına rağmen, Kürt ulusal hareketinin bir parçası olarak görmekte, değerlendirmektedir.”
KDP isteyerek ve anlaşarak düşman saflarında yer almıştır. Bu haliyle KDP’yi ulusal bir güç tarzında değerlendirmek, sorunu KDP ve PKK sorunu şeklinde ele almak büyük bir çarpıtmadır. KDP mevcut ihaneti pratiği Kürt ulusuna 21. Yüzyılı kaybettirecek kadar tehlikelidir. KDP varlığını Türk soykırımcı sisteme bağlamıştır. Kürdistan’ın maddi ve manevi değerlerini peşkeş çekmektedir. Peşmergeyi bile Tük devletinin paralı çete gücüne dönüştürmektedir. Barzani KDP’si duygu ve düşüncede Kürtlüğü yaşamamaktadır. Kürt ulusunun ortak çıkarı ve özgür geleceği gibi bir gündemi yoktur. Aile-Aşiret ve parça çıkarını her şeyin üstünde tutmaktadır. Şengal ve Kerkük ihaneti KDP gerçeğini anlamak için bariz bir örnektir. KDP işgale karşı sessiz ve tavırsız değildir. İşgalin ve katliamın aktif ortağıdır, bizzat içindedir ve saldırı halindedir. KDP’nin kardeşliğinden bahsedilemez. KDP artık düşmanca bir duruş sergilemektedir. KDP’ye karşı olası bir savaş “birakuji” değil, ulusal kurtuluşun bir parçası tarzında, iç gericiliğe ve ihanete karşı bir özgürlük savaşı olacaktır. KDP Başur halkını temsil edemez. KDP’ye oligarşik elit bir kesim, Barzani ailesi ve bazı feodal aşiret ağaları hakimdir. Bünyesinde mevcut durumdan rahatsızlık duyan yurtsever kesim, aileler ve aşiretler bulunmaktadır. Bu kesimleri işbirlikçi ve ihanetçi çizgiden ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Başur’da güçlü bir toplumsal örgütlenme sağlanırsa demokratik ulus çizgisiyle ilkel milliyetçi çizgi etkisizleştirilebilir. KDP-Barzani çizgisi teşhir olmuş vaziyettedir. Başuré Kürdistan halkı Barzanilerin ve KDP gerçeğini daha iyi anlamıştır durumdadır. Şengal Êzidi soykırımı, Kerkük ihaneti, gerillaya karşı düşman cephesinde yer alması Barzanilerin ve KDP’nin ne olduğunu tüm yönleriyle ortaya koymuştur. Türk sömürgeciliğine teslim olduğundan iradesizleşmiştir ve kendi başına hareket edememektedir. KDP girdiği ihanet batağından kolay kolay çıkamayacaktır. Barzani hanedanlığı Kürdistan’dan çaldığı yüz milyarlarca dolarlık servetini Amerika, Avrupa ve Türkiye’ye kaçırmıştır. Açıkçası KDP, siyasi ve askeri olduğu kadar ekonomik bakımdan da uluslararası Gladio’ nun emrinde ve denetimindedir. Bu güçler ne talimat verirlerse Barzani ailesi ve KDP ona göre hareket edecektir. Türk devletiyle girdiği ihanet ancak toplumsal düzeyde somut tutum alınmayla durdurulabilir. Sadece PKK’ye değil tüm Kürdistan’a ve Kürt ulusana karşı bir saldırı söz konusudur. İşgal ve işbirlikçilik ancak KDP ihanet gerçeğini açıktan ortaya koyarak ve somut karşı koyuşla her alanda Ulusal Direniş düzeyinde tutum alınarak durdurulabilir. KDP ihanetine karşı tavır almak TC işgaline karşı tavır almaktır. İşgali ve ihaneti bertaraf etmek ancak gerilla direnişiyle bütünleşecek olan ve Devrimci Halk Savaşına çerçevesinde halk Serhıldanları ve gerilla savaşıyla mümkün olabilir. Devrimci Halk Savaşıyla Topyekûn bir direnişle sömürgeci işgalcilik, işbirlikçilik yenilecek, komplo etkisiz hale getirilecek ve Kürt halkı dünya halkları içindeki özgür yerini alacaktır.
DİJWAR SASON
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
YORUM GÖNDER