NASIL YAŞAMALI (36.BÖLÜM)
Özgür İlişki İçin Savaşmamak Özgürlüğe İhanettir;
Bütün bunlar bizi temkinli olmaya itecekti. Bu işin kolay olmadığını, büyük sorunlar teşkil ettiğini düşünmeye götürecekti. Nihayetinde bu temelde bir ilişki denemesine giriştim. Burada sizin sandığınız gibi bir iradenin hemen kırılması ve- ya çok rahat kadın-erkek ilişkisine girilmesi var mı? Kendinize bakın, bir de bana bakın: Nereden alıp nereye götürüyorum? Kadın olayında bir güzelliği yeni yeni ortaya çıkarıyoruz. Veya erkek-kadın kişiliğindeki güzelliği, sevilme imkanını gerçekten hem bilimsel hem de sanatsal olarak daha yeni yeni işliyoruz. Bu konuda biraz gelişme sağlamışız. İlişkide çok erken yaşlarda bana göre güzel kadın olmalı ve hatta büyük bir tutkuyla güzel arayışım var. 7 yaşımdan beri kişileri böyle değerlendiririm.
Güzellik ölçüleri çeşitlidir, hareketlilikten tutalım fiziğe, güçlü bir hitap özelliğinden mantıklı olmasına kadar, böyle bazı özelliklerdir. Halen de güzellik ölçülerini nasıl ortaya çıkarabiliriz arayışı içindeyim. Sizin böyle bir arayışınız var mı? Uğruna bir mücadeleniz var mı? Bana göre güzelliğin değerlendirilmemesi, hatta gericilik düşüncesi de böyle gelişir. Bir genç kızın köleleştirmeye tabi tutulması, paraya dayanılarak satılması büyük bir sorun ortaya çıkarır. Güzel bir kızın çok çirkin bir adama sırf parası için mal edilmesi kabul edilemez. Bu ne getirir? Kadın özgürlüğü yaklaşımını sende geliştirir mi? Neden çok çirkin veya malına, parasına, gücüne dayanan birisi gidip bir kızı alıp götürsün! Neden? Köy ortamında böyle bir sürü ilişki var. Kimisi kendi gücüne, kimisi aile gücüne, kimisi parasına dayanıyor. Ve köyün iyi kızları, güzel diye tabir edebileceğimiz kızları böyle kaçırılıp götürülüyor. Bizim toplumda böyle bir sürü yaklaşım var. Hepsi 12 yaşında ama bir feodal, bir komprador o kızları satın alıyor.
Serhat’da böyle bir sürü kız Kayseri tüccarları tarafından nasıl batıya kaçırıldı! Tüm bunlar düşündürücüdür. Toplum bütünüyle biraz böyledir. Ve bu büyük bir sosyal yaradır. Bütün bunların üzerine yoğun düşünmezsen nasıl bir özgürlük anlayışına, güzellik anlayışına sahip olacaksın ve hatta nasıl bir devrimcilik yapacaksın? Sizde böyle düşünceler gelişti mi? Bana göre bu duruma karşı mücadele yurtseverliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü kadın güzelliğimizin, kızlarımızın böyle satılması vatana ihanet kadar tehlikelidir. Kayseri tüccarları gelip (hepsi de faşist) son derece güzel, gelişebilecek kızlarımızı satın alıp götürüyorlar. Parası olan, her yerde kızları satın alıp götürüyor. Bu vatana ihanet kadar tehlikeli bir gelişmedir. Zaten kendi insan değerlerine böyle bakan vatanını da göremez. Görmediğini de biliyoruz. Ne tarihten ne doğa güzelliğinden ne de ilişki güzelliğinden anlar. Bu tip ihanet etmiştir. Şöyle bir değerlendirme de geliştirebiliriz: Kadın konusunda böyle bir çirkinliği kendisine layık gören ister kız ister erkek olsun, vatansızlık kadar bir ihanet suçuna, özgürlüğe ihanet etme suçuna bulaşmıştır. Neden? İşte burada anlattığım çerçevede haksızlıklar, suçlar ve çirkinlikler var. Sen bu suçu işlemişsin, o zaman nasıl yurtsever, nasıl özgürlük sever olacaksın! Sizin kadın uğruna veya erkek uğruna verdiğiniz savaş nasıl? “Alır kaçarım, mal yaparım!” Tam düzenin dayattığı bir biçimdedir. Kavganız yok. Onun için de çirkinleşiyorsunuz.
Büyük çirkinlikler, kabul edilemez durumlar var. Bunları görmek bile istememişsiniz. Şimdi benim bütün güzellikleri kurtarma adına bir savaşı geliştirdiğime, “böyle savaşım olur mu” diyeceksiniz. Evet, benim böyle bir savaşımım var. Yalnız kadın güzelliğini kurtarma değil, bu aynı zamanda doğa güzelliklerini, tarihi güzellikleri kurtarma savaşıdır. Evet, bütün bunlar olmadı mı nasıl yurtsever olacaksınız, nasıl özgürlük tutkularınız gelişecek? Sizde ne var, nasıl gelişiyor? Dağdan kolay kaç, tarihi değerlere hiç anlam verme, “kadın ya cinsel bir araçtır ya da al kendine mal et, ne yaparsan yap kullan” yaklaşımı var. Yüreği, ruhu böyle olan birisi devrimci olamaz. Onda güzellik, hele bunun örgütçülüğü, savaşçılığı gelişemez. Büyük ihtimalle kişilikleriniz biraz çözümsüz. Tabii bunu, yalnız sorulan bu soruya değil, birçok soruya cevap vermek açısından vurguluyorum. İlişkilerdeki hakkı, emeği görmemekten tutalım çok çirkin bir durumu kendinize yedirmeye kadar hepsi yenildiğinizi gösteriyor.
Bu durumunuzla büyük bir yurtsever özellikte olmayacağınız, büyük bir özgürlük savaşçısı olmayacağınız açıktır. Bunun cinsellikle ilişkisi böyledir. Cinsellik silahıyla biz nasıl düşürülmek istendik? Benim buna karşı büyük savaşımım nasıl gelişti? Kadın konusunda toplum nasıl düşürülüyor ve benim bu konudaki savaşımım nasıl gelişiyor? Tabii ki erkek için de bunlar geçerlidir. Erkek de biraz böyledir. “Erkek dediğin böyle olur, şöyle güç gösterisi yapar; bıyıklarından tut yürüyüşüne kadar farklı anlamı var” yaklaşımı içindedir. Bununla sağlıklı erkek olunamayacağını yıllardır düşünüyorum. Yani erkeği de pek kolay beğenmiyorum. Bu kadar uğraşıp duruyorsunuz, kabul edilebilir bir erkek ölçüsünü ben hala tam ortaya çıkaramadım. Büyük bir kısmını çirkin buluyorum. Ben kendimi çok mu beğeniyorum? Hayır. Ama kendimi çok beğenmesem de bunun için çalışıyorum. Bazılarınız kusursuz bulabilirsiniz, ama ben her gün kendimle savaşıyorum. Kendimi öyle kolay kolay beğenmiyorum. Ama bütün çirkinliklerinize onayı siz veriyorsunuz. “Benim gibi yaman bir adam eleştirilir mi, benim gibi bir adam neden anlaşılmıyor” diyorsunuz.
Neyinle beğenileceksin, neyinle güzelsin, neyinle övüneceksin? Bu gerçeklerin karşısında acaba kendine “erkeğim” diyebilecek misin? Cinsel anlamda da değil, gurur anlamında, erkeklik duygusu anlamında ne kadar erkeksin? Belki de bir kadın_dan daha beter kadınlaşmışsın. Erkeklik olsaydı biz bu durumlarda olur muyduk? Tabii bu soruyu yıllardır ben kendime soruyorum. Bizde bu kadar kabadayılık yapılıyor, ama aynı adam en temel değerler karşısında bir kadından daha beterdir. Bunun kabadayılığı kaç para eder? Görüyorsunuz ki, sorunlara öyle kolay yaklaşılmıyor. Cinselliği ben sizin gibi yorumlayıp uygulasaydım, çoktan bitmiştim. Ama büyük bir güzellik savaşçısıyım. Kadının kurtuluşunda da çok büyük çabalarım var. Güzelliği yaratma uğruna çok büyük çabalarım var. Sizin yaşadığınız çelişkileri ben kendime bir saniye bile yakıştırmam. Bana göre devrimciliğin böyle yanları da var. Devrimimizin bir güzellik devrimi, çirkinliğe karşı bir savaş devrimi olduğunu, acaba iyi idrak edebilecek misiniz? Cinselliğin bile ele alınışının büyük bir devrimsel değeri olduğunu acaba kavrayabilecek misiniz? Aslında bir yerde cinsel çelişkiyi ortaya çıkarıyorum. Bu konuda çözümsüz kalan arkadaşları çözüme teşvik ediyorum. Bu kadar genç kız ve bu kadar erkek saflardadır. Bunlar eski anlayışlarına göre hemen her an birbirlerini etkileyip kandırabilirler ve ucuz duygulanmalarla birlikte hemen ya sözleşirler ya da evlenirler. Bu konudaki duyarlılık herkes için geçerli.
Fakat dikkat edin ben kendimi böyle aldatmıyorum; 45 yaşına gelmişim, çoğunuz ise daha 20 yaşında. Bir kanunu uyguluyoruz. Tamam, bir araya gelebilirsiniz ama öyle sandığınız, eskiden kurduğunuz gibi cinsler arası ilişki olmayacaktır. Peki nasıl kurulacak? Birçoğunuz “gençliğimiz elden gidiyor” diyor, yine “bu çocuklar hemen evlense olmaz mı, muratlarına erseler” diyen akıl hocaları da bizde az değil. “Büyük aşklar yaşasalar olmaz mı?” Olur mu olmaz mı konusunu tartışın diyorum. Hatta cinsel ilişki nasıl geliştirilebilir konusunu da tartışın. Eğer savaş gerçeğimize ihanet etmeyecekseniz veya bunun savaşa bir katkısı olacaksa, doğru biçimi bulmuşsanız, bravo diyeyim size. Şartım var; savaştan bizi uzaklaştırmasın. Aşkı tartışın; büyük âşık olun, yeter ki savaştan bizi uzaklaştırmasın veya düşmanı başımıza zafer ilan edecek duruma getirmesin. O zaman aşkını ve ilişkini alkışlayayım. Bizim oportünistler veya soruna çok tehlikeli yaklaşanlar ne yapıyorlar? “Ama yine de aşk olmalı!” Aşkın derin tarihini ben ortaya koydum. Bazıları “kadın başımıza bela, geçici tedbirler alalım veya sürekli bazı tedbirlerle geçiştirelim” dediler. Bunlar hep ağır sorunlarla ortaya çıktı. Kendilerine göre, bir aşk düzenleri oluşmuş, onlara bütün partiyi açalım! Ama bunlardan bir tanesi partiyi bitirmeye yeter. Aslında kontrolsüz ve iradesizdir. En tepeden en tabana kadar ilişki kurmayı serbest bıraksam, çingene çadırından daha beter ederler veya ikinci gün düşmana teslim olurlar. Savaşma iradeleri kalmaz. Bunların anladığı anlamda bir cinsellik, bir aşk tehlikelidir.
Gerçekten yalnız onların karnını doyurmak için bile birkaç birliği çalıştırmak gerekir. Güvenliklerini sağlamak için bu gerekir. Aşk için güvenlik gerekir. Aşk için para gerekir, bilmem başka neler gerekir. Bütün bunlar için birkaç gerilla birliğini devreye sokmak gerekir. Şimdi birçok yönetimlerin de bu konuda içine düştükleri durumlar var. Biraz bizim kontrol gücümüz olmazsa, bazı karargahları bu duruma getirecekler. Biraz getirmişler zaten. Bunu çokça tartışmalıyız. Yönetimlerde biraz da bayan olsun dedik. Fakat bayan-erkek yönetimini biraz ilerletmek yerine, kadın-erkek ilişkisini bitirişe götürüyorlar. Yönetim işlemez duruma geliyor. Araştırdık, bir bayanla ve bir erkekle aylarca tartışan birisi (birinci derecede eğitim sorumlusudur) 3 ay gidip eğitim adaylarıyla görüşmemiş, konuşmamış bile. Kendi kendilerini böyle aylarca bir şeye verebilecek kadar düşkünleşenler var. Ve sonra baktık ki, bu yaygındır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER