TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (170.BÖLÜM)
Biz çoğu zaman durumu çok dar ele alıyor ve tali şeylerle anlamaya çalışıyoruz. Yalnız sizin böyle yaptığınızı söylemiyorum. Ben de zaman zaman durumları böyle yaşamak zorunda kalıyorum. Ama burada önemli olan sonuca gitmenin düşünce ve pratiğini sürekli kılmaktır. Bizim birbirimizden farkımız ve ayrıldığımız yön burası olmaktadır. Özellikle pratikte, mücadeleyi sürekli ve acımasız kılmak hususunda ayrılıyoruz. Önemli olan buna ulaşabilmektir.
Dikkat edilmesi gereken şey neydi? Bu olayda bilinçlilik var mıdır, yok mudur? Kendine göre son derece iyi niyetlidir; sözümona PKK’ye en üst düzeyde hizmet etmiştir. Kullandığı tabir aynen budur. Yani sergilediği yaşam tarzıyla ruhta ve pratikte PKK’yi boğduğu halde, partiye hizmet etmekten başka bir amacının bulunmadığını iddia ediyor. En çok korunması gereken varlıklarımız olan kadrolarımıza kurşun sıkıyor. “Silahı sıktım, sonra sıktığım yerde bir grubun olduğunu gördüm; kurşun gidip değmiş; bakmadan sıkmıştım” diyor. Aslında durum böyle değildir, ama varsayalım ki böyle olsun. Karşıda, hem de bilinen ve tanınan en değerli varlıklarımız varken, biraz bakmak gerekmez mi? Bir hayvana kurşun sıktığınızda bile, ondan sakınmak için silahın namlusunu doğrulttuğunuz yere bakarsınız.
Bunlar ise PKK’liler, PKK’nin savaş kadrolarıdır, gözbebeğimiz gibi korumamız gereken değerlerdir. Bunlara hiç bakmadan nasıl kurşun sıkılabilir? Varsayalım içimizden biri böyle yaptı: Bu adamın insanlıkla ilişkisi olabilir mi? Böyleleri de ortaya çıkıyor işte, diyeceksiniz. Evet, çıkıyor, ama bunlar ne kadar insandır? Bunlar canavar mıdır? Hayır, canavar deyimi de çok yetersizdir. Teoriyi çok iyi bilen, yorum gücü bu denli mükemmel olan ve bir olayı sizden bin kat daha yüksek bir keskinlikte değerlendirebilen biri, insan yaşamına nasıl kastedebilir? İnsan yaşamına bu kadar ucuzca kastedilmesine ne ad vereceğiz? Bu sadece bir olguda kendisini gösteren bir durum değildir. Radyasyon gibi yayılan ve canlılık belirtisi gösteren ne varsa hepsini bitiren özelliklere sahiptir. Neresinden bakarsanız bakın, bunda insanlık kokusu bulamazsınız. Bunu tek bir kişilik için de söylemiyorum. En azından on-onbeş yıldan beri bu tiplerin yaşattıkları ve bana dayattıkları ruhu ve yaşam tarzını gözönüne getirerek bunları belirtiyorum.
Kemal Pir yoldaş bu konuda küçük bir tutumla karşılaştığında, “Bunu hemen cezalandırmalıyım” der. Gerçekten de hemen cezalandırılması gerekir. Siverek’te sergilenen savaşçılığa ilişkin olarak bize yolladığı bir mektubunda, Kemal Pir yoldaş, “Bu işin sorumlularının yakasına yapışıp hesap soracağım. Bunlar pratiği nasıl bu hale getirebilirler?” diye yazıyordu. Böyle bir ortamda bu pratiği sergileyenlerden hesap sorma sürecindeyken, düşmana tutsak düştü. Ama durumu tamamen böyleydi. O, partinin ruhu ve kişiliği nasıl bu kadar boğulabilir, partinin yaşam tarzı nasıl bu kadar deforme edilebilir diye soruyordu. Bazı sahte kişilikler kendilerini partiye dayatırken, O, son nefesinde bile bu tiplerin partinin ruhunu ve yaşamını ne kadar boğduklarını düşünüyordu.
Çünkü ortada bir tehlike vardı. Partiye ciddi bir tehlike dayatılıyordu. Bir devrimcinin son nefesinde bu tehlikeyi görmesi, onun ne denli büyük olduğunu kanıtlar. İşte burada kanıtlanan şey biraz da budur. Endişe duyduğum tipler ve bu tiplerin dayattıkları yaşam tarzı, gerçekten de en çok dikkat edilmesi gereken husus olmaktadır. Bu da kendi bilincimizde, ruhumuzda ve yüreğimizde her an duyduğumuz bir saldırıdır. Bu geçmişte henüz belirti biçiminde ortaya çıkıyordu. Daha sonra ezici bir biçimde PKK’yi etkisi altına almaya başladı. Avrupa pratiği gözönüne getirildiğinde, partiye dayatılan ruh ve yaşam tarzının partiyi bitirmenin eşiğine getirdiği görülecektir.
Herkes, genelde PKK’nin etkisi olmasa, fazla bir şeyin ayakta kalmayacağını belirtiyordu. Botan’da ortaya çıkarılan örneklere bakıyorsunuz; herkes bizzat kendi pratiği sonucunda ortaya çıkan bu durumdan dehşet duyuyor. Bunun nasıl ortaya çıktığını soruyor. Aslında bu tesadüf değildir. Son tahlilde tesadüfün altında bilinçlilik yatmaktadır. Birileri bunun mekanizmasını kurmuştur. Ama pek çoğu dolaylı bir biçimde alet olmaktadır. Mekanizma çalıştırılmakta ve değişik bir ürün ortaya çıkarılmaktadır. Bu ürün ortaya çıkarılırken çokça hammadde kullanılmıştır. Ama mekanizmayı çeviren, daha çok da onu yağlayan ve benzinini dolduran düşman olmaktadır. Düşman böyle çalışmaktadır. Bundan kuşkumuz olamaz. Düşman daha çok deformasyonla uğraşmaktadır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER