NASIL YAŞAMALI? II CİLT -120.BÖLÜM
“Dengesiz, zavallı insanların 'Nasıl Yaşamalı?' sorusuna güç yetirmeleri çok zordur.”
Bir Değil Binler Sizi Sevsin
Yürüttüğümüz savaş içimizdeki düşmana, gericiliğe karşı en köklü bir savaş oluyor. Açık cephe savaşları kolay geliştirilir, fakat Kürt kişiliği ne sömürgeci kanunlarla ne feodal kanunlarla ne de ilkel topluluklara uygulanan kanunlarla izah edilebilir.
Böyle izahı son derece güç bir toplumu, onun kişilik özellikleri olan, kaypak, yalancı, zavallı, saf, aynı zamanda kurnaz, sahte ve iyi niyet gibi özelliklerle kendini yaşatacak kişilikler ancak Kürt toplumunda bulunuyor. Dünyanın hiçbir toplumunda böyle bir durumun gelişeceğini sanmıyoruz.
Bu kadar eleştiriyi kendinden yana yontmayan, kendisi için düşünmeyen, bu kadar yetmezliği olduğu halde bunu rahatlıkla inkâr eden kişilikler oldukça yaygın. Lafta görüp de tersini derinleştiren, çelişkili sahte kişilikler de bir hayli yaygın. Ben bile bunun bu kadar olacağına hiçbir zaman inanmazdım. Peşine düştükçe ortaya çıkıyor.
Kendini yetiştirmemekte bu kadar inatçı, bu kadar bile bile kaybettirmeye yatırmış kişilik özellikleri, ortamı hayli yıpratıyor. Kadro yapımızla biraz hesaplaştık. Kadro şahsında bir parti yapısıyla, giderek bir toplum gerçekliğiyle hesaplaştık. Bu da benim tarzım. Kendi tarzımla işin içine girdim mi aslında sağı solu, önü arkası nedir, ne değildir fazla hesaplamam.
Önemli olan o anki çözümlemedir; pratiğin kendisidir. Hiç şüphesiz anlamı kapsamlıdır. Bu, perspektif yok anlamında değildir; var ama gerçeklerle boğuşma, çarpışma daha çok kapsamlıdır. Bu tarzın oldukça etkileyici olduğu, düşmanın cephesine de yansıyor ve sanırım yavaş yavaş bizim saflarımızda da etkisini gösterecektir. İçinizden kendini çocukça, münafıkça, gözü karaca ve yine uyur gezer gibi dayatanlar çıktı. İlginç bir kavga durumunu yaşadık.
Bir taraftan düşman vuruş üzerine vuruş hazırlıyor, bir yandan sizlerin sağa-sola, öne-arkaya kıvrılması yaşanıyor. Öte yandan da özgür savaşım tarzını ısrarla sürdürmemiz devam ediyor. Ben öyle kazanılmış ve üzerinde yaşanılmaya değer şeylere fazla ilgi göstermem.
Daha çok bir şeyleri yaratma, geliştirme esas tutku nedenimiz ve tutkulu olmamızın gerekçesidir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER