NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (64.BÖLÜM)
Özellikle kadın her yönüyle ister devlet gücü olsun ister cinsel gücü olsun ister örgüt içerisindeki bozgunculuk gücü olsun, ister insanları kullanma gücü olsun, çeşitli biçimlerde hepsi bir anlamda yetmez kılındı. Bayan neden ölüm suratlı buzdan bir duvar, Diken veya uykudaki yılan? Ne denilirse denilsin. Bütün bu suratların neden oluştuğu anlaşılıyor. Aslında daha fazlasını da beklemek gerekir. Objektif olarak veya bir sübjektif planı da göz önüne getirilebilir. O kadar ayrımlar önemli değil. Kadınlığını, cinselliğini büyük bir etkileme aracı olarak kullanmış, yine önderlik eğitimini almış, önderlik gücünü de örgütü bütünüyle bağlama biçiminde kullanmak istemiş. Bütün bunlar boşa çıkarılırsa bu surat nasıl bir surat olur? Bu kişilik nitekim biraz böyle. Buna benzer davranışlar, sergilendikçe sergileniyor. O zamanki gazeteler bir haber uçurdular; “Filan bayanın adamları Apo'yu vurdu.” Aslında bu haber sembolik bir haberdir. Belki böyle bir niyet de vardı, ama gerçekleşmemişti. Niyet olabilir, plan olabilir, ama uygulaması olmadı.
1986'nın baharı için bu uçuruldu. Yine onun sözcüsü (Hüseyin Yıldırım) Milliyet gazetesinde “gerçek Apo'yu en iyi biz tanıyoruz” diye yazdıran kalem de odur. Apo'yla uzun süreden sonra evet tekrar uğraşıyor. Aslında vuruşma denilen olay ne? Bu bahsettiğim çelişkilerin patlama yönleriydi. Değişik bir biçimde patlamak istiyordu. Bunun bir yönü de komplo olabilirdi. Erkeğin etrafını tutmak istediği belli. Birkaç bayan var, birkaç erkek var; onları kontrol etmek istiyor. Bayanları ya karşısına alarak ya da esiri gibi yaparak, erkekleri de ya tahrik ederek ya da komployla. Zaten çok değerli bir yoldaşımız da mide kanamasından gitti. “Parti Önderliği'nin arkasından yaptığı hareketleri görünce dayanamıyorum” dedi. Tıpkı Kemal Pir'ler gibi söylüyor. Değerli bir şehidimizdir çünkü Önderliğin ilk birlikte çıktığı ve büyük bir hizmetin sahibi olan Ethem Akça yoldaş oluyor. Mehmet Sait dediğimiz yoldaş, bunun davranışlarını gözlüyor ve gerçekten dayanamıyor ve mide kanamasıyla dağda şehit düştü. Yine başka bir yoldaş daha var. Bir gün baktım Ferhan yoldaş; o da bizim yakın köyden sayılır soluk soluğa oflayıp duruyor. “Nedir Ferhan?” diyorum. Korkuyor konuşmaya. Daha sonraki süreçlerde de buna benzer tipler çıkar; “İşte böyle, şöyle.” Zor bela sözcükler boğazından çıkıyor. Büyük ihtimalle bayanın komplo girişimlerinin etkisine girmiş. Uzun bir süre üzerinde durmuş olabilir. Gençliğini kötü kullanmak isteyebilir. Bazı erkekleri de böyle etkilemek istediği anlaşılıyor. Bazı ileri düzeyde yoldaşlar da var. Son bir ayı bunlarla geçiriyor ve bazılarını büyük ihtimalle yanına da alıyor. Böyle bazı yakın arkadaşlar var, onları da etkiliyor. Komplo denilen girişimin bununla bağlantısı olsa gerek. Tabii biraz bağlı, ama cesaret edemiyor.
Ayrıca kendisinden çok korkuyor. Cesaret verdik, biraz açtı. İlk defa bir komplonun böyle açık etkisi hissediliyor. Bir tane daha vardı, o da o süreçte kaçtı. Büyük ölçüde o da çok korktuğu için kaçtı. Kendisi şofördü. Hâlâ da nerede olduğu belli değil. Diğer bir yoldaşı yanına almıştı. Yoldaş, o günlerde şunu söylüyordu “Ben kendimi bu 7. kattan atayım mı? Ne yapayım?” Bu yoldaş zaten bu süreçte intihar etmiş. Erkeğin en yakınında olanın bile moral durumu sıfır hale getiriliyor. Bu insanlar böyle bir intihar psikolojisi içine sokuluyor. 3. Kongre'de bir de böylece bomba patlayacakmış. Bombası daha sonraki birçok provokatörün bombasına benziyor. Fakat tam emin değil. Bomba patlar mı, patlamaz mı? Sonuç alır mı, alamaz mı? Adeta o da tükeniş çizgisinde. Bomba güvenli bir bomba mı, değil mi? Pimi zamanında çekilir mi, çekilmez mi? Kurduğu ilişkiler var, bu ilişkilere kendisi güvenir mi, güvenmez mi? Büyük ihtimalle örgüt olayını bütünüyle kontrol ediyor. Ve onun kontrolü daha gerçekçi ve sonuç alabilir. Bu, onu işlemez ve hata nefes alamaz duruma getiriyor. Bütün silahlarını adeta elinden almış. Boş silah olan özel ilişkisi artık hiçbir şeyi kurtaramıyor. Örgütleme yeteneği yine hiçbir şeyi kurtaramıyor. Bazı insanları kazanmış. Evet örgüte fazla gelemeyen insanlar, ama sonuç almak için yeterli değil. Bu noktalarda ilginç söyleşiler olmuştur, davranışlar sergilenmiştir ve bazı uyarılar yapılmıştır. “Kadınlığını bu kadar kötü kullanman seni müthiş yapar, zora sokar, dünyanın en berbat insanı veya en kara insanı olabilirsin. Bir kadının asla savaşmaması gereken kendi kişiliğini (bunun bir parçası da cinsel boyutudur) kullanarak bu duruma yol açman tarihe, toplumda belki eşine rastlanmayacak bir iğrenç tutumun sahibi olarak yargılanabilirsin” denilmiştir. Tabii bizde bu neden çıkabilir? Çünkü sömürgeciliğin niteliği gereği ajanlık çok tehlikelidir.
Ajanlık Kürdistan'da çoktur. “Haini en bol olan halk” denilir. Sadece bu yönüyle de değil, bir de ihanetinin sadece bolluğu değil, niteliğinin de en kara olduğu bir işbirlikçilik, bir ajanlık söz konusu. Bu biraz da bunu da temsil ediyor. Amaç için yapmayacağı şey yok. Örgütü tutmak, dağıtmak, bitirmek için bir kişinin içine girmeyeceği şey olamaz. Bu ilkeye bağlı kalıyor. Cinselliğini gerekirse en alçakça kullansın, gerekirse hiç yokmuş gibi davransın. Bir kişi aynı anda ikisini de yapabilir mi? Yapabiliyor. En değme erkekten daha fazla erkeksi havaya girersen en bayat bir çocuğu bile cinselliğine bağlayabilecek kadar da düşkünlük gösterebilirsin. Kendi amacı dahilinde bu da bir esnek kişilik oluyor. Yani “Bir kadın bu kadar esnekleşebilir mi?” deniliyor. Olabiliyor. Bir cinsellik tablosu. Erkeğin de kadının da böylesi çıkar. Yadırgamamak gerekir. Önemli olan amaca ne kadar hizmet ediyor? Gerçekliği nasıl kontrol altında tutmaya hizmet ediyor? Değerlendirme gücüne bağlı. Cinsellik fazla önemli değilse şunu söyleyecek; “Neden bu kadar önem veriliyor bu cinselliğe? Zaten düşkünleştirme aracı, zaten sömürge Kürdistan'da herkes cinsellik nedeniyle düşmüş. Kaba köylü cinselliği, kadının çok kaba cinselliği her türlü düşkünlüğün de nedenidir.” Dolayısıyla kadın tam bir melek rolünde. Görünüşte bir melek gibi, hiçbir düşkünlüğü yok. Mükemmel. Cinsellik için en ufacık bir zaafı yok. Doğallığın da çok üstünde. Bunu çizebiliyor, hem de olağanüstü boyutlarda. Ama diğer yanda kelimenin belki mazur görülecek, yani tam dişilik yanını biraz böyle değişik yerde ve ilişkilerde kullanabiliyor. Bir kadın olma yönü nedeniyle, erkekleri bağlama yönünde çok usta.
Bunu da çok iyi göz önüne getiren bir tip. Fakat getirirken öyle kontrol dışında tutan bir tip değildir, milim milim “Buna bu kadar gerekir şuna şu kadar gerekir.” Nasıl bu kadar kendini ölçtün, biçtin. Ben hepinize “terbiye” diyorum, “bütün partinin terbiye alması” diyorum. Böyle bir terbiye gücü görmedim; eğitilmiş güç, milim milim kendini ayarlayan, saran, kullanan bir güç. Cümlesinin lafını öyle, kişiliğini öyle, yönetim gücünü, dişilik gücünü de öyle kullanıyor. Ve gerçekten daha da üzerinde durulmaya değer bir kişilik tarzı. Ben şuna bağlıyorum; amacın büyüklüğü oranında geliştirilen bir tavırdır. Bir kişinin amacı ne kadar büyükse kişiliğini de ona göre eğitir, hazırlar. Bunun da amacı çok büyük olduğu için kendi kişiliğini milim milimine eğitip hazırlamıştır. Ve anlam bulabiliyor, bu davranış, bu kişilik kendi içinde tutarlı, amacına bağlı. Kendi içinde kendine saygılı, kendi içinde kendini oldukça netleştirmiş bir kişilik. Ama dışa karşı, Kürdistan, kurtuluş, parti, önderlik, kadro, ilişki, müthiş dağıtıcı, kendi amacı açısından ise çok tutarlı. Bu çerçevede anlam daha da derinleştirilebilir. Erkeğin böyle bir kişiliğe karşı silahsız olması düşünülmez, kendini bütünüyle savunmada tutması da beklenemez. Kadının köleleştirilmesi silahına karşı kadının özgürleştirilmesi silahına daha bir kapsamlı yaklaşım gösteriyor. Hem teorik hem pratik olarak sömürgecilik tahlillerine benzer bir tahlil geliştiriyor kadın gerçeği konusunda.
Kürdistan'da kadın özgürlüğü düşüncede yoğunlaşıyor, bazı pratik ilişkiler geliştiriliyor. Ve bu da şiddetli bir savaşım konusu. Ama atılan adım yerinde ve provokasyonu boşa çıkartabilir. Özlü bir adımdı. Sırf ihtiyaçlar kabilinden bir yaklaşım değil. Tarihi, toplumsal, siyasal bütün yönleri gözden geçiren ve ona göre çözüme giden bir yaklaşım. Onun bomba patlatması da bir provokasyondur, bölücülüktür, komplodur. Sanıyorum etkisizleştirilmiştir. O bahsettiğimiz şehit Ferhan komployu açığa vuruyor. Vurur vurmaz da gerisi geliyor ve sıkı gözetim altına alınıyor. Kullanmak istediği bazı kişilikler var, yine etkisiz duruma gelmiştir. Diğer provokatörler vardır; hâlâ şimdi polisin elinde, büyük ihtimalle baştan provokatör.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER