SİYASET ÜZERİNE (3.BÖLÜM)
SEÇİMLER KÜRT TOPLUMSALLIĞINI DAĞITMA PLANININ BİR PARÇASIDIR
Dimitrov" düşman ancak hata yaptığınızda sizi över." Derken Bukowski’de “Çok geçten daha kötüsü yoktur hayatta” diyerek bizlere gayet öğretici bir hatırlatmada bulunur. Amed politik dilinde bu "Ayık ol" gaflete düşme, uyanık ol, dikkatli ol anlamındadır!
Bu son birkaç seçimin Kürt coğrafyasında ki toplumsallığı dağıtmaya yönelik yansımalarını doğrudan gözleme şansımız oldu. AKP faşist sömürgeciliği öncelikli olarak kaba soykırımla desteklenen kayyum rejimleri, baraj yapımları, hayvancılık başta olmak üzere tarımı yok eden politikaları, Kürt nüfusunun doğurganlık oranını önlemeye dönük tıbbi girişimleri ve Kürt halkını açlıkla terbiye etmeye dönük ekonomik terörün bilindik yöntemleri uyguluyordu. Son seçimle birlikte buna çok incelikli siyasi, ekonomik, askeri ve psikolojik savaş işgallerini de eklemiş oldu.
Kürt toplumsallığını ve örgütlülüğünü dağıtmaya dönük planlamalarda seçimlerde de önemli bir araç olarak kullanılıyor. Kürdistan’da bugün uygulanan seçim/seçmen mühendisliği yenilenmiş takrir-i sükun savaş kanununun günümüz versiyonudur. Kürt seçmen kütüklerini fişleme, Kürt halkında iç çelişki yaratma, yerel şovenizmle oynama, temsil de adaletsizlikleri kurcalama, içe sızdırma, birliğini dağıtma çabalarının yanı sıra Kürt moral değerlerine yönelik doğrudan bir psiko-politik saldırı da geliştiriliyor.
Örgütsüz duygusal tepkiye bel bağlayan bu sistematik kötülük rejimi Kürtleri siyasi alandan çekmenin kirli yöntemlerini kullanarak özel savaşın sosyo-psikolojik merkezleri eliyle Kürt halkında kendinden utanma, öz kırılma, güvensizliğe dayalı çatıştırma ve içe kapanma yaratmak istiyorlar. Coğrafyası yakılıp yıkılan Kürt halkının şimdi de kültürel, sosyal ve siyasal dokusu tahrip edilmeye çalışılıyor.
Devlet politikalarının araçları olan mafya suç örgütleri cezasızlık hukuku güvencesiyle Kürt toplumsallığını dağıtmak için hızla Kürdistan'a transfer ediliyorlar. Bölünmüş sosyo-kimlik kargaşası eksenli politikalar üreten sistem üst aklı devletçi sol mikro modelini Dersim de ete kemiğe büründürdü bile.
Uyuşturucu baronu Zindaşti ile sofra kuran AKP kurmaylarından (B.K) poz vermekten çekinmiyor. Kürt coğrafyası baştan başa narkotik uyuşturma işgali altında can çekişiyor ve bir devlet politikası olarak toplumsal değerler sistematik yozlaştırılıyor. Genç Kürt nüfusu kitlesel bir kötü alışkanlık esareti altına alınarak ruhen aşağılanmak isteniyor. Kurumlaşmış uyuşturucu, kumar, fuhuş ve ajanlaştırma furyası bunu açıkça gösteriyor.
Suriye iç savaşında doğrudan taraf olan ve yer alan AKP yayılmacı faşizmi Kürt göç nüfusunu milliyetçiliği tahkim etmek için kullanırken bir yönüyle de göçmen kozunu dünya karşısında siyasi ve ekonomik bir şantaj aracına çevirdi. AKP faşizmi tarafından Kürt etnik kimliği bir düşman ve nefret öğesi olarak yığınsal faşist unsurlara yönelecekleri kolay bir hedef haline getiriliyor.
AKP rejiminin Kürt coğrafyasına enjekte ettiği gerici zihniyet ihracı kuluçka sürecini çoktan tamamlamıştır ve Kürt özgürlük ve demokrasi hareketine karşı zehirli bir ideolojik savaş unsuru olarak sahada ki yerini almıştır. Rojava da SDG’ güçlerine esir düşen Kürt kökenli daiş çetelerinin bu konudaki itirafları nasıl bir gerici yobaz ideolojik tehlike ile yüz yüze olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Tüm bu örgütlendirilmiş soykırım tehdit ve tehlikelerine karşı bilimsel analizler eşliğinde yaratıcı alternatif çözümler geliştirmek de hayati önem taşıyor!
Ortadoğu da Kürt ulusal bilincine soykırım uygulayan gerici rejimlerin işbirliği Kürtleri sömürge olarak tutma telaşıyla saldırgan bir barbarlık izliyor. Adeta Kürt halkı kendi topraklarında mülteci konumuna düşürülmüş durumda. Kürt halkını ve uluslaşmasını ayrıştıran nifak tohumları bu güçler tarafından seri bir şekilde üretiliyor. Sosyal medya da KDP ve HDP tabanını karşı karşıya getirmek için MİT unsurları tarafından açtırılan 10 bine aşkın fake(sahte) hesap bu gerçeği gözler önüne seriyor!
Profesyonel trollerden oluşan yıkıcı enformasyon birimleri durmaksızın Kürt halkı ve özgürlük mücadelesi üstünde harıl harıl çalışıyor. Görkemli direnişi kırma adına yeni gözetim, denetim ve yönetim düzenekleri yaratılıyor. Önderlik-Halk-Siyaset ve Gerilla arasında sarsılmaz bağları aşındıracak kirli komplolar devreye peyderpey sokuluyor.
Hamlesel direniş süreçlerine mesafeli duran ve gündem farklılığı yaratan soyut emekle kendini konuşturan liberal siyaset yapıcılarının popülist ikirlikçi duruşları da siyasi iklim açısından çok önemli tehlike sinyalleri içeriyor. Yaşanan siyasi boşluğu entelektüel kisve altında ideolojik saldırı gerekçesine dönüştüren gafillerin şu hezeyanı “…şiddetsizliği içeren bir özgürlük siyasetinin Kürt tarihinde esamesinin bile okunmadığı bir vakıa…” cümlesi aslında bizlere oynanmak istenen oyun için çok şeyler anlatıyor!
Kanımca Kuzey Kürdistan’da yeni sürece denk her açıdan kendini yenilemiş bir siyaset stratejisi değişikliğine gitmek gerekiyor. Faşizmi karşılayacak öz savunma mekanizmalardan yoksun siyaset kurumunu ve halkı daha fazla faşizme ezdirmenin manası yoktur. Ortadoğu ve Kürdistan da aktif öz savunma örgütlülüğünden yoksun bir siyaset yürütme çabası intihardan farksızdır. Türkiye de şuan yaşanan bir siyasi seçim rekabeti değil farklı güçler kendi çıkar çatışmasını verirken aynı zamanda Kürt halkına ve öncü üst aklına doğrudan oklarını doğrulttukları bir savaştır. Kürt öncülüğünün stratejik üst aklının seçimlerde kazandığı başarıyı hazmedemeyen yenik güçler rövanşı almak için ABD'de, Avrupa da ve Ortadoğu da hummalı bir çalışma içerisindeler!
KEREM ÇİFTÇİ
2019 Aryen Haber Arşivi
YORUM GÖNDER