NASIL YAŞAMALI? II CİLT -100.BÖLÜM
Savaşı Geliştirmeyenler Büyük Sevgiye Ulaşamazlar
Kesin ilkeleriniz olmalı. İlkelerinizi yeme-içme, yatmaktan tutun, savaşın en kızgın alanına taşımaya kadar yüksek özen göstermelisiniz. Kesinlikle bir ilkenizin olduğunu ve bu ilkenin emrinde olduğunuzu herkese hissettirmelisiniz. Özgür kadın olmayı ancak böyle kazanabilirsiniz, aksi halde düşersiniz. Bu da çok kötü bir kaybetmek olur. Her an bu tehlike de başınıza gelebilir. O açıdan devrim ve devrimde kolay kaybetmemek çok önemli. Bizde sevgi ancak böyle devrimci bir savaşımla bağlantılıdır.
Devrimci savaşımı böyle geliştiremeyenlerin zaten sevgiye ulaşmaları da mümkün değildir. Sevgi adına içine girecekleri bir sahtekârlıktır, kendini kandırmaktır. Bu da kadın kişiliğini düşürdükçe düşürür, laçkalaştırır, düşkün biri durumuna getirir. Donanımsız, güçsüz olduğu için de sürekli dövülür, sövülür. Bu sınıra doğru geldiniz mi ölmeyi tercih edin, ama burada kalmayı kabul etmeyin. Bu açıdan devrim, sizin için hayli yaman bir uğraş olmalıdır. Kolay sevgilere, sevilmelere, kolay tutkulara prim vermeyin. Ama güçlü bir sevgi kaynağı olmayı gözardı ederek de kesinlikle rolünüzü oynayamazsınız. Sevmek ve sevilmek genç bir kızda çok ileri bir düzeyi temsil edilebilmeli, onun ilkeleri kadar uygulama dürüstlüğünü, içtenliğini, güzelliğini yakalayabilmeli. Bu konuda titiz, hatta örnek olun.
Erkeklerin bu konuda fazla başaracağını sanmıyorum, kadın daha fazla başarabilir. Elimden geldiğince ben de böyle olmaya özen göstereceğim. Bir önderlik gerçeği ve kanunu var. Titizdir, köleleştiriciliğe, her yönüyle kadın düşürülmesine karşı olduğu kadar, tutuculuğa, sevgiyi çarpıklaştırıcı, özden boşaltıcı yaklaşımlara büyük tepkisi vardır, karşı koyar ve kendine güvenir. Doğru temelde sevgiye nasıl ulaşılır? Kadın kişiliğine nasıl anlam verilir? Onun bütün toplumsal-ulusal gerçeklikle ilişkisi nedir? Yorumlamaya, yerli yerine oturtmaya çalışır ve sonuçta kazanacağına da inanır. Ve gerçekleşen de budur. Önderlik konusunda çok yanıldığınızı söylüyorsunuz ve sanıyorum geldiğiniz ortamlarda da bu gerçeklik çarpık anlatılmış, çok yüzeysel ele alınmış. Bunu yadırgamıyorum çünkü kadro yapımızın kavrayış düzeyi sınırlı.
Tarih, devrim gerçeğini öyle özümseyecek düzeyde de değiller. Basit bir kadın yaklaşımı onlar için büyük aşktır veya sıradan bir ilişki malı-mülküdür. Benim gibi bir devrimcinin böyle olması mümkün değil, beklenmemeli. Bizim devrimciliğimiz aynı zamanda bu tip ilişkileri yerle bir etmeyi de içerir. Kürdistan halkını bitirici bağlılık, kölelik ilişkilerinden, hatta aile evlilik ilişkilerinden çekmeye çalışır, ucuz duygu, düşürücü cinsellikten kurtarmaya çalışır. Çok güçlü olan cinsel dürtüleri yüceltmemeye büyük önem verir. Ve bu konuda hem teorisini hem pratiğini önemli bir çalışma olarak görür ve gerekeni yapar. Kavrayamamışlarsa, belki elli yıl sonra kavrarlar, ama önemli olan devrimin büyüklüğüne gölge düşürmemektir. Akıllı olanlar bizim çalışmalardan büyük güç alabilirler, önemli sonuçlar çıkarabilirler.
Düzenin ve çevrenin hatırına devrim yapmıyoruz, tam tersine çevreye rağmen, bu parti çevresi de olabilir, düzene rağmen, devrim yapıyoruz. Çok iyi biliyorum ki kendi halinize bırakılsanız, fiziksel, ruhsal ve düşünsel yönden birkaç günlük ömrünüz vardır. Çabalarımız sizi diri tutuyor. Yaşama doğru çekiyor. Devam edeceğiz, kendimize her zamankinden daha fazla güvenle, verimlilikle devam edeceğiz. Bazı değerler kazanılmıştır, daha da kazanmayı bileceğiz. Siz de özgürce katılmaya çalışın, oldukça yoğunlaşın, bu temelde kendinizi kazanmanız hepimizin kazanımı olacaktır.
28 Şubat 1994
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER