GÖÇEBE – PROLETERLER (2.BÖLÜM)
İki Toplumsal “Hiçlik” Arasında Proleter “Hiç”ler;
Ancak aynı zamanda, yaşama yabancı olan aktüel yaşam modellerinin şiddet yoluyla empoze edildiği yönündeki eski muhafazakâr-liberal devrim eleştirisinden de olabildiğince uzaktayız. İlk olarak Platonov, kendisini Komünizme adamış bir nefer konumundan hitap etmektedir (1920’lerde göçebe gruplarla hayli pratik ve teknik bir düzeyde, sulama projelerinin planlanması ve organizasyonuyla vb. bilfiil meşgul olmuştur.) İkinci olarak ise Platonov (Edmund Burke’nin Fransız Devrimi eleştirisi tarzında) toplumsal yaşantının geleneksel dokusu ile bunu değiştirmek yönündeki radikal-devrimci girişim arasındaki çatışmayı betimlememektedir: Asıl odağı geleneksel yaşam biçimleri üzerinde değil, yaşamları hali hazırda modernleşme süreciyle mahvolmuş, mülksüz göçebeler üzerindedir.
Kısacası Platonov’un tasvir ettiği radikal kopuş “kendiliğinden” proleter kitle ile organize Komünist güçler arasında değil, bizatihi proleter kitlenin iki yönü arasında, iki toplumsal “hiçlik” arasındadır: kapitalizmin ortaya çıkardığı modern işçilerden oluşan, katı anlamıyla proleter “hiçler” ile sisteme hatta sistemin içkin olumsuzluklarına dahi entegre olmamış “hiçten de az olanlar” arasındadır. Bu durum Çevengur’daki şu kısa sohbette de açıkça görülür: “Çepurni, Prokofi’ye şöyle sordu: ‘Bize kimi getirdin?’ […] ‘Proleterler ve diğerlerini’ dedi Prokofi. Çepurni rahatsız olmuştu ‘Ne diğerleri? Yine bu domuz kalıntısı tabakası mı?’ […] ‘Diğerleri, diğerleridir işte. Hiç kimsedir. Proletaryadan bile kötü durumda olanlardır.” Toplumsal olarak bu “hiçten de az olanları” tarif eden bazı pasajlar şöyledir:
“Platonov’un kahramanları farklı ulusal ve kültürel arka planlara sahipse de aynı kategoriyi temsil ederler: proletarya. ‘Enternasyonal’ ve ‘Rus olmayan’ yüzlerin ardındaki fikir, tek bir sınıfı oluşturan çokuluslu, ortalama bir proletarya fikridir. Çevengur’daki göçebe, sınıfın dışına atılmış halkın ‘Rus olmayışına’ dair dikkat çekici bir açıklama vardır: ‘Bu, gerçek enternasyonal proletaryadır: Bakın, bunlar Rus değil, Ermeni değil, Tatar değil, bunlar hiçbir şey değil! Size canlı kanlı enternasyonali getirdim’. Platonov’u Proletkult içerisindeki sabit fikirliler arasında hayli tipik olan beyaz, sanayi işçisi sınıfına dair başat imgeyi yapı sökümüne tabi tutmaya yönlendiren şey tam da bu denli bir çokuluslu, hatta denebilir ki sömürge karşıtı perspektiftir.” / “‘Daha önce hiç karşılaşmadığı türden yoldaşları gördü, hiçbir sınıf anlayışı ya da görünümüne sahip olmayan, devrimci değeri olmayan insanlar. Bunlar daha ziyade son derece önemsiz, onurdan mahrum hayatlar yaşayan, isimsiz ötekilerdi ve yaklaşan dünya çapındaki zaferin tarafı değillerdi. Bu ötekilerin yaşını bile anlamak mümkün değildi, tek anlaşılan yoksul oldukları, bedenlerinin istemsizce büyüdüğü ve her şeye yabancı olduklarıydı.’” / “Platonov bu marjinal, sınıf dışı kalmış gezginleri ‘bilinmeyen bir sıfatla, el yapımı insanlar,’ ‘hiç sayılmamış’, ‘yanıltıcı’ ya da ‘prochie’ – Robert Chandler’in İngilizceye çevirisiyle ‘öteki’ olarak adlandırıyordu.
Rusça prochie sözcüğü aynı zamanda ‘kalan’, ‘kalıntı’ anlamına da gelir. Böylece ötekiler, halkın kalanıdır, Marksist kurama göre mevcut olan hiçbir sınıf kategorisine ait değildirler, çünkü çok yoksullardır ve normal toplumsal hayattan kopukturlar.” / “Dolayısıyla öteki, şekilsiz ve marjinal durumu nedeniyle hesaba katılmayan, ama sayılabilir olmayan bir çokluğun da bir parçası olanlar, dağınık ve göçebe bir halkın, insanlığın bir anomalisinin parçası olanlar, yaşam ile ölüm arasında, toplumsal ile biyolojik olan arasında sıkışıp kalmış olanlardır.” Alıntılanan son cümlenin açıkça ifade ettiği üzere prochie’nin orijinal bir üretim alanına yükseltilmesinden tamamen kaçınılmalıdır, yaşamsal mevcudiyetleri devlet temsili tarafından baskı altına alınmıştır. Prochie, Deleuzyen yığın da değildir, bilakis onlar, üretken olmayan bir edilginliğe yakalanmış “yaşayan ölülerdir,” temelde faal olma iradesinden yoksun bırakılmışlardır. Bu nedenle prochie sözcüğü için bir çeviri önerisinde daha bulunma riskini almalıyız: komşular. Bu tabir, İncil’den gelen tüm ağırlığıyla “öteki” olanların ne kadar uzak olurlarsa olsunlar daima çok yakın olduklarını ifade eder. Onları çok yakın kılan şey, net bir kimliğe, toplumda bir yere sahip olmadıkları için onlara olan düzgün bir mesafeden de yoksun olmamızdır.
SLAVOJ ZİZEK
YORUM GÖNDER