FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-47.BÖLÜM
c) Tarz
En çok üzerinde durulacak konu gizli çalışma yöntemleri olmalıdır. İllegal çalışmanın ilkeleri, ölçüleri, tarzı neler olmalıdır? Bunlar üzerinde kafa yoracaksınız, bunu bilip, ciddiye alacağız. Bu konuda en azından çok önemli bir düşünce gücümüz olacak. İşin sanatı var, bu sanatkarane bir çalışmadır. Bir defa böyle olduğunu kabul edeceğiz. Ondan sonra da bu sanatkarane çalışma nasıl yapılabilir? Gece-gündüz bunun yoğunlaşması içinde olacağız. Pratikte yaşadığımızdan, yoldaşlarımızın yaşadıklarından o yönlü hep ders çıkaracağız. Olayları bunun için irdeleyecek, inceleyecek, takip edeceğiz. Ne, nasıl olmuş? Düşmanın gücü nedir? Teknik gücü ne, yöntemleri neler? Bizim zayıflıklarımız, eksikliklerimiz neler? Nerde hata yapıyoruz? Nasıl basit davranıyoruz? Bunlar nasıl giderilebilir? Bu sorular çerçevesinde kapsamlı bir yoğunlaşmamız, tartışmamız, değerlendirmemiz olmalıdır. Ancak böyle olmuyor. İçinde bulunulan koşulların gerçeğinden, faşist saldırı ortamından çok uzak duruşlar, ortamlar var. Komalên Ciwan’dan tutuklananların durumunu inceleyin, kendi iradeleri dışında düşmana bir sürü liste kaptırdılar. Neymiş? Gece nöbet listesi cebimde kalmış da, ertesi gün polis aramasında cebimden çıkıyor. İçinde 15 arkadaşın adı yazılıydı. Poliste çözülmeye gerek yok ki, biz zaten ajan gibi rol oynuyoruz. Sen nasıl devrimcisin, nasıl duyarlısın ki, liste cebinde kalmış polisle karşılaşacağın ortama kadar onunla gidiyorsun ve senin hala haberin yok, polis arıyor, üzerinden çıkarıyor. Bu kadar kendinden uzak duruş, yaşam olur mu? Devrimci duyarlılık böyle olmaz. Böyle bir ortamda bu kadar kendini kaybeden, devrimci çalışma yapamaz.
Böyle olaylar oldu mu? Evet çok oldu. Birkaç rapora baktım, yarısı bunlarla doluydu. Tabi doğru dürüst bilgi de olmuyor, bir sürü insanın ismi böyle listelerde geçiyor, ama haberi bile yoktur. Yakalandığında da, “ben nerden ihbar edildim? Acaba kim yaptı? Niye polis beni yakaladı?” Kendisinden, çevresinden şüpheleniyor. Karmakarışık bir örgüt durumu ortaya çıkıyor. Bir defa onu ihbar ediyor, yakalatıyor, bir de bir sürü kuşkuya, örgüt içinde şüpheciliğe yol açıp öyle zarar veriyor. Bir kişi sübjektif ajan olsa, bilinçli faaliyet yürütse ancak bu kadar zarar verebilir. Belki bu kadar veremezdi, ama yaşam tarzı, çalışma tarzı, hareket tarzı, eylem tarzından kaynaklıdır. Çoğu zaman bir ajanın örgüte verebileceği zarardan çok daha fazla zarar verme yaşanıyor. Sonuçta hata ve eksiklikler bunlara yol açıyor, ama bunlar öyle basit hata ve eksiklikler değil ki üzerinden geçelim. Bu konuda gerçekten hatasız, eksiksiz olmak gerekiyor. Daha doğrusu hata ve eksiklikleri en aza indirmeyi bilmek, en alt sınıra çekebilmek lazım.
Şehir çalışmaları bu bakımdan önemlidir. Burada yaşam tarzında, hareket tarzında müthiş bir disipline ihtiyaç var. Şehirlerde gerekli disiplini gösteremediğimiz için etkili hareket edemiyoruz. Bu yüzden dağa kaçış çoktur. Dağ bu bakımından rahattır. Hele bu keşif uçakları yokken keyfimize diyecek yoktu. Zaten keyfetmek için dağa çıkmak istiyorduk. Bazı gençler “dağa geldik pek keyfi yokmuş, bizi kandırmışlar” diyor. Halbuki gerilla öyle bir yer filan değil, ama öyle anlaşıldı. Daha önce belirttim, şehir savaşında hemen barikatı kurup, sokağı kapatmak da rahat hareket etmek içindir. Öyle olmazsan düşmanla içiçe olacaksın, her an düşmanla karşı karşıya gelebilirsin, izleniyor olabilirsin, polisle karşı karşıya gelebilirsin. 24 saat duyarlılık içinde yaşayacaksın; adımını atarken dikkat edeceksin, hep hazır vaziyette olacaksın. Aramaya girersen ne diyeceksin? Çatışmaya girersen ne yapacaksın? Polis takibindesin nereden çıkacaksın? Bunları hesap ederek hareket edeceksin. Dolayısıyla bu sıkıntı veriyor, zor geliyor. Kapattın mı barikatı, girdin mi içine bir süreliğine keyif edersin. Gizli çalışmanın istediği disipline gelemeyen kişiliğin ortaya çıkardığı tarz oluyor. Hemen barikat savaşına, mevzi savaşına eğilim duymak buradan ileri geliyor. Başka türlü değerlendirmemek lazım. Çünkü buna yatkınız, kolay geliyor. Ama 24 saat disiplin, 24 saat gerillacılık, 24 saat duyarlılık, dikkat, tedbir istiyor. Zor bir iştir, her insan yapamaz, ama Önder Apo işte bunu yaptı.
Önderlik kişiliği incelenecekse, Önder Apo üzerinde durulacak ve Önderlik kişiliği, özellikleri nedir diye araştırılacaksa işte bunu yapan kişilik, Önder Apo kişiliğidir. Önder Apo buna “kendini amaca yatırmak, başarıya kilitlenmek” diyordu. Öngörülen mücadele, başarı senden neyi istiyorsa onu yapmak, yaşamı durdurmak, amaca kilitlemek. Onun dışındaki bireysel yaşamın hepsini durdurmak. Bireyci olan, keyfi olan her şeye son vermek. 24 saat yaşamı amaca bağlı kılmak. APO’cu devrimci, militan yaşam budur. Böyle olmaya doğru yaşam deniyor. Eğer bu işin içine girip görev ve sorumluluk üstleneceksek, böyle yapmamız lazım. Onun için de her şeye dikkat etmemiz gerekir. Gereksiz hiçbir adım atmamak, söz söylememek, hareket etmemek gereklidir. Her şeyi ince eleyip, sıkı dokumak, riskleri, tehlikeleri her zaman hesap edebilmek gereklidir. Kuşkusuz böyle olunca da işleri yapmak lazım, iş yapmaktan geri duramayız, pratikten kaçamayız. O zaman oportünist oluruz. Ben oportünist olmayacağım, iş yapacağım diye de hiçbir hesap kitap yapmadan, bakın devrimcilik yapıyorum, oportünizme düşmüyorum diye tarza, yönteme bakmadan kaba saba yürürsen o da devrimcilik olmaz. Onun da doğru devrimcilikle, gerçek devrimcilikle bir alakası yoktur. Oportünizme düşmeyeceksin, ama kaba saba da olmayacaksın. Dikkatli olmayı, duyarlılığı, örgütlülüğü, disiplini her zaman göstereceksiniz. İnce eleyip sıkı dokuyacaksın, nerede, ne olur? Ne yaparsam, nasıl olur? Ne yapmam gerekir? Aklın gücüyle bunu değerlendireceksin, ondan sonra da ne yapmak gerekir? Doğru olan ne? sorularına cevap arayacaksınız. ‘Bu zordur, ben böyle yapamam’ demeyeceksiniz. Zor da olsa, sıkıcı da olsa, kendini zorlayacak ve yapacaksın. Başka çaren yoktur. Başarı senden ne istiyorsa, amaçladığın mücadele nasıl davranmanı gerektiriyorsa öyle davranacak, onu yapacaksın. Devrimci kişilik gizli çalışmanın esasları böyledir. Bu noktada gerçekten de duyarsızlık, disiplinsizlik çok var. Sadece heyecana, coşkuya dayalı, ölçüsüz, keyfi, meraklarla dolu, tedbirsiz bir hareket tarzı, hazır olmama çok fazladır. Silahlı bir kişi nasıl hareket eder onu bileceksin. Çünkü düşmanın suç saydığı her şey üzerinde var, ona göre hareket edeceksin. Düşmanla karşılaştın mı ya görünmez olacaksın ya da çatışmaya gireceksin. Öyle beline silahı takıp ortalıkta rahatlıkla dolaşamazsın, keyfi olarak gezemezsin. Ondan sonra da düşman pususuna düşüp çatışmaya girersen, ya da yakalanırsan “düşman güçlüymüş, beni yakaladı” diyerek düşmanın olmayan gücünü methetmeyeceksin. Öyle bir durum, düşmanın güçlülüğünden ortaya çıkmadı ki, senin hatalarından ortaya çıkıyor.
Silahlı bir kişi gizli çalışıyorsa nasıl davranacak? Aranır konumdaysan, gizliliği koruyan durumların olacak, rastgele hareket etmeyeceksin, her an söyleyecek sözün, doğru davranışın olacak. Her an düşmanla yüz yüze gelebilirsin, onu boşa çıkartacak, aşacak, önünde engel oluşturmayacak bir davranışa, ifadeye, tutuma hazır olacaksın, şüphe uyandırmayacaksın. Arkadaşların peşlerine çoğu zaman polis takılıyor, haberdar bile olmuyorlar ya da son ana kadar haberdar olmuyorlar. Öyle rahat rastgele hareket ediyor ki, sanki amaçsız, sıradan bir insanmış, sokakta keyfine geziyormuş gibidir. Etrafında ne var, ne yok? Kim kendisini takip ediyor? Nasıl bir takip altındadır? Son ana kadar hiç dikkat etmiyor ya da hiç farkına varmıyor. Adresine giriyor, polis de peşinden geliyor, tutup yakasından götürüyor. Böyle hareket tarzı, böyle duyarsızlık olmaz. Eylem biçimleri açısından da, yaşam ve hareket tarzı açısından da böyledir. Şehir eylemlerinde gizlilik esastır. Gizliliğin önemli ilkeleri vardır.
Birincisi; düşman hedefi vurulacağını bilmemelidir. Habersiz ve hazırlıksız olmalıdır, fark etmemelidir. Düşmanın zayıf olduğu, devrimcinin güçlü olduğu noktalardan bir tanesi, düşmanın vurulacağını bilmemesidir. Kendisine dönük eylem olacağına dair haberinin, bilgisinin, dolayısıyla hazırlığının olmaması gerekir. Hazırlıklı olan hedefin üzerine gitmeyeceksin, düşmana hedefini fark ettirmeyeceksin.
İkincisi; planlaman, hazırlığın, donanımın, hedefi tam vurmaya hazır olmalıdır. Ona göre iyi ölçecek, onu gerçekleştirecek bir düzeyde olmalıdır. Kesinlikle yanlış hesap yapmayacaksın. Mümkün olduğu kadar verileri doğru ve yeterli toplayacak, bütünlüklü ele alıp, doğru değerlendireceksin. O çerçevede de gerçekçi plan yapacaksın. O planı hangi araçla? Nasıl bir örgütlü güçle vurabilirsin? Onları iyi değerlendireceksin. Hazırlığı doğru yapmak gerekiyor. Bu konuda da önemli sorunlar oluyor.
DURAN KALKAN ( HEVAL ABBAS )
YORUM GÖNDER