TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (98.BÖLÜM)
Politika yüce bir sanattır. Hele devrim, Kürdistan halkı gibi halkın yazgısını devrimle değiştirmek ve onun en nazik mücadele dönemi söz konusu olduğunda, bu tutumları yaşamak ve yaşatmak asla kabul edilemez. Bu yetmezliği toplumsal özelliklerin sonuçlarıyla, yetişme tarzı ve eylemsizlikle açıklamak isteyenler çıktı. Bunun da ötesinde, bile bile doğrultumuzla oynama cüretini ve küstahlığını gösterenler de az olmadı. Bunlar halkların kaderine küçücük bir olumlu özellik kazandırmaktan çok uzaktır. Aslında bunlar fırsat bulduklarında ondan yemeye ve çalıp çırpmaya teşnedir. Bunlar yarı-feodal ve biraz da küçük-burjuvazinin kurnaz yöntemlerine bulaşmış tipler oluyorlar. Bunlar aynı zamanda yaltaklanmada da oldukça kurnazlık kazanmışlardır.
Biz başından beri PKK çizgisi denilen olayın gelişiminin tanığıyız. Onunla hangi düzeyde oynayanların ortaya çıktığını biliyoruz. Süfli Kürt tipi bitmiştir. Ama kendilerini bir türlü kof bir yiğitlik ve ağalık havasına kaptırmaktan kurtaramayanlardan niceleri Hint horozu gibi karşımıza çıktı. Bunların birçoğu kof ve bir hiç olduğu halde, karşımızda alabildiğine şişiniyordu. Tabii bunu sadece yerli işbirlikçi yapılanmalardan gelen tipler için söylemiyoruz. İliklerine dek köleliği yaşayanlar da vardır. Ezilenler içinde de bunu adeta tersinden ve hem de en kötü tarzda yaşayanların bulunduğunu gördük. Aslında bunlar da bir hiçti. Bunlarla çok konuştuk. Bunlar da bize çokça övgü yağdırdılar. Çeşitli kereler bunların durumlarını açmaya çalıştık, münafıklıklarından söz etmek istedik. Münafıklık sözcüğünün İslamlıkta da çokça işlendiği bilinmektedir. Münafıklık İslamlıkta dürüst olmama ve dine sağlam yönelmeme anlamına gelmektedir. Biz de bu tür yaklaşım sahipleri için değişik tanımlamalar yaptık, ama özünde hepsi aynıdır.
PKK’nin, kendi özlü çabası ile halkımızın yegane onuru olabilmek, ona doğru sözü ve eylemi sunabilmek, onun insanlık alemi içinde namuslu ve onurlu bir yer edinmesini sağlayabilmek için gereken her şeyi yapmanın ve bu konuda elinden geleni insan takatinin üzerinde sergilemenin sınırsız çabalarının ürünü olduğu tartışılamaz. PKK, bir tek sözcükten tutun da büyük bir çabanın sahibi olmaya kadar, yüreklerinde olumluyu barındıranların ve buna katkı sunanların emellerinin ifadesi olmaya çalışıyor. Partimiz gerçekten de nitelik ve nicelik olarak muazzam bir yüceliği temsil ediyor. Basit aile ve kabile değerlerinde bile, anılara ve kendi birikimlerine bağlılığın ve gerektiğinde bu konuda hiçbir şeyi esirgememenin önemli bir toplumsal özelliğimiz olduğu söylenebilir. Parti ailemiz gibi ülkemizde bin bir fedakarlığın, halkımızın en değerli evlatlarını feda etmenin, büyük direnişlerin ve bütünüyle halkımızın birleşmiş genel çabalarının ürünü olmaya yüz tutan bir hareketin içinde gözü kara bir biçimde hareket etmek, küçük-burjuva, feodal ve lümpen özellikler sergilemek ve daha sonra da kendisini tatmin ettiğini söylemek düpedüz namussuzluktur. Çelişkilerini bu tarzda çözümleyenler ciddi bir problem oluşturmaktadır.
Biz zayıf olduğumuz ve güç yetiremediğimiz için değil, bu sahtekarlıklara rağmen, hastayı ne kadar kurtarabileceğimiz endişesi içinde bulunuyoruz. Yoksa bunları anında ölüme terk etmek hiç de zor değildir. Hele hele kendilerine bir tekme sallamak hiç zor olmayacaktır. Ama halkımız oldukça hasta düşürülmüştür ve bireylerin bu durumdan oldukça etkilendikleri bir gerçektir. O halde tedavi yöntemlerini derinleştirmek zorundayız. Bunlar tedaviyi kabul ederlerse, iyileşebilirler. Peki, adam hasta durumdayken, tedavi olmak yerine, kendisini hekim olarak ortaya atarsa, ne yapacaksınız? Bu adamı orta yerde bırakmak hatadır, hemen kendisini tutacaksınız. Yoksa adam hekim olduğuna karar verecek ve ameliyat yapacaktır. Oysa bunun bir canlıyı kurtarması olanaksızdır. Tabii bunların başka yönleri de vardır. Aslında bunlar diğer sınıfların adına iş çeviriyorlar. Bunların hesaplarını daha da açımlayabiliriz. Bu tiplerin çizgimizin içinde ve onun olanaklarıyla neler yaptıkları biliniyor mu? Şimdi isim vermeden bazı tutumları açalım.
Daha başında bir kez daha belirtelim ki, bu tutum sahipleri, yalnız başına kaldıkları ve parti silahıyla donanmadıkları zaman, güç sahibi olmaları bir yana, kendilerini satmaktan bile kurtaramazlar ve kendilerini pazarlamaktan öteye bir istemleri olamaz. İşte başımıza gelen bela buradadır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER