NASIL YAŞAMALI? II CİLT -166.BÖLÜM
Sosyal Terbiyeye Ulaşmak İçin Büyük Çile Gereklidir
Daha bir sürü açımlama yapabilirim. Bilemiyorum, nasıl etkileniyorsunuz? Nereden sizi etkilemek gerekir? Bazı gözlemlerim var. Biraz da bu nedenle kendimi böyle açtıkça açıyorum. Madem bu kadar darsınız, madem sosyalite açısından da gerisiniz, bizden çözüm istiyorsanız ben açtıkça siz isteyin.
Büyümeniz için, ölçüleri tutturmanız için daha ne yapayım? Yetersizsem de söyleyin; kesinlikle dokunulamaz, hakkında tek söz söylenemez biri değilim. Benim sizden tek istediğim; sopayla saldırmayın, size tanıdığım tartışma özgürlüğünü, gönüllülük çerçevesinde siz de bana tanıyın.
Arkamdan kötülük yapmayın, dedikodu yapmayın ne arkadan hançerleyin ne de benimle alay edin. Ben her şeyinizi karşılamaya varım. Beni böyle bir insan gibi görün, insani bir üslupla karşıma çıkın, her şeye varım. Kesinlikle “şöyle önderim, şöyle söylediklerim kanundur” demiyorum. Ortadayım. İnsanlar için ne doğruysa, onunla beni kendilerine çeksinler. Neden arkamdan konuşuyorlar ki, neden aleyhimde bu kadar kitap yazıyorlar ki? Ortadayım, kaçmamışım, kimseyi de zorlamam yok. Sen karşımdayken, yanımdayken “senden büyüğü yoktur” diyordun bre ikiyüzlü adam.
Hepiniz karşımdasınız, hiçbirinizin birbirinizden, aileden görmediğiniz ilgiyi, saygıyı, sevgiyi size gösteriyoruz. Neden arkamızdan çekiştiresiniz ki? Herkes biliyor, bizim yanımızda sağlık, esenlik kazandınız, neden bunu inkâr edesiniz ki? Kaldı ki biz biraz etkiledik, yol gösterdik, böyle yarattık her şeyi. Her şey bizimle başlar iddiasında da değilim, ama biraz çarpıklıkları düzeltmeye, diretmeye çalıştık. Yaklaşım budur ve bu da her eğitici kişinin yaptığı bir iştir. Madem saflara, eğitime geldiniz, kendinizi verin.
Güçsüz olan ben değilim, kahrolan düşmandır ve çok daralan, sıkılan sizlersiniz. Ben her gün yaşamı fethetmeye çağırıyorum. Yediden yetmişe kadar herkeste çok canlı, çok fethedici bir tarzı anı anına uygulamayı, yaşamayı hazırladım. Çoğunuz ölü gibisiniz, yaşama gelemiyorsunuz. Tutkunuz, coşkunuz ne kadar zayıf, mantığınız ne kadar yetersiz, yüreğiniz ne kadar duyarsız, hassasiyetten, sorumluluktan ne kadar uzak, duymuyor, gerekene büyük ilgiyle yönelmiyorsunuz. Ama biz böyle değiliz. Bin bir işimiz var. Ne kadar işin üzerindeyiz? İnsan dediğin biraz böyle yapar.
Daha da kendimi açımlayabilirim. Zaten kendimi açımladığım kadar açımlamışım. Her günü bir olay gibi de yapabiliriz, daha da tırmandırabiliriz. Bundan üşenmiyorum, ama benimle her şey olmaz. Sorun sizi de bu düzeye getirmektir. Bu mümkündür ve inanmalısınız. Bizim örnek size cesaret veriyor, vermeli. Taklidini yaparak değil, gelişim yollarına girerek yapmalısınız. Kesinlikle taklide ihtiyacınız yok ve bu sonuç vermez. Çok açık etkileyici ve öğretici yollar var. Kendiniz için sahip çıkın. Büyük duygular, büyük düşünceler, büyük eylemler size yakışmalı, sizin olmalıdır. Benimki benim için yeterlidir. Sizin ihtiyacınız var, kendiniz için bu yönlü büyüklüğü yakalamamakta neden ısrar edesiniz, neden üşenesiniz?
Her bakımdan yoksunsunuz; düşünce yoksunluğu, duygu yoksunluğu, güzellik yoksunluğu, ölçü yoksunluğu, his yoksunluğu, sorumluluk yoksunluğu, siyasi-askeri yoksunluk, üslup yoksunluğu, tarz, tempo yoksunluğu hepsi sizde diz boyu. En önemlisi de ölçü, terbiye yoksunluğu. Bu had safhada, onları fethedin ve hızla giderin.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER