NASIL YAŞAMALI? II CİLT -168.BÖLÜM
Muhteşem Özgür Bir Aile Yaratma Çabası İçindeyim
Büyük çabalar harcayarak insana yapabileceğimiz en anlamlı ve en büyük hizmet özgürlük çabasıdır. Özellikle de sosyal ilişkilerdeki tıkanmış, çürümüş durumu ortadan kaldırmak için gösterilen çabadır, saldırı biraz buraya yönelik gelişiyor. Aslında benim bütün yaptığım; biraz daha özgür kalın, düşmanınızı görün, sevgiyi görün dememdir. Düşmanı sadece cephede, yalnız öyle kaba-saba haliyle görmekle yetinmeyelim. En tehlikeli düşman içteki maskeli, bin bir suratlı, sinsi olanıdır. Bizi ne kadar anlıyorsunuz? Aile dersini herhalde görüyorsunuz. Ki, bu, sadece bir aile dersi de değil, ben muhteşem özgür bir aile yaratma çabası içindeyim. Yedi yaşından bugüne kadar aile ilişkisi-çelişkisi büyük bir insanlık ailesine dönüşüyor. İnsanlık ailesinin çok seçkin bir parçasını oluşturmaya özen gösteriyoruz. Tabii bunun nedenlerini, nasıllarını ne kadar da ortaya koysam, bütün yönleriyle izah edilemez. Bu, büyük romanların işi olabilir. Şu anda yoğun ideolojik, örgütsel, askeri yanlarıyla uğraşıyorum. Edebi olarak dile getiriliş tarzı ve sanatsal düzeyi yakalamak da önemli.
Aslında öyle anlamayan, kavramayan birileri durumunda değiliz, hainler de dahil onları yürüten biziz. Biz olmazsak hainler de yaşayamazlar. Düşmanımızı bile biz yaşatıyoruz. Büyüklük bir bütün olmaktır. Ama bunları yarattık diye de gerekli mücadeleyi bırakacak değiliz. Onları böyle tarihi düşmanlar gibi boğmayı bilmemiz gerek. Düşmanı açığa çıkarmak ileri bir adımdır. Onlar eski haindir, eski gafillerdir. Bu düşman bin yıllık düşmandır ama gizlenmiştir, açığa çıkmamıştır ve kendini kuzu postunda kurt gibi gösteriyor. Hayvandan daha beterdir, çağdaş ölçüler adı altında insanmış gibi kendini gösteriyor. Önce bunları açığa çıkardık. Açığa çıkarma işi daha da geliştirilebilir, ama savaşmak isteyenler için de yeterlidir. Ama bir de açığa çıkanı bulmak gerekir. Karanlıkta yumruk sallayarak düşman vurulmaz; önce düşmanı açığa çıkaracaksın, ama kaba-saba üzerine fırlamayacaksın, düşman düşmandır. Açığa çıkardın, teşhisini yaptın, iddialı üzerine gideceksin. Sadece kaba düşmanı değil, içimizdeki her türlü aşılması gerekeni de böyle ele almak gerekiyor. Gerilik de bir düşmandır. Yaşama gelememek, belki de düşmandan daha tehlikeli bir rol oynar. Bunu da açığa çıkarttık. Nedir bunlar? Hain, gafil nedir? Bunların özellikleri var; çirkinlik, bozgunculuk, dedikoduculuk, diğer özellikleri ise; örgüte gelememe, terbiyeye gelememe, ölçüye gelememedir. İşte açığa çıkan düşman. Nasıl üzerine gidilir? Düşünce gücüyle, duygu gücüyle, örgütlenme silahıyla, eğitim silahıyla, gerekirse sıcak savaşım içine girerek üzerine gidilir.
Fakat sabretmek, ölçü bulmak önemlidir. Bütün bunlar vurucu silahlardır. Hangisini, nerede, nasıl kullanacağını bilmek militanın görevidir. Sevgi silahı, saygı silahı yerinde kullanılması gereken silahlardır. Yoksa bu düşmanları vuramayız. Bunlar mücadele hamlemizi anlamsız kılan düşmanlardır. Neden şimdiye kadar saygıyı, sevgiyi, uyumu, kolektivizmi, ölçüyü, terbiyeyi teşhis edemediniz? Bunlar bizim için gereklidir, bunlarla iç düşman, dış düşman ne kadar vurulur, büyük bir silah olarak bu düşmanlara karşı nasıl kullanmalıyız diye soramıyorsunuz. Sizin savaşçılığınız kaba bir savaşçılık olmaktan öteye gidemiyor, ama benim savaşçılığım öyle değil. Ben bu silahları çok iyi kullanıyorum. İnsanları duygulandırıyorum. Halkın şu andaki duygu gücü düşmanı kahrediyor. Benim etrafımda duygulanmak, beni sürekli anmak, beni sürekli hatırlamak, beni sürekli sevmek düşmanı vurmaktır. Bunu herkes bilir. Duyguyu, sevgiyi bu duruma getirdim. Bunu oluşturmak için çok özen gösterdim, yıllarımı verdim. Duygu dersini hiç almamışsınız. Kırk yıldır aldığım bir derstir. Kendiliğinden mi sanıyorsunuz bu etkinliğe yol açılıyor.
Emperyalistler-sömürgeciler, trilyonlar, katrilyonlar sarf ediyorlar, ama halkı kendine bağlayamıyorlar. Ben nasıl başardım, hatta sizleri bile devrime bağlamak için sarf etmediğim çaba kalmadı. Buna rağmen, bütün bu eleştirilere rağmen, ölümüne savaşa geliyorsunuz. Her gün sizi böyle büyük ilkelere bağlamanın tekrarı söz konusudur. Eskiden gönül savaşçılığı derlerdi. Evliyalar çile çekerek böyle ortaya çıkardı. Bizimki biraz daha değişik bir evliyalıktır. Bazılarınız bunu hiç anlamıyor, sadece işin askeri yönünü kullanıyorsunuz. Bütün bu silahları biz ortaya çıkardık, size de verdik, ama ben onlarla fazla iş yapmıyorum, daha değişik silahlarla iş yapıyorum, daha değişik yaklaşımlarım var. Hepiniz böyle yapsaydınız, şimdi biz bu düşmanı çoktan halletmiştik. Ne yazık ki, bu silahları fazla kullanmadan savaşıyorsunuz. Düşmanlarımız, sizin bu silahlara sahip olmadığınızdan dolayı üzerinize geliyorlar.
Benim size kullandırtmak istediğim silahları yerinde ve zamanın da iyi kullansaydınız, mümkün değil sizi yensinler. Bu cesaret ve fedakârlıkla benden bile daha başarılı olabilirsiniz. Ama siz tarzı yakalayamıyorsunuz. Nereye ne gerekiyor, nerede nasıl vurulur, nerede nasıl hamle yapılır, maalesef çok zayıfsınız.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER