NASIL YAŞAMALI (26.BÖLÜM)
Soruna Ulusal Yaklaşım, Uluslararası Alana Da Katkı Sunar;
Bu meseleyi tabulaştıranlar, duygusallık üstüne duygusallık, sululuk üstüne sululuk, cinsellik üstüne cinsellikle bastıranlar kimlerdir? Meselenin düşmanlarıdır. Direkt ya da dolaylı kadını saymayanlar, sevmesini bilmeyenlerdir. Bunu kendine yakıştıran köle kadındır. Bu tür dalgalanmalarla kendini geçiştiren kimdir; neyin nesidir? Yarasını anlamayan, köleliğini anlamayan ve buna uygun mücadele vermeyen kadın nedir? Mücadelesi soylu, ilkeli, kararlı değilse, bu demektir ki sadece bir adi kadın olmanın oyunları içindedir.
Erkek için de geçerlidir; kadına sadece boyun eğdirmekle uğraşır. Bu erkek partinin bir kadına neden ve nasıl ilgi gösterdiğini bilmiyor. Yine arkadaş veya yoldaş olmasını bilmiyor; ikinci gün ilişkileri saptırıyor. Böyle bir erkek, devrimciden başka her şeydir. Sorun, kişiliği açığa çıkarmada, bir yerde turnusol kâğıdı görevini görüyor. Görüyorsunuz ki, konu karmaşık; siz kadınlarla ciddi bir toplantı yapmaya kimse girişmiyor. Ben sorunun ne kadar teorik olduğunu ve hatta siyasal, örgütsel bakımdan ne kadar önem arz ettiğini anlatsam belki diliniz uçuklar. Bu akıllı olmanızın da başlangıcıdır.
Düşüncenize yükleniyorsunuz yavaş yavaş, bu iyi bir gelişmedir. Köleliği kader olarak gören statüye, tutuma ve eski yaşama karşı savaşmayı iyi başlattık. Sizleri önce düşünen, tartışan ve bağımsız olarak ayakta duran bir kadın haline getirmenin koşullarını yarattık. En yakınlarınızın bile sizinle tartışma toplantısı yapmadığını bilirsiniz. Çok sevdikleriniz, sevgilileriniz olabilir ama bunlar tenezzül edip de ciddi bir tartışmayı, değerlendirmeyi sizinle yapmazlar. Hep bastırırlar, kandırırlar. Hayır bu sevgili yaklaşımı değildir, aldatmacadır.
Bizim özgür ilişkilerin önüne ciddi tartışmayı, değerlendirmeyi koymanız ve buna değerli kişiliklerin özgürleştikçe, bağımsızlaştıkça layık olabileceklerini düşünmemiz çok anlaşılırdır. Bunu reddetmenin, yadsımanın yanı sıra sürekli her türlü düşürme ve basitleştirme yaklaşımlarını egemen kılmanın kabul edilmezliği de anlaşılırdır. Biraz saygı istiyorsanız, biraz toplumsal kurumlarda-kuruluşlarda ciddiyet istiyorsanız, işte böyle elde edilir. Parti içindeki tartışmaları bu düzeyde götürüyorum. Siz de hemen akla gelecek her soruna bu tartışmanın ışığında yaklaşıyorsunuz. Adam cinsel sorun mu diyor, al sana bunun yaklaşımı; aşk sorunu mu diyor, al sana aşkın kanunu; sevgi veya bir insanla beraberlik-birliktelik mi istiyor, al sana bunun kuralı; estetik-güzellik mi istiyor, al sana yöntemi...
Dikkat edilirse, burada keyfiyet yoktur, gerçekçi bir yaklaşım vardır. Ama sizin hisleriniz başka, tutkularınız başkadır. Kendi tutumunuzda ısrar etmenin tutuculuk olduğu, örgüte-partiye karşı direnme anlamına geldiği, özellikle bu konudaki gözü karalığın ihanete götürdüğü örnekleriyle verilmiştir. Kolay değil gerçek kadın-erkek ilişkisi, eşlik-dostluk ilişkisi.
Bu kadın-erkek ilişkilerini reddetmek değildir, ilişkilerin değişimini, dönüşümünü gerçekleştirmektir. Kaldı ki düzenin belirlediği ilişkiler, gelenekler, dogmalar ve yasaklar doğruyu vermiyor bize, tersine aldatıyor bizi. Devrim ise doğruyu veriyor ama bu da yaratıcılık istiyor, soyluluk istiyor, yücelik istiyor. Bazıları hala “iyi anlatıyorsun da somut çözüm yok” diyor; somut çözüm başka nasıl olacak! Çözüm dedikleri galiba ille de iki kişinin bir araya gelmesi ve birbirlerini alıp kaçmasıdır. Yani tortu bir ilişki isteniyor. Bu ilkelleşmedir, seviyeden düşmedir veya inkardır. Ulusal düzeye çözüm getirmek bizim bu yaklaşımlarla bağlantılıdır. Ulusal aile, ulusal sevgi, ulusal ahlak, ulusal aşk, ulusal kadın, ulusal erkek, hatta her düzeyde ilişkilerin bu çerçevede ele alınması en doğrusudur.
Biliyorsunuz bu, ulusal düzeyde olduğu kadar da enternasyonaldir. Ulusal düzey çözümlendi mi, enternasyonal düzeye de katkı sunulmuş demektir. Çok açık; biraz böyle gelişmek durumundadır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER