NASIL YAŞAMALI (48.BÖLÜM)
Yaşam Hakkı Savaş Hakkıdır;
Bütün bunları kavramamak tuhaftır. Yine belirtiyorum, bazıları hiç anlamak bile istemiyor. Anlamazlarsa bütün bunlar hem söylenir hem de gerekleri yaptırılır. Biz kendimize kesinlikle saygısızlık ettirmeyeceğiz. Dikkat edin: Ben halen nasıl yaşıyorum, sosyal yaşamın neresindeyim? Bir yerde ben de bir militanım. Militan sosyal yaşamın neresinde, sosyal yaşamın hangi sorunlarıyla uğraşıyor, hangi düzeyinde seyrediyor? Bu halimle bile kendimi kolay kolay beğenmiyorum. Sanırım bazı yeteneklerim açığa çıkmıştır. Toplum içinde, halkın huzurunda, sizin gibi kişilikler, her soydan ve boydan insanlar karşısında bunlara verilen bir kıymet var. Ama ben bundan adeta emin değilim, kendimi adeta çok yetersiz bir konumda görüyorum. Habire bunun üzerinde düşünüyorum. Daha iyisini nasıl ortaya çıkarabilirim diyorum. Neden? Bunun üzerinde düşünmek gerekir. Madem bu kadar dinleniyoruz, madem bu kadar dikkate alınıyoruz ve buna rağmen gerçekliğimiz hala böyleyse, bundan çıkaracağınız bazı sonuçlar olacak. İşler o kadar kolay değil, yaşam o kadar kolay değil. Özgür ve kabul edilebilir bir yaşamı anlayacaksınız. Siz niçin devrimci oldunuz?
PKK türü bir devrimin kabul edilebilmesi için, yaşamın nasıl katledildiğinin mutlak anlaşılması kadar, yaşam sürdürülmek isteniyorsa, özgürlük sınırları dahilinde hem bilinci ve planı hem de çabasıyla nasıl götürülmesi gerektiğine emin olmanız gerekir ki, bu parti içinde yaşayasınız. Yoksa yaşam büyük işkence olur; çok soysuz, sorumsuz, serserice ve kendini yük yapma anlamında yaşanır ki, bu hiç kabul edilmez. Parti çözümlemesi, ordu çözümlemesi, bir bütün olarak mücadele çözümlemesi demek, aslında PKK'de bizim bu yaşamımızı anlamak demektir. Siz benden daha akıllı olamazsınız, yaşama benden daha fazla hakkınız olamaz. Zaten ortaya çıkan da biraz budur. Yaşama hakkı nerede? Yaşam hakkı savaş hakkıdır, eylem hakkıdır. Eylem hakkı örgüt hakkıdır; örgüt hakkı da eğitim hakkıdır, kendini yetiştirme hakkı ve görevidir. Bu aslında görevden ziyade bir haktır. Ben bunu açıklığa kavuşturayım: Siz partileşmeyi zorunlu bir görev, yine eylemi de bir görev olarak almayın.
Bunlara birer kutsal hak gözüyle bakmalısınız. Hak nedir? Hak, bir insanın çok istediği bir edimidir, var oluş tarzıdır. Yani örgüt olma hakkınız var; eylem yapma hakkınız var, göreviniz değil. Görev biraz zorunluluğu ve yaptırımı içerir. Sizin için aslında henüz bu duruma da gelinmemiştir veya bundan önce bir hak olarak kavramanız gerekir. “Ne mutlu, bana bir örgütlenme, partileşme ve eylem hakkı verildi” diyeceksiniz. Zaten dikkat ederseniz, beni ele alın, bizdeki bazı savaşçılar “silahlanma, örgütlenme hakkı büyük bir haktır” diyorlar. Tabii bazıları da hakkı gasp ediyorlar, böyle çapulculuk yapıyorlar. Bu ayrıdır. Demek ki partileşmeyi, PKK temelinde büyümeyi bir hak olarak kavramak ve hakkın tanınmasını da bu çerçeve içinde ele almak gerekiyor. Daha sonra bunu görev olarak bellemek ikinci bir adımdır. Herkesin görevidir; eylem, onun örgütlenmesi ve yürütülmesi haktan sonra gelir.
Dikkat edilirse, bütün bunlar tam bir amansız yaşamın gereği olarak ortaya konuldu, bir zorunluluk değildir. Mecbur olmaktan da öteye (ki bu da var), büyük gönüllülük ve arzu söz konusu. Başka bir yolumuz yok. Bütün bunların hepsi biraz da PKK'nin özü oluyor. PKK'lileşmenin esası oluyor. Bunu sağlayamayan, PKK'lileşmeyi böyle kavrayamayan, diğer hususlarda ne kadar ilerlediğini söylese de aslında boştur.
Böyle biri PKK'li olamaz veya er geç bela olur, oportünist olur, provokatör olup çıkar. Şimdi bazı şeyleri anlamaya başlıyoruz sanırım. Bu sosyal gerçeklik açısından daha aydınlatılması gereken şeyler var diyorsunuz. Herhalde parti saflarımızdaki ilişki düzeyleri ile sosyal yaşamı karıştırıyorsunuz. Ona açıklık getirmek için bunları da belirttik. Bizim yaşamımız hedefler açısından, nasıl bir düzen açısından sosyaldir. Bir sosyal amacı var. Ama şu anda tamamen yoğunlaşmış bir siyasal ve hatta askeri yaşamdır. Yani yaşamımızda sosyal amaç var, hatta en özgür sosyal amaç için varız. Ama ona ulaşmak için de şu anda siyasiyiz, daha da ötesi şu anda tam askeriyiz. Neden?
Çünkü müthiş bir biçimde siyasileşemez ve askerileşemezsek, özgür sosyal yaşam amacına ulaşamayız. Bu kavramları daha fazla aydınlatıp geliştirmeye gerek var mı? Anlamanız zor olmasa gerek. Çünkü özgür sosyal yaşama ulaşmak için kesinlikle yüksek boyutlu askeri yaşamı yaşamak gerekiyor.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER